• erken tanı denen sey sık sık check-up yaptıran zenginlerin talihiyken böyle etkinlikler toplumu bu konuda bilinçlendirmeye çalışmaktan ziyade kanser reklamı gibi oluyor. zira belli şikayetlerle gittiğin doktor eğer sana verdiği şikayete yönelik (örneğin mide problemiyle gidince ezbere verilen rahatlatıcı ilaçlar gibi) ilaçlarla 1-2 hafta kullanımın ardından olumlu bir yanıt alamıyorsa, üstelik hastada sorunun ne olduğunu anlamak için bastırıyorsa, bunu anlamaya yönelik tahliller ve görüntülemeler yapıyor. yani kanserde erken tanı konusunda bilinçlenmesi gerekenler hastalar ve ya hasta adayları değil doktorlar. zaten kanser bir süre vücutta gelişmeden belirti veren bir hastalık değilken, doktorların umursamaz davranışları dahada ilerlemesine sebep oluyor. o yüzden lütfen önce doktorlar bilinçlensin, kendi seçtikleri mesleklerine hakettiği özeni göstersinler.
  • 53. antalya film festivalinde en iyi film ödülünü almıştır. aynı zamanda en iyi reji ve senaryo.
  • dün akşam kadıköy rexx'te izlediğim ve acayip beğendiğim film. hemen yazayım unutmadan, yönetmeni ve filmde emeği geçen herkesi kutluyorum.

    bu filme gitmeden evvel, yine buradaki birkaç yoruma göz gezdirmiştim. yanılmıyorsam, antalya film festivali'nde tereddüt, albüm, babamın kanatları gibi filmler dururken, hatrı sayılır ödüllerin çoğunu bu filmin kazanmasını yadırgayan girdiler vardı. açık konuşmak gerekirse, albüm (ve mavi bisiklet) haricinde kalan diğer iki filmi izlemediğimden haksızlık yapmak istemem ama antalya'daki jürinin tercihinin sebebini anlayabiliyorum. uzun süreden beri bi' filmden çıkarken kendimi böyle ''umutlu'' hissetmemiştim.

    (hafif spoiler)

    okuldaki öğrencilerin oylarıyla başkan seçilmiş bi' kız var (elif) daha sonra ucundan kıyısından da olsa yörenin zengin bi' ailesine konumlanmış olan ve bu yönüyle diğerlerine üstünlüğü bulunan başka bir öğrencinin (hasan) çıkagelip --devlet otoritesini temsilen filmde bulunan-- okul müdürünün tepeden inme verdiği bir kararla okul başkanlığına getirilmesini ali'nin bir türlü kabul edemeyişi ve bu çevrede gelişen olayları konu alıyor film. ali'nin bu kabullenmeyişi ve isyanının nedeni elif'e duyduğu çocukça aşk gibi görünse de, ali sezgisel olarak, ucundan kenarından zengin bir ailenin himayesinde olmanın bile yarattığı eşitsizliğin farkında.

    okulun müdürü ise tepeden inme verdiği bu kararın sorgulanmasından oldukça rahatsızlık duyuyor. buna benzer durumları bu ülkede doğup büyüyen hemen herkes yaşamıştır. devletin otoritesiyle çok erken yaşlarda tanışıyoruz. önce okulda öğretmenin ya da müdürün verdiği kararları sorgulamadan, itiraz etmeden kabul etmemiz bekleniyor. bir-iki aykırı ses çıksa teşvik edilecek yerde bunlar hemen çeşitli yaptırımlarla ya da göz korkutmalarla kolaylıkla bastırılıyor. ilerleyen evrelerde çeşitli devlet daireleri, askerlik ... bu durumu iyice pekiştiriyor. kamu otoritelerinin bizilerin hayatını doğrudan olumsuz etkileyecek kimi kararlarında toplumdan hemen hiç ses çıkmaması, hemen her şeyin kolaylıkla kabullenilmesinde bunların payı oldukça büyük.

    filmi benim için özel kılan unsurların başında, tüm olumsuz koşullara karşın ali'nin direnmesi, boyun eğmemesi geliyor. içinde bulunduğu şartların zorluğundan, adaletsizliklerden, imkansızlıklardan, zorbalıklardan şikayet edip mevcut gidişe teslim olmak belki de en kolayı ama ali bu yolu seçmiyor, mevcut gidişe teslim olmuyor. ali'nin içinde bulunduğu zor koşulları ve bu durumunu akp türkiyesinde muhalif olarak hayatlarına devam etmeye çalışan kesimle özdeşleştirmek mümkün. evet, işimiz çok zor, her şey aleyhimize ama her zaman bi' çıkış yolu vardır. ali, bize bunun ipuçlarını veriyor filmde.
  • hani bazen birileri canımızı çok yakar da, koşullar onların lehine olduğu için haksızlığa uğrarız. kendimizi yer bitiririz. bütün dünya onlardan yana, bize karşıdır sanki. işte bu filmde küçük bir çocuk, varını yoğunu ortaya koyarak bir hak mücadelesine girişiyor. ibretlik!

    --- spoiler ---

    filmin başında tren raylarının üzerine taşınan bir ceset görüyoruz. meğer o ceset bir iş kazası sonucu başlarının derde gireceğini bilen çiftlik çalışanları tarafından taşınıyormuş. tek şahit biziz, seyirciler. en azından ben kendimi öyle hissettim. ve hemen sonraki duruşma sahnesinde eli kolu bağlı "seyirci kalmak" hissini yaşadım. aslında bir şahit daha var: kahyanın gelgit akıllı karısı. duruşma gerçekleşiyor, tarafların avukatları iddialarını ve savunmalarını yapıyorlar. hukuki süreç işleyecek ama şartlar hep kahya ve çiftlik sahibi lehine.

    ali, bu iş kazasına kurban giden adamın oğlu. erken büyümek zorunda kalanlardan. mahkemedeki duruşuna bile yansımış bu aslında. sanki davacı taraf ve muhatap kendisi. öyle olmasın da ne olsun. küçük elleriyle koca koca arabaların lastiklerini değiştiriyor bir oto tamirhanesinde. eve dönerken bindiği minibüste, annesinin ücretini bile o ödüyor kazandıklarıyla. evin küçük direği o. ayrıca hayalindeki bisiklet için kıyıda köşede para biriktiriyor. annesi makinede kazak dokurken kardeşine bakıyor. ona pazara satışa çıktığında destek oluyor. bu şartlara rağmen derslerinde de başarılı. ha, bir de okul başkanı elif’e körkütük aşık.

    okula kahyanın torunu naklediliyor. angara bebesi. küçük yerde de göz bebeği tabii. etrafında da kraldan fazla kralcı arkadaşları var(yancılık yaşa bakmıyor). bu kadar göze çarpınca, okul başkanlığı, seçilmiş başkan elif’ten bu velede devrediliyor. hani bir de ali'nin hayalini kurduğu mavi bisiklet vardı ya kıt kanaat para biriktirdiği, işte ona da bu velet konuyor.

    bu aileden ikinci bir bireyin, kendisine ve sevdiklerine karşı böyle haksızca kazanmasını hazmedemiyor ali ve harekete geçiyor. müdüre gönderilen kimliği belirsiz bir mektup ve bahçe duvarına yazılanlar, ali’nin mücadele anlayışını şekillendiriyor. daha da ileri götürüyor. bildiriler, afişler ve canını dişine takarak biriktirdikleriyle aldığı telefondan attığı mesajlarla gazetelere konu olacak bir hak mücadelesine vardırıyor işi: elif başkan'a görevi iade edilsin! bu mücadele ona, mavi bisiklet sevdasını gerçekleştirebilme gücü de veriyor ve hurdaya çıkmış bir bisikleti özenle tamire girişiyor.

    sonuç? faşist müdüre milli eğitim’den gelen bir ayar telefonu. işte orada öğreniyoruz ki meğerse sevdiceğinin babası, başka şehre taşınacakları için müdüre görevden alma talebinde bulunmuş (ali'yle o kadar bütünleşmişim ki, her şeyi sanki beraber yapmışız da o an onunla fırça yiyormuşum gibi hissettim). ali bundan dolayı hayal kırıklığına uğrasa da küçücük bir çocuğun, kendinden güçlülere böylesine meydan okuması ve başarıya ulaşması müthiş kamçılayıcıydı.

    son sahne. ali, her şeyi eline yüzüne bulaştırdığı hissiyle mutsuzca evine dönüyor. annesi heyecanla kapıyı açıyor ve kahyanın yarım akıllı karısının itiraf için hazır olduğunu, hemen ilgilileri eve getirmesini söylüyor. ali de kendi elleriyle yaptığı mavi bisikletine atlıyor ve var gücüyle pedal çeviriyor.
    --- spoiler ---

    ali, bana kiyarüstemi’nin çocuk karakterlerini hatırlattı. bütün dünyaya meydan okuyan küçücük bedenler... bazen onlar kadar mücadeleci ve gözü kara olamıyormuşuz gibi geliyor. sanki hemen pes edip çekiliyoruz. adalete olan açlığımızda bile...
  • sanat filmi kilişeleriyle dolu olmamış film.

    nerdeyse her sanat filminde geçen bir adet radyodan gelen neşet ertaş türküsü..

    her çocuğun hayali olan bisiklet ve dalga geçen arkadaşları..

    gibi...

    gelelim olmamış dedirten kısımlara

    ilkin, türkiye'nin hiç bir yerinde duyamayacağınız kadar teşekkür ederim geçiyor..

    ikincisi, karakterler istanbul ağzıyla başlayıp akşehir ağzıyla devam etmekte..

    son olarak ise karakter uyumu yok..

    ama,

    bisiklete binen yusuf'un son sahnesi izlemeye değerdi..

    edit: bisiklete binen ali değil, yusuf idi. düzeltme için de @mahsus mahal'a teşekkürler.
  • ümit köreken'in çok güzel filmidir. filmden yeni çıktım taze taze fikirlerimi beyan edeceğim. öncelikle antalya'da ödül ona mı buna mı verilmeliydi net bir fikrim yok fakat mavi bisiklet'i çok sevdiğimi net olarak söyleyebilirim. ilk olarak yönetmenin hakkını vermek lazım. filmin neredeyse tamamı çocuk oyuncularla yürüyor. ilk filmini çeken genç bir yönetmen bu setle uğraşmayı, istediği oyunu almayı beceremeyebilirdi fakat kendisi bu işi çok iyi kotarmış. yine de sahnelerin inandırıcılığını etkileyen bazı diyalog aksaklıkları yok değildi. bir de mahkeme sahnesinin inandırıcılıktan hayli uzak olduğunu söyleyebilirim ( müdafiilerin sahnedeki gibi karşılıklı diyaloğa girmesi gibi bir duruşma akışı olması gerçekte pek mümkün olmaz.) .

    filmin senaryosuna da ayrı bir başlık açmak gerekiyor zira fikrimce bu filmin iyi bir film olmasının en önemli etkenlerinden biri de senaryosudur. film bittiğinde ben bu filmi çekiyor olsam ali'nin tamirhanede mavi bisiklet üzerinde uğraştığı daha fazla sahne eklerdim diye düşündüm ama filmi ben çekmedim tabii.

    sonuç olarak, bu film bana bir yandan ali'nin hikayesiyle ilham verdi bir yandan da yönetmenin bunu anlatışıyla heyecanlandırdı. ümit köreken'in bir sonraki filmini şimdiden heyecanla bekliyorum.
  • kıraç'ın eşinin oynadığı gönül salıncağı adlı dizi için namık nagdaliev'in müziği üzerine günay çobanoğlu'nun şiirinin sözlerini kullanarak yaptığı soundtrack şarkı. dizinin tutmaması nedeniyle şarkı da pek yayılmamıştır.

    http://fizy.com/#s/1ahlcc
  • sözleri mi diyeyim o şiirmi diyeyim bilemedim ama işte o eser şöyledir efendim

    o zamanlar hayat bir beyaz buluttu
    fesleğen kokan bahçeniz eviniz bize komşuydu
    boyası dökülmüş mavi bisiklete binerdin
    camlara koşar bakınırdım, gülümseyip geçerdin
    sana gizli bir sevda beslerdim
    anlarsın diye çok korkardım
    içimde bir yürek değil bir kuş vardı
    ardından kanatlanıp uçardı

    ara sıra aklımdan geçer senin mavi bisikletin
    zaman bize öğretir de gider gider gider gider
    yarası geçmez sevmelerin
  • uluslararası antalya film festivalinde ulusal dalda en iyi film ,en iyi senaryo ve en iyi yönetmen ödülünü alarak damga vurmuş filmdir.
  • bu filmdeki müdür, harbiden müdürmüş. umarım filmde kendini oynamamıştır.

    not: kamera önünde oldukça başarılı. ayrıca erken büyümek zorunda kalan çocukları konu alan böylesi bir filmde yer aldığı için tebrikler.
hesabın var mı? giriş yap