• bazı yapımları tadında bırakmak gerektiğinin ispatı niteliğinde yeniden çevrimi olan dizi.
  • yeni versiyonu hbo max'in şu ana kadar yayınlandıktan sonraki dört gün içerisinde en çok izlenen yapımı olmuş dizi. hbo çekeceği için umutluydum açıkçası ve ergenliğimde en sevdiğim dizinin yeni versiyonunu bu sefer yetişkin olarak izleyeceğim için de heyecanlıydım ama olmuş mu derseniz bence olmamış.

    öncelikle julien karakteri çok etkileyici. kendisi çok güzel, tarzı çok güzel, yaydığı enerji çok güzel, her şeyiyle tam bir serena van der woodsen. bir upuzun parlak sarı saçları eksik ama gen z'ye julien'in üç numara saçları çok daha uyum sağlamış. siyahi bir karakterin başrol olması da ilk gossip girl'ün en büyük eksikliklerindendi, diversity'e oldukça önem vermişler.

    'e sorun nerede?' diyecek olursanız, bu dizinin blair waldorf'u yok. benim anladığım kadarıyla ve pilot bölümünde sık sık tekrarlanan kadarıyla julien ve zoya'dan bir blair ve serena yaratılacak ama ben söyleyeyim, zoya'dan blair olması mümkün değil, zoya olsa olsa jenny humphrey olabilir. gossip girl'ün ana karakteri başta serena gibi gözükse de her zaman diziyi götüren blair oldu. jenny ve serena'yı izleseydik o dizi zaten tutmazdı. ha derseniz ki senaryo farklı bir blair olmak zorunda mı? tabii ki değil ama dizinin senaryosunu kendileri bu şekilde ayarlamışlar. sanırım sarışın audrey blair'a en yakın karakter ama ben kendisinde blair ışığı da göremedim, senaryoda da çok bir yeri olacağını düşünmedim.

    yani anlayacağınız zoya ve julien, eski gossip girl'den düşünürsek serena ve jenny'nin maceralarını izleyeceğiz gibi. bir kaç bölüm daha şans vereceğim ama hoşuma gider mi derseniz sanmıyorum. orjinalinde bile jenny humphrey'i izlemek yeterince can sıkıcıydı.
  • reboot'un ilk bölümünü taze taze izledim ve yorumlarımı belirtmeye geldim. orijinal diziyi 2020 nisan'da 7 yıl sonra tekrardan izlemeye başlamıştım. anca dün bitirebildim ve hemen yeni versionu izleyeyim dedim. eski dizi ne sıkıcıymış diyorum sürekli. tekrardan başlamak yerine keşke yeni bir dizi izleseymişim, neyse.
    öncelikle belirtmem lazım ki orijinal dizi buram buram new york kokuyor. gerek ışıltılı sosyal hayatı olsun, gerek gece hayatı olsun, gerek her yerden akan zenginlik ve lüks olsun izlerken kaptırıyorsunuz kendinizi. tamam, yeni dizide de louis vuitton gördük ne biliyim bi fashion show gördük ama bana çok eğreti geldi açıkçası. hani "orijinal dizide de bunlar vardı bari biz de yapalım eksik kalmayalım" diyerek yapmışlar gibiydi. mesela giyilen kıyafetler vs olsun orijinal dizide çok kaliteliydi. tabii ki jenerasyon farkı da var. şu an 14-15 yaş aralığına yeni dizi giyim-kuşam olarak daha çekici gelebilir ama ben sevmedim. bilmiyorum ben açıkçası kristen bell'ın deyişi ile o "manhattan's elite" vibe'ını hiç alamadım, daha çok sonradan görme zenginler vibe'ı aldım herkesten. gossip girl'deki o old money havası yok kimsede. hani nerede yeni bart bass? gözüm aynı zamanda sürekli bir lily van der woodsen arıyor vallahi. kadın güzel, çok tatlı ve elit biriydi ya. adeta o karakteri oynamak için yaratılmış gibiydi. tam bu noktada da oyunculuklardan bahsetmek istiyorum. yani ana cast bence pek olmamış. örneğin blake lively 87 doğumlu ve dizi başladığında 20 yaşındaymış, diğer oyuncular da kendinden 1-2 yaş büyük veya küçük. yeni dizinin cast'ı da genel olarak 22-23 yaşlarında ama orijinal dizideki oyunculuklar ile yeni dizideki oyunculuklar arasında çok fark var be.

    julien'in 2 tane yancısı olması normal hayatta pek olası bir şey değil. olsa olsa blair'in deyişiyle "minions" olur onlardan. hatta audrey'de eklenirse 3 etti. luna, monet, audrey. mümkün değil yani bu 3 kız illa ki birbirine düşer. blair+serena'nın yanında 1 tane fazladan kız hayal edin ya da 2 tane. durum buna benziyor. julien ve monet = serena ve blair olmalıydı. tabii ki iki dizi birbirinin aynısı değil ama bu ikonik ikli korunmalıydı diye düşünüyorum. erkek kısmı komple değişebilir buna kimsenin itirazı olmaz heralde. zira son bölüme kadar birbirine kavuşamayan bir chuck ve blair çiftini, cringe ötesi bir serena ve dan çiftini kimse tekrar izlemek istemiyordur eminim. bir de nate var tabi. 1.sezondan sonra hikayeye gram katkısı olmadı nate'in. diziden çıkarılıp yerine bi golden retriever falan koyulsa eminim hiç bir şey değişmezdi.

    dizideki sosyal medya kısmını sevdim. bence bu kısma biraz daha ağırlık verip diziye hafiften bi black mirror havası verilse çok güzel olur. orijinal dizi bu kısımda biraz saçmalıklar içeriyordu. 3gnin daha yeni yaygınlaştığı ve akıllı telefon olarak piyasada çok kullanılan sadece symbian ve blackberry os varken gossip girl telefondan 1080p canlı yayın yapıyordu, canlı konum takip özelliği falan vardı. yeni versiyonda twitter denedi olmadı instagram'a geçildi. güzel bir detaydı bence bu da.

    gossip girl'ün kim olduğunu daha ilk bölümden vermelerini sevdim. orijinal diziden ders çıkarılmış burda da. çünkü orijinal dizinin ana odağı gossip girl'ün kim olduğu sorunsalı değildi hiçbir zaman. en azından 1.sezondan sonra değildi. insanlar bunu artık merak etmiyordu. gidip insanları şaşırtalım diye dan'i gg yaptılar zaten içine sıçılmış ve kendini sürekli tekrarlayan sıkıcı hikayenin iyice içine sıçmışlardı. halbuki okuldan bunları çekemeyen, bunlardan mobbing gören, adını 1-2 kere duyduğumuz ezik bir tipi gg yapsalar eminim daha çok tatmin olurduk, en azından gg olmak için bir motivasyonu olmuş olurdu. aynı saçmalığı pretty little liars'ta da gördük. a ve ad insanları şaşırtsın diye diye mahvettiler diziyi, çok alakasız insanları çıkarttılar karşımıza. sırf şaşırtma unsuru için sezonlarca anlatılan olay örgüsü çöpe atıldı. benzerini de gg yapmıştı işte zamanında. aynı boku yememek için önden verilmesi çok iyi olmuş bence.

    son olarak şu sjw muhabbetine değinmek istiyorum. pembe saçlı asyalı çocuğu gördüğüm an "netflix usulü gay karakterimiz de burdaymış" diyip kızla (audrey) yiyiştiğini görünce çok şaşırmıştım. uzun sürmedi tabi. bu pembe saçlı, audrey ve diğer yakışıklı eleman belli ki 1-2 bölüm sonra threesome yapacak. olur olur yeriz yeriz. ana casta bol bol zenci koymayı da unutmamış hbo. karşı değilim tabii ki ama orijinal diziden sonra cidden çok garip geldi bana bunlar. monet fena şekilde lezbiyen vibe'ı veriyor bu arada. diğer meksikalı (muhtemelen meksikalı) kızla yiyişirse şaşırmam. edit: luna'ydı adı şimdi hatırladım

    bir diğer edit: dizideki "gossip girl ne ya bari gossip woman deseydiler" tarzı replikler 10 sene öncesinde dünyanın ve dizi/film kültürünün ne kadar farklı olduğunu sürekli hatırlatıyor bana. devir çok değişti be harbiden yaşlandık.
  • gossip girl 2021 izledim bir eski blair fani olarak hatta sevgilime de izlettim yarın yeni bölüm gelmesini bekliyoruz hadi bakalım şimdilik favorim audrey biraz blair havası aldım
  • ılk serideki kizlarin hepsi bir birinden guzel erkeklerin hepsi bir birinden yakisikliydi. ama yeni seride ne guzel kiz var ne yakisikli erkek.
    manhattan’s elit life zaten hic yok.
    nerde o eski sasaali partiler, kiyafetler nerde bunlarin dandik dogum gunu partisi.
    zaten zencili, asyali,gayli gossip girl fikri ilk bastan hosuma gitmemisti. 4 bolumu de izledim hala sevemedim.
  • önceki seriyi efsane yapan unsurlardan hiç biri yok. oyuncular çok çirkin yoldan rastgele çevrilmiş gibi, kıyafetler bok gibi sanki yardım kutusundan alınmış, oyunculuk desen yok senaryo desen yok. aileler önceden bronx’da yaşıyormuş da bir gece de voleyi vurup manhattan’a taşınmış gibi. manhattan elitleri konseptli diziyi bok etmişler yani. ilk serideki soy isimleri bile new york’un kurucu ailelerinden uyarlanmıştı. new york’un en köklü aileleri hollanda kökenlidir büyük çoğunlukla. bu ne amk her taraf zenci sonradan görme. hangi gerçek zengin bunlarla okutur çocuğunu aileleri çocuklardan leş ne iş yaptıkları belli değil. ulan yukarı batı yakasını, manhattan’ı görmesek yutturacaksınız orada sokakta bir tane böyle tip göremezsiniz harlem lisesi sanki amk.
  • abd'de ki zenci, homo lobilerini mutlu etmek hollywood yönetmenleri için çok önemli bir gelir kaynağı haline geldikten sonra tüm dizilerin,animasyonların içine edildi. bu dizide bunlara bir örnek. nerede serana nerede blair...
  • rebootunun 6. bölümünden geliyorum. audrey karakterine aşık oldum. max audrey ve aki arasındaki iliski sebepsizce cok hosuma gitti. julien karakteri de çok tatlı bir karakter. kesinlikle arkadaş olurdum. ama zoya karakteri bayağı bir ergenlik içerisinde. obie de ona keza. su ikisi olmasa agzimin suyu akarak izlerdim. zoya ve obie cıkınca göz deviriyorum.
  • ilk cnbc-e zamanı bir iki sezon izleyip, yarıda bıraktıktan yıllar sonra blutv'de var diye tekrar izlemeye başladığım dizi. tabii ki dibine kadar çerez bir dizi ve finalinde gossip girl'ün kim olduğunu bilmeme rağmen tam da bu yüzden bir şeyler yerken iyi izletiyor kendini.

    ancak;

    --- spoiler ---

    gossip girl'ün dan olduğunu bilerek izleyince ister istemez farkedilen bazı tutarsızlıklar bulunuyor. mesela az önce izlediğim 1. sezonun 6. bölümünde dan'in blog'tan maskeli baloya giden serana ile ilgili haberi şaşırarak okuması ve o habere göre hareket etmesi garip geliyor bilerek seyredince. gossip girl'ün kimliğini bence en baştan tasarlamamışlardı ve eminim böyle sahnelerle daha çok karşılaşacağım izledikçe.

    --- spoiler ---
  • tadında bırakırsak anamıza söverler akımının bir başka ürünü olan dizidir. yani yeni sürümü öyledir diyelim.

    ki hoş, şimdiki kafayla izlesem eskisini kim bilir nereden girip nereden çıkacağım. sahi ulan erkek adamım ben niye izledim ki bu saçmalıkları. neyse gerçi izlememde bi sorun yok ama bide üstüne eşit ağırlıkçı kızlarla tartışmam neyin nesi. neyin peşindeymişim lan. the o.c de öyleydi, şaka gibi
hesabın var mı? giriş yap