• neden suriyeliler bizim ülkemizde, gitsin kendi ülkelerinde savaşsınlar gibi sığ ve vicdandan uzak bir tartışma yaratmak niyetinde değilim. türkiye'nin gösterdiği duyarlılık bütün ülkelere örnek olmalıdır ancak bunu layığıyla yaparsak örnek teşkil edebiliriz diye düşünüyorum.

    her sabah kadıköy'den eminönü'ne vapurla geçiyorum ve mutlaka suriyeli 2 kadın 3 erkek ve 5-6 tane yaşları 8 ile 2 arasında değişen çocuklara denk geliyorum. hepsinin üstü başı perişan halde, ayaklarında yaz kış terlik var, çocuklar yalınayak dolaşıyor; hatta en küçük olan vapurun yerlerinde emekliyor.

    bugün gene suriyeli bir gruba denk geldim. çocuklar o kadar çok gürültü yapıp koşturuyorlardı ki bir amca çocuklara "sessiz olun, gürültü yapamayın" gibi bir şey söyledi. ondan cesaret alan başka bir amca da "niye milleti rahatsız ediyorsunuz piç kuruları" diye bağırdı. bunu duyan başka bir adam da "niye küfür ediyorsun, gelirsem senin kafanı kırarım, terbiyesiz" gibi şeyler söyledi. kim haklı kim haksız diye düşünürken haklı bir taraf bulamadım. herkes birbirinden haksız. en başta da kendi vatandaşına bu şekilde vicdan sömürüsü yapılmasına izin veren hükümet haksız.

    evet, ben de çok üzülüyorum çocukları o halde gördüğüm zaman. keşke elimizden bir şey gelse de hepsine rahat bir yaşam sağlayabilsek. ancak hayat öyle bir şey değil. başkalarının vicdanına bırakılamayacak bir şey yaşamak. en çok sinirlendiğim şey ise savaş başlayalı 5 yılın üzerinde zaman geçmiş olmasına rağmen bu insanların 5 yaşından küçük çocuklarının olması. zaten kötü durumdasın, kötü bir hayat yaşamak zorunda bırakılmışsın, kendine bakamazken neden bir de bir sürü çocuk dünyaya getirip kendinin ve herkesin işini zorlaştırıyorsun? ben bir çocuk yapsam ona iyi bir gelecek sağlayabilir miyim acaba diye kara kara düşünürken, bu cesaret nereden geliyor? yazık değil mi o çocuklara? bunların cevabı çok belli: cehalet.

    başlıkta bahsettiğim durum ise garip, neden bu insanlar her sabah ailece yaka değiştiriyor? sefil bir halde sokaklarda ailecek dolaşmalarının sebebi ne olabilir diye düşündüğümde gene aklıma vicdan sömürüsü geliyor. eğer ülkenize 3 milyonun üzerinde mülteci alıyorsanız, onlara insani şartlar sunmanız gerekir. sokaklarda ailecek dolanan, cafelerin önünde insanlardan para isteyen, parklarda, her yerde küçük çocuklarını dilendiren suriyelileri bizim vicdanımız kaldırmıyor, evet. ancak hükümetin yapması gereken hiçbir şey yok mu? örneğin tampon bölgeler, kamplar oluşturup oralara yerleştiremez mi bu insanları? nüfusları artık bizim bazı şehirlerimizden daha fazla oldu ve kontrolsüzce çoğalmaya devam ediyorlar.

    biz hep vicdanımızı dinlemek zorunda mı kalacağız, biraz da mantığımızı dinlesek?

    konu ile ilgili birkaç haber:
    zabıtalar suriyelileri vapurla karşı kıyıya gönderdi
    http://www.hurriyet.com.tr/…iyiya-gonderdi-26757850

    zabıtadan sabaha karşı 'suriyeli dilenci' operasyonu
    http://www.istanbulgazetesi.com.tr/…kale,20468.html

    türkiye'nin suriye politikasının özeti: sirkeci-kadıköy vapuru
    http://www.radikal.com.tr/…-kadikoy-vapuru-1200859/

    "istanbul’daki suriyelilerle ilgili, doç. dr. m. murat erdoğan’ın katkısıyla marmara belediyeler birliği (mbb) göç politikaları atölyesi tarafından yüz yüze görüşmeler ve anket yöntemiyle yapılan, “kopuş’tan uyum’a kent mültecileri-suriyeli mülteciler ve belediyelerin süreç yönetimi: istanbul örneği” adlı bir rapor hazırlandı."
    http://www.gazeteduvar.com.tr/…e-5-ilcede-toplandi/

    edit: yukarıdaki raporda dikkat çeken bir sonuç:

    40 bin öğretmene ihtiyaç var

    türkiye’deki suriyelilerin ortalama 3 yıldır yaşadıkları dikkate alınırsa türkiye’de doğan suriyeli bebek sayısının 230 bini aştığı belirtildi. bu durumun geleceğe yönelik projelerde dikkate alınması gereken önemli bir husus olarak vurgulandı. raporda, bu çocukların yüzde 80’inin bile türkiye’deki eğitim sistemine entegre edilebilmesi için en az 40 bin yeni öğretmene, 30 bin dersliğe ihtiyaç olduğu kaydedildi.

    bu rapor 4 mart 2017'de yayınlanmış...
  • muhtemelen ihtiyaçları olduğu için bunu yapan kişilerdir.

    ilk giriye cevaben:
    savaş bir milletin, ırkın, soyun ya da ailenin tükenme tehlikesini doğuran bir olgudur. bu olguya maruz kalan kişiler içgüdüsel olarak türünün devamlılığının olmasını ister. bunun üç büyük sebebi vardır:
    1) mevcut erişkin kişinin yerine getiremediği hayalleri kendinden sonra gelen neslin yerine getirmesini istemesinden dolayı soyunun devamının olmasını ister.

    2) dünyaya getirdiği nesillerin gelecekte kendisine bakamayacak duruma geldiğinde kendisine bakabilmesini ister.

    bulundukları ülkede bir sosyal güvencesi, emeklilik ya da düzenli yardım gibi seçenekleri olmayan bir sığınmacı haklı olarak bunun yerine yaşlılığını güvence altına almak için çoğalıyor.

    3) dini olarak özellikle müslümanlıkta, çocuğun kendi rızkı ile gelmesi inancı ve her şeyin olacağına varması düşüncesi çoğalmakta bir mahsur görmemelerine sebep oluyor.

    not: doğum kontrol yöntemleri devlet tarafından biraz daha ucuz ve erişilebilir hale getirilirse en azından istenmeyen gebelikler önlenebilir.
hesabın var mı? giriş yap