• bu iş iki ucu boklu değnek. şu an bu harfleri kullandığım için çok mutluyum. ama geçmişimi ve geçmişime ait metinleri orjinalinden okuyamadığım için mutsuzum. hoş, bu benim bir eksikliğim. ama elin almanına, fransızına bu konuda özeniyorum.
  • kemalizmin tamamlayabildiği galiba tek devrim. ve en yararlısı. sırf atatürk'e saldırmak için harf devrimine saçma demek bence acayip saçma. olayın ingilizce'yle karşılaştırılması da çok tuhaf. ingilizce dil aileleri içinde yeni bir dil ve fazlaca etki altında kalan bir dil. bunun için çok fazla ses var. türkçe'de? ş'yi kullanıyorsun, ç'yi kullanıyorsun, ğ'yi kullanıyorsun olay bitiyor. arapça'da vokal yok. ben osmanlıca çeviri yapıyorum, bazen bir kelimeyi tanıyacağım diye ebem evriliyor. bazı kelimeleri sözlüğe bakmadan tanımanız imkânsız. nasıl ki bir ingilizce kelimeyi daha önce duymadıysanız telaffuz edemiyorsunuz, bu da aynı şekilde. osmanlıca yazılmış bazı kelimeleri daha önce görmeden okuyamazsınız.

    türkçe'nin ingilizce'yle karşılaştırılmasının ikinci mantıksız gerekçesi: ingilizce'de telaffuz adına bir kural yok. fransızca'da var, almanca'da var, ama ingilizce'de yok. bu anlamda ingilizce ekstrem bir örnek ve ekstrem örnekler örnek değildir. türkçe şu hâlde latin alfabesiyle ilgili bir sorun yaşıyor mu? sadece â harfi için bir imla problemi var, o kadar. bir de katil, mukabele gibi kalın, uzun a'larda problem var. o kadar. ama sen bir şiirin adının gül mü, göl mü, kil mi, kel mi olduğunu anlamak için şiiri okumak zorunda kalıyorsan orada bir problem vardır. bu kelimelerin hepsi kef ve lam ile yazılıyor ve matbu metinlerin neredeyse hiçbirinde hareke yok. bu mu kolay allah aşkına. nişanyan'ın yazısı temelsiz saldırıdan başka bir şey değil. atatürk'e saldırarak kendini entelektüel ilan edebileceğini sanıyor, hepsi bu. doğru düzgün eleştirirsin, olumlu/olumsuz yanlarını ortaya koyarsın da, bir adamın yaptığı her şey mi ofsayt be abi? sağdan git, cüzdan bulursun diyorum kendisine.
  • "bizi kültürümüzden koparmış devrim"miş.

    bizim kültürümüz ne ola ki diye düşünmeden edemiyorum. bizim kültürümüz osmanlı mı mesela? selçuklular mı? göktürkler mi? hititler bizim kültürümüz değil mi acaba? kürtlerin, ermenilerin, rumların kültürü bizim kültürümüz değil mi acaba? kimiz ki biz? osmanlı mı? kürt müyüz, türk müyüz, ermeni miyiz biz; hititler biz miyiz mesela?

    osmanlı, tarih mi mesela? helen tarih mi, ya da roma?

    yazılı tarihimiz ne tutar mesela? ya da konuşma tarihimiz? örf ve adetlerimiz, gelenek göreneklerimiz ne kadar sağlıklı mesela?

    mesela en çok kime kızmalıyız, dili değiştirdi, bizi köklerimizden kopardı diye, araplara mı, müslümanlara mı, osmanlıya mı, cumhuriyete mi?

    aramızda kaç tane hitit var "köklerinden koparılmış" "dedelerinin yazdıklarını okuyamayan" mesela?
  • ismet inönü'nün hatıralarında şöyle ifade ettiği devrim; “harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı, okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. okur-yazar oranının düşük oluşunun yegâne sebebi alfabenin öğrenilmesinin zor olması değildi. uzun yıllar devlet, eğitim sorununa eğilmemiş, kütlesel eğitime önem vermemişti. devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, arap-islâm dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı. yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı.”

    kaynak: ismet inönü hatıralar cilt 2, sahife 223 bilgi yayınevi 1985
  • bazı cahillerce halkın 1 gecede cahil bırakıldığı gerekçesiyle eleştirdiği, ülke için büyük taarruzdan bile değerli kültür devrimidir. arap harfleri zor muydu? zordu. ama burada önemli olan zorluk değil, dile uygunsuzluktu. arap harfleri dilimize uyumlu değildi kesinlikle.

    1927 yılında erkeklerde %7, kadınlarda %0,4 ookuma/yazma oranı var.
    harf devrimi ardından, 1935 sayımında %20'lik okur yazarlık oranı çıkıyor.

    halkın cahil bırakıldığı yalanına gelelim.

    evet, bugün 100 yıl öncesinin osmanlıca metinlerini anlayamıyoruz. bu dil devrimi'nin bir suçu değildir. osmanlı eğer biraz türkçeye sahip çıksaydı, diğer dillerin yamasını yemek yerine kendi dilini kollasaydı; bugünün ulus devleti için bir dil devrimine gerek kalmayacak, ülkede de okur yazar oranı genelin %5'inde kalmayacaktı ve 200 yıl öncesinin metinlerini de rahatlıkla okuyabilecektik. harf devrimi yapıldığı sırada zaten halkın geneli, eski metinleri okuyamıyordu. halk zaten osmanlıca bilmiyordu, okusa da anlayamazdı o metinleri. o yüzden geçiniz. osmanlıca içinde türkçe sözcük oranı %20'lerde falandır.

    1931 yılında, yapılan çalışmalarla türkçe sözcük oranı %35'e çıkmıştır. daha sonra bu rakam git gide artmış; necati cumalı %81, nurullah ataç %90 türkçe sözcük oranına ulaşmıştır.

    dünyanın en sığ yaklaşımı, ruslar, çinliler, japonlar niye yazılarını değiştirmemişmiş.
    arap alfabesi zordur, ama türkçe için zordur, çünkü türkçe ile uyumlu değildir. ama bu bahsedilen ulusların kendi dilleri ve kendi harfleridir söz konusu olan. ayrıca bu harfler hiçbir zaman o ulusların cahil kalmasında etkili olmamıştır. ama arap harfleri dilimize uygun olmadığından okur yazarlık oranı her daim düşük kalmıştır bizde, eğitimin önünde çok büyük engeldi bu. zaten harf devrimi ardından %200'lük okur yazarlık oranı artışı yakalanmıştır.
    ayrıca ruslar, japonlar dillerine uygun olmayan bir alfabeye hapsedildiler de onlar mı kovmadılar o harfleri?

    arap harflerinin türkçe ile asla uyumlu olmadığını belirtelim tekrar. latin harfleri uyumlu mu diyecekler olacaktır şimdi. latin harflerinin kökeninde etrüsk runik harfleri vardır. bu harfler ile göktürk alfabesinde birebir aynı ses sayısı ve şekil olarak aynı olup sesleri farklı olan harflerin sayısı çok büyük çoğunluktadır. yine iskandinav futhark harfleri ile olduğu gibi, bu yazıların akrabalığı vardır. hatta kylaver taşı üzerindeki yazılar bizzar futhark ve göktürk harfleriyle okunabilmektedir.

    etrüsk runik harfleri ile göktür runik harflerinin benzerliklerini sinan meydan şöyle anlatıyor:

    "26 karakterden oluşan etrüsk yazısı, göktürk yazısıyla karşılaştırıldığında 10 karakter hem şekil hem de ses olarak birbirine benzemektedir. 4 karakter ise şekil olarak aynı ses olarak ise farklıdır. yani 26 karakterin 14'ü doğrudan türkçe kökenli bir alfabeyle bire birdir."

    arap harfleri, türkçe'nin yapısıyla oldukça uyumsuzdur. bu uyumsuzluğu 17. yüzyılda ilk defa katip çelebi vurgulamıştır. daha 3. selim döneminde de arap harflerini bilmeyen yabancıların latin harfleriyle türkçe yazdığı bilinir, enver ziya karal kitabında yazmıştır bunu.

    -1851 yılında ahmet cevdet paşa, kavaid-i osmaniye adlı kitabında türkçede bulunup arap harfleriyle gösterilemeyen sesler için bir yol bulmak gerektiğinden bahsetmiştir.
    -münif efendi, 1862'de verdiği bir konferansta, arap harflerine yeni bir şekil vererek yazılış ve okunuları kolaylaştırmak gerektiğini söylemiştir. ardından latin harflerine vurgu yapmıştır: "avrupalıların yazılarında bu zorluklar olmadığı gibi eğitimde altı-yedi yaşındaki çocuklar pekala okuyup yazmak öğrenmekte, erkek ve kadından, amele güruhuna varıncaya kadar amacını ifadeye yetecek derecede kitabet öğrenirler.".
    -azerbaycanlı ahundzade feth ali, sadrazam fuat paşa'ya 1863'te arap harflerinin ıslahını, sonralarında ise latin harflerinin kabulünü teklif etmiştir.
    -mustafa celalettin paşa, 1869'da hem latin harflerine geçişi talep etmiş, hem de mektuplarını latin harfleriyle yazmıştır.

    bu sözler de celal nuri'nin 1912'de tarih-i istikbal kitabından:
    "mesela şu sami ve lisanımızın ruhuna uymayan arap harflerini terk edelim. üniversal olan latin harflerini alalım. arap harfleri, arap ve ibrani gibi sami diller içindir... halbuki türkçemiz... turani özelliğini kaybetmemiştir. sami dillerinden çok avrupa dillerine benzer bize latin harfleri gibi ayrı yazılan harfler lazımdır. ilerlemek istiyorsak bir dakika kaybetmeden latin harflerini incelemeliyiz... bir harfi bırakıp da diğerini kabul eden yalnız biz olmayacağız. bu gibi milletlerin nasıl harflerini değiştirdiklerini mukadderat-ı tarihiye adlı kitabımda belirttim."

    hüseyin kazım kadri, 1911'de içtihat dergisinde yazıyor bunları:
    "kendi lisanımızın malı olmayan harflerle ne kadar sıkıntı çektiğimizi ve çocuklarımızın başka bir lisana ait harflerle yazılarımızı okumak için ne derecede zorluk çektiklerini herkes bilir..."

    neyse, bu örnekler çok çok uzatılabilir. yani harf devrimi, bir anda türetilmiş bir şey değil, tarihten gelen ihtiyaçlara cevap veren bir devrimdir. dönelim sinan meydan'a yine.

    1-) türkçe, yapısı itibariyle sesli harflerin bolca kullanıldığı bir dildir, ancak arapçada 3 adet sesli harf vardır.
    2-) arapça ve farsçadan türkçeye giren sözcüklerde sesli harflerin kullanılmaması okumayı zorlaştırmaktadır.
    kef ve lam harfleriyle yazılan bir sözcüğün kel mi, kil mi, gel mi, gül mü okunacağını anlamak çok zordur. bu sözcüğü doğru okumak için cümlenin gidişine bakmak gerekmektedir.
    3-) türkçe sondan eklemeli, arapça ise çekimli bir dildir.
    4-) arapçada sessiz harflerin okunuşu kuralsızdır.
    "gayn" ve "kaf" sessizleri, sözcüğe göre g veya k olarak da okunurdu. "h" sessizi için de üç ayrı harf vardı: "ha, hı, he"...
    5-) arap harflerinin bitişik yazılması okumayı oldukça zorlaştırmaktaydı.
    6-) rık'a, nesih, talik, sülüs, matbu gibi birçok çeşidi olan arap yazısının bütün bu çeşitlerini okumak uzmanlık gerektiren bir işti, dolayısılya arap harflerini bilen biri, önüne gelen tüm metinleri yine de okuyamayabilirdi.
    7-) arap harfleri başta, ortada, sonda farklı yazılmaktadır. dolayısıyla alfabedeki 33 harf, 99 harf halini alıyor ki bu da harflerin zorluğunu anlamanıza yeter umarım.

    bir de anıyı anlatalım. atatürk tekirdağlılara yeni yazıyı anlatmaya gider. bir ara köşede oturan bir hocayı yanına davet eder. atatürk, tin suresinden üç ayet okuyarak, hocadan bu ayetleri arap harfleriyle kağıda yazmasını ister. daha sonra bu yazıyı orada bulunanlara okutan atatürk, herkesin farklı biçimde okuduğunu görür.
    bunun üzerine ayetleri latin harfleriyle kağıda yazar ve yeni harfleri bilen birkaç kişiye okutur sureyi. yeni harflerle okuyan herkes aynı okumuştur.
    bunun ardından atatürk, hocaya "sizden yeni türk yazısını öğrenmenizi isterim" diyerek oradan ayrılır.

    daha çoook uzatılabilir. harf devriminin bu ülkeye getirdiği yararları göremeyenler, açıkça söylüyorum kördür!
  • hala daha ideolojik sebeplerle yapıldı diyen tiplerin haz etmediği devrimdir.

    yahu 700 senelik osmanlı devletinde en fazla %4 okuma, %2.5 yazma oranına ulaşmışsın. (osmanlıca da okumasını bilen yazmasını da bilir gibi bir durum yok. birden fazla t, s, k gibi sesler var. hangi kelimenin hangi harf ile yazıldığını bilmek gerek.) bu devrim yapıldıktan sonra ise bu oran 90 senede %99'a çıkmış. hala daha eski düzenin nesini savunabiliyorsun? birde demiyorlar mı: "insanlar ne okuyorlar, ne yazıyorlar. herkes cahil, kimsenin fikri yok, cnm nber diye yazıyorlar." ulan en azından artık istediklerini okuyup, istediklerini yazıyorlar. daha önce bunu da yapamıyorlardı ya muhterem insan. "sesli harfleri bile kullanmıyorlar, nesil artık gnctrkcll nesli." diyen muhteremlere ise olaya birde şu açıdan bakmalarını tavsiye ediyorum: düşün işte o kadar güzel bir devrim, o kadar kullanışlı bir alfabe ki, sesli harfler olmadan bile rahatça okuyup anlayabiliyorsun. eskiden harfler tam olduğunda bile okuyamıyordu insanlar.

    sen bile bu devrimi eleştiren yazını buraya yazdığında herkese ulaşabiliyorsun, herkes senin düşüncelerini okuyabiliyor. kendi ideolojini ve fikirlerini rahatça insanlara aktarabiliyorsun. ondan sonra kalmış birde konuşuyorsun: ideolojikmiş, bilmem neymiş. hadi lan oradan.

    ayrıca: (bkz: #30630041)
  • aslında başta yapılmış bir hatayı düzeltmiştir çünkü arapçada sesli harflerden çok sessiz harflerin hareketleri, konumları önemlidir (bkz: büklümlü dil), toplamda sadece üç sesli harf artı sesli harflere yapışan hamze bulunmaktadır. mesela vav harfinin çıkardığı ses kelimesine göre o,u,ü ve ü arası sayılabilir ve arapçada bu fazla önem arz etmemektedir. halbuki türkçede bu dört ses gerek kelime içinde gerek eklerde o kadar ayrışır ki tek harfle ifade etmek dili boş yere karmaşıklaştırır.

    bununla birlikte bir halkın yüzyıl öncesine kadar kullandığı alfabede ürettiği eserlerine kolay ulaşamaması, okuyamaması büyük eksikliktir. bu durumda japonya'daki gibi tarih boyunca kullanılan birkaç alfabe okullarda öğretilebilir ki bir benzeri de yunanistan'da yapılmaktadır. öğrenciler lise eski yunan tarihini ve dilini öğrenirler, bu esnada günümüzde sadeleşmiş hali kullanılan yunan alfabesinin aslını da öğrenirler. haliyle eski eserleri yazıları okuyup (kısmen) anlayabilirler.

    aynı zamanda çift alfabeyle yaşayan ülkeler de yok değil, sırbistan'ın alfabesi resmiyette kiril alfabesi olsa da ülkede etrafta latin harfleriyle yazılmış birçok şey görmek mümkün... dolayısıyla birden çok alfabe bilen ve onları etkin biçimde kullanan halklar da mutlu mesut yaşayabiliyorlar.
  • harf devrimi’ni ikinci ağızdan, ismet inönü’den okuyalım;

    "harf inkılâbı bir okuma-yazma kolaylığına bağlanamaz. okumayazma kolaylığı, enver paşa'yı tahrik eden sebeptir. ama harf inkılâbı'nın bizde tesiri ve büyük faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır. ister istemez arap kültüründen koptuk. arap kültürünün ve arap dilinin tesiri hakkında yeni nesiller bizim kadar fikir edinemezler. bir misal olarak söylemek isterim. benim çocukluğumda kültür sahibi adamlar türk dilinin kifayetsizliğinden, eksikliğinden meyis olarak bahsederlerdi ve bunun için cemiyet içinde, hem türk diye bir millet olarak, arap'tan ayrılığı kaldırmalıydık, hem de sağlam bir dile kavuşmak maksadıyla arapça'yı kabul etmeliydik derlerdi. yani vaktiyle devleti kurarken ve türk dilini yaparken arap dilini kabul etmek doğru olacaktı, görüşünü hararetle savunurlardı."

    “ismet inönü hatıralar”
    sabahattin selek
    bilgi yayınevi
    cilt ıı, ankara 1987, s. 221-222.
    isbn: 978 9752 201 774
  • sabahattin selek, aynı eserinde ismet inönü’nün ağzından harf inkılâbı ile ilgili şunları da yazmıştır;

    “harf devriminin tek amacı ve hatta en önemli amacı, okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlama değildir. okur-yazar oranının düşük oluşunun yegâne sebebi alfabenin öğrenilmesinin zor olması değildi. uzun yıllar devlet, eğitim sorununa eğilmemiş, kütlesel eğitime önem vermemişti. devrimin temel gayelerinden biri yeni nesillere geçmişin kapılarını kapamak, arap-islâm dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini zayıflatmaktı. yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan eserleri de biz denetleyecektik. din eserleri eski yazıyla yazılmış olduğundan okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı.”

    “ismet inönü hatıralar”
    sabahattin selek
    bilgi yayınevi
    cilt ıı, ankara 1987, s. 223
  • cemil meriç'in “kamûs, bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla. kamûsa uzanan el namusa uzanmıştır.” sözleriyle eleştirdiği cumhuriyet döneminin "temel" devrimlerinden.

    elif ba'nın zor, alfabenin kolay öğrenildiği; latin alfabesinin cehaleti aldığı iddialarına devrimin uygulayıcısının "geçmişle bağı koparmak için yaptık" itirafın sebebi devrim.

    cumhuriyet döneminde bir devrim varsa o da "harf devrimi"dir...

    şapka, medeni vs... hepsi hikaye.

    cumhuriyet'in "yeni bir toplum yaratma" iddiasına en çok hizmet eden devrimdir. amaçla tutarlıdır. bu açıdan bakınca kemalistlerin bu devrimi "osmanlı'dan daha ileri olmak için yaptıydık" iddiasını muhafazakâr-milliyetçi kesime kabul ettirmeye çalışması saçma geliyor. bunu "yeni bir devlet, yeni bir düzen ve dolayısıyla yeni alfabe" retoriği ile savunmaları daha tutarlı olabilir.

    harf devrimine karşı çıkanların "karşı devrimcilikle" suçlanması ise ayrı bir garabet...

    arkadaşım muhafazakârlar karşı devrim yapmazlar, ya mevcudu ya da geçmişi savunurlar.

    netice, yapılan şey hakikaten geçmişle bağları kopartmıştır. "köksüz" bir nesil yaratılmıştır. devlet osmanlı'nın kurumlarını 21. yüzyıla taşırken, o devletin alfabesini değiştirerek nesillerin geçmişi ile bağlantıyı koparmasına sebep olmuştur.

    ülke insanının tarafı olduğu "ideolojik" cenahların "akil" insanlarının (kemal tahir'den cemil meriç'e kadar) üzerinde "ittifak" ettiği belki de tek husus "harf devrimi"nin yersiz ve gereksiz olduğudur.
hesabın var mı? giriş yap