• hiç bir şeye sahip olmadığı/kaybedecek hiç bir şeyi olmadığı an.
  • geçicidir. (bkz: an)
  • 16.400 feet den aşağı atladığı andır.
  • insanlardan, insanı yoran her şeyden kaçıp bir dağ başında bir şelalenin dibinde keyifle uzanıp, o suyun akışına kendini bıraktığın an. ayder yaylasına çıkıp elde sısacık bir bardak çayla sabaha kadar fırtına deresini dinleyerek mest olunan anlar.
  • cumartesi sosyalleşmemek. bu mühim mevzu. arkadaş baskısına karşı direnebilmek evde tembellik etmek. çok şükür!

    bi de balık yemek. bu da özgürlük, yaşama sevinci filan hissettiriyor. çok saçma olduğunu biliyorum. nedenini bilemiyorum.
  • altında yüzlerce metre derinlik olduğunu bildiğin bir suyun 40 metre içinde sabit biçimde asılı kalıp anı yaşamak...

    (tabi bu özgürlük hissi tatil bittikten sonra o lanet olası ofise döneceğini hatırladığın an son bulur)
  • kaçtığı ve kaçtığı tüm durumlardan kurtulduğu andır. çeşitli şekillerde olabilir: kimisi intihar eder, kimisi göçebe yaşar, kimisi kendisini dünyanın keşmekeşinden sıyırarak bakire yerlerde sürdürür yaşamını, kimisi meditasyon yapar -ki meditasyonun amacı aslında kaçmak değildir neyse, kimisi ise ne kadar istese de kurtulamaz bu kaosun içinden ama az da olsa o özgürlüğün tadına varabilmek için koşuya çıkar. evet, koşmak kısa süre de olsa özgürleştirir insanı, uçurabilir hatta.
    (bkz: run forrest run)
  • "umutsuz ve umutsuzluğunun bilincine varmış kişi geleceğin değildir artık."
    (bkz: albert camus)

    gelin görün ki öğrenci de olsanız çalışan da olsanız çocuk da olsanız yetişkin de olsanız her zaman adına kaygılandığınız, korumaya, kurtarmaya çalıştığınız bir geleceğiniz vardır. her eyleminiz geçmişten birikmiş pişmanlıklarla doludur. ama arada, herhangi bir anda öylesine yoğun yaşarsınız ki iki taraftan tost taktiğiyle etrafınızı saran bunalımı, gecenin bir vakti odanızda oturup ışığı kapatırsınız. zeki müren'i açarsınız yüksek sesle - tercihe göre farklılık gösterebilir tabi- sonra geçmişten gelen pişmanlıklarınızın yanında geçmişten gelen bir de sıcak içecek (çay, kahve) vardır avucunuzda. çıkarıp tek dal sigarayı kibritle yakarsınız. o an ne olur hatırlamıyorum. geçmişte de gelecekte de olmayan özel bir an oluşur sanki.

    “tanrılar nedamet getiren günahkarlara sevecen gözlerle bakarlar.”
    (bkz: theodor adorno)

    tanrılar size doğru yerde bulunduğunuzdan ötürü anlık bir kıyak geçer galiba. usulca özgürlüğe dokunursunuz parmak uçlarınızla. sigaradan bir fırt çekerken eriyişine takılır her seferinde gözleriniz. her şey erir işte.

    yaşasın yok oluş!
  • donla yatağa girildiği andır.

    rivayet odur ki; spartakus kendini kölelikten azad ettiği vakit ilk yaptığı şey salt donla uyumak olmuştur.
  • askerden terhis olduğu andır.
hesabın var mı? giriş yap