• an itibariyle solo albümü zooma ile geceme güzellik katmış olan, led zeppelin'in büyük dehası ve bugün 73 yaşına giren efsane.
  • bu isviçre çakısı gibi adama 1995 rock and roll hall of fame'inde "thank you my friends for finally remembering my phone number" dedirten robert plant ve jimmy page adam değilsiniz olm*.
  • kimi çevrelerce "amerikan donanmasının babası" olarak anılan, bağımsızlık savaşı süresince ingiliz limanlarının tozunu attıran, gaza gelip rus donanmasının başına geçip osmanlıyla bile kapışan ünlü amiral.
    bir de gerçek adı (bkz: john baldwin) olan led zeppelin basçısının sahne adıdır, onu da çok severiz.
  • led zeppelin'in 1969 yılında çıkarttığı ikinci albümünde lemon song, what is and what should never be, ramble on gibi parçalarda, albümün tamamında duyulacağı şekilde tüm zamanların en muazzam bas hikayelerinin bir kısmını anlatmış normalin çok üzerinde 1946 doğumlu ingiliz müzisyen.

    bonzo'nun ölümü ile led zeppelin'in dağılmasının ardından king crimson, r.e.m. gibi gruplara dönem dönem destek vermiş, them crooked vultures adlı supergroup'da yer almıştır.
  • öz abim, vaftiz babam falandır kendisi.
  • led zeppelin'e katılan son elemandır ama grubun temel direği jimmy page'le tanışıklığı çok eskilere dayanır. çünkü ikisi de session müzisyenleridir, jpj ayrıca the yardbirds'te de session bas gitaristliği yapmıştır bazen.

    page'in bas için düşündüğü isim başta yardbirds'ten grup arkadaşı chris dreja'dır ama dreja "ben fotoğrafçı olacağım" deyip müziği komple bırakınca jpj, karısının da yönlendirmesiyle "artık bir gruba katılayım, bıktım bu stüdyo hikayelerinden" diyerek page'e durumu açıklar. page de zaten jpj'in kalitesini bildiği için ikiletmeksizin kabul eder. böylece led zeppelin efsanesi doğmuş olur.

    grubun ilk albümünün oluşmasında da jpj'nin etkisi büyüktür. zira atlantic records, daha grubu hiç görmemelerine rağmen jpj'nin arkadaşı dusty springfield'ın tavsiyesiyle kontratı imzalamıştır. o dönem 143.000 dolar gibi bir paradan bahsediyoruz ki bu, yeni bir grup için rekor yüksekliktedir. para dışındaki şartlarda da her şeyiyle grubun lehinde bir antlaşmadır bu.

    grubun en sessiz elemanı olarak addedilen jpj; tam tersi olarak eğlenceye de, uyuşturucuya da, alkole de en çok dalan elemandır esasında. bunu kendisi de, grubun diğer elemanları da sıklıkla söyler. hatta royal orleans parçası, direkt olarak jpj'nin tur sırasında otel odasında kadın zannettiği bir drag queen'le takılmasını, daha sonra sızmış haldeyken elindeki marijuanayla odayı yakmasını anlatır. olayı kendisi de aynen kabul eder.

    bütün zep tarihi boyunca session işlerini de bırakmayan jpj, yoğun tempodan ve grubun çok uzun (bazen 2-3 yıl kadar) süren tur programlarından iyice bunalır ve bir ara bırakmaya karar verir ama baba peter grant kendisini bu kararından vazgeçirir.

    zep dağıldıktan sonra solo işleriyle ya da bazen them crooked vultures gibi supergrouplarla namını devam ettiren jpj, kendisinden sonra gelen bütün bas gitaristleri etkilemiş çok baba bir adamdır. klavyede de büyük ustadır. zaten müziğe girişi de piyanodur.

    grubun diğer üyelerinin hızlı yaşayışının adeta zıttı bir halde 1967'de evlendiği karısıyla üç kıza sahiptir ve londra'da yaşamaktadır. ayrıca bir yerlerde page ve robert plant tarafından dışlanmış olabileceğine dair bir düşünce gördüm ki bu yanlıştır. grubun sıkı destekçileri bilir ki page de, jpj de reunion'lara hep sıcak bakmıştır; reddeden hep plant olmuştur. bir ara "akustik bir iş yapsınlar geleyim" demişti ama devamı gelmedi o işin. bu hikaye bana biraz bizdeki pentagram hikayelerini anımsatıyor. plant bu kafada gidince page ve jpj, jason bonham'ı da yanlarına alarak "yeni bir vokal bulalım da yeni bir iş yapalım" diye düşünmüşlerse de o da olmadı. yalan oldu gitti.
  • müzikal deha, isviçre çakısı, aranje ustası, multi-enstrümantalist ve bas gitarist olduğum için bana göre zeppelin'in en iyisi.
  • böyle isimleri solda görünce acaba mı diye giriyorum başlığa hep. neyse bir şey olmadığına göre entrye devam edelim. led zeppelin'in bassçısı ama sadece bassçı demek yetmez, safi yetenek multi enstrümantalisttir. yeteneği sayesinde led zeppelin'i sırtında taşıyan kişi budur bence (ya da bilmiyorum klasik gruplarda bassçılar benim için ayrı bir öneme sahip, oyüzden kayırıyor da olabilirim). skandallara düşmemiştir, rock'n roll furyasında kendini kaybetmemiştir, eşiyle yaşlanmıştır, bu açıdan takdir ettiğim nadir isimlerden kendisi. böyle multi enstrümentalist olması, grubun bassçısı olması yönünden paul mccartney'i andırıyor, bir de linda yaşasa paul hala onunla evli olur muydu diye de düşünüyorum bazen, o da olsaydı 3 noktadan birbirine benzetirdim.
  • enstrumental albumu zooma bir insanin muzikal anlamda cikabilecegi en ust seviye olabilir.
hesabın var mı? giriş yap