• esas oğlanın koşarak audi marka bir arabayı yakaladığı, hatta bir ek$ın sahnesinde otomatik vites olan bu arabayla dönerken el freni kullandığı film.. buna rağmen ben bu filmi izlerim arkadaş, diyebilecek sinemaseverler varsa;

    --- spoiler ---
    good luck..
    --- spoiler ---
  • sadece liam neeson izlemeye bile gidilebilecek, güzel bir film.

    yönetmen, görüntü seçimleri ve kamera teknikleri gayet başarılı. lakin filmin en öne çıkan, en baskın güzelliği, liam neeson'ın oyunculuğudur diye düşünüyorum.
  • --- spoiler ---

    cüneyt arkın'ın filmleri senelerce anlaşılamamıştır. hollywood biliyor ama kıymetini. kötü yola düşen kızını bütün kötü adamları döverek kurtarıyor liam neeson. hem de öyle bir dövüyor ki, elleri çelik bir boruya kelepçeliyken bile beş altı adamı hacamat ediveriyor. mafyanın karargahına girip herbirinin kafası sanayi tüpü gibi olan adamları patır patır indiriyor yere. pis avrupa'nın pis göçmenleri tarafından uyuşturucu bağımlısı yapılmış amerikalı tazelerin hali ayrı komedi. hepsinin bir kolu kafasının üstünde, yarı açık gözlerle bakıyorlar. fuhuş sırasında basılanlar bile aynı şekilde yatıyor, adamlarda ise iki okşamaktan öte icraat yok.. ne ahlaklı film! neyse ki liam abinin kızı bakireymiş de yem olmamış ite kopuğa hemen. liam abi de vakit kazanıyor böylece de kurtarıyor kızı götürüyor evine. kız o kadar badireyi atlattıktan sonra bile embesil gibi kafasını öne ata ata anasına, zengin üvey babasına koşuyor. psikopat gibi olmak, bakışları sabitleyip hayata kahretmek yok. amerikalı kız başına ne gelse tık diye dönüveriyor eski haline.. artık havasından mı suyundan mı.. bundan böyle dizini kırıp oturur evinde. yok öyle avrupa mavrupa sürtük seni! u2 turnesine de rüyanda gidersin artık. sevişen arkadaşını nasıl da overdose edip öldürdüler, bundan sonra sevişmek de yok sana! otur havuç yiyip haberleri izle zekan açılsın; katolik amerika'da zeka yaşı her yıl daha da geriliyor!

    --- spoiler ---
  • lost'dan tanıdığımız shannon rutherford'ın oynadığı film.
  • surukleyici bir film, zaman oldurmek icin birebir filmlerden. ancak 'yuh artik' demek icin sahne aramak gerekirse asagiya bakmak yeterli olabilir. filmi gordukten sonra cuneyt arkin filmleri artik cok normal gelmeye basliyor.

    --- spoiler ---
    liam abimiz (ki kendisine schindler s list nedeniyle saygi duymak gerekir) bir amerikalidir, arnavutluk tan fransa ya gelen bir arnavut elemana telefonda bidir bidir ingilizce bir seyler sayar, allahin kamili arnavut da hepsini anlar. ohhhaa efekti iste burada geliyor. adam fransa ya goceli bes on sene olmus daha fransizcasi tek tuk senin ingilizceni nasil anlar da cevap verir, ben burada ohhanesburger oldum. daha sonraki dovus, vurus, kiris, ucus, kacis, kaciris sahneleri hakkinda yorum yapmak istemiyorum, sozu mubalaga sanati temsilcilerinden luc besson abimize birakiyorum...
    --- spoiler ---
  • can sıkıntısına birebir film gerçekten. filmi izlerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. çevremdekilere şöyle tekme tokat dalıp, ordan oraya koşup, deli gibi araba sürüp, orta yaşlı olasım geldi. çekinmeden izleyiniz derim.
  • bu filmi "yahu mahmut bu kurşunlar arabanın kapılarından nasıl da geçmiyor, nasıl da buram buram amerikan sineması saçmalığı kokuyor bu yapıt farkettin değil mi? farketmemek elde değil oysa..." deme kapasitesi bulunan insanların izledikten sonraki yorumları içimi kıydı arkadaş. cümle uzun ve devrik oldu. neyse üzmeyelim kendimizi.

    ben de bu film hakkında diyorum ki; çok sevdiğim bourne serisiyle kapışacak düzeyde bir aksiyon filmi olmuş. aksiyon filmlerinde insanı gaza getiren şey bol titreşimli sahnelerden ziyade ana karakterin karizması ve konunun işlenişidir. liam neeson abimiz de süper olmuş. biriniz çıkınız da cüneyt arkın'ın şu filminde şöyle gaza geldim diyiniz hadi, gülerek gaza geleniniz varsa öğrenmek istiyorum. istatistik olur.

    dediğim gibi gayet süper sürükleyici bir aksiyon filmi olmuş.

    boş zamanınızda izleyebileceğiniz bir film=)))... bir de böyle tanım yapanlar var. yahu... aramızda dolu dolu sıçarken film izleyen arkadaşlar mı var? veyahut kitap okurken veya spor yaparken film izleyen mi var arkadaşım? nedir bu aksiyon filmlerini ikinci plana itme sevdası. fight club izlerken kültürel aktivite yapıyoruz da luc besson senaryo yazınca "ımmfhh... boş zamandaağğmırmırmmmrr..." diyenleriniz oluyor. yazıktır.

    fight club'da hayatın anlamını arayan adamdaki akla ümit bağlayanda kabahat. anlam bulanda kabahat yok, o delirmiş zaten.

    not: not mot yok çok kızdım, geçer şimdi.
  • --- spoiler ---

    - i don't know who you are. i don't know what you want. if you are looking for ransom, i can tell you i don't have money. but what i do have are a very particular set of skills; skills i have acquired over a very long career. skills that make me a nightmare for people like you. if you let my daughter go now, that'll be the end of it. i will not look for you, i will not pursue you. but if you don't, i will look for you, i will find you, and i will kill you.

    - good luck.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    - you don't remember me? we spoke on the phone two days ago. i told you i would find you.

    --- spoiler ---
  • liam neeson'un "kızım olmadan hepinizi sikerim" mottosuna imzasını attığı film olmuş. yol boyunca nice stereotip kullanılmış ki kendimizi yanlış insanları öldürüyor gibi hissetmeyelim. hatta besson da dahi midir nedir, amerikalıyı bile öldürürken kıllanmıyoruz çünkü liam'de irlanda aksanı var, orta sahada oynuyor. öldürecek de işkence de edecek tabii. bıktım ulan, kırık ingilizceyle konuşan kimi görsem if you see something say something moduna giriyorum. allahtan değişim programlarına dahil olamayacak bir yaşa geldik de böyle triplere girmeye artık müsait değiliz. bu filme giderseniz tribün liderinizi yanınıza alınız.
hesabın var mı? giriş yap