• devrim öncesi ve sonrası kübayı farklı bir bakış açısından aktarmış, seyredilebilir ama biraz uzun film. andy garcia'nın oyunculuğu gayet başarılı. ayrıca bir lancome ve mango güzeli* bir filme bu kadar yakışır dedirtiyor.
  • ideolojilere,siyasi görüşlere boğulmadan da devrimi yansıtan şahane filmler yapılabileceğini kanıtlamış bir filmdir.filmden çıkınca çevremde bir an olsun bej pantolonlu,beyaz gömlekli asil,romantik,beni dansa kaldıracak adamlar göreceğimi sandım ama nafile.
  • 2006 agustos tarihli,clive cussler'in altin kitaplar yayinevi'nden cikan son kitabi.dirk pitt'in numa başkanı olması sonrası,kurt austin üstüne kurulmuş romanda,kendileri adına kötü planları olan başka bir aile ile karşı karşıyayız.artık romanlarında,kötülügün dozunu yukselten clive cussler,atlantis bulundu'dan sonra belki de en kötü aile profilini çizmektedir.zira konu iyice fantastik bir hal almaktadır.
  • jose marti ile bitmektedir.
  • dvd'sinin arkasında da yazdığı gibi "film, garcia'nın memleketi küba'ya dramatik, tarihi ve romantik bir saygı duruşu niteliğinde." yani, birçoğumuzun sıkça düştüğü hataya düşmemek gerek; bir dönemde geçen filmler, illa ki o dönemin belgeseli niteliğinde olmak zorunda değiller, öyle olduklarını iddia etmedikleri sürece filmi ya da diziyi bu bakış açısıyla izlemek son derece anlamsızdır ve elbette hayal kırıklığı yaratır. aynı hatırla sevgili'nin dönemini birebir ve de eksiksiz anlatmasını beklemek gibi.

    bu yüzden, andy garcia'nın filmi yaparken "küba devrim tarihi"nin belgeselini çekmekten ziyade, o dönemi kendi gözünden ve bir kurgu üzerinden anlatmak istemiş olabileceği düşünülmelidir. ayrıca, her şeyini devrimle kazanmış insanlar olduğu gibi, aynı devrimle bu tür acılara düşmüş insanlar, aileler olduğunu kabul hatta tasavvur etmek bile neden bu kadar tabu, anlamak zor. film ya da dizilerde, olaylar genelde birkaç ayrı hikaye üzerinden anlatılmaktansa bir aile, bir arkadaş grubu vs üzerinden anlatılır ve evet, dolayısıyla bir nebze karikatürize edilmiş olur. ama bu demek değil ki anlatılan olaylar yaşanmamıştır. bir aileden iki çocuk ölüp üçüncüsü de kaçmak zorunda kalmamış olabilir asla ama bu olaylar farklı ailelerde teker teker yaşanmış olabilir.

    son olarak, maalesef kendini devrime körü körüne, hayatın başka hiçbir açısını, alanını düşünmeden, kendi yollarında olmayanları daha az önemli görerek adayan kişiler kimi zaman ailelerini mahvetmişlerdir. onları saklamak için hapse düşen, vurulan, ölen aile bireyleri, hem küba'nın hem bizim (olamamış devrimimizde) hikayelerimizde mevcuttur.

    işin yüzeysel kısmına gelecek olursak;
    film, sadece müzikleri, ines sastre'nin güzelliği ve mükemmel elbiseleri için izlenebilir. kocasının tabutu başında, kafasını eğdiği anda düşen gözyaşı sahnesi gerçekten çok etkileyici. izledikten sonra, dışarda yağmur yağarken beyaz perdeleri pencerelerden uçuşan bir evde olmadığınız, yazlık tiril tiril kıyafetler içinde dolaşamadığınız ve sokağa çıktığınızda o müthiş neşeli melodileri duyamadığınız için hemen küba'ya gitme isteği uyandırması da cabası.

    fakat son olarak, en önemlisi (imho):

    --- spoiler ---
    -is there another woman?
    -yes... liberty.
    --- spoiler ---
  • medya, radyo-tv-sinema, sanat sosyolojisi ile ilgili derslerde ilk öğretilen şeylerden biridir; kamera kimden yana bakıyorsa izleyici doğal olarak onun tarafı olur ve tüm olanları onun gözünden izleyip onunla empati kurarak bitirir izlediği şeyi. bu haberlerde de öyledir, dizilerde de, filmlerde de.

    bu sebepten biz de koca (gerçekten koca iki buçuk saat film.) filmi fico (andy garcia)'nun gözünden izliyoruz. yani orta sınıf üstü liberal algısıyla veriliyor mesaj.

    --- spoiler ---

    nedir filmimizin mesajları; öncelikle daha ikinci sahnede küçük oğlumuz ricardo'nun arıza bir çıkıntı olduğunu görüyoruz. babaya saygısızlık ne demek! tüm aile batista karşıtı olsa da yöntemleri bizim gözümüzde onları sıralıyor. "fidelist" küçük oğlan en rezili. ilk önce babaya saygısızlık yapıyor, sonra karıyı çocuğu bırakıp gerillalara katılıyor, sonra "dünya iyisi" batista polisini affetmiyor, amcasının mülklerine hükümet adına el koymaya gittiğinde amcasının kalp krizinden ölmesine sebep olarak iğrenç bir insan olduğunu tüm izleyicilere kanıtlıyor ancak bu aileden maksimum kertede kötü çıkmayacağından filmin sonunda hatasını anlayıp ağzına sıkarak pişmanlıkla kendini öldürüyor.

    ortanca evlat luis (lost'un richard'ı -sanırım bu adamın gözleri doğuştan sürmeli-) fidelist olacak kadar korkunç değil. devrimci hareketçi o. demokratik bir devrim tahayyülünde. (abisiyle -the great fico- bir muhabbetinde fidelin komünist olma ihtimalinden dehşetle sözediyorlar) o sadece kötü adamları öldürüyor. filmin daha başlarında öldürüldüğünden ülkesini seven, kahraman evlat olarak hem ailesi hem devrimciler tarafından seviliyor.

    gelelim great fico'ya; o zaten babanın (tomas milian) (baba da aynı benim babam yalnız. tek fark benim babam daha eğlenceli bir adam.) ve tüm izleyicilerin en büyük idolü. filmin başında adam dertsiz tasasız dans edip eğleniyor sonuna kadar. anca laf. bir tek icraatını görmüyoruz amcanın. batista polisinin kendisine söylediği gibi "what a artist" anca artistlik başka bir numarası yok.

    ironi mi yapacağım ciddi mi laf sokacağım gecenin bu vakti karıştırdığım için normal normal gitmeyi deneyeyim ben en iyisi.

    şimdi arkadaş, fico, sözüm sana. tüm ailen batista karşıtı sen dahil. ama baban dahil herkes bir şeyler yaparken (baba hiç olmazsa karşıt metinler falan yazıyor) sen laftan başka bir şey üretmiyorsun. devrim oluyor, tamam anladık, sevmedin, ona da karşısın. e arkadaş yine bir şey yapmıyorsun. filmin başından sonuna "aile aile" deyip sonunda ananı, babanı bile terkedip hayaller ülkesi amerika'ya kaçıyorsun. insan bu kadar mı bencil olur, bu kadar mı kendi zevkinin, rahatının peşinden gider.

    şimdi filmi de sen yaptığın, yönettiğin için andy diyerek devam edeyim müsadenle, anladık andy'cim liberalin allahısın. ama arkadaş bu kadar mı taraflı olunur bir filmde. diktatörlük dönemine dair iki üç hadise aktarıp sonrasına bir saat giydirmek yakışır mı delikanlıya? hem o che'nin hali neydi len? mahalle serserisinin az okumuşu (tip seçimi çok başarılı o ayrı) liberalizmi bile aşmışsın, soğuk savaş moduna girmişsin iyice. batista'nın polisini bile daha masum kılmışsın devrimcilere göre yahu. yok artık!! evet devrim senin şahane kabare eğlencelerinin devamlılığını sağlamıyor, evet devrim amcanın topraklarına el koyulmasını gerektiriyor. ki özünde zengin-yoksul ayrımının kalmasını hedefleyen bir hareketten başka ne bekliyorsun anlamış değilim ama arkadaş babanın anısına bile saygı duymayan devrim askerleri, saksafonu yasaklayan müzik muhafızları(!) yahu sovyetlere dair böyle abartmalara alışmıştık ama küba! tekrar ediyorum: yok artık.

    kardeşinin eski karısı (inés sastre) yeni hükümetle çalıştığı için izleyiciye "ihanet eden" rolünde vermeye çalıştın yine. halbuki kocasının inancındaydı o ve yapması gerekeni yaptığına inanıyordu. doğru yapıyordu yanlış yapıyordu.... bunu söylemek tamam, hadi bunu da anladık diyelim, ama "seni kullanmalarına izin verme" ne demek yahu? erkek kardeşlerine bunu söylemedi fico. kadın olduğu için mi kafasız ve kullanılmaya müsaitti aurora?

    yok be güzelim zenginin ferah ferah yaşadığı, orta ve alt sınıfa görece demokratik hakların verildiği, ennn diptekilerin ise kuytuda kendi kendine öldüğü bir hayat senin liberalizminde var sadece. devrimin aç parantez yani herkesin eşit olduğu , gerekiyorsa fakirlikte bile eşit olduğu sistemi kastediyor şair burda kapa parantez kan dökülmeden gelmesine izin vermez senin en iyisi liberal olan başkanların. dolayısıyla devrim ancak kanla gelir. ve evet fico gibi iki yüzlü ahlaka sahip insanlar, kendi rahatları için ailesini bile satar devrim geldiğinde.

    yiğidin hakkı yiğide, görüntüler, müzikler, o kadar uzun sürenin hızlıca akmasını sağlayan kurgu, oyunculuklar ve hepsinden ayrı olarak bill murray çok başarılı.

    yalnız bir şey soracağım; küba halkı nerdeydi tüm o iki buçuk saat boyunca bana bir onu açıklasan?

    --- spoiler ---
  • kanlı ihtilal sahnelerinde bile çok hoş bir estetik yakalayabilmişler. dans sahneleri filmin içine çok güzel yedirilmiş kesinlikle iğreti durmuyor ve hatta ayrılmaz bir parçası filmin. ama o nefis sahneler filmin önüne de geçmemiş. denge çok hoş olmuş. gözüme ve kulağıma da hitap etti bu film diyorum kısaca.

    (bkz: bravissimo)
  • andy garcia'nın gözünden küba devrimini anlatan filmdir. bir dönem filmi olmasının yanı sıra, dış çekimler için seçilen mekanları ve andy garcia tarafından bizzat seçilen müzikleri ile klip tadı da verir. (bkz: http://www.youtube.com/watch?v=umg5f7lvruo )
  • three trapped tigers 3 kişiden oluşan bir müzik grubu. hafif noise yapıyorlar dediğimde korkmayın zor değiller. noise trade isimli parçalarının videosu lezizdir. iyi de bir davulcuya sahipler.
  • --- spoiler ---

    olduğun yeri bilmiyorsan, tam ortasındasın demektir.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap