• uzun yıllar sonra beni heyecanlandırabilen tek oyun.

    beta aşamasına geçmesiyle beraber bilgisayarımı satmaktan vazcaydım.

    steam sayfası
  • silah kullanması çok zevkli. tanklar ve antitank personeli cuk oturmuş antitank personelinin yere top koyabilmesi falan iyi düşünülmüş. harita / fob-garrison / rally mantığı squad oynayanlar için ooldukça aşina. alpha versionuna göre oldukça dolu şuan oyun fakat optimize edilmesi gerek. oyun olurda full olarak çıkabilirse simülatör severler için vazgeçlmez olabilir.
  • izlediğim kadarıyla gelmiş geçmiş en iyi wwii temalı multiplayer oyun diyebilirim. oyundan ziyade bir simülasyon gibi zaten. cidden çok beğendim.
  • gelmiş geçmiş en iyi ikinci dünya savaşı temalı 50v50 multiplayer fps.

    aslında fps oyunlarında iki ekol vardır. bir tanesi daha "arcady" diye adlandırılan battlefield ve call of duty tarzı oyunların başını çektiği tarz. bu oyunlar aksiyon merkezlidir. ekip çalışması önemli değildir. özel silahlar hariç kafanıza kurşun yeseniz bile savaşmaya devam edebilirsiniz. tarihsel otantiklikten tamamen uzaktır. örneğin siyahi kadın nazi askerler görebilirsiniz. ya da ikonik ikinci dünya savaşı silahlarına 4x optik koyabilirsiniz. bu ekolün başka bir özelliği herşey çok hızlı gelişmesidir. 10 saniye içinde dirilip 2 şarjör boşaltıp, ölüp tekrar dirilebilirsiniz. en büyük eksikliği "immersion" diye adlandırılan oyunun seni çekip yeni bir atmosfere ya da ruh haline sokma hissidir. tüm oyunlar birbirine benzer. ışın atan laser tüfekleri de ikinci dünya savaşının efsanevi mg42'si de aynı hissiyatı verir.

    diğer ekol ise milsim ya da military simulation olarak adlandırılır. bu tip oyunların bayrak gemisi arma serisidir. o kadar gerçeğe yakın deneyim sunar ki oyuncuları genelde emekli askerlerden oluşur. yaş ortalaması 35 üzeridir. silahlar affetmez. nereden geldiğini fark bile edemediğiniz tek bir kurşun sizi öldürür. sonra tekrar dirilmek için bazen dakikalarca beklemeniz gerekebilir. ya da dirildikten sonra tekrar cepheye gitmek dakikalar sürebilir. oyunu bireysel kahramanlık değil taktikler, iletişim ve planlar kazandırır. en büyük eksikliği aksiyonların çok seyrek yaşanıyor olmasıdır. haritalar o kadar büyüktür ki düşmanla karşılaşmak zordur. hele uzun süre yol kat ettikten sonra bir anda bir pusuya düşüp tek kurşunla ölmek çoğu oyuncu için "sıkıcı" olarak adlandırılabilir.

    hell let loose bu iki uç arasındaki mükemmel balansı yakalamış gözüküyor. hem arcady hem milsim'in tüm iyi özelliklerini birleştiren daha iyi bir oyun yok. örneğin haritalar çok büyük ama ele geçirildiğinde avantaj sağlayan bölgeler mevcut o yüzden çatışmanın büyük kısmı bu bölgeler üzerinde merkezleniyor. iletişim ve komutanların becerileri savaşın gidişatını doğrudan etkiliyor. yani eğer komutanınız dediklerine kulak vermezseniz neredeyse işe yaramazsınız. çoğu durumda sadece iyi bir dinleyici olmak değil konuşmak da gerekiyor. her zaman etkin iletişim kuran takım kazanıyor. eğer iki takım da iyi iletişim kuruyor ise o zaman yaşayabileceğiniz en epik savaşları yaşıyorsunuz. taktiksel geri çekilmeler, düşman mevzisinin arkasına sızan birlikler, tankları yok etmek için planlanan pusular vs vs.

    uzun lafın kısası eğer hem gerçekçi ve sizi içinize alan bir fps arıyorsanız hem de heyecan dolu çatışmalar sizin için önemli bir unsur ise oyunu şiddetle tavsiye ederim. ikinci dünya savaşı temasının tutkunu olan bir oyuncu olarak benim tüm beklentilerimi karşıladı. ayrıca ingilizce geliştirmek için iyi bir fırsat. bakalım gerçekten derdinizi anlatacak kadar ingilizce biliyor musunuz?
  • post scriptum'dan daha iyi ve gerçekçi görünen oyun/simülasyon.erken erişime açıldı.oynanış videoları oldukça doyurucu.call of duty ve battlefield'ın domine ettiği sektörde belki bazı şeyleri değiştirebilir.
  • sürücüsü olduğum tiger tankı ile savunma için geri çekilirken saçma sapan bir taşa takılıp tankı yoldan çıkarttığım, geri dönmek için vites değiştirirken rakip takımdan çakal bir oyuncunun arkamıza ve önümüze anti tank mayını yerleştirip kaçtığı oyun. ben durumdan habersiz şekilde tankı birinci vitese takıp gazı verdiğim anda tank kumandanı arkadaşın "stop, i think they placed anti tank mines around us!" diye çığlık attığı ardından beraber kahkahaya boğulduğumuz, arsıza takım liderinden destek isteyip beş dakika sonra koca ordunun yarısını aniden arkamızda bulduğumuz oyun.

    adamlar ciddi ciddi mahalle kavgasına gelir gibi objektifi supply'i filan bırakıp bir tankı kurtarmaya taa haritanın ortasına geldiler. buradan normadiya ülkü ocaklarına selamımı ve sevgilerimi yolluyorum.
  • yukarıdaki arkadaşların belirttiği gibi oyun değil direk similasyondur. cod'da olduğu gibi direk aksiyona girmeyi arzu edeni tatmin etmeyebilir, kazabilmek için her oyuncunun seçtiği sınıfa hakim olması ve takım oyununun ön planda olması gerekir.
  • oldukça gerçekçi ww2 oyunudur. cod yada bf oyunları gibi arcade türde değil, ölmeniz için tek mermi yeterli. grafik, atmosfer oldukça güzel ama sesler tatmin edici değil.
  • uzun zamandır bir oyuna bu kadar yükselmemiştim. henüz almadım, izliyorum. uzaktan öğrenme dönemindeyiz sonuçta. izlediğim kadarıyla ilk göze çarpan communitysinin çok iyi olması. ara ara hiç konuşmayan sıfır taktik oynananlara denk gelsem de daha sıklıkla birbiriyle sürekli iletişimde takımlar görüyorum. izlemesini de bir yandan keyifli kılan bu oluyor en başta. battle royale benzer bir yapısı da var, mesela haritada düşman birliklerin yerini pinlemek, yön belirterek hedefleme yapmak gibi pubgde de yaptığımız navigasyon var ancak buradaki haritanın yapısı olsun, özel birliklere uygun pinler olsun vs. harita çok daha önem kazanıyor. ilk izlemeye başladığımda bu kadar haritaların açık kalması sıkmıştı ama içine girdikçe fps bir oyunla masa üstü strateji oyunu arası bir lezzet veriyor. haritayı takip etmek de daha fazla keyif veriyor.

    henüz oynamadım dediğim gibi ama izleme deneyimi olarak da türü / dönemi sevenler için oldukça keyifli görünüyor. şu an çok yayıncı yok ama steamdeki yayınlar oldukça keyifli, tavsiye ederim.

    ileride birlikte oynamak isteyen olursa ben varım, bir mesaja bakar.
  • 23 saatlik oyun sonrası ilk izlenimlerim şöyle; oyunun bir alışma süresi var. arcade olmadığını hissettiriyor. ancak bir arma değil, başlıktaki diğer yazarların da belirttiği gibi. aradaki denge gerçekten iyi. patır patır kill aldığınız anlar pek az oluyor. haritayı da anlamak ilk başta biraz güç, kendinizi bile seçemiyorsunuz ilk başta. burada şöyle bir püf noktası verebilirim. deploy/spawn olduğunuz noktayı unutmayın, sonra bağlı olduğunuz garnizonu takip edin. bağlı olduğunuz garnizonun diğer üyeleri haritada yeşil olarak görünüyor, diğer dost birlikler de mavi olarak. garnizonunuzun officer'ı diğer yeşil noktalara göre biraz daha büyük görünen yeşil noktamız oluyor. öncelikle takım içerisinde keyifli ve başarılı bir oyun için mutlaka iletişim halinde olmanız gerekli. yine doğru ve keyifli bir oynanış için bütün takımın bir commanderı olması gerekli, commanderlar garrison birliklerinden yalnızca officerlar ile sesli iletişim kurarlar. bağlı olduğunuz garnizona da commanderın talimatlarını officerlar iletir ve uygular. bildiğiniz emir komuta zinciri. tabi gel gelelim her serverda bu şekilde oynanmıyor ve 1 saat anlamsız git geller olabiliyor. ingilizce, fransızca veya almanca anlayıp, biraz da kendinizi ifade edebiliyorsanız girdiğiniz serverlardaki insanların iletişim kurup kurmadıklarına dikkat edin. (birgün türkçe oynanabilecek serverlar da olması dileği ile tabiki) ilk başta oyun mekaniklerini, oynanışı haritayı çözmek için boş serverlarda takılabilirsiniz ama benim tavsiyem atın kendinizi kalabalıklara çok vakit kaybetmeden. iletişim kurarken dikkat edilmesi gereken küçük ama önemli bir husus da şu; kendi garnizonunuzla mesafe gözetmeksizin c tuşuna basarak konuşabilirsiniz. diğer dost birliklerin askerleriyle fiziksel yakınlığa göre (onun bir çapı var ama unuttum şimdi, gerçekten sesini duyurabilme mesafesi gibi düşünün) v tuşuna basarak iletişim kurabilirsiniz.

    genel oynanış olarak da aynı haritayı tekrar tekrar da oynasanız bile işler hep aynı yürümüyor. aynı kiliseyi ele geçirdiğiniz 3 farklı oyunda düşmanın geliş yönü 3 bazen 4 farklı yönden olabiliyor. aynı zamanda karşı taraftaki komutanın taktik becerisine göre iki veya üç yönden de aynı anda düşman birlikleri ile karşılaşabilirsiniz. yine aynı kiliseye bu kadar infantry farklı noktalardan hücum ederken, tankların konumu da sizin yaptığınız savunmayı değiştirmenizi gerektirebiliyor. bunun yanı sıra hava saldırı desteği, 1 adet sniper ve scout ile de hücumu desteklediğini unutmayalım.

    kendi garnizonunuzdan ortak karar veya konumsal taktik gelmedikçe garnizonun bir arada olması çok önemli. garnizonun birbiriyle iletişimi hayati önemli. buna ek olarak garnizon içindeki altı kişi rollerini faydalı olacak şekilde paylaşmalı. yani örneklemek gerekirse support olmayan bir garnizon eksiktir. yerine göre medicsiz bir garnizon da eksiktir. deploy point kuracak elemanı olmayan bir garnizon daha da eksiktir gibi gibi.

    özetle bu temel iletişim ve görev dağılımını yapan garnizon noob dahi olsa, karşısında iletişimsiz ama çok daha iyi kill alan bir takıma muhtemelen üstün gelecektir. tabi bütün takımın oyunu alabilmesi için diğer garnizonların da bir arada ve commander'ın talimatlarıyla hareket etmesi galibiyet için elzemdir.

    23 saat içerisinde 4-5 maç oldu ki, an be an aklımda hala. nedeniyse iki tarafın neredeyse bütün garnizonlarının iletişim içinde olması, iki taraf da commander'ının talimatlarını harfiyen yerine getirmesidir. bu daha önce başka bir oyunda hiç tatmadığım bir lezzet oldu. iki adam elindeki gerçek insanlar ve kaynaklar ile bir harita üzerinden taktik savaşı yaparak üstünlük sağlamaya çalışıyor. sen tek pır pır bir asker dahi olsan, harita üzerinde sana verilen emrin aşağı yukarı iyi mi kötü mü olduğunu kestirmeye başlıyorsun. bazen de commendar gibi sen de iyi bir hamle yapıyoruz sanıyor, yürüyün vatan millet sakarya alahallaahhallah diye hücum ederken, karşı tarafın commander'ı daha akıllı bir hamle yapıyor, bu çakallar buradan sızma yapıyor galiba diyip üzerine hava saldırısıyla bombeler atabiliyor.

    artık bitiriyorum diye umuyorum. god save the hll community. nazarlara gelmeyesin hll community.

    edit: imla
hesabın var mı? giriş yap