• insana dumur olaylar silsilesi yaşatır.
  • ozel hastanede yasadigim durum. iki saattir bekliyoruz annemle. devlette bile sira beklemiyosun artik.
  • devlet hastanesinde hastayı daha da hasta eden bir durum...
  • insanı fıttırabilecek olan eylem. özellikle '' ya ben bi ilaç yazdırıp çıkıcam'' ve ''sabahtan beri bekliyorum, şundan sonra ben girecem'' diyen insanlar duymazlığa verilmeli.
  • öncelikle şu bakınızı vereni fena yaparım.

    (bkz: doktor olduğunu her yerde belirtme ihtiyacı)

    açık ve net söylüyorum ki hastanede sıra beklemek medeniyet göstergesidir.

    şu hastanelerde neden kimse sıra beklemek istemez gerçekten aklım almıyor.

    bankada sırasını bekler, karakolda bekler, başka kamu dairelerinde bekler ama hastanede beklemek istemez.

    hasta psikolojisi falan gibi savunmaları kesinlikle kabul etmiyorum; kimse hasta olup bu kalabalık yerde vakit geçirmek istemez ama başka çare var mı?

    ülkenin sağlık politikası o kadar kötü ki, bu hastanelerdeki keşmekeşlik sittin sene düzelmez.

    bakın size herhangi bir poliklinikte günlük olarak yaşanan rutin sıkıntıları paylaşayım.

    -sabah daha polikliniğe girmeden, koridorda yürürken 2-3 kişi dibine kadar gelip soru sorar, "hocam beni hatırladın mı tahlil istemiştin, sonucu göstereceğim bla bla bla..."
    yaa bi durun arkadaşım, bi durun da odaya geçeyim daa, bilgisayarı açayım, az bi bekleyin yaa.
    üstelik her gün 100 tane hasta görüyoruz, yani nerden hatırlayayım seni allahaşkına.

    -hasta bakmaya nasıl başlanır normalde?
    hemen sıra numarası 1 olan kişiyi çağırırsınız değil mi.
    yooook, böyle bir şey mümkün değil. çünkü "öncelikli hasta" diye bir şey var.
    kimdir bunlar? 65 yaş üstü yaşlılar, küçük çocuk hastalar, askerler, gazi yakınları vb...
    kapının önü yaşlı hastadan geçilmiyor zaten, ellerindeki sıra fişi 20, 30 ama hepsi de öncelik istiyor.
    tamam öncelikli hastaya bakıyorsun, bu sefer de diğerleri homurdanıyor, "hocam bu sıra niye ilerlemiyor!!!"
    ilerlemez tabi amk, normal hastadan çok öncelikli hasta var, nasıl ilerlesin ki!

    -bir de randevulu hastalar vardır, sıradan ziyade randevu aldığı saatte muayene olmak durumundadır.
    bu arkadaşlar genellikle randevu saatini geçirir ama gelir gelmez "hocam benim randevu saatim geçmiş, beni alın içeriye" der.
    randevu zamanını geçirme sen de, madem zamanında gelmeyeceksin o zaman o randevuyu alma.
    şimdi seni içeri alınca bu sefer de diğer hastalar söyleniyor, ben senin yüzünden insanlarla kavga etmek zorunda mıyım yaa!

    -önceliği olmadığı halde erken muayene olmak isteyen hastalar olur, kimisi "bebeğim ağlıyor, durmuyor" der, kimisi "köyden geldik, araba yok" der, kimisi "çocuklar okuldan gelecek yetişmem lazım" der, hepsi bir şey der.

    -personeller ayrı derttir; hastaları hiç bitmez ve ben personel yakınıyım deyip erken girmeye çalışır.

    -o polikliniğin kapısının hemen önünde en az 20 tane insan olur; içerdeki dışarı çıkamaz, sırası gelen o kalabalığı yarıp içeri giremez.
    yani o kapının önünde ayakta bekleyince noluyor, zaten sırayla çağırıyoruz.
    bok mu var da orda dikilip insanların geçmesine engel oluyorsunuz!

    -odada hasta var diyelim, onunla ilgilenirken yalandan bir kapı tıklatma sesi ve çaaat birisi içeri dalar.
    yaa arkadaşım birazcık hasta mahremiyetine saygınız olsun yaa, içerde insan varken niye içeri giriyorsunuz, ahır mı burası!
    bir ara kapıyı kitleyeyim dedim, bu kez de miğfer dibi kalesine saldıran uruk-hailer gibi kapıyı kıracaklar amk; ta ki sen kapıyı açana dek tak tak tak sürekli vuruyorlar.
    la oğlum kapı kilitliyse müsait değil demektir, ne diye vurup duruyorsun!

    -bazıları da vardır, "ben sadece bir şey soracağım" deyip içeri girer ama yalan haa.
    sorduğu soruya cevap verebilmeniz için uzun uzun dinleyip dosyasına bakmanız lazım.
    kardeşim senin muayene olman lâzım dersin bu sefer de "hemen bi baksanız" der.
    ya bi sen uyanıksın zaten, defol git sıran gelince gir içeri işte!

    -tahlil, film istersin ve hastaya sonuçlara öğleden sonra bakacağım diye söylemene rağmen öğleden önce gelip "hocam benim işim var" deyip sonucuna bakmanı ister.
    yav herkesin işi var, beklemek istemiyorsan git ve işin bitince gel, te allam ya!

    -ve daha sayamadığım bir sürü sıkıntı.

    şimdi kimse bana sevmiyorsan bu işi yapma demesin, bilakis ben işimi çok seviyorum.
    elbette ki her işin bir zorluğu vardır, benim mesai saatlerim belli, eninde sonunda akşam evime gidiyorum zaten.

    benim derdim sıra bekleyen insanların enayi yerine konulmaması, muayene olacak hastanın mahremiyet hakkının korunması ve herkesin kaliteli sağlık hizmeti alması.

    ama bu yoğunluk içinde ne yazık ki herşey dört dörtlük olmuyor işte.

    ben güneydoğu'nun bir ilçesinde çalışıyorum, gerek eğitim seviyesinin düşük olması, gerek sosyokültürel yapı hasebiyle insanlar bu saydığım kurallara riayet etmiyor.

    birkaç gün önce bir tane hanımefendi muayene için geldi; gayet kibar ve saygılı idi, derdini de uzatmadan, net bir şekilde anlattı, işbirliği içinde sorunu çözdüğümüzü düşünüyorum.
    kendisini kontrole çağırdım ama gelemeyeceğini belirtti, zira ilçemize misafir olarak gelmiş ve birkaç gün sonra izmir'e dönecekmiş.
    tesadüf mü? hayır.

    bir tarafta doğu insanının sıcakkanlılığı ve misafirperverliği, diğer yanda batı insanının medeniyeti ve nezaketi.

    3 yıldır buralarda çalışıyorum, çok güzel insanlar tanıdım, çokta sevdim doğuyu ama medeniyeti, nezaketi de çok özlediğimi farkettim.

    zorunlu hizmetimi tamamladım, umuyorum ki yakın zamanda buradan ayrılmak kısmet olur.
  • bugün kıl dönmesinin sıkıntısı üzerine acile gittim. dün geceden başlayıp sabaha kadar sancıdan uyutmadığı için 4 gibi acile girdim ve tıklım tıklımdı. numaramı aldım önümde 20 kişi var. 2.5 saat geçti saat 6.30 oldu. önümde 7 kişi var. neden? çünkü amk! 65 yaş üstü insanlar yüzünden. bu varlıklara öncelik olduğu için bize sıra gelmiyor. giren de 10-15dk içeride kalıyor ondan sonra da defolup gidiyor.
    aciliyetiniz ne ulan sizin? yaşlısın, her tarafın dökülüyor ne bekliyorsun? bir ayağın çukurda, bir gözün toprağa bakıyor. kemiklerin sızlıyor diye bizim sıramızı almaya ne hakkınız var lan sizin? nefret ettim lan, delirdim sabah sabah. sabaha kadar acıdan kıvranıyorum, yetmiyor bir de bu ihtiyarların nazları ile uğraşıyorum. ambulans ile gelmiyorsunuz, kalp krizi geçirmiyorsunuz özetle gebermiyorsunuz. yürüye yürüye gelip, yürüye yürüye çıkıyorsunuz. sizin aciliyetiniz ne? hayvan gibi öksüren bir adama öncelik vermeyip, bunlara öncelik vermenizin mantığı ne?
    yarın ilk iş özel hastaneye gideceğim, allah kimseye ne bu hastalığı versin ne de devlet hastanesine düşürsün.

    hastaneye gideriz bunlara öncelik verirler, toplu taşıma kullanırız bunlara bedava olur. ücretsiz yolculuk ettikleri yetmiyormuş gibi birde utanmadan gençlerin gözlerinin içine bakıp binevi gözleri ile taciz ederek yer isterler.
    verirsem siksinler, yere yatırıp siksinler.
    bedavacı isen ayaktasın ihtiyar, ya bunu kabullenirsin, ya da evinden çıkmaz kadın programı izlersin. nefret ettim hepinizden.
  • bugun kontrol sonucu icin doktoru beklerken bana ilginc gelen durumu paylasmak istiyorum. muayene randevulu hastasi biten ve arada odasindan ayrilan doktor uzun bekleyisin ardindan geldi, yanimizdan buyuk bir gururla ve bir o kadar da yok saymayla gecti. normal tabi doktor adam, kocamaaaannn adam... hizli, magrur ve yoksayici jestlerin ardindan odasina gecti ve kapiyi acik birakti, hastalar da mutfagin kapisini acik goren kediler gibi odaya kendilerini atarcasina girmeye calisti. iste o 30 saniyelik olay, insan-insan iliskisinden cok insan-evcil hayvan iliskisine benziyordu. doktor kapiyi o tavirla acik birakirsa gireceklerini biliyor ama kimseyi umursamiyor, hastalar da bir insanin karsisina degil de mutfagin bir kosesinde bulacagi peyniri kimseye kaptirmamak icin hizlica , insan kavramini unutmasi gerektigini bilerek daliyor. acitici bir anlasma aralarindaki ama normal...
  • eğer yeteri kadar beklerseniz banka şube güvenliği rütbesine ulaşabilirsiniz.
  • her poliklinik önünde +40 üştü teyzelerin , kapıya yapışarak 'sıra beklemediği' ve yaşlarından beklenmedik hınzırlıkla içeri sokulmaya çalışmalarına tahammül etmek gerekir.
  • bugün annemi hastaneye velime rutin kulak muayenesine götürdüm. aynı branştan birkaç doktor var, mahşer yeri gibi olan hastane koridorlarında bekliyoruz. genç bir çiftin de kucağında 3-4 aylık bebekleri var, yavrunun burnundan, boğazından her yerinden hortumlar çıkıyor ve ağlıyor. durumları acil olduğu için öndekiler size sıra verir dedim. o kadar saflar ki öyle mi diye baktılar yüzüme. öndekilerden rica ettim, el kadar bebek bu hâlde beklemesin dedim. kimse sıra vermedi, ben böyle insanlar görmedim. annemi bırakıp sekreterliğe gittim, velimin adını da kullanarak boğazla ilgilenen doktorun odasına muayeneye soktuk hemen bebeği ve annesini. o sırada orta yaşlı bir adam bana sinirlendi, bir ton laf saydırdı. öyle üzüldüm ki, sanki annemi geçirdim öne. yeni doğmuş bebeğin burada saatlerce beklemesi kadar saçma bir iş olamaz.
    bir de sağlık sistemimiz mükemmeldi değil mi? hastanelerde hiç sıra yok demişlerdi.
    hastanelerde kuyruk var kuyruk, üstelik acil durumda olanların muayenede öne alınması gibi basit bir sistem dahi yok.
    bebeğe çok üzüldüm, gözümden yaş geldi o hâlini görünce... tez vakitte sağlığına kavuşur inşallah.
hesabın var mı? giriş yap