• belçika leuven üniversitesinden felsefeci ve sanat tarihçisi prof. dr. lieven de cauterın da gönderdiği mesaj ile desteklediği direnişin talebi.

    başbakan'a, adalet bakanı sadullah ergin'e, cumhurbaşkanı abdullah gül'e, dışişleri bakanı ahmet davutoğlu'na, türkiye'nin bm nezdinde daimi temsilcisi ertuğrul apakan'a, belçika'daki türkiye büyükelçisi nazif murat ersavcı'ya ve türkiye'nin ab nezdindeki daimi temsilciliğine selim kuneralp'a gönderilen mesajın içeriği ise şöyle:

    "to the prime minister of turkey,

    dear excellency,

    please take all necessary action to exhumate the corpse of ali yildiz from the common grave. it would be just that turkey as a state comes to grips with the past and restores respect and justice.

    i am very concerned that the mother and brother of ali yildiz will die in their hunger strike.
    thank you for your attention.

    prof. dr. lieven de cauter,
    philosopher and art historian,
    university of leuven"

    ***

    "sayın türkiye başbakanına,

    ali yıldız'ın cenazesinin toplu mezardan çıkarılması için gereken tüm tedbirleri almanızı rica ediyorum.
    türkiye'nin bir devlet olarak geçmisiyle yüzleşmesinin ve adalete olan saygısını tesis etmesinin doğru bir tavır olacağının kanısındayım.
    ayrıca, ali yıldız'in annesinin ve abisinin yürüttükleri açlık grevinin ölüme yolaçabileceğinden çok endişeliyim.
    ilgilinizden dolayı size teşekkür ediyorum.
    prof. lieven de cauter
    leuven üniversitesi
    felsefeci ve sanat tarihçisi"
  • hüsnü yıldızın 42 gündür devam ettirdiği açlık grevi direnişinin talebi.

    direnişin 42. gününden eylem günlüğü notları:
    "yurt dışından gelen misafirlerimiz oluyor peş peşe henüz ilk ışıklarıyla, yeniden görüşeceğiz diyorlar, festivale kadar nasıl olsa buradayız.

    alkollü bir abi kendi kimliğini ararken ne oldu bu dersim’e diyor. sabahın bu saatinde kendi halini sorgulamıyor ama. dersim’e çok şey olduğu yok!

    festival öncesi yurt içi ve yurtdışından gelenlerin palavra caddesine bir hareketlilik getirdiği gözleniyor kalın çerçeveli güneş gözlükleri ile yabancı plakalı araçlardan çadırımıza bakan gözler görmek sık sık mümkün oluyor. jöleli saçlarıyla erkekler ve askılı tişörtleriyle kızlar caddedeler, şıklık yarışı var. esnaf sanki bütün yıl bu günleri bekliyormuşçasına hazırlıklı.

    meydandan seyid rıza heykeline inmek kesin gerekiyor ve o anı resimleme, tezgahlar kurulu o bölgede daha çok süs eşyaları ile donatılmış. aracı olanlar araçlarıyla olmayanlar dik merdivenlerden yürümeyi göze alarak munzur kıyısına inip çay içmeleri gerekiyor. bu kadar güzel doğası olan bir şehir çok zor bulunur. ama çarpık kentleşme burada da izlerini gösteriyor. tarihe ihanet eder gibi munzur’un kenarına yapılmış çok katlı binalar görmek mümkün. evlerini müteahhite vermek için birçok ailenin sırada olduğunu üzüntüyle öğreniyoruz. belediyenin olanaksızlıklarını göz önüne alırsak bir on yıl sonra suyu ile o güzelim dut, erik, meşe ağaçlarını görmek hayal olacak. patikada yürüyüp toprağın kokusunu hissetmek, dağlardan esen rüzgâr olmasa neredeyse imkânsız. yüksek dağ köylerine yakın yerlerde esrar, hint keneviri tarlalarının olduğunu da söylüyorlar. doğunun paris’i diye kimilerince adlandırılan dersim yaz, kış muhteşem doğasıyla sadece turizm ile bile olsa ayakta durabilecek şansa sahip. fakat paris olmanın yan etkilerini bağrında en acı şekilde hissediyor. hayvancılık, arıcılık devlet baskısı ile bitme noktasında. artık dersim de geleneksel değerlerde acımasız yüzü veya hırsızlık olaylarının hiç olmadığı noktadan gün aşırı hırsızlık olaylarıyla karşılaşmak olağan bir hal almış. sonuç mu kapitalizmin her türlü kirli ilişkileri kardeşi, kardeşe düşman etmiş. alevi felsefesinin adı konmamış sosyalist ilişkileri, paylaşımcılığı aranıyor. aranıyorken suyun şişesi festivalde 1,5 liraya kadar çıkıyormuş. ortalama en büyük şehirdeki fiyatlarla yarışıyor, pahalılıkla. ilişkiler dejenere olmaya başlayınca temiz sevgiler yok sayılınca, direnenlerin ayıplandığı, dışlandığı yok sayıldığı, aşkın fiyatına konulunca… sabahın erken saatlerinde içip çadırımızda kendini arayan kişileri görmek mümkün.

    çadır mı dedik 42 günün açlığını gelen dost yüklü sözcüklerle, bir merhabayla geçmenin gururunun tokluğuyla direnişle resimlemek.

    belçikalı ilerici demokrat prf.lieven de cauterin kardeşimin cenazesinin toplu mezardan çıkarılması için başbakana elektronik mesaj çekmiş. aynı mesajı cumhurbaşkanı, dışişleri bakanı, adalet bakanı, türkiye’nin bm daimi temsilcisi ertuğrul apak’a, belçika’daki türkiye büyükelçisi nazif murat ersavcı’ya, türkiye’nin ab nezdinde ki daimi temsilcisi selim kuneralp’a iletmiş.

    hayat akıyor akıcılığıyla, keder ve üzüntüsü ile açlık ve toklukta. sürekli ziyaretimize gelen amcanın kızı evleniyor rize’de. düğün davetiyesi bırakıyor. sayın tayad’lı aileler mutlu ve gururluyuz çiçeğimizi göndereceğiz. avukatlarımız selçuk abi ve ebru bolca selam dolu kucaklaşmalarla geliyorlar. dostça uzun soluklu konuşuyoruz. trabzon’dan mektup aldık kayboldu misafirlerimiz vardı okuyamadık. büyük üzüntü içindeyim.

    kalben yanımızdaki dostlarımız yeryüzünün değişik yerlerinden arıyorlar, çok iyiyiz biz! siz de iyi olun yürekten selamlar. kızım, kardeşlerim, kuzenim ve arkadaşları sanatçı aynur’a caz konserinde ırkçı saldırıya protesto yürüyüşüne gidiyorlar. sanatçı, aydın ve gazetecilere bir gün önce yayınladığım mektubu çoğaltıp dağıtmışlar. beyazlar giymiş bebeğim anlatmış onlara babasının haklılığını. “en önde durdum babacığım” diyor. kurban olduğum kızım. bir tanem benim, seni çok özledim binlerce kez kucaklıyorum seni. ciğerimsin kızım benim. söyle demişti günlüğünde “babam bazen benim 11 yaşında küçük bir kız olduğumu unutuyor. her şeyini benimle paylaşıyor. ama olsun geçecek bu günler. ben babamı bu dünyadaki her kesten daha çok seviyorum” babası kurban olsun ha! iyi geceler bir tanem.

    21 temmuz 2011

    ali yildiz’ın abisi hüsnü yildiz

    www.toplumezarlaracilsin.com

    www.cenazemiziistiyoruz.blogspot.com

    cenazemiziistiyoruz@gmail.com
    "

    http://www.halkinsesitv.com/…-42-gun-20110721-1.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-42-gun-20110721-2.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-42-gun-20110721-3.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-42-gun-20110721-4.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-42-gun-20110721-5.jpg
  • direnişin 43. gününden:

    "gülümseyen dersim’e biz de göz kırpıyoruz. gece bütün yorgunluktan sıyrılmışız. hava ise bugün size çok rahatsızlık vereceğim diyor adeta.

    güzel ve güleç yüzlü ilyas ilk çayı ikram ediyor. ömer ayna fransa’dan gelmiş ismini babası koymuş. babasının anlatmış olduğu o dönemleri paylaşırken mahcup bir gurur yaşıyor. her gün gülüşünü esirgemeyen elçin geliyor. burnuna taktığı hızmayı kendisinin taktığını, aslında yaptığı işin tehlikeli olduğunu da sonradan öğrendiğini belirtiyor.

    avukatlarımız, halkın temsilcileri ebru ve selçuk geliyorlar. hüner sahip olduğun kartvizit değil onu nasıl ve hangi amaçla kullandığındır. onların söyleyemediklerini biz kimliklerinin arkasına böyle yazıyoruz.

    tutsaklardan selamlar geliyor. umut yüklü satırlar kazanacağız diye birbirleriyle yarışıyor. orada olamamanın burukluğu ile her bir günü bizim içinde yaşayan çadırın dönen tarihi yaprakları adeta mektuplar.

    ebru’nun kardeşi ve gelinimiz gidiyor sonra da ebru. bu kadar kısacık zamana böyle bir yürek kardeşliği olur mu; eh bilmeyenler iyi baksın, oluyormuş demek ki. çıkarsız bir sevgi bu tarifi ise sanırım aynı tabaktaki çorbaya kaşık sallamakta geçiyor. egosuz, organik yüz yüze gelmeler, samimiyeti paylaşmak ve yalansız vedalaşmalar. harcı sağlam binanın her bir duvarın güvenirliğine yaslanmak gibi. selçuk abiyle de bu duygularla vedalaşıyoruz. el sallamayı unuttuk arabasına özür ki özür…

    gözleri ile bizi bizleri alkışlıyorlar, müziğin melodisine ayakla tempo tutuyorlar. her geçen gün yaşama olan kutsal bağlılıkla kamuoyu yaratmak için gayretlerimizi arttırıyoruz. olumlu olarak aldığımız tepkilerin en iyi örneklerinden biri olsa gerek. yeni şafak gazetesinden köşe yazarı teodora doni arıyor. kendisine attığımız mailleri okuduğunu, çok etkilendiğini ve bilgisayarın başından kalkamadığını ama anlamadığı noktaların olduğunu söylüyor. anlatıyoruz süreci ayrıntılarıyla. samimiyetle konunun takipçisi olacağını, köşesinde konuyu yazacağını söylüyor. annemin elinden öpeceğini benim de kendime iyi bakmamı allah’ın yanımda olmasını diliyor. eşiyle birlikte verdiği mücadeleden bahsediyor. iki lafın arasında dersim’in tarihini doğasını ve önümüzdeki festivali anlatıyor davet ediyoruz. insanı arıyoruz, şerefe değer veren, soyutlanmamış değerleri hala barındırabileni kalbinde. insanı arıyoruz acıya sırtını dönemeyeni, ben, ben sadece ben demeyeni, vicdanı sıkıştırıp kendi dört duvarına. dilin pelesengi uçsuz, bucaksız her konuya hâkim ama bir adım atacak takati olmayanı değil. sen de kendine iyi bak eşine selamlar teodara.

    lastikli pantolonlarım ikiye çıkıyor, fiyakalı birde yeni gömlek gelmiş. teşekkürler…tayad’lı ailelerin kartları da şahane moral.

    soracak kimse yok. ford pikap kamyonette doldurulmuş uzun tüylü keçiler uzunca boynuzlarıyla mis gibi kokuyorlar. içim acıyor bu halde onları görmeye. birileri yaklaşıp içlerinden bir şeyler konuşunca oraya yöneliyoruz. onlara demir parmaklık vurulmuş. buraya özgü bu keçiler diyor ama beslenme alanları daraltılmış mecburen satmaya götürüyoruz. acımasız döngünün içindeki hayatta kalma mücadelesi bu. zorunlu bir ilişki köylüler ile keçilerinki.

    araya giren gece düşlerimizde birleştiriyor bizi. düşlerimiz ortak, düşlerimiz umutlu, düşlerimiz insan üzerine…

    23 temmuz 2011

    ali yildiz’ın abisi hüsnü yildiz

    www.toplumezarlaracilsin.com

    www.cenazemiziistiyoruz.blogspot.com

    cenazemiziistiyoruz@gmail.com
    "
    http://www.halkinsesitv.com/…-43-gun-20110722-1.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-43-gun-20110722-2.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-43-gun-20110722-3.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-43-gun-20110722-4.jpg
  • devam eden direniş

    44. günden:
    "birkaç kez uyanmanın dışında, rüzgâra asılı çadırımızın mavi renkli tentesiyle göz göze gelerek uyanıyoruz. insan ruhunun sınırsız özgürlüğünü temsil eden bu renk, bütünleşiyor direniş eylemimizle.

    gazeteler geliyor. manşetlerden köşe yazılarına taşınan ırkçılık söylemleri sayfa sayfa. yoksul halk çocuğu askerlerin ölümüne fırsatçı akbabalar gibi saldırıyorlar. sırça köşklerinde oturup, yüksek maaşlarının tokluğu ile diğer yoksul halk çocuklarını saldırganlaştırmak için yarışıyorlar. eğer bizim memed unutulacağı kesin kısa zaman aralığında ölmezse; halkları gasp edilmiş bir hayatta tutunmaya çalışacak. magazinsel bir eş, arkadaş, sevgiliyi sık sık değiştirmeyeceği için, en büyük aşkım deyip küçücük heyecanların ilk göz temaslarıyla evlenebilirse, evlenecek. muhtemelen sendikasız, sigortasız, güvencesiz, ölümün kaza taşeronunda işe başlayacak. gençliğin verdiği güven, “borç yiğidin kamçısıdır” egemen atasözüne de inanarak, hep borçları için çalışacak. en yüksek makamdan üç çocuktan aşağı çocuk sahibi olmayın propaganda saldırısına uğramıştır ki memed, aynada kendini tanıyamayacaktır bir süre sonra. çocukluğunun uğradığı şiddeti, çocuklarından, annesininkini karısından çıkarmaya başlamıştır. bencil bireyin ruhundaki tahribata karşı koyamaz ki, bencillik, ona kapitalizmin en büyük saldırısı olarak işlenmiştir. kimisi şiddetle geçen gençliğinden ötürü tetikçi, maşa olması kaçınılmazsa döner bir de eşine 17 bıçak, 4 mermi, çocuklarını boğmakla sonlandırır yaşamları. kendisine dayatılan açmazları açamayan memed işten atılır, tersanede düşer veya yanar. diyelim ki bu kötü senaryoların hiç biri olmadı; hayatın anlamını farkına bile varamadan her canlı gibi ölümü tadar sessiz, sedasız yitip gider. demagoglar mı? onlar gibi satılıklar kendi ülkelerini pazarlamakla, elleri çak yapanların kapı arkalarında nelerin satıldığını gizlemekle meşguldür köşelerinde ve memedler için çıkardıkları gürültü ırkçılığı, şovenizmi pompalamak içindir.

    birbirinden güzel insanlar kızlı, erkekli çadırdan içeri giriyorlar. hemen kaynaşıyoruz. “çay”, “olur” diyorlar. “nereden”, “istanbul, ovacıklıyız aslen”, “istanbul’un neresi”, okmeydanı”, “neresi ya kimlerdensiniz”, “dedem dededir”, “ayağı aksıyor mu”, “evet”, “ sakın erdal abinin…”, “evet…yoksa…”, “aynen”, “hüsnü abi arabana almıştım bizi babamla pikniğe gitmiştik. çok değişmişsin tanıyamadık”, “siz de büyümüşsünüz” erdal abi sen çok güzel bir insandın çocuklarına nasıl da yansımış. bu güzel tesadüf sonrası, erdal abi ile telefonda konuşuyoruz, pazartesiye diyoruz.

    ömer köse abi arıyor, ali osman köse’nin selamlarını iletiyor. parmaklıktan içeriye biz de direnişle bezenen selamlarımızı yolluyoruz. yurtdışından gelen misafirlerimizin sayısında belirgin bir artış var. büyük çoğunluk duyarlı davranıp çayımızı içiyorlar. yurt dışından ve içeriden hatırımızı soruyorlar.

    türbanlı bir ziyaretçimiz geliyor, uzun uzadıya konuşuyoruz. samimi, sıcak sorgulamaya başlamış bir çok şeyi ama umutlu değilim diyor. her şeye rağmen umutlu olmanın zorunluluğunu hissediyoruz dersim’in dimdik dağlarına bakarak. sessizce bizi dinleyen iki kadın misafirimiz halkın gözüyle konuşulanları dinliyor. biri mahcup “buradan her gün geçiyorum ama gelmedim hiç ve kendimi gelmek zorunda hissettim en sonunda ne yapabiliriz, imzaysa imza eylemse eylem…” diyor.

    hava karardıkça yıldızlar da daha belirginleşiyor, bizim ‘yıldız’ımız toprağın altından dersim’i aydınlatıyor adeta bunu hissediyoruz. dersim gün gün doğuyor, büyüyor…

    24 temmuz 2011

    ali yildiz’ın abisi hüsnü yildiz

    www.toplumezarlaracilsin.com

    www.cenazemiziistiyoruz.blogspot.com

    cenazemiziistiyoruz@gmail.com
    "
    http://www.halkinsesitv.com/…-44-gun-20110723-1.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-44-gun-20110723-2.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-44-gun-20110723-3.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-44-gun-20110723-4.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-44-gun-20110723-7.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-44-gun-20110723-8.jpg
  • elazığ halk cepehesi'nin hozat garajında açtığı destek ve imza masası ile bir kez daha yenilenen talep.

    http://www.halkinsesitv.com/…bildiri-20110723-b.jpg
  • devam eden direniş.

    24-27 temmuz arası eylem günlüğü notları:

    açlık grevi direnişinin 45. günü:
    "uzaklara bakıyorum
    dağlar yakın geliyor bana
    yakındakiler dağ gibi uzak
    dağları denizlerle kavuşturan
    sular çağırıyor
    rüzgâr sevinç taşıyor
    esir şehirlere
    rozanın çığlığı çarpıyor
    yüreğimizin ayaklarına
    gitmeliyiz
    kendi sularımıza dönmeliyiz
    ölüm günbatımı ise
    serin dağ başlarında ölmeliyiz
    gitmeliyiz
    düşlerimiz hala sıcakken
    mehmet özer

    daha iyi dinlenmiş hissediyorum kendimi. şimdi mis gibi çay ve jeli bom fena olmaz. yudumlarken ağır ağır çayı, kirli sakalı ve dostça sesi ile merhaba diyor; ben mehmet özer. ben hüsnü, hoş geldin şair adam. ellerinden öper günün ilk saatleri. sen de çayımızdan içer misin, bir de şu meydandaki 45.günümüze kendince bakar mısın? iyi biliyor buranın dağlarının gün batımı ve sularını. gitmeliyiz, düşlerimiz hala sıcakken… kendisinin yakın arkadaşlarının isimlerini paylaşıyor bizle. konuşacağım hepsi ile tek tek. aynı karelere resimleniyoruz. giderken aklında ikimizin de duyabileceği şekilde dillendirdiği “tıkandım” sözcüğünü not olarak bırakıyor.

    nazlı akıyor yüzüme attığım su keçisakalımdan süzülürken. musluğa eğildiğimde bileklerimin inceldiğini fark ediyorum. elmacık kemiklerim iyice belirginleşmiş tıpkı irice burnum gibi. çukurdan bakıyorum, dokunuyorum ayak bileklerimden boynuma kadar. bu zayıf beden benim. kaç beden zayıflamış olabilirim, kuşkulanıyorum sıfır beden bu olmasa gerek. hâlbuki çokça görmüştüm çokça belli etmemeye çalışmıştım bakışlarımı.

    aynaya yeniden bakıp tam 80 adım sonra günlüğüme uzanıyorum. “seni oradan çıkartıp alacağım” “canım kardeşim” böyle yazıyorum. böyle olacak kesinlikle bedenim zayıflarken ciğerimden yükselen sahiplik duygusuyla aceleci kimliğime bürünüyorum. dağ gibi yüksek ve o kadar göğe yakınken, hiç bu kadar güçlü olmadığımı düşünüyorum.

    stuttgart’dan bol alkışlı destek haberi geliyor. biz de onları meydan okuyan çadırımızdan saygı ile selamlıyor alkışlıyoruz. dönecek gün, büyüdüğümüz sokaklar saracak bizi. bu bir kavga faşizmle yürüttüğümüz. biz kazanacağız kavganın sonunda. haklı ile haksızın düğüşünü bir kez de ben vereceğim. başlarken demiştik, tankım topum yok diye. ama inanırım insana, sevgiye, aşka, inanırım çocukça, adalete, eşitliğe, paylaşmaya. özgür kılar beni bu taşıdığım duyguların tamamı ve güçlü. onların insana inanmaz yalanlarından ötürü sevmezler kimseyi, sevgileri yoktur. çocuklukları, adaletleri yoktur, eşitliği tanımaz, paylaşmaya yanaşmazlar. sahici selamları sıradandır, güvensizdir, kaçaktır, bencildir. olsun, çıktık şimdi aynı arenadayız. aklımda kalan binlerce yıllık tarih ve isimler. nefesimle nefes alan binlerce alnı bantlı dağ rüzgârı var. kollarımı açtım, alnımda gururla yeşerecek gülümseyişleri bekliyorum.

    seyit rıza parkına iniyoruz. annem, fidan ana, hasan amca ve hocamız. çay içeceğiz oturacak yer yok. hasan amca kızgın… kaşlarını çatma güzel amcam. halka rağmen halk için. sey uşen heykeline de uğruyoruz. bana deli demişlerdi hep gördünüz değimli iyi geceler zeka da deli kalanlar.

    25 temmuz 2011

    ali yildiz’ın abisi hüsnü yildiz"
    http://www.halkinsesitv.com/…-45-gun-20110724-1.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-45-gun-20110724-2.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-45-gun-20110724-3.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-45-gun-20110724-4.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-45-gun-20110724-5.jpg"

    ***

    ***

    ölüm orucu direnişinin 46. günü:
    "bir başka uyanıyor gün heyecanlı her zamankinden, anlat diyor kendini. hep anlatıyorum ya deyince bak bu fırsat her zaman geçmez ele sen anlat bence diyorum içimden.

    arkadaşlar tek tek traş olup elbiselerini değiştirip aralarında konuşuyorlar. kızlarımız, analarım yüzleri pak fakat durgun…

    kızım arıyor babacık nasılsın. iyiyim, sen. oğlum arıyor baba ne haber. iyiyim oğlum sen, iyiyim. senin sağlığın nasıl iyiyim oğlum gayet iyi, çay içiyoruz arkadaşlarla. baba kurban olsun size. kızım 11, oğlum 20 yaşında. yedi yıldır üçümüz birlikte yaşıyoruz. çok iyi bir aileyiz. duyarsız değiliz birbirimize sahici bir sevgi ve bağlılık var. yeme, içme ve diğer sorunları hallederken çok zorlanmam. elim lezzetli, dilim tatlı evim düzenli ve hijyeniktir. bu günün tarihi olan süresiz açlık grevinin rakamı gibi 46 yaşındayım ve emekliyim. ekonomik sıkıntım herkes kadar var-yok. ailece hayatı sorgular öyle yaşarız. hep daha ötesini düşünür hareket ederiz. emekli olunca her yıl bir şehir deyip antalya’ya gittik. tarihte haydutlara sığınak olmuş bu şehir bizi de kucakladı. sevdirdik kendimizi, biz de sevdik onu. sonra baktım dersim’den haber var. koştum bu yana. bazen benim gitmelerim gibi gitti sevgiler, parçalanırım ben de herkes gibi.

    yeni şafaktan teodora doni köşesinde yazdı bugün “sayın yıldız umut dolu ve hayatı çok sevdiğini söylüyor.”

    kemikler toprağın altından fışkırmaya devam ediyor. munzur’un en yüksek bölgesi kılıçkaya’da 89 kişinin olduğu toplu mezar, kemiklerin toprağın üzerine çıkmasıyla ortaya çıkıyor.

    basın açıklamasına hazırlıklar kontrol ediliyor. ben duş alıyorum, ütülü pantolon giyiyorum. basın açıklamamıza çıkıyoruz, gururlu sloganlar atıyoruz meydana. ben konuşuyorum. kardeşimin cenazesini almak için 46 gündür sürdürdüğüm süresiz açlık grevini ölüm orucu direnişine dönüştürüyorum. bu mücadelemin sonunda cenazemizi alacağımıza dair olan kararlılığı vurguluyorum.

    dersim dernekleri avrupa federasyonu başkanı yaşar kaya ve milletvekili hüseyin aygün kararımı gözden geçirmemi söylüyor. haklı mücadelemin yollarını arayalım diyorlar…

    amcam, beyaz baba ağır geldi değil mi takamam bandı diye şekerini yükselttin. üzdük mü seni, yüreğim kaldıramaz mı dedin. biz düşünemedik bunu dayanamaz bağışlarsın bizi sen, çocuklarına dayanamazsın sen.

    canım annem ne çok şey görüp yaşadın şu 46 yılda. alnımdaki bandı bir sen öpemedin. sarıldın sonra zaza kucaklamasıyla. bu gece senin yanında yatacağım. çayımı gözünün önünde birkaç sefer göstererek yudumladım, şekere diş biledim, öyle azda olsa rahatladın.

    fidan ana ile kumru ananın bakışlarındaki kararlılık ve alnımdaki yorgun öpücükler hiç gitmeyecek. gurur yüklü çünkü. gülseren, fatma, haydar ve hüsnüye’nin imzaları var. genç arkadaşlar sarılıyorlar sırayla. her tepkimi ayrıntılı inceliyorlar.

    çayı hak ettik sanırım değil mi mehmet. alnıma ilk konan dokunuşun sahibisin. bandımı çok güzel bağladın, sorumluluk zor şey ikiletmedin.

    ölüm orucu direnişimiz gelen ilk ziyaretçilerini ağırlıyor. mehtap var güzel. palavra caddesi kalabalık voltada. bizde de yorgun bir gecede kendimizi yaşamanın mutluluğu var.

    kalbi bu çadırda atan herkesi saygı ile selamlıyorum. üzüntümüzü üzüntü bilen, sevincimize türkü söyleyenlerin alınlarından öpüyoruz. iyi geceler yıldızların altına paylaşabilenler.

    25 temmuz 2011

    ali yildiz’ın abisi hüsnü yildiz

    tel: 0533 300 96 07

    www.toplumezarlaracilsin.com

    www.cenazemiziistiyoruz.blogspot.com

    cenazemiziistiyoruz@gmail.com
    "
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-00.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-01.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-02.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-03.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-04.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-05.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-06.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-07.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-08.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-09.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-10.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-11.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-12.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-13.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-14.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-15.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-16.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…46-gun-20110725-17.jpg

    ***

    ***

    ölüm orucu direnişinin 47. günü:
    "çadırımızın ilk ziyaretçisi postacı abi oluyor. dün içerken çayını anlatmıştı. kızı rahatsızlanmış diyarbakır’a götürmüşler üzülüyorum dedi. biz de üzüldük mektup amca eşine de üzüldük oda rahatsızmış. selamlar bolca ve şifalar diliyoruz.

    sincan 1 nolu f tipinden uzun kollarıyla uzatılan papatyaları alıyoruz. özlem, hasret ve umut kokuyorlar mis gibi taze ekmek gibi. karikatürdeki yetenek nasıl da göze batıyor. kardeşlerim, abilerim hünerli sözcüklerle mücadelemizi yaşıyorlar adeta. hepsini saygı ile selamlıyor, umut dolu yarınlarda hep birlikte diyoruz.

    henüz uzanmışken güneşten çökmüş kartonların altına mikail aslan ve iki alman arkadaşı dost ellerini uzatıyorlar. iyiyim ben çok iyi. sizleri de iyi gördüm. ortaya anlattıklarımızı mikail dostlarına çeviriyor. ilgiyle dinliyorlar. günün karesine düşüp vedalaşıyoruz. dün geceden beri telefon, sms ve maillerle daha bir merak ediliyorum. gururun arka penceresi, herkesin sesine yansıyor biliyorum. heeey bence siz bu gururu hiç de gizlemeyin, aksine doya doya yaşayalım hep birlikte.

    hatırlarsın düğümlendi sözcükler konuşamadım ben de ilk anda. abi dedim benle birlikte abin de döndü. abiydik tanımadığım abinle. bak hayat bu işte. benim de birçok kardeşim var hem de dünyanın her yerinden.

    bak örneğin almanya’dan anarşist tutsak werner brauner’den destek mesajı geliyor. “eğer şehitlere ve ölülere onurlu davranılması için mücadele ederlerse, bütün dünyadaki insanlar için mücadele etmiş olurlar.” teşekkürler werner, “yaşasın halkların kardeşliği” kucaklıyorum kocaman. ve hapishanede 54 gün sürdürdüğün ve kazandığın mücadelen içinde kutluyorum. böyle uzayıp gidiyor insana çıkarttığımız kimlikler.

    sadece bu anlar için kitaplar yazılabilir. yazılabilir de muhakkak ama hep bir cümle eksik kalır söylenen. o yüzden tekrar derim ki ben haklı, meşru ve insani olan talebim karşılanana kadar taşıyacağımız bandın gururu hepimizindir. “bu zincir böyle kırılacak”

    ziyaretçilerimiz geliyor yoğun bir şekilde, festivalde de sahne alacak olan sene dersim beyazlar içinde süzülüyor çadıra. samimi bir şekilde paylaşıyoruz direnişimizi. her türlü katkıya varım ben diyor kucaklaşıyoruz.

    tayad’lı aileler destek açlık grevi için toplandıkları yüksel caddesine polis saldırıp haksız bir şekilde gözaltı yapıyor haberleri geliyor. gözaltılara karşı kesk başkanı lami özgen, şair mehmet özer ve çhd genel başkanı selçuk kozağaçlı birer konuşma yapıp keyfiliği ve yasadışılığı protesto etmişler. bu haber çeşitli ulusal kanallarda yer almış.

    o iyi akşamlar selam veren güzel insanlar, merhabalarınızı çok önemsiyoruz. sağ olun gelmeniz yeterli. bu söz yeterli gelmedi de bu kadar çay şekerimi alınır. sağ olun. dayanışma ağında herkesin yapacağı ne varsa yapıyor.

    çay demlenir heyecanla haberi kovalanır kanallarda. su taşınır etraf temizlenir. herkes bir ucundan tutmuş olacak ki dünya sallanır bir kez daha dersim’den. haber gelir ankara serbest bırakılmıştır, açlık özgürce tutulmaya devam edilir. alkışlanır, açlık kutsanır bir kez daha onurlu duruş.

    sizi seviyoruz büyük aile; parçası olan her bir ferdine şükran duyuyordur evren.

    26 temmuz 2011

    ali yildiz’ın abisi hüsnü yildiz

    www.toplumezarlaracilsin.com

    www.cenazemiziistiyoruz.blogspot.com

    cenazemiziistiyoruz@gmail.com
    "
    http://www.halkinsesitv.com/…47-gun-20110726-01.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…47-gun-20110726-02.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…47-gun-20110726-03.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…47-gun-20110726-04.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…47-gun-20110726-05.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…47-gun-20110726-06.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…47-gun-20110726-07.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…47-gun-20110726-08.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…47-gun-20110726-09.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…47-gun-20110726-10.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…47-gun-20110726-11.jpg

    ***

    ***

    ölüm orucu direnişinin 48. günü:

    "açlık grevinde iken limonata çok içildiğinde fonksiyonu düşüyor, mutlak 50 bardaktan aşağıya olmamak şartıyla sıvı tüketmek gerekiyor.

    bitki çaylarından nane, limon, ada çayı ve yeşil çay almamak lazım. daha çok böğürtlen, kuşburnu, karışık bitki çaylarını içmek gerekiyor. misbon tarzı bayram şekerleri tüketmek gerekiyor. uzun soluklu direnişlerde enerji tasarruflu kullanılmaktadır. çok gerekmedikçe hareket edilmemeli farklı meşguliyetler ve konuşmalardan kaçınılmalıdır. düzenli egzersiz, okuma, sohbet ve sıvı tüketiminin çizelgesi çıkartılıp buna uyulmalıdır. b1 vitamini düzenli alınmalıdır. bu eylem biçimi ancak kişinin özgür iradesiyle alınırsa başarıya ulaşabilir. başlarken son ana kadar yaşayıp hayatı bütün vedalara da hazır olunmalıdır. eylemin kendisi iradelerin önce kendisi sonra düşman ile çarpışmasıdır.

    ellerinden öperim zeynep ana selamlarım amcama iyi olun lütfen.

    ben de sizleri tebrik ediyorum. ingiltere’den kartları postacımız baki abi getiriyor. diğer postacımız hüseyin abi geç kalmasının acısını tutsak mektupları getirerek çıkartıyor. ingiltere’den bolca sevgi, saygı, destek selamlarını, biz aynı aileden olabilir miyiz acaba sorusunun cevabını da alıyoruz. “ne fark eder zaten aynı şeyleri hissedip yaşamıyor muyuz” gözlerinizden öperim ben de, hepinizi yürekten kucaklayıp selamlıyoruz.

    aydın ve sanatçı dostlarımız için imza föyleri nerede arkadaşlar! biraz daha dikkatli düzenli olmalıyız. dün cezmi ersöz ile konuşmuştuk son durumumuzu. antalya’da imza gününde kızımla gidip toplu mezarları konuşmuştuk. sanırım mart 25 idi. “şizofren aşka mektuplar”da insan ruhunun girdiği girdabı sorguluyordu. armutlu’da canan ile zehra’yı yazacak kadar da mütevazi. ne gerekiyorsa yapmaya çalışacağım, ayrıca bunu her yerde de dile getireceğim. buraya, çadıra da bekleriz usta. “ertesi günlerin aşkı”nı belki yazarsın.

    hasan amcamız dönüyor iki günlük hastane maverasından. durmuyor çadırın tavanını güçlendiriyor tel çekiyor. yiğit insan kule yüksekliğindeki boyuyla hem görünüşünü birleştirmiş yol gösteriyor her konuda. palavraya ilk kez gördüğümüz bir amca ne ikram size diyor. akşam yemeği söyleyim mi. ben de 80’lerde bir ay açlık grevi yaptım. iyi yapmışsın amca bari iyi kilo aldın mı? kahkahalar içimizde atıldığı için mideler kasılıyor, olsun. son hikâyesi doğru ama şu sizin amca, babanız var ya cezaevleri için nereden bulmuşsa toplamış koca lastikleri getirip yolla üst üste koymuş. sonrası malum. yav ne adam yahu.

    96 gazisiyim ben haydar. açlıkla aran nasıl. iyidir arkadaş olduk. gülüyoruz karşılıklı ne diyeyim bilmiyorum. ama ali şimdi seninle öğünüyordur. abisiyle gurur duyuyordur. biz de duyuyor, öğünüyoruz. ali duyuyordur değil mi, bunu bilmek nasıl huzur veriyor biliyor musunuz. iç huzurun güzelliğini de biliyorsunuzdur. her gün yazmak gerek şikâyet etmeden. defteri tanık yapmak için tarihe. zorlanacağız günler ilerledikçe fakat bu kalem düşmemeli elden. şairi ya da yazarı değiliz çıkacak makalenin. çadırdan dışarıya taşan hayatların sözcükleriyiz. imlası yanlış, cümlesi düşük de olsa yazmalıyız. başka çadırlara yazıyoruz. onlar bilir duygularımızı. cezaevlerine yazıyoruz, sokaktaki öfkeye gecekondudaki duvara yazıyoruz.

    vardiya değişimine yazıyoruz. pencere kenarındaki kumrulara, özlem yüklü güvercinlere, tedirgin bakışlara ve şu anda daha fazla uzatmama engel olan güzel yeni konuklarımıza yazıyoruz. daha ileri gidiyoruz, arkadaşlar koşturmada çayı siz demler misiniz, sevgili konuklar. izmir eli değiyor çaya demeden, almanya suyunu iyi kaynatın diyor. eyvallah güzel dostlar. işık sizlerle daha parlak gecede.

    27 temmuz 2011

    ali yildiz’ın abisi hüsnü yildiz

    tel: 0533 300 96 07

    www.toplumezarlaracilsin.com

    www.cenazemiziistiyoruz.blogspot.com

    cenazemiziistiyoruz@gmail.com
    "
    http://www.halkinsesitv.com/…-48-gun-20110727-1.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-48-gun-20110727-2.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-48-gun-20110727-3.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-48-gun-20110727-4.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-48-gun-20110727-5.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-48-gun-20110727-6.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-48-gun-20110727-7.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-48-gun-20110727-8.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…-48-gun-20110727-9.jpg
  • halk savaşçısı, devrim şehidi ali yıldız, oligarşi güçlerince katledildikten sonra cenazesi bir gece yarısı toplu mezarlara gömüldü. 14 yıldır kayıp olan ali yıldız'ın cenazesinin dersim çemişgezek ilçesindeki toplu mezarlarda olduğu ise bu yılın başında ortaya çıktı. ne var ki toplu mezarların açılması ve cenazenin ali yıldız'ın ailesine verilmesi için tüm yasal girişimler, aylarca oligarşinin mahkemeleri tarafından oyalanarak geciktirildi ve sonunda iç hukuk yolları tükendi, halkın savaşçılarının cenazelerinden bile korkan devlet, görmezden gelmeyi seçti.

    ali yıldız'ın ağabeyi ise, kardeşinin cenazesini almak için 46 gün önce süresiz açlık grevine başladı. dersim yeraltı çadırında 45 gündür devam eden açlık grevini, yurdun her yanında yapılan eylemleri, imza kampanyalarını ise devlet yine görmemezlikten geliyor. oligarşi kan istiyor, halkın savaşçısının cenazesini bedel ödenmeden vermeyeceğini söylüyor. ali yıldız'ın kardeşi hüsnü yıldız ise teslim olmayı, kabullenmeyi reddediyor.

    işte bu yüzden devrim şehidi ali yıldız'ın ağabeyi hüsnü yıldız, 25 temmuz 2011 tarihinde, toplu mezarlar açılsın, ali yıldız'ın cenazesini geri verin talepleriyle, 45 gündür devam ettirdiği açlık grevi direnişini, eylemin 46. gününde ölüm orucu eylemine çevirdiğini açıkladı.

    onurlu direnişi ile hüsnü yıldız, faşizmin tüm taktiklerine, tüm ahlaksızlıklarına rağmen teslim olmayan, boyun eğmeyen bir halkın iradesidir.

    cenazelerimizi istiyoruz, alacağız.
    yaşasın ölüm orucu direnişimiz.

    ***

    hüsnü yıldız'ın ölüm orucu açıklaması:
    "üresiz açlik grevi direnişimi ölüm orucuna dönüştürüyorum!

    benim adım hüsnü yıldız!

    hayatın bana verdiği sıradan yaşama şansını kullanmaya çalışan biriyim. 7 yıldan beri iki çocuğumla birlikte yaşamını sürdüren bir babayım aynı zamanda.

    6 ay kadar önce, yıldız ailesi olarak; 14 yıldır kayıp olan kardeşim ali yıldız’ın dersim’in çemişgezek ilçesinde ortaya çıkan bir toplu mezarda olduğunu öğrendik. o günden itibaren annemin, babamın ve bizlerin ziyaret edebileceğimiz bir mezar taşı olsun diyerek, adliye adliye dolaştık ama devletin tüm kapıları yüzümüze kapatılarak, mezarımız bize teslim edilmedi.

    bir mezar hakkınız değil denildi. soruyorum bir mezar herkesin hakkı değil midir?

    tüm başvurularımıza rağmen talebimiz karşılanmayınca dersim meydanındaki yeraltı çarşısı üzerinde çadır kurarak süresiz açlık grevine başladım. benim ve ailemin tankı topu yok. yasalar çıkarma, karar verme gücümüzde yok. bedenlerimiz var. işte ben de bedenimi mücadele silahı yapıp, açlık grevine başladım. çünkü başka bir silahım yoktu.

    konunun birinci derece sorumlularından akp iktidarının adalet bakanı sadullah ergün’e konunun tüm detayları 1 saat kadar bir sürede anlatıldı. ama aradan 2 haftaya yakın bir süre geçmesine rağmen bir adım atılmadı.

    devletin gözü açlık grevi çadırımızı görmedi. devletin kulağı sesimizi duymadı. devletin eli mezarımızı açmadı.

    “cenazemizi almanın bedeli neyse ben onu ödeyeceğim.” demiştim.

    insan yaşamına, hakkına ve ölüsüne devletin açtığı bir savaşsa bu, ben de bu savaşı görüyorum ve süresiz açlık grevi direnişimi 45.gününden sonra, ölüm orucuna çeviriyorum. bu kararı özgür irademle, insan kalabilmek adına kendim aldım. cenazemiz alınana kadar da bu kararımdan geri dönmeyeceğim.

    cenazemizi istiyoruz!

    toplu mezarlar açılsın!

    25 temmuz 2011

    ali yıldiz’ın abisi hüsnü yıldız"
  • açlık grevi direnişini 25 temmuz'da ölüm orucuna çevriren hüsnü yıldız'a alman anarşist tutsaktan destek mesajı geldi. halkınsesi'nden haberin tam metni:

    "almanya’nın sehnde hapishanesinde bulunan, alman anarşist tutuklu werner braeuner, kardeşi ali yıldız’ın cenazesini almak ve toplu mezarların açılması talebiyle hüsnü yıldız’ın başlattığı ölüm orucuna destek mesajı iletti.

    werner braeuner de tutuklu bulunduğu hapishanede, yenilemeyecek şekilde kendisine verilen yemekleri protesto etmek amacıyla 8 mayıs 2011 tarihinde başlattığı açlık grevi direnişini, eyleminin 54.günü – 30 haziran 2011’de zaferle bitirmişti. 2001 yılından beri tutuklu bulunan werner, ülkemizdeki büyük direnişi takip etmiş ve desteklemişti. hapishanesindeki yemekler yenilmeyecek derecede kirletilerek verilmeye başlandığında, (yemeğin içine pislikler veya böcekler atma şeklindeki) gibi aşağılayıcı uygulamalara karşı süresiz açlık grevi başlatmış ve taleplerinin avukatı aracılığıyla hapishane idaresi tarafından kabul edilmesi üzerine direnişini bitirmişti.

    werner braeuner’in hüsnü yıldız’a gönderdiği mesaj:

    dersim/tunceli'de açlık grevi yapan yoldaşlara, toplu mezarların açılması ve ali yıdlız'ın cenazesini alma yönündeki sade ve kesinlikle haklı olan, kolay karşılanabilecek talepleri için büyük ve kuvvetli dayanışma ve desteklerimi iletiyorum.

    dersim/tunceli'deki yoldaşlara benden büyük devrimci, yürekli selamlar. onlar insanlık onuru ve insan hakkı için mücadele ediyorlar. insanlar, eğer şehitlerine ve ölülerine onurlu davranılması için mücadele ederlerse, bütün dünyadaki insanlar için mücadele etmiş olurlar!

    werner braeuner
    20 temmuz 2011
    jva sehnde
    schnedebruch 8
    d-31319 sehnde / almanya"
  • direnişin 49. gününden notlar:

    "07.00 saat sesler sıcak tanıdık. göz kapaklarını ovuşturarak bakıyorum kimler varmış. hoş geldiniz. tayad, hoş geldiniz. sırtlamışsınız kavga ve umudun yükünü. bilgen, bilgen hoş geldin tatlım, kızımın idil kültür merkezi çocuk korosundan arkadaşı çok sevdiği samimi olduğu üstelik.

    mektuplar geliyor yine uzaklardan ilişiyorlar kalplerimizin en güzel yerine “demiş ki bir arap şairi; ‘kim ki dağlara çıkmayı göze alamıyorsa hayatı boyunca kuytuluklarda yaşamaya mahkûmdur’ kazanacağımıza olan inançlarını” dile getiriyorlar. çünkü diyorlar “onurlu bir ölüm, zalimlerin esareti altında ölmekten iyidir”

    “merhaba hüsnü abi,

    sana merhaba demeyeli yıllar oldu değil mi… demesek bile her karşılaştığımızda hep berabermişiz hissine kapılırdık hatırlarsan. oysa ki aradan yıllar geçmiş olurdu şu an olduğu gibi.

    ilk merhabamızda nesli suyu bekliyordunuz. o nasıl bekleyişti öyle heyecan, özlem, özveri, sabırsızlık hepsi bir aradaydı. ve sonunda ismi de netleşmişti. ismi nesli su olacaktı… size ailemize yakışan bir isim, tertemiz, su gibi berrak…

    bu karşılaşmamız çok farklı oldu; haberini ilk okuduğumda dakikalarca baktım, düşündüm paylaştığımız her şey (çok şey sayılmasa da unutulmaz) gözümün önünden geçti. ama inan bana hiç şaşırmadım. gözlerine baktığımda acı, öfke ve büyük bir huzur gördüm. her zamankinden daha yakındın.

    belki bir gün gerçekten karşılaşırız kim bilir… karşılaşmasak da biz hep beraberiz biliyorsun ve yine yiyecek sadece dört zeytinimiz varken, dördünü paylaşmanın buruk ama tatlı mutluluğunu bu seferde açlığını paylaşarak yaşıyoruz. zor günlerimizde olduğu gibi. sen de çok iyi bilirsin ki; aradan yıllar geçse de hiç beklenmedik dertler, tasalar, acılar gelse de başımıza biz bize ait olan güzellikleri taşıdığımız sürece yine birbirimizi bulur ve paylaşırız acıları, mutluluğu ve özlemi ve açlığı…

    bak yine bir aradayız. bu sefer bizi birleştiren alimiz… alilerimiz… sen sadece gözlerinde sorardın onu. şimdi tüm bedeninle, beyninle, kanın, canınla soruyorsun… ona kavuşacağından, kavuşacağımızdan eminim abi… şimdi bile farkındasındır. binlerce ali var etrafında… dünyanın bir ucundan diğer ucuna kadar… bu soyut bir şey değil, gerçekten hepimiz aliyiz şimdi… seni sizleri ali’nin sevgisi, bağlılığıyla, özlemle kucaklıyor, annemizin ellerinden öpüyorum. oradaki herkese selam ve sevgimizi yolluyoruz.

    kardeşin…”

    paylaşmak istedim geçmişten gelen merhabayı.

    doktorlar geliyorlar, biraz da kan alarak kontrol ediyorlar sağlık durumumu…

    önce ingiltere’den aramıştı geleceğim diye, sonra ankara’dan aradı geliyorum diye. ismi semra eren. kardeşi faili meçhul... konuşuyoruz, dertleşiyoruz. samimi, sıcak... sonra bir bakıyoruz aynı köylü çıkıyoruz. hayat o kadar güzel tesadüflerle dolu ki dersim’de...

    oldukça yoğun ziyaretçi akınımız var. insanlar desteklerini benimle paylaşmak istiyor. görmek, konuşmak ve anı görüntüleme peşindeler. maya-der’li ve barış anneleri karanfillerle geliyorlar. sıcak sohbetimiz kürtçe, zazaca ve türkçe devam ediyor. devletin yurtsever ve devrimcilere uyguladığı şiddeti yok etme politikasını, faili meçhulleri, gözaltında kayıpları, toplu mezarları, konuşuyor acılarımızı paylaşıyoruz.

    6225 imzamızı tayad’lı aileler, maya der’li barış inisiyatifi anneleri ve devrimci kurumların desteği bir yürüyüşle sloganlarımız eşliğinde postaneye, tbmm’ye verilmek üzere imzalarımızı postalıyoruz. eylemimizi palavra caddesinde 15 dakikalık oturma eylemiyle bitiriyoruz. bugün 1000’e yakın imza toplamışız, tabi bunlar gönderdiklerimizin dışında.

    kızım su gün boyu dağıttığı bildirilerden yorgun boynumda dolanıyor. kaçıncı öpücüğüdür boynuma serinlik veren. yüzünde karışık bir hüzün var çocukça. arada fırsat buldukça bir birlerine su atıyorlar bilgen. havanın sıcaklığında bir tek bu oyun oynanır değimli. gelmesini çok beklediğimiz kızım su beklemenize değdi diyor. hiç tanımadığı, tanıyamayacağı yürekleri üzerine gömlek gibi giyiyor.

    28 temmuz 2011

    ali yildiz’ın abisi hüsnü yildiz

    tel: 0533 300 96 07

    www.toplumezarlaracilsin.com

    www.cenazemiziistiyoruz.blogspot.com"

    cenazemiziistiyoruz@gmail.com
  • ankara yüksel caddesinde, tayad'ın yaptığı 2 günlük oturma eylemi ve açlık grevi ile polisin tüm saldırılarına rağmen bir kez daha yükseltilmiş talep.

    26 temmuz günü sabah saatlerinde direniş çadırının kurulması ile başlayan eyleme polis saldırarak 7 tayad'lıyı gözaltına almıştı. saldırı sırasında polis tayad'lı kadınlara tacizde bulunarak ahlakını bir kez daha ispatladı. gözaltına alınan 7 tayad'lı ise görütüldükleri çankaya emniyet müdürlüğünde, polis aracından bir saat boyunca inmeyerek, sloganları ile polisin ahlaksız tavrını ve tacizci polisleri de teşhir etti.
    http://www.halkinsesitv.com/…ir-2gun-20110727-8.jpg

    tayad'lılar saldırı ve gözaltıların ardından oturma eylemine devam ettiler ve direniş çadırı ve imza masasını tekrar kurdular. polis bu çadıra da saldırı için önce hazırlık yaparken tayad'lılar da kararlı tavırları ile eylemlerini sahiplendiler ve polis geri çekilmek zorunda kaldı.

    akşam saatlerinde sebepsiz olarak gözaltına alınan ve polisin herhangi bir suç unsuru gösteremediğinden savcılığa çıkaramadığı ve serbest bırakmak zorunda kaldığı tayad'lılar çadıra alkışlar eşliğinde geri döndü ve eyleme devam edildi. 18 yaşından küçük olduğu için çocuk şubeye götürülen yaşar tolan ise bu bahane ile ertesi güne kadar gözaltında tutuldu.
    http://www.halkinsesitv.com/…ir-2gun-20110727-1.jpg

    saat 00.30'da, çadırda az sayıda kişinin kalmasını fırsat bilen akp'nin polisi bir kez daha çadıra saldırdı ve üç tayad'lı gözaltın alındı.

    saat 01.00'da ise tayadlılar "“baskılar, gözaltılar, tutuklamalar bizi yıldıramaz” pankartı ile oturma eylemine başladı ve saldırılarla sindirilemeyeceklerini bir kez daha gösterdiler.

    27 temmuz sabahı ise eylem daha da kalabalıklaştı ve çadır tekrar açıldı. bu sırada basına sözlü bir açıklama yapan tayad sözcüsü, “ülkemizde işgalci denilerek gözaltına alındık, toplu mezarlar gerçeğini anlatmaya devam edeceğiz, biz anayız, babayız, cenazelerimizi istemek en doğal hakkımız, buradaki programımız iki günlüktü ama bize müdahale oldukça burada oturmaya devam edeceğiz.” derken oturma eylemine devam edildi.

    http://www.halkinsesitv.com/…ir-2gun-20110727-2.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…ir-2gun-20110727-4.jpg
    http://www.halkinsesitv.com/…ir-2gun-20110727-5.jpg

    oturma eylemi toplanan imzalar ve dağıtılan bildirilerle devam ederken, serbest bırakılan yaşar tolan da tayad'lıların slogan ve alkışları ile karşılandı.

    gece gözaltına alınan 3 tayad'lı da 16.30 civarında serbest kalınca, yüksel caddesine gelerek oturma eylemi açlık grevine kaldıkları yerden devam ettiler.

    saat 18.00'da açlık grevi çadırı önünde bir müzik dinletisi verildi. halkız biz türküsünün ardından ali yıldız için dersim'de doğan güneş türküsü okundu ve halaylardan sonra basın açıklamasına geçildi. tayad adına yapılan basın açıklamasında ise ali yıldız'ın abisinin ölüm orucuna ve toplu mezarlar gerçeğine değinilerek gözaltıların tayad'lıları yıldıramayacağı ifade edildi.
    http://www.halkinsesitv.com/…ir-2gun-20110727-6.jpg

    açıklamadan sonra tayad'lı semiha eyilik gözaltında yaşananları anlatan bir konuşma yaptı. gözaltında polisin tacizini ve işkenceyi anlattı. özellikle tacizi anlatırken akp'nin polisinin gülmesi ise dikkat çekiciydi.

    kesk, bes, kaldıraç ve bazı devrimci yapılardan insaların da destek verdiği açıklamanın ardından, polisin tekrar saldırmayı denememesi üzerine eylem planlandığı gibi 27 temmuz akşamı sloganlarla bitirildi.

    http://www.halkinsesitv.com/…ir-2gun-20110727-7.jpg

    tayad'ın açıklaması:
    "toplu mezarlar açilsin!

    ali yildiz'in cenazesini istiyoruz!

    26 temmuz 2011 yüksel caddesinde, 1997'de dersimde katledilen ve toplu mezara gömülen ali yıldız'ın ailesinin evlatlarının cenazesini alabilmek için başlattıkları açlık grevine destek vermek için 2 günlük açlık grevi yapmak istedik. sabah 10.30'da çadır ve imza masamıza polis tarafından müdahale edildi ve gözaltına alındık.

    yüksel caddesine aylardır herkes çadır açmasına rağmen, biz tayad'lılar, yaptığımızın yasadışı olduğu öne sürülerek gözaltına alındık. akşam saatlerinde serbest bırakıldık.

    gece 12.00 civarında yine sivil polisler ve çevik kuvvut çadırımıza ve açlık grevimize saldırdı. gece kalan 3 tayad'lıyı gözaltına aldı. isimlerini öğrenebildiklerimiz tuncer gümüş, ilhan kayave volkan ... şu saatlerde onlar da serbest bırakılmış durumdalar.

    ankara polisi, ankara'da eşkiyalığa soyunmuş durumda. sabah gözaltına alınan tayad'lılar masa açar açmaz polisler gelip orayı işgal ettiklerini söylüyor.

    bu ülkenin toprakları emperyalistlerin işgali altındayken biz kendi topraklarımızda gözaltına alınıyoruz. vatan topraklarımızı işgal eden incirlik üssünü kuşatsınlar öncelikle, oradaki işgalcileri gözaltına alsınlar. biz tayad'lılar; emperyalistlere ve onların işbirlikçilerine boyun eğmediği için katledilen devrimcilerden ali yıldız'ın toplu mezardan çıkarılması talebiyle ölüm orucunun 47. gününde bulunan abisi hüsnü yılıldız'a destek vermek için açlık grevi ve oturma eylemi yaptık.

    her annenin babanın çocuğunun mezarının olmasını istemesi kadar doğal bir şey olamaz. biz hüsnü yıldız'ın çağrısına, talebine sahip çıkıyoruz.

    bugün hüsnü yıldız açlık grevini ölüm orucuna dönüştürmüş durumda. artık adım adım ölüme yürüyor. tek isteği kardeşinin bir mezarı olsun. tek istediği nasıl katledildiğini bile bilmediği kardeşinin, toplu mezarda çıkan cesedinin kendilerine verilmesi.

    ama bu istek bile ülkemizde karşılanmıyor. akp iktidarı toplu mezarları savunuyor açıkça. toplu katliamları savunuyor. hüsnü yıldız'ın başına gelecek herşeyden katliam savunucusu akp iktidarıdır.

    toplu katliamları savunan akp iktidarı ve onun polisi iki gündür buradaki eylemimize karşı tahammülsüzce saldırdı ve işkenceci yüzünü gösterdi. buna rağmen talebimizi haykırmaya devam ettik. hüsnü yıldız'ın yanıdayız.

    toplu mezarlar açilsin!

    ali yıldız'ın cenazesini istiyoruz!

    kahrolsun faşizm yaşasin mücadelemiz!

    anaların öfkesi katilleri boğacak!

    adalet istiyoruz!

    tayad'lı aileler"
hesabın var mı? giriş yap