hoşçakal
-
kişinin cinayet silahıdır, bir olası geleceğini daha öldürdüğü.
ehliyetsiz ellerde geri tepmesi mümkündür, sakat kalmış bir geleceğe sebebiyet verecek şekilde.
karanlığa kör bir kurşundur, asla neyi vurduğunu tam olarak bilemeyeceği. -
daha önce bahsedilmemesine şaşılası, üzülesi harika düş sokağı sakinleri eseri. şarkı felan değil bu ayrı tadı var. beyoğlu hayal kahvesinde cem adrian murat yılmazyıldırım düetini dinlemeyince/izlemeyince olmuyormuş ayrıca.
http://www.youtube.com/watch?v=rmvochaxalk
sözleri de şu şekilde;
zaman durdu
bir gurbet olmuşken ankara yüreğimde
ellerim tutuldu sanki dudaklarım kendime kilitlendi
hoşçakal sevgilim
yüreğim durdu
ne de heyecanla çarpardı
sana dokunurken ellerim
tenin beni örterken sevgiyle
hoşçakal sevgilim
yaşam durdu kapanıyor gözlerime dünya
nerede mavi mutluluklar
nerede sevdamız ve yarın umutlarımız
hoşçakal sevgilim
zamanım doldu
hep birşeyler vermeye çalıştım sana
bir ömrümü yalnızca sevgi vererek geçirebilirdim
ama sizin vermeye pek değil, hiç vaktiniz olmadı
hoşçakal sevgilim hoşçakal sevgilim
ben de "bir ömrümü yalnızca sevgi vererek geçirebilirdim, ama sizin vermeye pek değil, hiç vaktiniz olmadı" diyerek karanlıkta uzaklaşıyorum, sessizce. -
karşımdaki kişiye uyuz olduğum zaman kullandığım kelime. anca gidersin demek gibi bişi.. öyle hoş moş değil işte.
-
powerturk tv'nin şarkı sözlerini alt yazı olarak verdiği bir klip programı var. hah işte biz onu, fiili karaoke olarak kullanıyoruz evde. sırayla çıkıp şarkıyı seslendiriyoruz, birbirimize puan veriyoruz filan. acayip bi şey. insan havaya giriyor. bu kötü sesimle ben bile yerimde duramıyorum, sıra bana gelsin diye. bu oyunlardan birinde, 6-7 yaşlarındaki yeğenim aleyna da var. bildiği şarkılarda onun söylemesine müsaade ediyoruz, bayılıyor. efendim, sıra bana geldiğinde emre aydın çıkıyor: (bkz: hoşçakal) şarkıyı severim ama tam bilmiyorum, alt yazı yardımıyla seslendirmeye başlıyorum. şarkıyı ilk kez bu kadar ciddiye aldığımdan mıdır nedir, feci şekilde etkileniyorum. çok güzel şarkı. sözler müzik klip şu bu kopuyorum evrenden. elveda ay elveda feza. bağıra bağıra söylüyorum. "sen... sana benzeyen her şey gibi erirken avuçlarımda... ben... unutuyorum." ciğerim sökülecek resmen. bana göz açıp kapayıncaya kadar gelen o süre, başta aleyna olmak üzere, ev halkına nerden baksan üç beş asır gibi gelmiş. öyle bakıyorlar bana. manasız, boş gözlerle. biz bu katliamdan nasıl oldu da sağ çıktık, onun şaşkınlığındalar. tabii oyun bu, kimse ses etmiyor. hatta şansıma cılız da olsa birkaç alkış duyuyorum. gel gör ki, aleyna daha fazla dayanamıyor ve olanca samimiyetiyle: "teyze, gerrrçekten iğğğrenç söyledin! o neydi öyle? bitti de kurtulduk. oh be!" diyor. sonraki birkaç dakika kendimi plastik çiçeklere su vermiş gibi hissediyorum. bir daha da oynamam arkadaş. olacaklar bensiz olsun. n'apim.
-
bugüne kadar şarkılarını pek bilmediğim şebnem ferah'ın gönlümü paramparça etmiş şarkısıdır.
ali sami yen'e veda ederken statta çalınmasıyla ellerimiz ayaklarımız tutmaz hale gelmiştir. sanki şebnem ferah büyük galatasaraylıdır ve kendisinden ali sami yen'e veda şarkısı yazılması istenmiştir, o da bunu yazmıştır gibi..
tekrar tekrar dinliyorum ve gözlerim doluyor.
seni ararken kendimi kaybetmekten yoruldum
bulduğumu zannettiğimde
kendimden ayrı düştüm
bu garip bir veda olacak
çünkü aslında hep içimdesin
ne kadar uzağa gitsem de
gittiğim her yerde benimlesin
söylenecek söz yok
gidiyorum ben
hoşçakal, hoşçakal
hoşçakal, hoşçakal
ben bir kısrak gibi gelmişim dünyaya
şahlanıp koşmak içimde var
hoşçakal
biraz su biraz yeşillik
her yer benim evimdir
taşırım dünyayı sırtımda
her dil benim dilimdir
ama söylenecek söz yok
gidiyorum ben -
son değil, başlangıçtır.
-
sen hiç görmedin
su vermeye benzedik
plastik çiçeklere
hiç görmedin
o çiçekler, inanmayacaksın ama , ardından soldular. ne çiçekler suladım yine de soldular. soldu, inandığımıza bulunan isim. kalbim solumdaydı mesela. sen vardın. sol elimdeydi hep elin. araba çarparsa önce bana çarpsın diye.
görmedin.
sen hiç görmedin
dans ettik durmadan
kırık camlar üstünde
ayaklarının bastığı her yer vatanım. bayrağım mavi. gözlerin mavi. mavi yıldızlı. rüzgar olmamasına rağmen dalgalı saçların.
ardından içimde camlar, can kırıkları.
sen öyle sana benzeyen her şey gibi
erirken avuçlarımda
ben unutuyorum
kar yağıyor dışarda , kar sana benziyor, yumuşak. hava yumuşak, ellerim sert, norveçli balıkçılar reklamına ne çok gülerdik.
unutuyorum, kar siliyor hafızamı, temizlenmiyor geçmişim, yaşamak için unutuyorum, unuttum sanırım.
kar siliyor ayak izlerini, ayaklarımda terlikler, ardından yollara düşüyorum.
sen öyle sana benzeyen, sen kimseye benzemeyen.
sen.
hoşçakal
olacaklar sensiz olsun
daha durmam boşluklarında ben
unutuyorum
hoşçakal, hayatımdaki hoşlukların toplamı.
hoşçakal, neşeli günler filmimin herhangi bir oyuncusu.
hoşçakal, sömestr sevincim, karne hediyem,
hoşçakal, ilk gençliğim, ailem.
sen hiç görmedin
baştan böyle yazılmış
yok kimsesi kimsenin
hiç kimsenin
akrabalarım kayıp. bir piyango tuttursam diye geçiyor içimden, ortaya çıksa kayıp kardeşlerim.
yok kimsesi , kimsenin. kimsesizim, sensizliğimden beri.
sen hiç görmedin
sonu baştan yazılmış
bitti kelimelerim.
bitti kelimelerim.
içimde bir nokta, röntgende fark edilmiş.
tümör sensizliğim. -
şebnem ferah'ın sesini nerde duyarsam kilitlenip kaldığımdan olsa gerek, kendi isteğim dışındaki zamanlarda, şebnem ferah şarkısı duyduğumda dinlediğim, izlediğim kanalı değiştirmeye başvuruyorum genellikle.. bu defa öyle olamadı, aşk tesadüfleri sever'i izlerken ve filmin sonunu merakla beklerken çalan, bangır bangır "ben burdayım" diyen bu şarkının sesini bastırmak imkansızdı. iyice gömülerek koltuğuma sarsıntının geçmesini bekledim ama sözlerini dinledikçe ve şebnem'in şiddeti giderek artan sesini duydukça ben diyeyim 10 yıl, hocam sen de 100 yıl geçti orda o şarkıyı soluksuz dinledik biz.. filmi genel olarak beğendim, ama değil mi ki bu şarkıyı bana kattı, içim daha bir sımsıcak izledim.. özgüroğlan'ın deniz'e "bugüne kadar nerelerdeydin sen" demesiyle neredeyse eşdeğerdi bu şarkıyı duyunca aklımdan geçirdiklerim.. dolu dolu bir şarkı olmuş, öyle dolu ki içim o günden beridir dopdolu, dökemedim..
-
tekrar tekrar dinlenen ve gözleri dolduran şarkı:
.
.
söylenecek söz yok
gidiyorum ben
hoşçakal, hoşçakal
hoşçakal, hoşçakal
.
. -
en güzel emre aydın şarkısı.
neden olduğunu anlayamadığım bir şekilde her tvde duyduğumda ağlıyorum ben. ama ne kadar çok etkilensem de radyodan falan dinleyince ağlamıyorum.
klibini oturup izleyebilmiş de değilim.
garip ama gerçek...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap