• (bkz: saniyen)
  • (bkz: #12811824)
  • "seni o sandım, sen yoktun ve yokluğunda onu aradım.
    sen geldiğinde aramaktan sıkılmıştım sanırım.
    sen beni orada sandın. ben "yoksundur" diye rahattım.
    yokluğunu özledim döndüm. ki; o zaman vardın,
    arayan gözlerimden sıkıldın.

    biz seninle; sen ve ben biraraya gelmeden yaşadık
    ve ikimizin de olmadığı bir yere vardık.

    belki birgün beni bir başkasında ararsın;
    ya da sen benim için başkasındasın;
    veya sen bir başkasısın;
    belki ben de senin için başkasıydım." hali.
  • "tanı" haline donu$ene kadar cok da guvenilmemesi gereken $ey.
  • bazen de sanmak fiilinin umut halidir.

    http://birmezarlikdolusucesetcikarbenden.blogspot.com/…
  • uydurukça sanılan başka bir kelime. halbuki ismail ankaravi adlı amca ta 1600'lerde bu kelimeyi kullanır, iyi de eder.
  • “tam yaşamaya başladığım bu andan itibaren beni öldü saysınlar."
    içimizdeki şeytan
  • bir aziz nesin şiiri.

    bu el var ya bu el
    neye yarar bu el
    yazı yazmaya
    kitap tutmaya
    ah bu sağ el
    altmışsekiz yıllık elim
    artık istencime uymuyor
    boş bir ceket kolu gibi sallanıyor omzumdan
    ben şimdi ne yazmak
    ne kalem ne kitap tutmak
    yanıbaşımdasın
    saçlarını okşamak
    sürebilsem saçlarına elimi
    sanıyorum elim canlanacak
  • bir masa lambası sandılar.
    bir sokak feneri zannedenler de oldu.
    çölde serap, dünyanın zihninde, kuzey ışıkları dediler adına.
    çünkü her insan kendi yolculuğuna dair isimler koydu karanlığın zıttına.
    karanlık karanlıktır. zıttı ise değişkendir.
    kendi yolculuğunun aksi yönünde ilerlemeye kalkarsan, ışığın söner, herkesin verdiği isimleri kullanır olursun, yüreğin çöker, acır.
    eğer şanslıysan, yüreğinin neden acıdığını, yükünün neden ağırlaştığını anlayabilirsin.
    ne bir kağıt parçası, ne doğmuş olan bir çocuk, senin yolunun aslında bambaşka olduğu gerçeğini değiştiremeyecektir.
    sen o çocuğun sebebi olsan da, o çocuk senin sebebin değildir. senin yolun biriciktir sadece sana aittir.
    sen yolunu önemsiz ve yok saydıkça, aldığın nefes batacak, güneş seni yakacak, kaçmak istediğin yerlerde hapis kalacaksındır.
    hayatta, en büyük felaketler, kendini bilge addeden, kendini çok iyi tanıdığını düşünenlerin başına gelir.
    kendini hiçbir zaman gerçek manada tanımayacaksın. tamamlandığın gün, uğruna var olduğun gerçeği kabul ettiğinde olacak, onu kabul ettiğinde ise zaten, bildiğin her şeyin onunla karşılaşmak uğruna olduğunu anlayacak ve kanıtlama gereği duymayacaksın bilgeliğini.
    gördüğün düşleri hatırlar mısın?
    yoksa düşlerin seni terk mi etti?
    kabuslar neden hep en huzurlu anlarında ortaya çıkarlar, hiç düşündün mü?
    gerçeğine dört elle sarıl diyedir.
    ihanet ettiklerinden sadakat bekleme.
    hayallerine, sana ne aradığını söyleyen sese, ihanet etme.
    bazen bir düşle gelir, bazen rüzgarın taşıdığı bir sesle, bazen bir kadının boynunda, tutkularının kokusunu duyduğunu fark ettiğinde anlarsın.
    eğer yüreğinin sesi seninle konuşuyorsa, hala canlısın.
    eğer acıyorsa, yolundan uzaklaşmaktasın, korkakça davranıyorsun.
    eğer acımaktan korkuyorsa yüreğin, en kötüsüdür bu. yüreğinin acımaktan korkması, acımasından daha çok acıtır.
    yolun yok olmak üzeredir.

    yolun ışık yılları kadar uzunsa bile,

    “-milyonlarcasından bir farkın yoksa, yıldızlarda sönmek olur, bir fanîde ölmek; adı.-
    .
    .
    yolunun vasıtası olmasa da, yürümek ve hatta emeklemek zorunda kalsan da gel. ışık yılları öyle çok uzak değil, biter.
    adı ölmek olmasın”

    oxy was there.
hesabın var mı? giriş yap