• tehlikeli oyunlar bas kahramani. gerçi roman ilerledikçe ve benol içindeki benliklerle didistikçe romandaki diger kahramanlarin da aslinda kendisi olduguna dair süpheler yaratir okuyucunun içinde. özellikle intihar ilaninin gazeteye verilmesi sirasinda hüsamettin albay'in anlattiklarindan hareketle kesinlesir gibi de bu süphe..
  • yorulunca yol üstüne oturmak yerine gidip balkondan atlayan adam. başkası olma kendin ol felsefesinin ortaya çıkmadığı dönemlerde hikmetin ben olmaktan kaynaklandığını vurgulayan bir tehlikeli, yakan, cız eden oyun karakteri.
  • efendim gercekten de kitapta bir hikmet benol’dan bahsetmek pek mumkun degildir. en az bes farkli hikmet benol var olup, bunlarin baslica ozellikleri sunlardir: hikmet iv bilge’nin sevgilisi. ayni zamanda gecekondu krali ve oyun yazari. hikmet ii evlendikten sonra, hikmet iv’u bir sure tasraya surgune gonderdi; hikmet iii’u de akil hastanesine kapatarak uzaktan iskence etti (bkz: hikmet iii ve de gaulle). hikmet iii’un hayatinda kafka’nin kardesi olarak gecen kimse, aslinda bu hikmet ii’dir. hikmet ii, sevgi ile evlenince butun hikmetlerden kurtuldugunu sandi ve bunlari evinden (ve aklindan) kovdu. saltanat surecek yerde, kisiligine bir butunluk kazandirmak icin gitti sevgi’ye teslim oldu. ickiyi birakti ve kendi adina para bastirdi. paranin bir yuzunde sevgi’nin resmi vardi.
    bir sure sonra hikmet iv, bir yolunu bularak buyuk sehre dondu ve taht uzerinde hak ileri surdu. dumrul’un destegiyle hikmet ii’nin durumunu sarsti. sevgi, kocasina inanmadi ve bu olaylari, o sirada akil hastanesine kapatilmis bulunan hikmet iii’un uydurdugunu soyledi. bu yalanlarin bir ise yaramasini istiyorsa oturup roman yazmasini tavsiye etti kocasina. bu arada bazi din ve ruhbilim kitaplarinin etkisiyle hikmet i yeniden ortaya cikti. onu olmus saniyorlardi (bir kuyuya atmislardi). hikmet i, bir anne sicakliginin hasretiyle yandigi icin bilge ile ilgilenmeye basladi. hikmetleri birbirine karistirmaya baslayan sevgi, hepsini birden evden kovdu. sonra yanlislik yaptigini anladi ve yalniz hikmet i’ kendine ayirmak istedi. bir takim karisik olaylar yuznden hikmet i, yaralanarak hastaneye kaldirildi. bazi tarihcilere gore, hikmet iii aslinda hikmet i’in hastaneye yatirilmis seklidir. (bu ihtimal pek varit gorulmuyor).
    hikmet iii hastaneden kactiktan sonra bazi olaylara karisti; (bu olaylar ileride ayrica verilecektir); sonunda hikmet iv adiyla gecekonduya dondu. bu arada, bilge’nin kiskirtmalari sonucu bir hikmet v de tarih sahnesinde gorunur gibi olduysa da, bunun sulale ile bir iliskisi olmadigi anlasildi. sehvet duskunu olan hikmet v (duzmece hikmet), bir eve kapatilarak butun omrunce yazmaya mahkum edildi. bilge butun hikmetlerin ayri bolgelerde hukum surmesini teklif ettiyse de, ulkenin bolunmezligi ilkesine aykiri oldugu icin bu teklifi kabul edilmedi. bazi tarihciler de, yazmaya mahkum edilen hikmet v ile hastaneden kacan ve fransiz ihtilalini yapmaya calisan hikmet iii’un ayni sahis oldugunu ileri surerler; fakat bu iddayi dogrulayacak belgeler bugun elde yoktur.
  • birde mektubu vardir tabii, icler acisi:

    "sevgili bilge, bana bir mektup yazmis olsaydin, ben de sana cevap vermis olsaydim. ya da son bulusmamizda buyuk bir firtina kopmus olsaydi aramizda, ve bircok soz yarim kalsaydi, bircok mesele cozume baglanamadan buyuk bir ofke ve siddet icinde ayrilmis olsaydik da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan olarak konusmak kacinilmaz olsaydi. sana, durup dururken yazmak zorunda kalmasaydim. butun meselelerden kactigim gibi uzaklasmasaydim senden de. insanlari, eski karima yapmis oldugum gibi, buyuk bir bosluk icinde birakmasaydim. kendimden de kaciyorum gibi beylik bir ifadenin icine dusmeseydim. bu mektubu cok karisik hisler icinde yaziyorum gibi basmakalip sozlere basvurmak zorunda kalmasaydim. ne olurdu, bazi sozleri hic soylememis olsaydim; ya da bazi sozleri hic soylememek icin kesin kararlar almamis olsaydim. sana diyebilseydim ki, durum cok ciddi bilge, aklini basina topla. ben iyi degilim bilge, seni son gordugum gunden beri gozume uyku girmiyor diyebilseydim. gercekten de o gunden beri gozume uyku girmeseydi. hic olmazsa arkamda kalan butun kopruleri yiktim ve simde geri donmek istiyorum, ya da donuyorum cinsinden bir yenilgiye siginabilseydim. kendime, soyleyecek soz birakmadim. kuvvetimi buyutmusum gozumde. aslina bakilirsa, bu sozleri kullanmayi ya da boyle bir mektup yazmayi bile, ne sen ne ask ne de hicbir sey olmadigi gunlerde kendime yasaklamistim. sen, ask ve her seyin oldugu gunlerde boyle kararlar alinamazdi. yasamis birinin olu yargilariydi bu kararlar. simdi her satiri, bu satiri da neden yazdim? diyerek ofkeyle bir oncekine ekliyorum. aziz varligimi son dakikasina kadar ayni gorusle ayakta tutmak gibi bir gorevim oldugunu hissediyorum. cunku baska turlu bir davranisim, benimle kucuk de olsa bir iliski kurmus, benimle az da olsa ilgilenmis insanlarcayadirganacaktir. oysa, sevgili bilge, aziz varligimi artik ara sira kaybettigim oluyor. fakat yarali aklim, henuz gidecek bir ulke bulamadigi icin bana donuyor simdilik. biliyorum ki, bu akil beni butunuyle terkedinceye kadar gidip gelen aziz varlik masalina kimse inanmayacaktir. bazi insanlar bazi seyleri hayatlariyla degil, olumleriyle ortaya koymak durumundadir. bu bir cesit alin yazisidir. bu alin yazisida baskalari tarafindan okunamazsa hem olunur ve hem de dunya bu olumun anlamini bilmez; bu da bir alin yazisidir ve en acikli olanidir. bir alin yazisi da olumun anlamini bilerek, ona bu anlami vermesini beceremeden olmektir ki, bazi muelliflere gore bu durum daha aciklidir. ben olmek istemiyorum. yasamak ve herkesin burnundan getirmek istiyorum. bu nedenle, sevgili bilge, mutlak bir yalnizligi mahkum edildim. (insanlarin kendilerini korumak icin sonsuz duzenleri var. durup dururken insanlara saldirdim ve onlarin korunma icgudulerini gelistirdim.) hic kimseyi gormuyorum. albay da artik benden cekiniyor. ona bagiriyorum. (butun bunlari yazarken hissediyorum ki, bu satirlari okuyunca bana biraz aciyacaksin. fakat bunlar yazi, sevgili bilge; kotulugum, kelimelerin arasinda kayboluyor.) gecen sabah erkenden albayima gittim. bugun sabahtan aksama kadar radyo dinleyecegiz, dedim. bir sure sonra sikildi. (insandir elbette sikilacak. benim gibi bir canavar degil ki.) bunun uzerine onu zayif buldugumu, benimle birlikte bulunmaya hakki olmadigini yuzune bagirdim. (ben yalniz kalmaliyim. baska carem yok.) bazen nurhayat hanim’a gidiyorum; karsilikli susarak oturuyoruz. konusmamak ne iyi, bir bilsen. insan elbette konusmak istiyor; dert yanmak, hakli cikmak istiyor. fakat kelimeleri insana ihanet ediyor, insan kendine ihanet ediyor. kendinden nefret ediyor. dul kadin iyi: bana kahve pisiriyor, sigarami yakiyor. onun yaninda biraz huzura kavusuyorum. pilleri, kutusundan buyuk bir radyosu var; onu dinliyoruz. nurhayat hanim sikilmiyor. bazen dul kadinin evinde, bir iki soz ettigim oluyor: kendi kendime konusur gibi. nurhayat hanim hic soze karismaz; aman iste biri konusmaga basladi varligini ortaya koydu, dur ben de bir seyler soyleyeyim kisiligimi gostereyim gibi kucuk cabalamalar icinde degildir dul kadin. onunla oyunlar dinliyoruz radyodan. yillardir sesleri degismeyen, fakat adlari farkli olan oyuncularin piyesleri; ayni heyacanli titresimler, ayni yukselip alcalmalar. sanki yillardir surup giden uzun bir oyunu parca parca oynuyorlar. kahkahalar atiyorlar - cocuklugumdan beri dinledigim kahkahalar. ayni kapilari yillardir acip kapiyorlar. ayni guc durumlarda kaliyorlar. yavas konus bizi duyacak diyorlar, siz burada ne ariyorsunuz bakalim diyorlar. ben yalniz sesleri dinliyorum, anlamlarla ilgili degilim.kus sesi dinleyerek huzur duyanlar varmis; onlar gibiyim. haberleri de, belli konular uzerindeki konusmalari da, tartismalari, acik oturumlari, reklamlari da, ozel programlari da ayni sekilde dinliyorum. her kusun kendine ozgu bir sesi var: sozleri dinlemeden hangi program oldugunu biliyorum bu yuzden. dul kadinin inanilmaz bir hosgorusu var: her cesit muzigi dinliyoruz ustuste. bizim dilimizden sarkilar da var galiba: cunku sozlerini anlar gibi olyorum. dul kadinla ben, senin anlayacagin, soyut bir durumdayiz; daha dogrusu her seyin ozuyle ilgileniyoruz: meyvalarin yalniz suyunu iciyoruz. birer sigara yakalim mi nurhayat hanim? diyorum. yakalim hikmet bey, diyor. son gunlerde bana 'bey' diyen bir dul kadin kaldi. goruyorsun ben de kacamak yapiyorum: yalnizligi dul kadinla aldatiyorum. ne yapayim? beni oldugum gibi kabul ediyor. sen, yalniz iyi programlarimi dinlemek istedin. alaturka caldigim zaman dugmemi kapatmak istedin. belki gercek canavar ben degilim.."
  • "eserleri: 1789 fransa ihtilali (yarıda kaldı); aklın kurallarına karşı öfkenin savaşı (yayımlanmamış bir deneme); neden yalnız kaldım (şiirler); batı aklına karşı doğu duygusu (başhekim izin vermediği için basılamadı); bilge (trajedi 2 perde); insanlardan hesap soruyorum (yasaklandı). bunların dışında, çeşitli yerlerde çeşitli insanlarla yaptıkları sohbetler, tartışmalar, kavgalar ve bilgeye yapılan saldırıların vb. eserlerin büyük bir kısmı kitap haline getirilemediği için kaybolup gitmiştir..."
  • kendisi intihar etmiştir. ne yalan söyliim kitabı okurken böyle bir son seziyordu zaten insan ama üzüldüm yine de. bari hikmet i' bıraksaydı ardında.
  • hikmet benol ve selim isik ne kadar benzerler birbirlerine, bu kadar farklı ama ayni hayatlari icinde.. olumlerine kadar.
    aklı yarida kaldi, sarkisi da yarida kaldi..
    (bkz: disconnectus erectus)
  • hikmet'i herkes farkli yonlerden tanimisti, kendisi bile kendisini taniyamamisti*. selim'i takip eden turgut ozben de ayni problemle karsilasmisti. selim'i anlatan kisiler bambaska selim'lerden bahsediyorlardi. anlattiklarin kimileri kendi yanlis algilari, bazilari selim'in eksik gosterdigi, gizledigi binbir yuzunun birkaci, bazilari da olen kisinin ardindan kendine cikar yaratmaya calisan insanlarin suzme terbiyesizligiydi.

    depeche mode in your room parcasinda your favorite consciousness kisminda coklu bilince deginiyor. beni burada en sevdigin karanliginda, en sevdigin bilincinde*, en sevdigin yari-isikli halinde mi birakacaksin diyor. herkesin icinde bir konak sakli belki de, bir suru odali, kapilari herkese acilmayan, cogunlugun misafir odasini ancak gorebildigi.***
  • binbir hikmetin hükmetmeye çalıştığı edebiyat tarihinin en kanlı taht kavgalarına sahne olmuş bilinç.
hesabın var mı? giriş yap