• sürekli kitap okuyan, sürekli okuduklarıyla övünen kişilerin yaşadığı hastalık. kafaları genelde çorba gibi olur. konuştuklarının nereye dayandığını unuturlar, sorulan sorulara yerli yerinde derli toplu bir yanıt veremezler. her şeyden biraz biraz söz ederek sorulan soruyu başta kendisi sonra da soran kişi unutmuş olur.
    eğer dikkatli bir dinleyiciyseniz, sorunun yanıtını alamadığınızı ya da ilişkisiz olan bir başka konuyla devam ettiğini söylersiniz. yalnız okur obezliğine tutulmuş biri, her öğrendiğini bir şekilde paylaşmanın o şiddetli heyecanıyla karmakarışık hale getirir.

    her daldan okumanın gerektiğini anlatan insanlarla çevriliyiz. hatta belki bizatihi o kişiyiz.
    okumak elbette olması gereken şey, okumayacak mıyız? ne yani okumayalım mı? elbette okuyalım. ikra'nın muhatabıyız başta. her şeyi okuyalım yalnız kategorik bir okuma listesi belirleyelim.

    her şeyden haberdar olmak, her şeyi bilmek ırak bir ihtimal. öyleyse bildiklerimizin en iyisini en doğrusunu bilme gayreti içinde olabiliriz.

    yapılacaklarlar;
    - kütüphaneyi elden geçirmek.
    - kategorilendirmek.
    - tekrar okumak niyetinde olmadıklarımızı kütüphanelere ( bilhassa köy okulu kütüphanelerine) bağışlayabiliriz.
    - altını çizmeye kıyamadığımız kafesteki kuş gibi muhafaza etmeye gerek yok.
    - sindirerek okumak, yavaş okumak.

    hemen burda bir izah daha lazım.
    yavaş okumak nedir? bir sayfayı 10 dakika içinde okumak mıdır?

    hayır, yavaş okumak demek okuduklarımız üzerine tefekkür etmektir. kimi zaman bir cümle üzerine uzun uzun araştırma yapmaktır, hatta bir kelime üzerinde. bazen bir sayfayı okumak haftanızı dahi alabilir. çok kitap okumak, bir kitabı bir gün içinde bitirmek bir nitelik bildirmeyebilir. bir gün içinde bitirilen kitap da nitelik katmaz anlamına gelmez. kimi kitaplar kısa yoldan ulaştırır sizi varacağınız noktaya.

    bibliyomani hastalıktır, düşünmeden okumak da okur obezliğidir. sindirilmemiş bilgi beyni hantallaştırır.

    - altını çizdiğiniz kitaba geri dönüp bakmıyorsanız o kitabın kitaplıkta bir yeri yoktur, acilen asıl sahibine yani yeni okuruna verilmelidir.

    hem ikrâ'nın muhattabı olan abd'in abd olarak hiçbir mülkiyeti yoktur ki. o oluşturduğumuz kitaplık bir fayda sağlamıyorsa o kitaplığın kıymeti nedir? o okunan kitabın kıymeti nedir? kocaman bir hiçtir. cuma suresi, 5. ayetteki gibi " kitap yüklü merkeb"den farkımız kalır mı?

    okur obezi, vaktini geçireceği kitaplar arar. canı sıkıldığı için okuduğu kitapları tıpkı beş para etmez dizileri izlediği gibi zamanını tüketmek için okumaya devam eder. can sıkıntısı yemeği gibi can sıkıntısı kitabı vardır onun için. zihnimiz çöplük, söylediklerimiz çöplük. bilgi kirliliği istifçiliği de desek yanlış olmaz.
hesabın var mı? giriş yap