• babamın takamadığı rezervuar iç takımını ve lavabonun bataryasını ''senin yapacağın işe...'' diyerek ben değiştirdim. bu konuda çok iyiyimdir.

    edit: tamirat yapabilmekten prim kasmak mı? sanki kocaman kıçım var yazdık.

    her şeye laf sokma çabanızı bir keranara bırakıp olayı farklı açıdan düşünebilseniz keşke. mesela entrymi okuyan bir kadın “bende yapabilirim” diyerek tamirat yapmayı deneyebilir. toplum normları böyle yıkılır.
  • t: erkek çocuğu olmayan baba kızlarından birisini seçmiştir ve ona tamirci misyonunu yüklemiştir. bir şeyleri söküp takarken, kızını alet edevat çantasının üstüne oturtmuştur. minik kızımız gide gele işi kapmış ve (bkz: tamir yapan kadın) sıfatını almıştır.
  • türk erkeklerini şok eden kadın. benzin istasyonunda arabamın inen lastiklerini şişirmeye kalktığımda başıma alakalı alakasız 180 adam toplanıyor. aman abla dur ben yapayım, hanım efendi yardımcı olabilirim, yenge sen elleme ben hallederim. geçen artık birine ortalama bir orangutan yapabilri bunu çekil hemşerim ya dedim diye adamın kaçışını bir görecektiniz.

    valla kadın erkek demeden her türk genci en azından lisede temel su ve elektrik tesisatını onaracak bir eğitimden mutlaka geçmeli, seçmeli olarak da mobilyacılık ne bileyim fayans döşeme falan öğrenmeli. liseyi bitiren kadın erkek herkes en azından evinde avizeyi takabilmeli, bozulan sifonu yapabilmeli. gençler dolaptan su alıp içmeyi bile bilmiyor.
  • evinde tamirat malzemesi olarak bir düz bir de yıldız tornavidası olan bir kadın olarak başladığı tamirat kariyerinde hızlı adımlarla ilerleyen bendeniz, tam da bu gruba dahil edilesi bir kadın oldum. geçenlerde, eve taşınırken internetten alıp evde vidalayarak yaptığımız masa sandalye takımımın sandalyelerinden biri, çok da kaliteli olmaması bi de oturan bağzı insanların, üzerinde akrobatik hareketler yapması sebebiyle kırıldı. işte bir pazar günü, kırıldı gözüyle baktığım ve sonunun ne olacağına dair hiçbir plan yapmaksızın balkona attığım bu sandalyenin altını çevirip ''nesi varmış ki acep?'' dememle bitti bendeki evde ne bozulduysa onun tamircisini arayıp bulma takıntısı zira sandalyenin sorunu ayaklarındaki vidaların gevşemesi ve hatta bazılarının da düşmesinden başka bir şey değilmiş. o gün o sandalyeyi tamir etmekle kalmadım, diğer sandalyelerin de olası bir vida gevşemesi sonrası bacaklarının ayrılması suretiyle üstünde oturan kimseyi düşürmesi sorunu yaşamaması adına tüm vidalarını sıktım.

    o günden bu yana da elimde tornavida evde sıkılacak vida gördüğüm gibi sıkıyorum, asla dayanamıyorum gevşemiş vidaya. neyse işte, bu olaydan sonra balkondaki alüminyum çamaşır askısı kırıldı, yenisini alıp taktım. kendime koçtaş'tan değişik boyutlarda vidalar ve iki tane tornavida daha aldım bu gazla. çekiç vs. almadım çünkü şu ana kadar tamir işlerimde tornavida ve vida dışında ihtiyaç duyduğum bir malzeme olmadı. sonra genişleyen bu tamir aletlerime bir de silikon yapıştırıcı ve çeşitli tonlarda ahşap boyama kalemi ekledim. bu malzemelerle kırılan biblolar mı yapıştırılmadı, çizilen mobilyalar mı rötuş yapılmadı neler neler...

    hah şimdi gelelim, “yemek pişene dek bi koşu bunu yazayım” diye akşam akşam beni buraya getiren çokça gururlanmama sebep son tamiratıma... balkonun kapısının kolu nicedir kırıktı, kapıyı açanın elinde kalıyordu. elinden iş geleceğini umduğum misafirlerimden medet umduysam da bunun tamircisiz halledilecek bi iş olmadığına ikna olmam kapıyı 1 ay kadar o şekilde kullandıktan sonra oldu. sitenin kapılarını yapan firma ile irtibata geçtim ama bir sorunumuz vardı; hafta sonları çalışmıyorlardı. hafta arası müsait olduğum birkaç gün onlara uymadı ve ben artık onların bu işi çözebileceğine dair umudumu kaybettim ama pes etmedim.

    bir gün bu firmayı aradım adreslerini öğrendim ve gidip kapı kolumu kendim aldım. ısrarla sizin siteye bu kapı kolunu verdik deseler de benim içime sinmedi verdikleri kol ama onlar çok emin konuşunca direnmeden aldım. ''beyfendi yapar, yapamazsa da ararsınız biz gelir hallederiz'' sözlerine, ''aman da niye benim iki vida sıkamayacağımı düşünüyorsunuz?'' şeklinde bir karşılık verip münakaşaya girmek istemediğimden ''tamam'' dedim. akşam eve girer girmez yıldız tornavidalarımı aldım ve kırık kapı kolunu söktüm ve sonuç hüsran. aslında sonucun hüsran olduğunu anlamak için o kolu sökmeye hacet yoktu görsel ama adamların o kendilerinden çokça emin halleri benim kafamı karıştırmıştı. neyse yılmadım bugün yeniden gittim demirciler sitesindeki alüminyum doğramacısına ve aslında kapı değil pencere kolu almam gerektiğine beraberce karar verip üstelik 200 lira da para iadesini alıp döndüm. tıpkı önceki akşam yaptığım gibi çantamı yere attığım gibi yıldız tornavidamı kaptım ve ömrühayatımın en önemli tamiratını bu akşam yapmış bulundum. görsel

    şaka değil ha, kapı kolu tamir ettim. bir yıldız tornavidayla neler yapılabiliyor şu hayatta, inanılır gibi değil arkadaş. bir tamirat çantam olsa ben bu kapıyı bile evde yaparım zannederim bu hızla.
  • dolandırıcılar yüzünden kendi işimizi kendimiz hallletmek zorunda kalıyoruz. en azından bazı youtube videolarıyla onlarca lira vereceğimiz bir problemi şıp diye halledebiliyoruz.
  • babayı geçtim o başka bir konu ama bu memlekette usta dediğin adamlar genelde ufak tefek sorunları çözmek yerine "tesisatı komple değiştirmek" adamları olduğu için mecburen insan öğrenmek durumunda kalıyor.

    ben hem usta hem baba magduruyum. o sebeple alet çantam, çivi takimlarim, biri sajli üç tane matkabim ve nihayetinde usta catalim da var.

    elimizin altında internet oldukça sayıları daha da artacaktır bu kadinlarin ayrıca. güzel mi, güzel. beceri güzel şey.
  • benim bu, oyle yalniz yasadigimdan da degil. evde bildigin kocam da var ama yapmiyor adam, ya da bir seyi yapmasi gerekiyorsa kendisine 120 defa soyledikten sonra, belki 3 yil sonra falan yapiyor, onu yaparken de cikardigi patirtinin ve daginikligin haddi hesabi yok. o nedenle ben yapiyorum.

    artik oglumuz bile ogrenmis, bir sey bozulunca, bana gelip "anne tamir eder misin?" diyor.

    bazilarinin soyledigi gibi cirkin oldugumu da dusunmuyorum. sadece beceri isi, beceri ve icinde bulundugunuz diger durumlar sonucu gerceklesen seyler. ayrica muhendisim de, onun da belki etkisi vardir.

    ayrica ikea mobilya yapmak hobilerim arasindadir.
  • "kasaba minnet edeceğime sikimi koparır külbastı yaparım" atasözünü kendine düstur edinmiştir... bilir ki başkasına emanet ettiği iş ne doğru ne de düzgün yapılacaktır... zaten babası, kardeşleri gibi yakınları dışında hiç bir erkek bir kadına çıkar beklentisi yoksa bu şekilde bir yardımda da bulunmaz... o yüzden alırım elime matkabı duş başlığını da kendim takarım, şarjlı tornavida ile gardropları söker taşır birleştiririm... bir erkekten yardım isteyeceğime ölürüm ama o işi kendim yaparım...
  • (bkz: sen kaç beni tanıdılar)

    tanım: tamirat yapamayan kadından pek bir farkı olmayan ama daha çok yalnız kalan kadındır. kimseye ihtiyaç duymadığından kimseye eyvallahı da olmaz çünkü.

    duvar kağıdı kaplama, boya badana, perdelik montajı, tv ünitesi montajı, avize takma, priz tamiratı, elektronik lehim işleri, bahçe peyzajı vb klasik işler dışında, şu anda oturduğum evin dış cephe izolasyonunu bizzat ben yaptım. araştırıp köpükler vidalar gerekli kimyasalları alıp yapıştırdım. nihai sıvayı da yapacakken babamın şu evi rahat bırak artık diye serzenişte bulunmasına kızıp bıraktım.

    eve yaptırdığım dolapların montajı olsun, klima montajı olsun mutlaka müdehale ederim, usta geçinenlerin sen anlamazsın gibi sözlerini yedirtecek derecede en güzel şekilde yapılmasını sağlarım. hatta eve gelen inşaat işçisine duvar öyle kırılmaz böyle kırılır diye balyozu elime altmışlığım bile var.

    sonuç? : bildiniz!
    iki yumurta kıramayan arkadaşlarım çoluk çocuğa karışıp avm avm gezerken, ben tek tabanca yaşayıp acaba bahçede ne gibi değişiklikler yapsam diye düşünüyorum***
  • artık her şeyi en ince detayına kadar anlatan youtube videoları varken kadın/erkek fark etmez, herkes tamirat yapabilir. özellikle yurtdışındaysa korkunç işçi ücretleri sebebiyle gayet de mantıklı bir iş yapmış olur. bakmayın biz burada tembelliğe, üşengeçliğe alışmışız. bazen ustalar bizi delirtse de araştırıp gerekli malzemeyi bulmak, onu kullanmayı öğrenmek falan uzun iş gibi geliyor. ama iş başa düşünce yapılır. hatta insan kendi el emeğiyle bir şeyler ürettiği için kendini de çok iyi hisseder.
hesabın var mı? giriş yap