• insanın hayatı dahilinde ilk yaptığı eylemsel ki konuşum şeklinin temelinin başladığı eylemsel.

    düzenleme: imla.
  • ışığın retinaya düşmesi ve yansıyan görüntünün çok kısa sürelerde beyin tarafından yorumlanması yoluyla gerçekleşen olay. bir nesneye bakışımızda ya da bir manzarayı izleyişimizde zihnimize nüfuz eden, duyularımızı yoğunlukla uyaran bir eylem olması nedeniyle görme, insanın dünya ile fenomenolojik düzeydeki ilişkisinin en temel belirleyicisi şüphesiz. daima bilgiyle hemhal olan bu işlev aynı zamanda görülen uzayın anlaşılmasında ve sürekli bir dikkatle daha derinden bir kavrayışın elde edilmesinde de etkilidir.

    göz ve tin eserinde maurice merleau ponty görme üzerine şunları söylemektedir: "görüşün bize öğrettiğini kelimesi kelimesine anlamak gerekir: onun aracılığıyla güneşe, yıldızlara dokunmaktayızdır, aynı zamanda her yerdeyizdir, yakın şeylere olduğu kadar uzaklara da yakın..." çünkü görme yalnızca gören ve görülen arasındaki ilişkiyi değil, bakışın görülen nesneyi aşan ve onun ötesinde yeni bir dünyayı kuran etkisini de oluşturmaktadır. hayal kurmak, resim yapmak, renkli bir düş dünyasına sahip olmak gibi insani nitelikler görme eyleminin bir ürünüdür. dolayısıyla varlıkların birbiriyle, varlıkların evrenle ilişkisinde bakış çok mühim bir rol oynamaktadır. bir de görüneni, tam bir bütünlükle algılamak, gerçekliği olduğu haliyle görerek eylemde bulunmak vardır ki o da uzun yıllar süren bir çalışmanın sonucunda elde edilir.

    ne şekilde olursa olsun, görme dünya ile fenomenolojik ilişkimizi kuran mühim bir olaydır. insan bakışına ne kadar çok bilinç katabilirse, bu duyuda da o kadar ustalaşır ve hakiki bir gören haline gelir. dolayısı ile her gün kendiliğinden gerçekleşen bu işlev, bizim için mucizevi bir lütuftur.

    "aynanın hayaleti, tenimi dışarı sürükler ve böylece vücudumun bütün görünmezi, gördüğüm öteki vücutları sarabilir. bundan böyle, vücudum başkalarının vücutlarından alınmış parçalar taşıyabilir; aynı şekilde, benim tözüm onlara geçer; insan, insan için aynadır. ayna ise, şeyleri gösterilere, gösterileri şeylere, beni başkasına ve başkasını bana dönüştüren bir evrensel bir büyünün aletidir."*
  • interplexiform hücre: görmede rol oynar.sinyallerin tümü inhibitördür.görmenin kontrast derecesini ayarlar.sinyalleri retrograd alarak, iç plexiform tabakadan dış plexiform tabakaya iletir.

    ayrıca kornea reflexinin aff ve eff..5 ve 7.ks lerdir.ışık ve akomodasyon reflexinin ise aynı olup 2 ve 3.ks lerdir.
  • görüntünün gözdeki koni ve basiller hücreler tarafından algılanıp nervus opticusun bu görüntüyü beyne iletmesiyle gerçekleşen bir duyudur.
  • göze giren ışığın doğurduğu duyumsal izlerle dış çevredeki ayrıntıların algınlanması.
  • "görme!"

    aşırılık anlatan bir söz.
  • bilmenin aynasıdır.
  • vücudumuzaki 5 duyudan biri.
    diğerleri için (bkz: işitme)(bkz: tatma)(bkz: dokunma)(bkz: koklama)

    ayrıca, (bkz: görmek)
  • “görme konuşmadan önce gelmiştir. çocuk konuşmaya başlamadan önce bakıp tanımayı öğrenir.

    ne var ki başka bir anlamda da görme sözcüklerden önce gelmiştir. bizi çevreleyen dünyada kendi yerimizi görerek buluruz. bu dünyayı sözcüklerle anlatırız ama sözcükler dünyayla çevrelenmiş olmamızı hiçbir zaman değiştiremez. her akşam güneşin batışını görürüz. dünyanın güneşe arkasını dönmekte olduğunu biliriz. ne var ki bu bilgi, bu açıklama gördüklerimize uymaz hiçbir zaman.”

    (bkz: john berger)
  • engelli bir kişi, kırmızı beyaz bir baston taşıyorsa, bu aynı zamanda, işitme engelli olduğu anlamına gelir.
hesabın var mı? giriş yap