• bir erkeğin iyi bildiği bir konuyu açıklaması değildir.

    bir kadınla konuşurken, karşısındaki kadın olduğu için onun bilmeyeceğini varsayarak açıklama yapmaya girişmesidir. mesele burada varsaymakta.

    kız arkadaşınızın futbola merakı olmadığını biliyorsanız, ofsaytın ne olduğunu bilmediğini varsayıp da açıklamaya girişebilirsiniz, bu mansplaining dediğimiz şey değil. sonuçta karşındakinin o konuda senden az bildiğine dair işaretler var, kızı tanıyorsun, konuyu bilmediğinin farkındasın.

    ya da mesela sen makine mühendisisin, yeni tanıştığın bir kadınla sohbet ederken kadın arabasındaki tuhaf sesten yakınıyor, ona da açıklayabilirsin, motor şöyledir, şu olabilir, bu olabilir diye. bu da mansplaining değil. sonuçta senin uzmanlık alanın olan bir konu ise, ortalama bir insandan (kadın ya da erkek) daha fazla bildiğini varsaymak mantıklı.

    ama bir konuda bir kadınla konuşurken, o konunun profesyoneli, uzmanı değilsen, karşındakinin net bir şekilde o konuda ortalama altı düzeyde bilgi sahibi olduğuna dair (kadın olmak dışında) bir işaret yoksa, ve sen sadece karşındaki kadın olduğu için senden daha az bildiğini varsayarak bir konuyu açıklamaya başlıyorsan, ona mansplaining denir.

    bir kadın olarak çok yaşadığım bir durum bu. bazı konuları hiç bilmiyorum. bazı konuları da çok iyi biliyorum, herkes gibi. lisansım ve yüksek lisansım mesela sinema ve özellikle senaryo üzerine. sohbet sırasında lafı geçtiğinde bana senaryonun nasıl yazıldığını anlatmaya çalışan adamlar oldu ya. 'ha sinema mı okudun, dur ben sana anlatayım nasıl oluyor o işler' diyor bana, kendisi muhasebeci filan.. işte buradaki öküzlük ben kadın olduğum, o erkek olduğu için, benim alanım olan bir şeyi bile benden iyi bildiğini varsaymasında, bana açıklama yapabilecek otoriteye sahip olduğunu zannetmesinde.

    mansplaining budur. yoksa benim bilmediğim, senin bildiğin konuda beni aydınlat lütfen, seve seve dinlerim. ona laf yok.
  • anlamasi kagit uzerinde kolay, uygulamada zor bir kavram. zira ben de "mansplaining" yapmakla itham edildim. hem de bir kere degil, iki kere! ustelik ikisinde de kabahatimin ne oldugunu anlamam mumkun olmadi:

    birinci tecrube:
    trendeydim. yanimda bir kadin oturuyor, onun karsisinda da arkadasi:
    kadin 1: hangi istasyondayiz?
    ben: *istasyonun adini soylerim*
    kadin 2: x'e nasil gidecegiz trenden?
    kadin 1: iki istasyon sonra inip uber yapariz.
    ben: aslinda bir istasyon sonra inerseniz daha yakinda inmis olursunuz, hatta oradan yuruyebilirsiniz de.
    kadin 2: thanks for mansplaining, "sir".

    ikinci ornek:
    otoparktayim, arabamdan indim, yemek yiyecegim yere yuruyorum. ıki kadin arabalarindan inmis, dikkatle otoparktaki tabelalara bakiyorlar. sorun su ki, tabelalar gercekten kafa karistiriyor. ben bunu biliyorum, cunku burada yasiyorum.
    kadin 1: anlamadim simdi, burasi 2 saat mi ucretsiz yoksa butun gece mi?
    kadin 2: sadece iki saat ucretsiz, baksana tabela oyle diyor.
    kadin 1: ama diger tabelada da sabah 8'e kadar ucretsiz oldugu yaziyor.
    ben: iyi aksamlar, isaretler karmasik ama sabaha kadar ucretsiz bu otopark, merak etmeyin!
    kadin 2: (kadin 1'e bakarak) nice of you to mansplain.

    ben bu kavrami anlayamadigimi dusunuyorum. "yardima ihtiyacim yok, bir erkegi dinleyip dogru yapacagima kendi kendime yanlis yaparim" anlamina mi geliyor? eger oyleyse bu cok sacma degil mi? yine mi mansplain yaptim yoksa?
  • kulaklarını kapayıp "lalalalalala" şeklinde bağırmanın feminist versiyonu olan cinsiyetçi söylem.sözde cinsiyet eşitliği sağlamaya çalışan feministlerce sıkça kullanılması da büyük ikiyüzlülüktür. sonra vay efendim ama feminizm kadın erkek eşitliği için var diye ağlıyorlar.

    genel itibari ile ad hominem olarak değerlendirilebilir. karşısındaki erkeğin fikirlerini rasyonel bir şekilde çürütemeyen kadının karşısındaki insanın erkek olması üzerinden saldırıya geçmesine yarar.
  • mesela ahmet cakar cikip, erman toroglu'na futbol bilmiyorsun diyor.

    sorun yok, ikisi de hakem.

    ama gidip lale orta'ya futbol bilmiyorsun derse, buna mansplaining deniyor.
    ve soyleyen kisi linc ediliyor.

    cunku soyleyen kisinin yarragi var.

    haha boyle de sacma bir terim iste.

    2 tane fransiz egitimi almis insan birbirine laf sokamiyor. fransizca bilmiyorsun diyemez.
    cunku ayni cins degiller.
    bir kadinla tartismak istiyorsan once dalgayi kestirmen lazim.

    bazi kizlar bana turkce bilmiyorsun diye mesaj atiyor, ben magdur olamiyorum.

    erkekler bu yuzden kadinlarla calismak istemiyor, cunku her an haksiz bir linc gelebilir. taciz iftirasi olabilir. ya da boyle uydurma terimden basin belaya girebilir.
    meslek hayatini bitirebilirler.
    sonra da is bulamiyoruz diyorlar, bulamazsin tabi insanlar korkuyor.

    feminaziler kadar kadina dusman bir kavram yok sanirim.
  • açıkçası tavsiyem, çevrenizde böyle bir gerizekalı varsa ve katlanmak mecburiyetinde değilseniz, o kişiyi hayatınızdan hemen uzaklaştırmanız olur. sevgili olarak, arkadaş olarak, arkadaşın arkadaşı olarak bile tahammül etmeyin.

    on - on iki sene kadar önce, iki arapla oturmuş konuşuyorum. olay viyana'da geçiyor. bir konuda tutorluk yapıyorum bunlara ama kendi tercihleri değil. hoca koymuş beni başlarına. ikisi de erkek. ikisi de daha önce türkiye'ye gitmemiş. ikisi de türkçe bilmiyor. ikisi de benim türkiye'de doğup büyüdüğümü biliyorlar. sonra biri -niye hatırlamıyorum- türkçenin arap alfabesiyle yazıldığını söyleyince, yanlışı düzeltme gereği duydum. iyi ki bu gereği duymuşum da mallığı ortaya çıktı.
    allah'ın suriyeli arabı, hayatında türkiye'ye ayak basmamış kamil, ısrarla türkçenin arap harfleriyle yazıldığını söylüyordu. konuşurken bana parmak sallamaya falan kalktı. yanındaki arkadaşı bunun hatasını düzeltene kadar da bu saçma inadını sürdürdü. ondan duyunca bir aydınlanma geldi mala, yüz ifadesi falan değişti.
    sonuçta ben kimim ki? alt tarafı türkiye'de doğmuşum, türkiye'de büyümüşüm, türkiye'de okumuşum. hayatında bir kere türkiye'ye gitmemiş, türkçe bilmeyen arap arkadaşı benden daha iyi biliyordur kesinlikle. bana inanmamalı ama ona inanmalı. elbette! zira o erkek. haşa.
    dedim, indir o parmağı. tutora sallıyorsun, bir yerine girmesin. haftaya size bir erkek tutor buluruz, ona inanır daha iyi öğrenirsiniz.
  • gerçekten bazı kadınların eşitlik adı altında her şeyden mağduriyet devşirmesinden iyice sıkıldım. bunlar cinsiyetten bağımsız herkesin başına geliyor ve üstelik kadınlar da yapıyor erkekler kadar. adam açıklasa mensplaining, açıklamasa mobbing, terfi ettirmese glass ceiling, terfi ettirip kadın başarısız olsa glass cliff, iltifat etse cinsel taciz, etmese silent treatment. kılıçdaroğlu gibisiniz, kadının gerçekten kötü bir şeyi hak ettiği ya da hak etmediği halde bir şeyi istiyor olabileceği ihtimalini hiç mi düşünmüyorsunuz yahu? bu ülkede erkeğin üzerindeki aile kurma, ev geçindirme, dayanıklı dirayetli olma, fiziksel koruma sağlama, maddi açıdan daha güçlü olma gibi beklentilerin hiçbiri kadınlar üzerinde yok. ne yapalım biz de işler yolunda gitmediğinde bizden bunları bekleyen insanları, bunları bildikleri halde tolerans göstermeyen insanları mı suçlayalım kendi durumumuz yüzünden? hayat kimseye adil değil. çıkarın o pembe gözlüklerinizi. kadın ya da erkek olmak da genel geçer bir avantaj ya da dezavantaj değil. her şey genel durumla alakalı. haklı bile olsanız sürekli insanları suçlamanın kimseye faydası yok ki her zaman haklı da değilsiniz. kesin ağlamayı da yaşamanıza bakın. bir suçlu varsa genellemeyin isim verin konuşalım. yok isim verecek olay anlatacak kadar bilginiz yoksa da gidin sessizce, tüm erkekleri zan altında bırakmadan ağlayın.
  • bedenimi, nasıl yürümem, giyinmem, sevmem gerektiğini erkeklerin benden daha iyi bilip, bana anlatması ve beni aydınlatması durumu.

    açüklamanın ingilizce karşılığı.
  • bazı erkek yazarların gelip "erkekler böyle bir şey yapmıyor feminist uydurma bunlar" demesiyle bir miktar ironik hale gelmiş başlık
  • paris'te avukatlık yapan kerim üster isimli zatın habertürk canlı yayınında nadide bir örneğini akademisyen ve gazeteci deniz bağrıaçık karşısında sergilediği densizlik.

    kadın, saint benoit'te eğitim görmüş, paris v sorbonne'de doktora tezi hazırlamaya gitmiş, france 24'te yorumculuk yapıp ve fransızca dersler veriyormuş ama erbilmiş avukat kendisine ana akım medyada, canlı yayında "fransızca öğren" diyebiliyor.link
    üstelik bu küçümseyici ve kibirli bir tavrı sergileyen zat da avrupa'da, paris'te yaşayan bir avukat. demekki neymiş, eğitim cehaleti alır ama eşeklik baki.
    ayrıca sunucunun olaya müdahalesi de takdire şayan.

    edit:link
hesabın var mı? giriş yap