• dalgalandı sular birden...
    gölgelerin içinde kayboldu.
    derinlere daldı ruhu,
    huzuru mavi'de buldu...
  • insanın duygu, davranış, hafıza, düşünme ve karar alma gibi düşünsel mekanizmalarını oluşturduğu ve kontrol ettiği zannedilen, somut olmayan, insanın özünü ve karakterini kurgusal olarak yansıttığına ve ölümsüz, tanrı kaynaklı olduğuna inanılan felsefik bir kavramdir

    bu düşünsel mekanizmaların merkezi ve çevresel sinir sistemi ile açıklanmaya başlanması; tıp, psikoloji ve sinirbiliminin gelişmesi ile kendisine yüklenen değeri bulunduğumuz yüzyılda tamamen kaybetmiştir.
  • beş senedir çoğu günler, neredeyse her hafta birden fazla kez dinliyorum bu şarkıyı.
    biliyorsunuz herkesin hakikati farklı, herkesin yolunda tutunduğu şeyleri de öyle. kim içinde hissetmeye başlarsa bunu; anlar artık bulaşmıştır içine belki kendinden başka belki de asıl kendinden bir şeyler.

    ruhu tutup bal gibi uzatan grup diyorum hep kendimce. onlarca dize yazdım, hepsinin gölgesinde fark etmeden vardı başta ruh, sonra da diğerleri.

    yürüdüğü yolda dilinden dökülüyor insanın istemeden bazen. bazen gözünden akıyor sahibi olduğu tek şey rüyalar. kendi çemberini buldu mu insan isteyerek ya da istemeyerek; tek yapabildiği oluyor gülümsemek ya da gülümsemek istemek. çünkü biliyorsun kendini, nasıl baktığını hayata ve insanlara, biliyorsun özünü hem kendinin hem başkalarının. oradan çıkamıyor insan, istese de çıkamayacağını biliyor. kabulleniyor ya da kabulleneceği ama henüz farkında olmadığı bir yol yürüyor. yalnızlık değil bu, yalnızlık basit bir şey kalıyor bunun yanında. insan aynı hislere sahip birilerini yanında görse mesela, yapacağı tek şey susmak olur. bilir çünkü; kelimeler yetmez bu hislere, şimdiki gibi ne söylese az ne söylemese az. sonu gelmeyen çemberin başındayız hep, hep o yoldayız. yüzyıllar geçmiş aynıyız.

    her günümün nefesi. nefsimin gönlüme tek imtihanı bu şarkı; size gelsin, anca bu gelir bu saatten sonra:

    "tam teşekküllü tekerrürlü şiir:

    teşekkür
    teşekkür
    teşekkür"

    bir çıkmaz sokağın ucundan tüm sokak lambalarına...
  • tanrısalın sesini bedene ulaştırandır. kavuşumu mümkün hale getiren bir kesişimdir.
    soyut olanı inkar etmek bireyi kendini gerçekleştirme serüveninden alıkoyar. dokunmak, görmek, işitmek yerine duyumsamak bu nedenle mühimdir. sezgisel aklın yeteneği budur. aksi halde tatmin, erişilemeyeceklere yerleşir. ölümü kabullenilemez kılar somuta inanç.
  • ruh diye bir şey yoktur, sinir sistemi vardır.
  • bi ara gramaj veriyolardı sizin gibi uyuzlara. 21 gram mıydı neydi .d asdahac
  • fark edildi mi bilmiyorum ama, cemal süreya'ya inanılmaz zarif bir şekilde selam çakan, kusursuz bir rehber şarkısı.

    (bkz: kadınlarca derya yüzdüm saadet bulmadım)*
  • neler gördüm, neler görmediğim?
    aldım ihmalden planlarımı.
    gezdim çıkmazda sokaklarımı.
    kadınlarca derya yüzdüm, saadet bulmadım!

    beyaz attan düştüm ne hükmüm kaldı, ne prensliğim.
    adımdan bi harf attım, görmedin.
    herkesin doyduğu bi çıkma ekmek.
    senin de öyle...

    rehber grubunun guzel bir parcasi.
  • (bkz: beden ruh kardeştir onları ayıran kalleştir)

    "ruhun beden, bedenin de ruh olduğunu hepimiz biliyoruz artık. onların birbirinden ayrı olduğunu söylüyorlar. çünkü bedenlerimizi köle yapmalarına ses çıkarmazsak, ruhumuzu kurtarabileceğimize inandırmak istiyorlar bizi..."
    george bernard shaw
  • arada sesini dinlemeyi saflığını hissetmeyi kaybettiğim içimdeki gerçeğin özü! sonsuz olanın içimizdeki uzantısı... bir olan hep olan ve hep olacak olan.....
hesabın var mı? giriş yap