• beni her clint eastwood western'inde olduğu gibi tuhaf duygusallıklara sürükleyen bir film. diğer klasiklerde de rastladığımız üzere clint eastwood bir bilinmezlikten gelir atıyla.. işini bitirdikten sonra yine bir bilinmezliğe doğru yol alır. aslında her film birbirinin devamı gibidir ve clint eastwood aslında bütün filmlerinde tek bir karakterdir benim için. bir macera daha bitmiştir ve sıra diğerindedir. sadece paltosunu, atını, şapkasını ve ismini değiştirir yeni görevinde. ama aslında o hep aynı kişidir.
  • 1985 yapımı bir klint iistvuud filmi.

    reyizin tarzını pegzel şekilde yansıtmaktadır: bilinmezlik içinden çıkıp gelen ve geçmişi hakkında pek konuşmayan, konuşsa geçiştirerek gizemini asla bozmayan bir adam. gerekmedikçe pek konuşmaz, hatta gerektiğinde bile olabildiğince az konuşur. ihtimaller üzerine değil, kesin ve keskin konuşur. o, odur ve başka şeylerle ilgilenmez. sakince sonuca odaklanarak ilerler. ve sonunda da mutlaka bir hatun götürmüş, karizmasına karizma katmış ve bilinmezlikler içinde ardını dönüp giden, sadece oralardan geçen biri gibi uzaklaşan biri olarak bize veda eden bir ana karakterimiz vardır. olaylara dolaylı kalır ama direkt müdahalesi ve etkisi vardır. genelde karakterimizin asıl adını falan bilmeyiz, ünvanı veya lakabıyla bilinir.

    ---sıpoylır olabilirt---

    bu filmde de böyle bir adam olarak bir anda belaya etki ederek kurtarıcı olarak ortaya çıkar. onu vaiz* olarak tanırız. kirli beyaz renkteki atı, fişnenin bir tonu olan paltosu, şapkası ve yürürken ürkütücü sesler çıkatan mahmuzlarıyla bizi selamlar.
    eski bir silahşördür ve şu an vaiz gibi takılmaktadır. ama bu vaizlik bazı şeyler sonrası silaha tövbe edip girdiği bir yeni hayat mıdır, yoksa paravan bir hadise midir bunu hiç öğrenemiyoruz. son sahnelerde 7 kişiye karşı mücadele ettiği stockburn ve adamlarıyla arasındaki geçmişte yaşanmış olanları da öğrenemeyiz. zira filmin başlarında reyizin cıbıl sırtında gördüğümüz 6 kurşun yarasının filmin sonunda stockburn'e yaptıını görürüz sadece. husumetin sebebi ve nedenini, hikayeyi bimeyiz. kılint iistvuud filmlerinde bu ara minnak hikayelerin boşluğunu birkaç sembolik işaret haricinde hiç doldurmaz, seyirciye bırakır.

    lakin vaizimiz sonunda tüm düşmanları sikip karlı torpahlara doğru atıynan yavaşça gider.

    ---sıpoylır olabilirt---

    ve ben, western filmlerinin bir tutkulu izleyicisi ve arşivcisi olaraktan, bir kez daha mest bakışlarla izlerim.

    siz de yapar mısınız bilmem, bende eski filmlerin sonunda jenerik akarken oradan isimler seçip şimdiki hallerine bakmayı pek seviyorum.
    o filmdeki bıçkın delikanlıların ve hoş hanımefendilerin günümüzde veya ölmüşler ise o güne kadar nasıl bir hal aldıklarını görmek keyifli oluyor.
    bir western filmi şeysinde daha görüşmek şeysiynen,
    namarie.
  • açılış sahnesinden kapanış sahnesine kadar, her karesi klasik clint eastwood sinemasını yansıtır. filme damgasını vuran imgeler, clint eastwood'un üzerinden çıkarmadığı vişne çürüğü paltosu ile; yürürken çın çın öten mahmuzlarıdır.
  • vampire the masquerade frp sisteminde nomadic sabbat vampirlerine verilen addır ... genellikle motorsikletli vampirler bu adı alırlar ...
  • türkiye'de namludaki adalet adıyla gösterime sunulmuştur. clint eastwood'un yönetip, başrolünü üstlendiği filmde boşlukta kalan şeyler var gibi geldi bana. lakin, filmin final sahnesinde vaizin* karşılaşıp öldürdüğü kanun adamı stockborn ile geçmişe dayanan bir olayları var ama bu açıklanmıyor nedense, anlayamadım. clint abimizin final sahnesinde kasabaya gelip herkese ayar verdikten sonra atına atlayıp uzak diyarlara doğru yol alması filmin en etkileyici sahnesidir ve filmi izlenebilir yapan en önemli etkendir, kanımca.
  • --- spoiler ---

    filmde genel olarak bir durağanlık olsa da clint reyiz silahlarını kuşanınca aksiyon başlıyor ve film hareketleniyor ama bu da maalesef filmin son çeyrek diliminde oluyor. western diye açıp da her karede çatışma bekleyenleri pek açmayabilir ama genel olarak bu türden filmleri sevenler için izlenesi bir film olmuş.

    --- spoiler ---
  • kızın, haydutlara karşı tanrıdan mucize ve yardim isteyen duası ile aynı anda kahraman, atıyla sahneye çıkar. pale rider denen şey mahşerin dört atlısından birinin adıdır zaten. adam da rahip kılığında tezahür eder.
    sırtında 6 adet kurşun izi olduğunu görürüz ilerleyen dakikalarda. kasabadaki maden sahibi tip, tetikçi stockburn'e adamın bakışlarının garip, sanki boşluktan bakarmış gibi olduğunu söyler (bir çeşit hayalet gibi). stockburn de bunu tanımakta ancak hatırlayamamaktadır.
    filmin sonunda stockburn onu hatırladığını belli eder ama artık sonu gelmiştir. adamımız aynı kendi sırtındaki 6 delik gibi stockburn'un göğsünde silahla 6 delik açar ve olayı bitirir.
    işin gerçeği stockburn'un geçmişte öldürdüğü biridir bu. kızın duası nedeniyle, hem insanları kurtarsın hem de stockburn'dan öcünü alsın diye öbür taraftan gönderilmiştir.
    geldiği gibi de atıyla sürer gider kaybolur.
  • halihazırda trt2'de soluk benizli adam ismiyle oynayan western film.
  • filmin sonlarına doğru duyacağınız sesler;

    çın çın çın çın çın...brıdıkşiiiiaaann bıdıkşiiiiaaann dıkşiiiaaann...çın çın çın çın çın çın çın.... brıdıkşiiiiaaann bıdıkşiiiiaaann dıkşiiiaaann...çın çın çın çın çın...*

    tanım: western filmi.
  • aynı zamanda the heavy horses'ın 2012 tarihli "murder ballads & other love songs" isimli albümünden bir şarkı. şarkıyı ilk duyduğumda filmin soundtracki zannetmiştim ama sanıyorum kıyak bir tesadüften ibaretmiş.
hesabın var mı? giriş yap