• limon küfü

    susuşun akışa vücudun yılışa gereği varsa
    nehr akardı ruhuyla ruhsuzluğuyla gırla
    avutacaktı nehri sıngı kenetli susulma
    susan olmadı başladı dadanma saldırısı
    zigzag sanıldı hep hiç hepin hiçi yok oysa
    ezilmedi solucan hokkabaz susturulmadı
    kuşu kafes sorgulardı emzilirdi mankafa
    uz basıldı yaraya uç verince salgın tuzu
    ölüyse fısıldandı yıkanılmadı ha-keza
    kırık kırbaç terazi gıcırtısı ıkınan lavta
    yakıcı can kırık havliyle kucaklaşma
    caydı tutturamadı kafiyeyi kırdı dişi
    gizin kaldı kaburgalarda halvet şişi
    yel izi kaldı güzün mafsallarda
    bir mi o denildi bir onlar mı kırba
    poturla tozudu kin toza bulanıldı huşuyla
    takları tıklatmadı kokalı kırantalık çölleri
    gavurluk tarlasının patlangıç dölleri
    hırttan hırt körden kör zehirden acı
    bu konrölör bu biletçi denildi dar be
    dar bu kirin alıç karga palazı satanlar be
    dar be mühmel darbeye söğdüren amca
    kamaymışçasına kamaştırılmış ustura
    topla taramadan kaydırmadan sık
    nehir biter çeşme başlar hor sakızlı
    nispet yaparcasına akış tatlıcıda
    basbayağı örtülü öpüşlü örülmüşlüğüm
    çıkıya tıkılmışlığım tıkıştırılmık tundra
    hohlanmış bene nefessiz bırakılarak
    süne sağır bene sünek ağdırıcı
    atıl kütük kışır kin lök yavı
    salta duruşum gururumken
    yazık yerle tazılanmış tana
    tanın damatlık alayı dama çıkan
    hıkı tutmuş mazının cılık piri
    yamuğun yampirinin biri
    kimmiş avanak aşık kim
    toplasan bunları kim
    değilse ben?

    el böğüre tutarık kavuştuğunda
    var şekeri ekşimsiliğin tuzu da
    pis püskülü imi sert, gömleği sarkık
    şucu veya bucu olabilirdi adı
    o verdi aşkınlığı aşkımıza
    babalarımız zengin değil
    hele uzak akrabalarımız hiç
    babalarımızın babaları da
    bir türlü susup geçemeyiz
    sınıfta sabit kalem kullanamayız
    sabit kadem sokulmaz hiç sınıfa
    nedense ne öğretmen ne de terzi
    ses çıkarıyor kopya kağıdına
    bıkkınlık acısı bilhassa bununla
    bunun gibi birçok başkalarıyla
    veriyor eziyet bınsırımıza
    ten temas derdi deme derdi
    gediklik işmarıyla süzük göz
    ne hazır ne de engel şehlalığa
    kalbin bulanık büküntüsü
    inim inim sükunet
    nabzı hafif tükürüklü
    hüplüsü şeytan tırnağı
    höpürtülüsünden çilmeler
    roma çeşmelerinin sözleşmesi
    gömdürülmüş sıcak küle ekşi nar
    adası takım yanı cepli el dorado
    uzun konçlu alman çizmeleri
    balkanların tamamını işgal için
    dendensiz kendimliğim
    çimdikler parmak boğumları
    ayran aksırtılı sümkürmeler
    kuytu kollamalar diz boyu
    kızdan kızlık almağa
    seke dura sevdiğim
    bir samsa baklava
    eve dönüş yalnızlığı
    bekle şimdi geliyorum
    karton kutulu lokum
    şarden şare bacalı
    bostana su gidici
    derin soluk bir evlek
    birkaç dönüm binbir herek
    keleğim kaymağımı dört döndüren
    kaldıran sıvayı pul pul ıslığım
    burmalı kaydıran pul bul bıyıklı
    olsun burma bıyıklı nehirli
    uysalca tıklı tırtıklı çeyiz
    uyumsuzluğa erinme
    bura burka oklavasız çisenti
    hayale değmeden
    tutunmadan kıymık rüya çimene
    yokluk yoluklukta yoksanma duygusu
    nerede benim çığrışı öksüz ökesiz
    ılık ıpılık tüyün insafı belli belirsiz
    yanağın yanağa yan yana safcana
    şiirin üstüne şiir perçimleyip
    gemli şiir üstüne gamsız şiir
    kat karık katın katı şiir
    şipşiir sisşiir şimşiir
    kaş kaldırışı netame
    safha sofyan sahaflar saf saf
    baka baka bura burka
    bakıntı sanırsın göz bağı
    göz dağına aldırmalı takıntı
    imbatı yüz yüze dokunmacı
    kılıklı koza kızgın
    koca bir nebze bir kırıntı
    koklatır mı bekle bak
    gece gölü gizlediği cildinin
    benler benimler bendirimler
    raptiyesini hızın kıskandığı
    kütlesine temel çivisinin
    garaz bağladığı
    ımmortelle cilası
    next time dağı
    seviliş kızağı
    ayıp şeyler ötesinde.

    bahçenin en kuytu yerinde
    en ayıp ısırganın en boylusu
    en zifiri tuğlasıyla kuyunun
    mahremin en son şıp şıpı
    en uzun aralıklı yankı
    en derin nefesli aksisadası
    ezik çinko kovada hissedilen
    itimada şayan o eziklikle
    bir bakışlık ecel
    bir ömür bir öpüşlük
    bir sarılmalık bereket
    beti benzi atık ve betinde
    bereketi yok sadece lale
    hizasında saf hasret safkan kaçış
    evveli ahiri zil mer? iyyeti şal
    aşkları resimli romanlardaki gül
    madalyon kaybetme derecesinde.

    allahın günü serçesiz güvercinsiz
    kuytu dedim çukur asla demedim
    sakat sakadan ab-ı hayat bekledim
    sadece o dimdik bakışlı çulsu uçuşlu
    leşin tazesine düşkün yaya kargalar
    gâhi kuzgun ve gâhi angıtlarla
    yani çivik çamçaklı zinanın
    laciverdine düşkün gagalara
    yüksüklülük umursamazlığı
    pekmezlenmiş bağbozumu harmandalı
    peki pekinliği pekçeliği zıkkımın
    kalbim duracaktı demekten maksadım
    yutkunmandı burnundaki sızlama
    yemin billah etmedi benim için
    uçak zarfı bulmağa kullanılmamış
    göz pınarlarını apansız yaşartan kuka.

    öpülmek istediğini bilseydim.

    ismet özel
  • (bkz: küf yeşili)
  • yeşilin tonu ve aynı zamanda sarımsı bir renk. böyle bişey
hesabın var mı? giriş yap