• kafaya takılan elektrotlarla veya adı herneyse yaşanıp yaşanmayacağını merak ediyorum.
    sonuçta orgazm kararı beyinde verilen bi' sinyalden ibaret.
  • erkegin ihtiyaci, kadinin arzusu.

    erkek su, yiyecek gibi bosalmaya, orgazma ihtiyac duyar.
    kadin diyalog, ortak akil, dunya barisi gibi orgazmi, bosalmayi arzular.

    not: bosalmam lazim :)
  • ne güzel bir histir o.

    dünyaya neden geldiğimizi sorgularım hep.
    dönüp dolaşıp şu noktaya gelirim.

    insan bu dünyaya acı çeksin, vakit geçirsin, boş boş yaşasın, ev-iş arasında mekik dokusun, saçma bir devlet düzenine ayak uydurup sürekli vergi ödesin, sürekli borçlansın, yaşlansın ve ölsün diye geldiğini düşünürüm.

    ama o da ne.
    işte orgazm gibi duygular birden bu sorgulamamı baştan aşağıya değiştirir.

    mesela o nasıl bir andır ki,
    parayla satın alamayacak kadar güzel olur öyle.
    insanın başka bir şekilde asla elde edemeyeceği hazzı verebilir.
    vücudumuz bunu başarabiliyor evet,

    düşünsene,
    şu an en çok istediğin birşey oldu.
    fena mutlusun.
    ama işte bu mutlulukların hiçbiri o orgazm anının kafasını yapmıyor insana.

    o tarifsiz heyecan,
    o vücudun tepkisi,
    o sigara içme isteği,
    o eklemlerinin ve kaslarının kısa bir süre içindeki insanı ferahlatan reaksiyonu.

    belki de insana verilmiş en güzel hediye.
  • g noktası, klitoral, vajinal hatta anal orgazmlarin konuşulduğu dünyada, bunlardan klitoral dışındakileri yaşamayla ilgili kafası karışan kadınlarımız aşağıdaki cumleyi okusun ve vitesi boşa alsın. bilimsel bir çalışmadan alıntıdır, trolllük yapan taş olur.

    looking for the g-spot orgasm or the vaginal orgasm as a need, as a duty, is the best way to lose the happiness of sex.
  • (bkz: eargasm)
  • küçük ölüm olarak da adlandırılır. ilginç bir benzetme doğrusu.

    orgazm küçük ölüm ise ölüm büyük orgazmdır.
    -mıdır?
  • orgazm… belirli bir süre cinsel uyarıcıya maruz kalan vücudun gösterdiği tepki; kişiye zevk veren fizyolojik ve psikolojik durum. ya da daha kısa tanımıyla: cinsel deneyimin en üst noktası. az konuşulan ama çok düşünülen bu konuya ışık tutmak için klinik psikoloji alanında uc berkeley’de doktora yapmış, yazar, konuşmacı ve ‘ilişki koçu’ deborah anapol’un psychology today’de kaleme aldığı makale;

    seks sırasında anın içinde olmak her zaman çok kolay olmayabilir; özellikle de geçmişte problemli ilişkileriniz ve seksle ilgili travmatik anılarınız olmuşsa… bazen kendimizi kolayca ‘akışına bırakırız’, bazen de bu durum bir türlü mümkün olmaz. bizi bu rahatlamadan alıkoyan şey her neyse onu anlayabilmek ve ifade edebilmek isteriz. birlikte olduğumuz özel kişiyi de böylesi hassas bir konuya dâhil etmek isteyebiliriz. özellikle de geçmişimizle tek başımıza baş edemiyorsak.

    gerçek şu ki, kendinize bu duyguları yaşamak ve ifade etmek için yeterli zamanı ve izni vermezseniz, bedeninizin dokunsal farkındalığını kaybedebilirsiniz. sevişirken hissizleşir, vücudunuzun size ait olmadığı hissine bile kapılabilirsiniz. bununla ilgili partnerinize hiçbir şey söylemezseniz o da kendini -öyle olmadığı halde- suçlu, yetersiz ve hatta bu durumdan sorumlu bile hissedebilir.

    seks sırasında hem bedenen hem zihnen orada olabilmek, sonuç ne olursa olsun, bütün senaryolara istekli olmayı gerektirir. bazen kendimizi aşırı derecede kaptırmaktan ve kontrolü kaybetmekten de korkarız. elbette bu tedirginlik de potansiyelinize ulaşmanızı engeller.

    ayrıca bütün hayatınız boyunca cinsel isteklerinizi baskılamayı ya da yok saymayı öğrendiyseniz, cinselliği yaşamanız için şartlar uygun olduğunda, hatta şartlar bunu gerektirdiğinde, yılların öğrenilmişliğini tersine çevirmek çok da kolay değildir. tamamen doğal olan cinsel istekleri son derece sert bir şekilde baskılayıp susturan bir kültürde yaşıyoruz ve bu durum genç insanların cinselliği keşfetmesini engelliyor.

    gençlerin yaşları gereği doğal olarak duyduğu merak ve isteği güvenli sınırlar dâhilinde desteklemek, paylaşmak istediklerinde iletişime açık olmak ve anlayıp yardımcı olmaya çalışmak yerine; onlara sadece ‘hayır’ diyoruz ve kendi hallerine bırakıyoruz. bu cinsel tabularla son derece kritik olan gelişim süreci baltalanıyor ve ileride kaçınılmaz olarak buna bağlı problemler yaşanıyor.

    bütün bu baskının sonunda birçok genç insan seksi keşfetmek çabasıyla gerçeklikten son derece uzak olan pornografiye yöneliyor ya da çok az bir cinsel tecrübe ve farkındalık ile, muhtemelen uyum sağlayamayacakları biriyle evleniyor. ardından da cinsel partnerlerini kendilerine ait görüyorlar, çünkü toplum bunu öğretiyor.

    yürüttüğüm ‘pelvic health ıntegration’ workshoplarımda sık sık gördüğüm bir diğer durum hem kadınların hem de erkeklerin, hayatları boyunca anne-babaları arasında hiçbir cinsellik emaresi görmemiş olmaları. bunun genellikle iki sebebi oluyor: ya anne babalar bunu çocuklarına zarar verir düşüncesiyle gizliyor; ya da çocuk sahibi olduktan sonra eşler arasındaki tutku bitiyor. belki aralarında hala aşk ve sevgi oluyor, ama nadiren açıkça ifade ediliyor ve çoğu zaman tutkudan eser olmuyor.

    sıklıkla gördüğüm bir başka dinamik kadınların anne rolündeyken çocuklarının cinsel gelişimlerine dair herhangi bir şey yapmaktan kaçınması. belki çocuklarını korumaya çalışıyorlar, ya da sadece kendi gençliklerinde gördükleri normları bize aktarıyorlar. özellikle bir kadın için babasının sevgisi ve ilgisi uğruna annesiyle mücadele etmek zorunda olduğu durumlar vardır. babanın kızına gösterdiği ilgi ve şefkat -ahlaki değerlere tamamen uygunken bile- anne tarafından alıngan ve kıskanç bir tepkiyle karşılanabilir. anne içten içe kızının gençliğine ve masumiyetine güceniyor olabilir. bunun sonucunda bu kritik süreçleri annenin desteğinden mahrum geçiren genç kadınlar, yetişkin bir kadın olma yolunda zorlanabilir ve kendilerine olan güvenlerini yitirebilirler.

    genç bir kızın babasının desteğine de ihtiyacı vardır. babasından gelecek saygılı, şefkatli, sevgi dolu enerji; kafasında erkek enerjisinin nasıl olması gerektiğini şekillendirir. bunun yerine babası onun düşüncelerini reddeder ya da suçlarsa genç kadın bunun acısını ve öfkesini bir şekilde çıkarma ihtiyacı duyar. bunun sonucunda da kendine zarar verecek davranışlara yönelebilir.

    diğer bir deyişle genç kadın anne babasından koşulsuz sevgi görmezse, ileriki yıllarda bu dinamiklerin farkına varana kadar cinsellikle bağlantılı problemlerle yüzleşmesi son derece olası. tabi ki aynısını erkekler için de söyleyebiliriz. peki kaçımız gerçekten koşulsuz olarak sevgi ve destek gördük?

    anne babalarımız yapabileceklerinin en iyisini yaptılar ve bunun için onlara minnettarız. ama onlar da koşulsuz sevgi ve destek görmedilerse, onlar da aynı suçlamalardan ve tabulardan geçtilerse bunu onlardan nasıl bekleyebiliriz?

    bu bizim çok sık karşılaştığımız bir sorun: seks sırasında suçluluk ya da başka herhangi bir negatif duygu hissetmeden, anın içinde olamamak. seks bizi en derin duygularımızla ve arzularımızla yüzleştiriyor. seks duygularımızı ve enerjimizi sıfırlamak için harika bir yol; tıpkı uykunun ve rüyaların zihinsel etkinliklerimizi sıfırlaması gibi. ama uykunun aksine, derin seksüel rahatlama tam bir bütünlük halinde olmayı ve bütün benliğinizle anı yaşıyor olmanızı gerektiriyor.

    erkekler için, anın içinde olmalarını engelleyen unsurlardan biri de kadınlara duydukları korku. birçok erkek kadınların cinselliğinden, duygularından, öfkesinden, isteklerinden veya kuvvetinden korkuyor. pek çok erkeğin içinde annesinden azar yemiş, cezalandırılmış, utandırılmış veya reddedilmiş küçük bir çocuk yaşıyor.

    ktantricültürel öğretilere göre tek eşlilik kadınların istediği bir durum; çünkü kadın erkeğini paylaşmak istemez. tek bir özel erkeğinin olmasını ister. erkeklerin de birlikte olabileceği kadar kadınla olmak istediği düşünülür. kadınlar bu yaygın kanıyı aşabilirse, pek çok erkekten daha fazla cinsel isteğe sahip olduklarını görebilirler. tantral seks veya başka bir cinsel öğretiye vakıf olan bir partnere sahip olan şanslı kadınların dışında, çoğu kadın cinselliğinin derinliklerine inme fırsatına sahip değil.

    kültürümüz maalesef erkekleri iyi bir aşık olması için teşvik etmiyor. genelde kadın ilişkiye tam ısınırken, erkek çoktan bitirmiş oluyor. bu durumda duygusal ve cinsel ihtiyaçları karşılanmayan kadın, birden fazla partnere sahip olmayı seçebiliyor. ama erkek bunu hissediyor ve kadının -sözde- doyumsuzluğu karşısında gözü korkuyor. duyduğu kıskançlığın etkisiyle de kadını yatakta tepkisiz olmakla, orgazm olamamakla, veya çok uzun sürmesiyle suçlayabiliyor. çünkü erkeklere, erkeklerin her yönden kadınlardan üstün olduğu öğretilmiştir. karşılaştırılmak gözlerini korkutur.

    sonuç olarak, daha iyi bir seks deneyimi için ilk adımı atma sorumluluğu kadına düşüyor. peki nasıl? bazı kadınlar, onları yeni deneyimlere yönlendirecek ve buna istekli, hassas bir eş bulabilir. bazıları ise kendi kendilerine aldıkları hazzı arttıracak öğretileri deneyebilirler. daha yoğun ve derin temaslar sağlayan yoga, chi kung, dans veya masaj; ruh ve beden arasında daha güçlü bir bağlantı kurmayı sağlayan birçok nefes egzersizi var.

    bu konu sadece orgazm ve haz için değil, aynı zamanda sağlık için de önemli. çünkü vücutları tam bir orgazma izin vermeyecek kadar ‘silahlandırılmış’ olan insanlar, aslında pek çok hastalığa zemin hazırlıyor. araştırmalar düzenli olarak tam bir orgazm yaşamanın bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ve yaşlanma belirtilerini geciktirdiğini kanıtlıyor.

    kaynak: psychology today
  • erkek için: akabinde prolaktin salgılayarak gerçek dünyaya döndüğümüz hal.
  • sözlükçülerin bazen sözlüklerine almadığı, onlara göre ayıp kelime.

    1834 baskı antonio ciadyrgy (it-tr) sözlüğüne göre: (böyle bir kelime yok.)

    1856 baskı n .mallouf (fr-tr) sözlüğüne göre: (böyle bir kelime yok.)

    1895 baskı wiesenthal (fr-tr) sözlüğüne göre: heyecan.

    1901 baskı nicolas murat (fr-tr) sözlüğüne göre: (böyle bir kelime yok.)

    1922 baskı redhouse (ing-tr) sözlüğüne göre: şedît hareket, hareket-i şedîdiye, nöbet-i şedîde, heyecan.

    1924 baskı vahit bey (ing-tr) sözlüğüne göre: (böyle bir kelime yok.)

    1928 hassan bedrettin (fr-tr) sözlüğüne göre: bir hırs ve ibtilada ifrat

    1945 baskı heyet tarafından hazırlanmış (fr-tr) sözlüğe göre: (böyle bir kelime yok.)

    1971 baskı fahir iz (ing-tr, tdk) sözlüğüne göre: (böyle bir kelime yok.)

    1976 baskı tahsin saraç (fr-tr. tdk) sözlüğüne göre: (cinsel ilişkide) zevkin en yüksek noktasına erişme, boşalma, beli gelme.

    .

    not: ilk iki sözlük sıralarında kelimenin kullanıma tam oturmadığı için alınmamış olma ihtimali var)
  • aynı anda birkaç farklı yerde bulunan fotonlar gibi, fiziksel gerçekliğin dışında bir yaşam biçimi.
    evet sonsuza kadar sürüyor ama, geriye dönüp baktığımıza bir an kadar da kısa.
hesabın var mı? giriş yap