• yeni anayasaya göre şeriat kullarıyla yönetilecekmiş. zaman gelecek kaddafi'yi linç ederek öldürenler gidip mezarında ağlayacaklar.
  • yaşanan son gelişmelerden sonra öztürk serengil'e itibarının iade edileceği ülke.
  • bu ülkede yeni rejimin dini kurallara göre belirleneceği yönünde haberler geliyor.kaddafi döneminde geçerli olan evlenme boşanma yasaları şeriata aykırı olduğu için kaldırılacakmış.

    bu ortaya çıkacak yeni islami rejim muhalif güçlere destek veren emparyalist ülkeleri rahatsız edecek mi? asla.tam aksine sömürecekleri ülkelerde en çok işe yarayan rejimler ağır islami kurallar altında yaşayan ve "uyumlu" olanlar.

    asla bir ulus,bir ulus devlet istemezler. çünkü islami kurallara göre yönetilen devletler her daim sömürülecektir.bağımsız bir ekonomik,teknolojik ve ulusal karekter geliştiremezler. toplumunu yüzyıllarca önce belirlenmiş çizgileri içinde tuttuğu ölçüde öteki tarafta ödüllendirileceği empoze edecek olan bir rejim tabiki sonuna kadar uysal,içine dönük,mükemmel bir din hayatı ile varlığını tahmin edilebilir devlet refleksleri içinde devam ettirecektir.

    ya orta çağ koşullarında keni kendine yetecektir ya da sömürgeci devletlerden aldıkları ile dışa bağımlı bir ülke olarak asla o bağımlılığı sorgulamadan,asla bir çıkış yolu bulamadan hayalet gemi olarak ruhani bir iklimde yüzecek.

    devlet olarak kendi ayakları üstünde durabilen,bağımsız karektere sahip bir ülke olabilmek için libya ve benzer ülkelerin mutlaka kendi mustafa kemal'lerini bulmaları lazım. yönünü bağımsızlığa çevirmeden,fikir dünyasına ulus kavramını sokmadan batıyla arası iyi,uysal müslüman müttefik olarak ölümü bekleyen insanların ülkesi olmaktan kurtulamazlar.
  • ve beklediğimin olduğu ülkedir sayın seyirciler. artık libya da şeriat ile yönetilen ülkeler arasına girecektir yapılan açıklamalara bakılırsa. evlilik, boşanma, günlük hayat artık şeriat ne diyorsa ona göre düzenlenecek.
  • ingilteredeki gazetelerde boy boy "bavullari hazirlayin, tripoliye arsa almaya gidiyoruz" diyordu kaddafi olur olmez.
    adamlar haklilar, bu ulke bildigin arap emirlikleri olacak. tripoli de buyuk ihtimalle dubai olacak. bir sene icinde arsayi ucuza kapattiniz kapattiniz. kapatamadiniz torunlariniz "bizim salak dede 500 dolara bi arsa alamamis libyadan. baksana simdi 100.000 dolara gidiyor" derler.
  • hakkında ulusal tv'de yayınlanan bilgiler doğruysa çok pis oyuna gelmiş halka sahip ülke. geçmiş olsun.

    http://www.facebook.com/…/video.php?v=2556969051794
  • sabık lideri tarafından korkunç bir tembelliğe alıştırıldığını anladığım ülke.

    ha gelenler ne bok derseniz, onlar daha da beter. zaten bunlar belli bir grup değil. bir çok gruptan oluşan haydut çetesi denilebilir daha ziyade.

    (bkz: yağmurdan kaçarken doluya tutulmak)
    (bkz: gelen gideni aratır)
  • mustafa kemal'in osmanlı'da kalması için 1908'de aşiretlere, 1911'de italyanlara karşı savaştığı kendi mücadele ettiği cephelerde başarılı olduğu bir zamanların osmanlı eyaleti. mustafa kemal trablusgarp savaşında derne komutanlığı yapmıştır

    (bkz: trablusgarp savaşı)
  • ulusal geçiş konseyinin kaddafi ölünce aldığı ilk karar kaddafinin koyduğu "birden fazla kadınla evlenme yasağını" kaldırmak oldu.

    lan olm ülkenin bir kırkı çıkaydı lan !
  • 2005'e kadar uygulanan ambargo nedeniyle pek cok urunun tedariki halk icin mumkun degildi, cogunun tedariki 2005 sonrasinda da mumkun degildi, bu urunlerin eksikliginde, kaddafi'nin sert laik yonetimi (ki tunus da buna benziyordu), bu yonetim sirasinda olan bazi haksizliklar, gecmiste kaddafi yonetiminin verdigi ve bati dunyasinin hosuna gitmeyen yanlis dis politika kararlari, yine gecmis devrimin sosyal devletlige gecisi sirasinda topraklarini ve varliklarini kaybedenler ve bunlarin cocuklari, torunlari, teror baglantilari, cadir olaylari ve libya'nin yurt disindaki imaji sebebiyle hayat standardi dusuk gozukse de kisi basi yasam standardi ve sosyal rahatliklar konusunda afrika'nin en kebap ulkesiydi. kaddafi ve ogullarinin karakter ozellikleri ve bazi dedikleri yaniltici gozukse de, adamin "ben sizin babanizim" demesinin altinda bu musteri memnuniyetsizligine saskinligi yatiyor zaten.

    ayrica petrol ve insaat isinde olanlarin da bilecegi uzere libya petrolu zaten abd nin kontrolundeydi senelerdir, ambargo kalkana kadar. yani abd sirketleri disinda veya onayi disinda kimse libya petrolunu satin alamiyordu ve isleyemiyordu. libya devleti size odemesini petrol ile yaparsa onu gidip elf'e total'e ya da shell'e falan satamazdiniz. abd nin nato saldirisi konusunda cekimserligi ve fransa nin bir sure tek tabanca ugrasmasi bu nedenledir kanimca. fransa irak petrollerini abd'ye kaybettikten sonra arap bahari sonucu kaybettikleri ve iran'daki konumunda da gelecekte kaybedeceklerini gorup en azindan bir parca buradan koparmak istedi.

    artik nasil anlastiylarsa fransa'nin bu olaydan kurtaracagi petrol yuzdesi, abd eski aldigi miktardan vaz gecmeyecegine ve savasa gitmesi gerektigi icin uzerine ekstra isteyecegine gore, iste bu halkin refahina giden paradan olacak, yani libya halkini cok ama cok zor gunler bekliyor. kaldi ki ben hala sarkozy nin adam gibi bir pay aldigini sanmiyorum, belki onumuzdeki secimleri kurtaracak kadar almistir ama ben abd olsam daha az verirdim, yok oyle benim bahceme girip olay cikarip arada elma yurutmek.

    "halk niye ayaklandi madem bu kadar iyi yasiyorlardi" denilirse;
    1- halkin buyuk bir cogunlugu ayaklanmadi, olaylar neredeyse bir sene surdu dikkat edilirse, ve ayaklanmalar etap etap desteklendi, geri puskurtuldu, daha cok silahlandirilip egitildi ve tekrar ataga gecildi.
    2- kaddafi nin yonetiminden hoslanmayan bolgesel gucler fransa ingiltere ve abd tarafindan yonetimde pay karsiligi ikna edildi. (yani aileler, unutmayin kabile hayati yasamiyorlar belki ama arap toplumlarinda "asiret" benzeri yapilasmalar mevcut, herhangi bir arap ulkesinde kontrolu ele gecirmek bolgeleri yoneten aileleri ele gecirmekten ibaret, aile lideri ve bolge agasi "ayaklanin" deyince kimse "ben kaddafi'den memnunum siz gidin" diyemiyor)
    3- bu buyuk ailelere mensup olmayan cogunluk da kendi can sagliklari icin biat etmek durumunda kaldilar.
    4- laik yonetimler dini kuvvetli halklarda belirli bir yuzdenin hosuna gitmez, ve "din ozgurlugunuz kisitlaniyor" dersen nasil turkiye'de arkandan gelecek temiz bir %10 (+ %20 seriat istemeyen ama yonetimin dine biraz daha yakin olmasini isteyen nufus) bulabiliyorsan buralarda, yani kuzey afrika ve orta dogu'da %40 a kadar fiks seriatci bulabilirsin (ayrica toplum yapisi nedeniyle kadinlar bunda soz sahibi degiller). misir'da da bu yontem ise yaramisti, oncesinde tunus ve turkiye'de de.

    simdi ayni durum iran ve suriye icin de gecerli olacak, iran zaten abd karsiti oldugundan son bir kac senedir bunun farkindaydi, degisik ulkeler ile gaz ve petrol antlasmalarini yapip nukleer guc edindi, iki aydir da kendi topraklarinda ayaklanan butun unsurlari yok etmeye basladi. ayrica iran kontrolu siki tuttugundan bugunlerde orada ayaklanmaci unsur yaratmak o kadar kolay degil. esad ise her ne kadar libya ve iran kadar refah sunmasa da, halkin cogunlugu kendisinden nefret etmiyor. esad su anki kontrolunu birakmasa bile cok zayiflamasina ikna olmadigi surece tutunamayacak. buyuk ulkeler orta dogu'da ve kuzey afrika'da guclu tek basli yonetim istemiyorlar, yonetim bati ya karsi politikalar gutmese bile.

    neden petrol tabii ki.. 6 satici ile fiyat pazarligi yapmak 30-40 satici ile pazarlik yapmaktan daha farkli, satici sayisi cok, alici sayisi az, yani petrol rafineri ve dagitim sirketi sahibi 4-6 ulke olursa, pazardaki fiyati alici belirler, nihayetinde eskiden bir ulkeden bir fiyata alan dort sirket olabiliyorken, simdi bir ulkenin bir petrol sirketi, satici ulkenin alti degisik bolgesinin liderlerine fiyat kirdirarak, son kullaniciya kendi belirledigi fiyattan petrol urunu satabilecek. yani esas kari ilk alici yapacak. bir ekstra olarak da cin ve rusya gibi tehditlerin satis pazarini delmesine karsi, kucuk gruplarin kontrolu bir guclu basi kontrol etmekten daha kolay. (i.e. klasik "bol ve yonet" ten bahsediyorum)

    yani bundan sonra, bence, opec bir geyik unsuru olacak, zenginlik de ham petrol satandan cok bu petrolu isleyen ve dagitanda olacak. enerji piyasasi bosu bosuna gelecegin piyasasi degil..

    (petrolu olmayan ama bolgeye yakin bulunan diger ulkeler icin de bir ayirim soz konusu, bolgede bu degisimi yaparken cok sorun cikmamasi ve lojistik destek icin bir iki guclu devletin bulunmasini goz ardi edebilirken (mesela turkiye ve pakistan) bu degisimi gerceklestirdikten sonra o kadar kuvvetli bir askeri guc istemezsin, ozellikle gelecekte sana tabii olmama ihtimalleri varsa. yani onlari da dizginde tutabilmek icin dini ve etnik ayrimlari belirginlestirip yonetimlerini kontrol altinda tutman gerekiyor. zaten bir tek sovyetler varken sabit ve guclu olmamiz ise yariyormus bati icin, sansa bak ya)

    bunun bir eksisi var tabii ki: irak ve suriye gibi ulkelerde sovyet zamanlarindan kalma askeri ve laik cunta sistemleri 3-4 degisik etnik grubu bir arada tutmada basariliyken, bu yonetimleri devirirken bati ulkeleri bu etnik gruplarin milliyetciliginden ve laiklik karsitlarindan yararlandilar, bir nevi "herkesi uyandirdilar." turkiye nasil birbirinden pek hazzetmeyen iki buyuk bir kucuk gruba ayriliyor ise, arap bahari sonucu bu ulkelerin cogu da benzer gruplara ayrilmis oldular ve olacaklar. irak'ta da goruldugu uzere "bolgesel yonetim" sistemi bu gruplari kontrol altinda tutmak icin denendi, ama tam tutmus degil, bolge o kadar parcali ve dusmanliklar son yuz senedir o kadar torpulenmis ki birakin etnik kimlikleri, ayni etnik ve dini kimlik altindaki kabileler bile birbirlerinden nefret ediyor olabiliyorlar. simdi libya ve misir'da merkezi bir seriat yonetimi bu gruplari bir arada tutmak icin deneniyor, ama libya icin kabileler arasi nefretler ve kesilen devlet yardimi sonucu ortaya cikacak ekonomik problemler nasil halledilecek onu bilmiyorum. kisisel gorusum her yerde seriat yonetiminin yeterli olmayacagi uzerine, cunku etnik kimligi besleyemiyor, dolayisi ile gelecekte bir sure daha kirilmalar ve petrol fiyatlarini yuksek tutacak guvenlik problemleri olabilir, butun komsular ikna olursa butun orta dogu ve kuzey afrika'yi direkt daha kucuk ulkelere bolmek daha mantikli ve kolay tabii ki.

    bir de, bu parcalanmis ulkelere komsu olan ulkeler, ayni parcalanmalarin kendilerine aktif olarak sicramasini her ne kadar simdilik kontrol altinda tutabiliyor olsalar da, olasi ve uzun bir ekonomik buhrana girmeleri sonucu gelecekte kontrol edemeyebilirler. bu riske karsi tek sigorta hedging oluyor: yani ulkendeki buyuk gider kalemlerini ayri buyuk yabanci guc kutuplarina baglamak, bir nevi ulkende hem yatirimlarda hem de dis ticarette "denge" yaratmak. yukaridaki petrol orneginde nasil bir alici ve alti satici olunca alici avantajli oluyorsa, uce bolunme riski karsisinda sen alti alici yaratirsan, pazarlik avantaji sana gecer, ve yeterli aliciya ulasirsan da bolunmen her alicinin iknasini gerektirdiginden cok pahaliya patlayacagindan durumu kurtarabilirsin. bunlarin hic birisini yapamiyorsan da kontrolundeki ordun guclu olsun ki bolmek yine cok masrafli olsun. bunu da yapamiyorsan ne bileyim butun haklarini bir kitasal birlige verip karsiliginda onlarin toprak butunlugu korumasina girebilirsin de..

    tunus bunu hic goremedi, ille de aile iliskilerinin iyi oldugu bir iki ulkeye bagli kalmakta israr etti. kaddafi 2005'te bunu gordugunde ve tek basina savasmaktan vazgecip petrol, insaat ve yatirim haklarini dunyaya dagitmaya basladiginda ise onun icin cok gecti. mubarak bunu gorse bile ulkesindeki ekonomik sorunlarin abd'nin sozunden cikmadigi surece bati tarafindan kendisine karsi kullanilmayacagini dusundu, ki bu "zam istemezsem beni isten cikarmazlar" gibi bir dusunce oldugundan, isverenin sana ihtiyaci kalmadigi gun gecersiz oluyor.

    neyse sonucta, ve gayet yaniliyor olmayi isterdim ama, ne yazik ki kendi kendini yonetmiyorsun, alman vatandasi da olsan, italyan da, kanadali da, turk de, yunan da olsan tek farkeden sey haklarina konulan limitlerin yuksekligi ve yasam standartlarinin kalitesi, ve bunlar da esas buyuk abilerin menfaatlerine gore zaman zaman degisebiliyor. global menfaatleri birey olarak kontrol etmek icin cok gucsuz oldugumuza gore, her ne kadar hos olmasa da, sanki bu hayattan sag cikmanin tek mantikli yolu bazi kontrol disi olaylari kendi akisina birakip olan bitenler arasinda en iyi yasam standardini saglamak icin calismak gibi geliyor, bencillikten bahsediyorum, ve evet bencil bir kolelikten baska bir sey degil bu. eninde sonunda birisine vergi vereceksin.

    bu durumda, "butterfly effect'i kanitlayacagim ben uleaan" diye bir gun savasci pozisyonunda olunacaksa, menfaatlerini iyi tartip ne yaptigina dikkat etmek gerekiyor, yoksa sana "libyali" diyebilirler. kendi istegin disinda o pozisyona itilirsen, veya pasif kalmana ragmen kendini degismis bir sosyal duzenin icinde bulursan da, kabul et, "life is what happens to you while you're busy making other plans."
hesabın var mı? giriş yap