• guillermo del toro aslında iki farklı film çekmiş, pazarlayamamış ikisini de nightmare alley adı altında birleştirmiş.

    ilk yarım saat hatta bir saati bayılarak izledim. o ne müthiş bir cast'tir öyle. willem dafoe sen duvara konuş ben seni izleyeyim. ikinci yarıdan sonra daha konvansiyonel alışılmış bir suç hikayesine geçiyoruz. anlatım yine çok güzel fakat hikayeye yeterince ağırlık verilmemiş. bunun nedeni de filmin tamamı 2,5 saat olmasına rağmen suç hikayesine ayrılan zamanın yetersiz kalması bence.

    bence film ortadan ikiye bölünse, iki yarısı da 2'şer saatlik birer tam film olacak şekilde düşünülse iki farklı başyapıt ortaya çıkabilirmiş.

    yine de her saniyesini sıkılmadan izletiyor.

    dahi misin deli misin bilemiyorum guillermo del toro.

    8/10
  • o bir medyum mu yoksa hilebaz mi?

    nightmare alley, son yıllarda karşımıza çıkan farklı türüyle gayet kafa açan bir film olmuş. hatta buna film demek yetersiz sanki 2.5 saat bir psikolog seansini izliyoruz gibi. bu film full konsantre izleyince tadi çıkar. yoksa bir elde telefon yarım göz izleyince yarisinda kapatırsınız.

    bradley gayet güzel oynamış. defoe'de iyi oynamış. bu kadar fazla hırslı olmasını anlarım. çünkü dünya savaşı yılları. ve o dönemde abd de bile ekmek arslanin ağzındaymis.
  • william lindsay gresham'ın 1946 tarihli aynı adlı romanına dayanan, senaryosu del toro ve kim morgan tarafından yazılan guillermo del toro tarafından yönetilen re-make psikolojik gerilim filmi.

    del toro ve cooper aynı zamanda filmin yapımcısı.

    cooper uzun zamandır özellikle tiyatro sahnesinde büyük buhran zamanlarına merak salmıştı.

    danimarkalı görüntü yönetmeni dan laustsen renkler ve kadrajlar için hbo yapımı carnivàle'den ilham almış.

    film kadrosu ve dokusu ile büyük buhran dönemi sineması sevenleri ve del toro hayranlarını tatmin edecektir.
  • guillermo del toro'nun sinematografinin imkanlarını çok iyi kullandığı ancak senaryoyu zayıf tutarak potansiyelini harcadığı bir film olmuş nightmare alley. ilk yarı del toro'nun aşina olduğumuz fantastik evreninden ögeler içermekte. aynı zamanda karakterin oluşum aşaması, birçok yan karakterin de ilk kez -ve son kez- göründüğü bölüm olduğundan benim için izlemesi zevkliydi. ikinci yarı ve hele filmin sonları için ise aynı şeyi söyleyemeyeceğim. filmin sonunun kesinlikle aceleye getirildiğini düşünüyorum.

    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

    bu film için kafamda özdeşim kurabildiğim iki eser var: scarface ve faust. bradley cooper'ın oynadığı stan karakteri babasını eve gömüp ardından evi yaktıktan sonra yolculuğuna başlıyor. filmin başlarında the strong silent type kıvamında takılıyor. molly'e olan vaadi dünyayı ve içindeki her şeyi ona vermek ya da kazanmak. görsel

    böyle bir karakterin sonunu düşünebilirsiniz. zaten bu "öngörü" olayının filmin ana temalarından biri olduğunu düşünüyorum. filmdeki hiçbir olay sihir değil. hepsi çok iyi analizlerin, pratik zekanın ve birtakım numaraların sonucu. tarotçunun seçtiği o üç kartta gerek yok yani, stan'in ikinci yarıdaki her halinden neler olacağı belli. del toro'ya da yakıştıramadığım kısımlardan biri bu oldu. çok fazla klişe var. filmin bir uyarlama olduğunu söyleyebilirsiniz, ancak del toro'nun filme kattığı tek "şey"in garip ve gudubet aksesuarlar olmaması gitmesi gerekiyordu. stan'in molly'yi aldatacağı, pskiyatrdan kazık yiyeceği ve batma noktasına geleceği zaten malum. filmi faust'a benzettiğim unsur doktor oldu. tıpkı mephisto ile el sıkışan faust gibi, stan de doktor ile bir pazarlığa oturdu. yüksek mevkideki kişilerin sırların ondan aldı. ancak zamanı geldiğinde mefisto tüm bunları ondan geri aldı, yani stan'in ruhunu aldı.

    son kısımlar -yine tekrarlayacağım- amatörce olmuş. stan zaten doktora sen de kötü bir insansın minvalinde bir şeyler söylemişti. bundan sonrasında "neden!!!" diye sitemde bulunmasını gerektirecek bir durum var mıydı, sanmıyorum. bir de, ezra grindle gibi vahşetinden korkulan bir adamın üç yumrukta ölmesi, sadakatiyle öne çıkmış korumasının da avanakça stan'e ateş edip sonra da arabanın altında kalması çok basitleştirmiş filmi. ayrıca, stan gibi bir adam hırsını hafife almamak lazım. böyle biri sıfır durumuna düştükten sonra bile görece genç olmasından tekrar bir şeyler yapmaya çalışabilir. filmin başıyla sonunu güzel birleştirmişler. willem dafoe'nun oynadığı clem ile tim blake nelson'nun aynı sözleri söylemesi, bütün patronların insanları sömürürken aynı yolu izlediğine işaret eden ironik bir sahneydi. buna karşın, stan öyle bir işi asla kabul etmez.

    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

    sonuç olarak, 2021'in son dönemlerinde çıkan nightmare alley görsel açıdan çok iyi bir deneyim sunuyor. ses ve müzik kullanımı da oldukça yerinde. ancak, cast'teki çoğu yıldız hakkıyla kullanılamamış ve del toro filmin aksiyon kısımlarında sınıfta kalmış. sihirbazlık sahneleri ve zihin okuma sahneleri çok sönüktü. the prestige, the ıllusionist gibi alanında uzman filmleri düşününce, del toro'nun türe yeni bir şey eklediğini sanmıyorum.
  • "karizmatik fakat şanssız bir adam olan stanton carlisle (bradley cooper), gezgin bir karnavalda kendini kâhin zeena'ya (toni collette) ve onun falcı kocası pete'e (david strathairn) sevdirdikten sonra, 1940'ların new york sosyetesinin zengin seçkinlerini dolandırmak için yeni edindiği bilgileri kullanarak kendisine başarıya giden altın bir bilet hazırlar."

    filme dair her şey ve herkes
  • filmin temposu hep aynı. yavaş yavaş ilerliyor. ama benim için son 30 dakikası aynı interstellar filminin son 45 dakikası gibiydi; aşırı sürükleyici oldu, kaos anı ve vurucu son ile film bittiğinde muhteşem bir haz almış şekilde ayrıldım sinemadan. kaliteli bir film noirdi ve bradley cooper etkileyici performans sergilemiş. filmdeki şu göndermeyi beğendim;

    --- spoiler ---

    filmde boşa giden sahne hiç yoktu. filmin başında geek "ben böyle biri değildim" diyip duruyordu bunu o an pek önemsemiyorduk. ama belki de o geekte bizim baş karakterimiz gibi bir hayatı olup sonra geek olmaya evrildi kim bilir... saat filmdeki en önemli unsurdu. babanın temsiliydi. sonda da saati karnavalcıya vererek otoriteye boyun eğdi. saat onu özgürleştiren şeydi. bradley cooper canlandırdığı karakter iktidar, otoriter ve baba figürü olan kişilerden gram haz almıyordu. pragmatist şekilde yaklaşıyordu. filmdeki the godfather göndermesi çok hoşuma gitti. bradley cooperın zengin adamın evinde son görüşmesinde masada 3 tane portakal vardı. o sahneden sonra ölümler ve şiddet peşisıra geldi; yargıç, yargıcın karısı ve fiilen ölen bradley (sonda geek olmayı kabul etmesi sebebiyle.)

    --- spoiler ---
  • del toro'nun ayakları en çok yere basan filmidir. carnivale'ın ikinci sezonunu izledikten sonra "bunun üçüncü sezonu nerede lan?" deyip çekmiş adeta. argosu bol olduğu için çevirisinden de aşırı keyif aldım.
  • ilk 1 saati mükemmel, sonrası mükemmel olmasa da iyi bir film. cast şampiyonlar ligi gibi, 2021'de çıkan filmlerin çoğundan daha derli toplu.

    willem dafoe ve cate blanchett'in iyi kötü her filmde, her aldıkları rolde bu kadar parlamaları inanılmaz.
  • guillermo del toro'nun yönettiği, william lindsay gresham'ın 1946 tarihli aynı adlı romanından uyarlanan, senaryosu da del toro ve kim morgan tarafından yazılan psikolojik gerilim filmi. del toro ve cooper aynı zamanda filmin yapımcıları arasında.

    neredeyse hiç değinilmemiş ancak bradley cooper gerçekten mükemmel bir oyunculuk sergiliyor. karakter değişimleri, sahneyi dolduruşu, özellikle numaralarını sergilediği gösteri hakimiyetine konu sahnelerde hayli iyi bir iş çıkarıyor. cate blanchett! jest ve mimiklerini nasıl bu kadar ustaca kullanabiliyor? şapka çıkarılacak bir sanatçı. bu kadın gerçekten her filmde kalitesini konuşturuyor. iki oyuncu arasındaki uyum da oldukça güçlüydü.

    oyuncu kadrosu ve her zamanki gibi sanat yönetimiyle, dekoruyla, kostümleriyle, muazzam bir dönem filmi var karşımızda. del toro kesinlikle kalitesinden ödün vermiyor ve hayranlarını memnun etmeyi sürdürüyor. yönetmenlik anlamında açıkça "noir" temasını sonlara doğru mükemmel ayarlayarak seyirciyi hikayeye katıyor. ve özellikle cate blanchett'in karakterini öyle bir yere oturtuyor ki siyah beyaz dönemin klasik femme fatale'lerinin yansıması haline dönüştürüyor...

    gerçekten del toro büyük yönetmen ve elbette sanat ekibi de muhteşem her seferinde. yönetmenin sevenleri mutlaka izleyecektir. ancak 40'lar ve 50'ler dönem filmlerini, suç ve kara filmleri sevenler de izlemeli muhakkak. bunun dışında prestige gibi filmleri seviyorsanız da izlemenizde fayda var.

    görüntü yönetmeni dan laustsen, renkler ve kadraj için hbo'nun the carnivàle dizisinden ilham almış. (not: bu diziyi de yeni öğrendim. the carnivale isimli 2003 yapımı dizi hayli beğenilmiş ancak düşük reytinglerden ötürü 2. sezonda diziyi bitirmişler.)
  • bradley cooper yerine leonardo di caprio oynasaydı daha güzel olacak diye düşündüğüm, kitap uyarlaması del toro filmi.
    o kadar botokslu bi yüzle mimik oynatamayan, ağzını bile oynatamayan cooper'ı izlemek resmen işkence oldu benim için. ne vermek istediği duyguyu ne de ne dediğini anlayamadım bi'türlü. yoksa hikaye güzeldi ve cate blanchett vardı neyseki filmi biraz da olsa kurtarabilen.

    bradley cooper'ı gerçi oldum olası sevemedim ben. en son ödülleri götürdüğü lady gaga ile oynadıkları filme gittiğimde de pişman olmuştum. muhtemelen gişelerde çakılmasının en büyük sebeplerinden kendisi.
    o botokslu suratla reel hayatta geek olmuş zaten kendisi bi aktör olarak.

    ama film genel olarak güzel, görüntü olarak da hikaye olarak da. zamanında izlediğim en iyi dizilerden olan carnivale dizisini tekrar izletme isteği uyandırdı bende.
hesabın var mı? giriş yap