• aslı tunç'un gazetem.net de kaleme aldığı ekşi sözlük hakkındaki yazısının başlığıdır.
    söz konusu yazıyı copy paste teknolojisi ile aktaralım;
    "siberuzayda lümpenliğin istilası ve “ekşi sözlük”
    önceleri bir kum kitabının görkemi yüklendi ona. siberuzaydaki sonsuzluktu o, çok boyutluydu, demokratikti. internetin ideal geleceğinin müjdecisiydi adeta. tüm sosyalbilimcileri heyecanlandıran bir çabaydı. otoriteye başkaldırma isteği seziliyordu. sevindirici olan işte tam da buydu. pekçok kişi için hınzırca bir zevkti bu mecraya göz atmak.

    bu doğan sanal agoranın adı ekşi sözlük’tü (sozluk.sourtimes.org). bense bu karnaval ortamıyla, kurulduğu 1999 yılından üç yıl kadar sonra tanıştım. ekşi sözlük beş yıllık bir uzaklıktan sonra ülkeme tekrar alışma çabamın içine entegre oluverdi. bu dönem internet fenomeninin tartışılmaya yeni yeni başlandığı, yeni teknolojilerin yaşamımıza etkilerinin ilk kez yoğun olarak gündeme geldiği zamanlardı. ekşi sözlük taze bir inceleme alanı olmuştu.

    ekşi sözlük’ün hala başdöndürücü bir ritmi ve iç dinamizmi var. aklınıza gelecek herşey sözlükte bir madde (entry) oluşturabiliyor, farklı kişiler her maddeye yeni anlamlar katarak onu çoğaltabiliyor. ekşi sözlük koskocaman, rastgele birbirine eklenmiş metinlerden oluşan ve nefes alıp veren bir organizma adeta. biz medyacılar bu metinler üzerinde zıplayarak dolaşmayı “hiperbağlantı” (hyperlink) eylemine en güzel örnek olarak gördük hep. şimdi kabul edelim, mantık zekice ancak gelin görün ki uygulama cinderella’nın balkabağına dönüşmesi misali bir düşkırıklığı.

    evet, tamam ekşi sözlük’ün ağzı bozuk ve müstehcen, dili kırık dökük ve kaba, tavrı vulgar, atmosferi kaotik, yazanlar rumuzların ardına gizlenmişler (ya da öyle zannediyorlar!) yani kimlikler anonim, etkileşim gırla peki ya bu sanal cemaatin genel düzeyi? bu sanal mecrada birşeylere tavır almak, muhalif olmak, yanlış giden herşeye isyan etmek iddiası varsa eğer, kullanıcıların en azından minimum bir mizah duygusuyla, zeka pırıltısıyla ve fiziki dünyada biriktirdikleri bilgi kırıntılarıyla donanmasını beklerim ben. oysa ekşi sözlük varolan haliyle gençlerin ortak olarak oluşturdukları sanal bir lise yıllığı havasından kurtulamıyor. muhalefeti mizahla ve bilgi ile yoğurmak zor zanattir. ancak otoriteye başkaldırmak gibi bir derdiniz varsa sadece dili deforme etmek, sokak ağzı kullanmak ve tabu sayılan konuları yalan yanlış ele almak yetmez.

    bunları neden mi yazıyorum? çünkü bu kullanıcıların bir kısmı üniversitede benim öğrencim. bilgi düzeylerini, meraklarını, daha oluşmamış yaşam duruşlarını, “cool” olma çabalarını, güvensizliklerini gayet iyi biliyorum. ekşi sözlük kullanıcıları sonuçta, ifade özgürlüğü ile kişilik haklarına saldırının, gerçek ile yalanın, eleştiri ile hakaretin arasındaki çizginin her an yanlış tarafına düşebilecek bir avuç genç. buna tanıklık etmek açıkçası ekşi sözlük’ün büyüsünü ve ona yüklenilen onca anlamı bir anda bozuveriyor. “kutsal bilgi kaynağı” sadece lümpenliğe sanal bir boyut ekliyor, hepsi bu."

    asli tunç, gazetem.net, 14 şubat 2005, pazartesi
  • gazetem.net'in arama fasilitesi bulunmaması nedeniyle tam adresinin (bkz: http://www.gazetem.net/kyazaryazi.asp?yaziid=242) site içinde zorlukla bulunduğu yazıdır... ancak yazarın ekşi sözlüğü ne kadar anladığı da ayrı bir tartışma konusudur. benden çok daha iyi ifade edeceğini düşündüğüm yazarların affına sığınarak ve dahi haddim olmayarak burada kendisine bir iki noktayı belirtmek istiyorum, çünkü gazetem.net üzerinden kendisine e-posta göndermek de mümkün değil...

    1. lumpenliğin tanımını yaparken "dili kırık dökük ve kaba", "tavrı vulgar", "ağzı bozuk ve müstehcen" gibi şekli olguları ön plana çıkartmış. bu konu, birçok yazarı da rahatsız eden bir durum, kaldı ki, lumpenlik şekilden çok içeriğe bağlı bir durum...

    2. kimliklerin anonim olması, yazarların dikkatsiz olmasını veya kişilik haklarına saldırmasını gerektirmiyor, böyle bir durum olduğunda moderasyon müessesesi devreye giriyor ve yazarın yazarlık özelliği elinden alındığı gibi, kişilik haklarına alenen saldırı yapılan entry'ler de siliniyor. aynı durumun eleştiri ve hakaret için de geçerli olduğunu düşünüyorum, en azından reaktif bir moderasyon sürecinde hakaret içeren entry'lerin akibeti ekşi sözlük yazarları tarafından biliniyor...

    3. ekşi sözlüğün muhalif olma, yanlış giden herşeye isyan etme gibi bir misyonu olduğunu düşünmüyorum. yazarların kişisel bilgi ve görüşlerinden yola çıkarak kollektif bir konsensus oluşturma gibi bir misyonu da yok, adı üzerinde, bilgi kaynağı...

    4. ekşi sözlüğün sanal bir lise yıllığı özelliğini bazı başlıklarda görmek mümkün, ancak son derece nitelikli bilgi aktarımlarının olduğunu görmezden gelmenin en hafif tanımıyla haksızlık olduğuna inanıyorum.

    "cool" olmaya çabalayan, güvensiz ve yaşam duruşu oluşmamış bir yazar olarak keşke aslı tunç'un e-posta adresini bilseydim, özgeçmişim ve gerçek adımı kullanarak bunları kendisine aktarmak isterdim...

    sadece yazar ve çaylakların değil, okurların da aramaya inanması gerekiyor galiba... (bkz: egitim sart)
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap