72 entry daha
  • --- spoiler ---

    filmdeki en vurucu sahne şüphesiz tuvalet sahnesidir.

    doğduğu günden beri özel güçleri, yetenekleri ailesi tarafından "aman çıkıntılık yapmasın" denilerek sindirilmiş, sıradanlaştırılmış; apaçık farklılıkları ve üstünlükleri bile çevresi tarafından görmezden gelinmiş, yok sayılmış, farklı olduğunu bilse de durağan ve akışına bırakılmış bir yaşama kendini hapsetmiş bir adam gördüm ben ekber'de. işin çarpıcı ve gerçek hayattan olabildiğince beslenilerek işlenmiş tarafıysa ailesinden dostlarına dek hiç kimsenin kötü niyetle değil, ya iyi niyetle ya da hiçbir şey düşünmedin, olağan şekilde bu farklılıkları normalleştirmesidir.

    tam kendini ifade edebileceği bir yol bulduğu için sevinecekken bu kez yılların hapsolmuşluğundan çıkıp bambaşka bir hapsolmuşluğa, üzerinden nemalanmak isteyen çapsız ancak güç sahibi kişilerin giydirdiği bir yapaylığa bırakıverir kendini.

    tuvalette yarattığı o deprem, o yeri göğü inletme, dünya'dan ay'a taş taş üstünde bırakmama hadisesi, bütün birikmişlikleri içinden söküp atacakken o üzerine giydirilmiş yapay kostümden bir türlü kurtulamamasındaki simgesellik oldukça çarpıcı değil midir?

    artık yeteneklerini reddedemez duruma gelen yakın çevresi, hatta üzerinden çıkar sağlayan vizyon yoksunları, ekber'in yeteneklerini gözleriyle kaynak yapması için, basit illüzyon numaraları için ya da hava durumu sunması için heba etmeyi hikayenin sonuna kadar sürdürürler.

    ömürlerinin sonuna kadar elleriyle havaya araba kaldırıp gözleriyle kaynak yapan nice ekber'ler yok mu hepimizin çevresinde?

    --- spoiler ---
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap