• (bkz: ekmek parası)
  • (bkz: en kalitesiz akademisyenlerin türk olması)

    50 karakter dert değil de ülkede bilime ne kadar değer verildiği daha ilköğretim müfredatlarından belli. ayrıca akademisyenlerin kazandığı paralar da ortada. tüm genellemelerle beraber bunun da yanlış olduğunu düşünmekle beraber varsa böyle bir şey bilimin ekmek parası olmaktan çıkması lazım ki sonuç değişsin.

    peşin not: akademisyen değilim.
  • yarı yarıya doğru önermedir. çok iyi bilgili akademisyenler olduğu gibi sadece soyadı birliğinden okula girebilmiş niteliksiz akademisyenler bolca vardır.
  • sadece benim öğrenim hayatımda karşıma çıkan; bağzı türk akademisyenlerin istisna olduğu önerme/genelleme.

    prof. dr. ali esin
    prof. dr. orhan kuruüzüm
    prof. dr. ferda erdem
  • tipik genellestirme hastaligina dusmus insan tepkilerine bir ornek. yalnizca matematik alaninda bile gayet kaliteli akademisyenler sozkonusu onermeye karsit kanit olarak sunulabilir.
  • torpille akademisyen olunursa budur olacağı. liyakata dayalı bir sistem yok. adamın varsa prof olmak zor değil, bir iki intihal bildiri poster yürür gidersin. nice prof var kendisi branşının temel bilgilerinden yoksun ama maaşı alıyor, sağda solda profesörüm diyor. prof olup ta türlü suç işleyen tipler var, hırsızlıktan tacize yolsuzluktan darpa yaralamaya kadar. ama bunların profluğunu alamıyorsun. adam cinayet işlese yine profum diye gezebiliyor, birçok meslekte bu yoktur, bunlarda var. bir de en tuhafı intihal yani bildiğin emek hırsızlığı sabit bile olsa zamanaşımı koymuşlar, adam yırtıyor. yani çal bir hintlinin eserini türkçeye çevir, zamanaşımı dolana kadar sen doçentlik al profluk al, ses çıkmasın. sonra intihalin ortaya çıksın zamanaşımı geçmiş dersin, kitabın satılmaya devam etsin, profluğun doçentlğin dursun. artı dekan mekansan ona da bir şey olmasın. hayat bunlara hayat, kötünün bu kadar korunduğu kollandığı başka bir meslek yoktur, tabi türkiyede sadece...
  • şartların da bunda etkili olduğunu düşündüğüm olay. gerçekten böyle bir genelleme yapmak ne kadar doğru olur onu da bilmiyorum. bizim üniversitede business finance derslerine giren zehir gibi bir hoca var bugün kıyafetten kesme biz bez parçasıyla tahta siliyordu tercihen değil zorunluluktan. güleyim mi üzüleyim mi bilemedim. yetkilelere sesleniyorum imkanlar bir çok üniversitemizde imkanlar çok kısıtlı. kıyma yokken köfte beklemek ne kadar imkansızsa bolca iyi akademisyen beklemek de o kadar güç. aradan iyiler çıkmıyor mu kesinlikle çıkıyor onlar da eti kendi bulup köftenin kıymasını kendi çekenler. ellerinden de öperim kendilerinin.
  • türk akademisyenleri değil türk akademileri kalitesizdir. ama velakin millet nereden bilsin üniversite binası olunca sanıyorlarki herşey tam. ulan ben tezimi yazmak için 4 proje değiştirdim. ilki 100.000 tl usa ile ortak proje idi onay çıkmadı tezi ufalttık kendi içimizde yapalım dedik 50.000 tl oldu ama o parayıda bulamadık sonra bütceyi 10.000 tl yapdık ama o parada cıkmadı. artık bende yıldım hocamda, yaptık bir tez oldu bitti.

    haa ilk tez konum şu anda amerikada 300.000$ lık bütce ile yapılıyor ve ilk yıl en iyi bilim projesi ödülünü aldı bu yıl ek bütce istendi 100.000$ daha verilecek. fikir benim, proje benim ve hocamı ama projeyi yapan adamlar eee sonra akademisler kalitesiz...

    bi siktirin gidin efendim....

    edit:
    1- sadece başlığa serzeniş için yazmıştım ama baya yoğun bir mesaj yağmuruna tutuldum.

    beni en çok üzen konu ise şu yazdıklarımdan bile siyaset cıkarmaya calışanlar oldu nasıl bir zihniyet içindeler inanın aklım almıyor.

    benim burada dikkat çekmek istedigim konu akademik sistem.

    sistem akademisyenleri o kadar yoruyor ve bezdiriyorki en sonunda akademisyenlik için ya sisteme uyuyorsun yada cekip gidiyorsun benim gibi.

    avrupada akademisyenler kendini h indeksi ile överken bizde h indeksi nedir bilmeyen akademisyen dolu (h indeksi yaptığın yayınlardan aldığın referans sayısına göre hesaplanan sistem. yani bir makalene ne kadar atıf yapılıyorsa o yayın o kadar değerli demek anlamına geliyor. yani yayının orjinal olması size saygınlık getiriyor) ama türkiyede doçent olabilmek için içerige bakılmadan yayın sayısına göre bir kurul degerlendirip sözlü yapıyor ve doçent oluyorsunuz. yayınlar incelenirken en cok intihal varmı yokmu diye bakılıyor ama yayın özgünmüdür degilmidir bakan yok.

    akademik sistem o kadar yanlış temeller üzerine kurulmuş ve bu duruma akademisyenler o kadar alışmış ki ne anlatsak boş...

    en basiti asistanlara derleme yazdırılması. yahu derleme demek bir konuda bilgisi olan ve calışmalar yapan bir akademisyenin bu konu ile ilgili tüm makaleleri okuyup derleyip bilimsel olarak özetlemesidir. bunu avrupada konusunda uzmanlaşan akademisyenler yaparken bizde ise daha akademiye yeni atılanlara yaptırılıyor. neden böyle derseniz kimse yeni yetmelere araştırma bütçe vermiyorki adamlar bir şey yapabilsin. bedava ne var derleme, o zaman hadi derleme yap sen deniliyor.

    hele daha acısı adakemide 1. ayı olan adama sen bir meta analiz yap deniyor.
    (derlemeyi konunun uzmanı yaparken, meta analizleri ise konunun duayenleri yapar) ama bizde ise yeni yetmelerin yapacağı bir iş olarak görülüyor.

    misal en basiti 1001 başvurusunu asistan hazırlıyor. yabancı akademilerde ise böyle destek başvurusu için akademisyen sadece konu ile ilgili içerigi hazırlar ve enstitü içinde bu iş ile uğraşan görevliler başvuruda bulunur. ama türkiyede her şeyi akademisyen halleder.

    neyse sistemin her tarafı elde kalıyor. bu sistemde en sucsuz olanlar ise akademik kadrolar. çünkü ya bu sisteme uyacaksın yada siktir olup git deniliyor...

    bu arada akademik sistemin kendi içinde özerk olduğunu söylemek isterim.

    2: yok de da ayrı yazılır, yok imla yok cart yok curt diye mesaj atan dallamalar okumayın kardeşim gidin başka şeyler okuyun sinir etmeyin insanı.

    3: yazdıklarımla dertlenip üzülen sevgi dolu pamuk şeker kalpli yazarların hepsine teşekkür ederim.
    bu olay yeni degil 2010 yılında temelleri atılan ve 2013 yılında pes edip bırakdığımız bir olay.

    4: akademide o kadar disiplinli ve özveri ile çalışan o kadar çok insan varki... günde 3 saat uykuya fazla diyen, çalışma yapmak için lab ortamını evi haline getiren ne cevherler var ne cevherler...
    şu sistem düzgün olsa inanın kimse tutamaz bizim akademisyenleri...
  • büyük çoğunluğu x'in kızı, y'nin halasının oğlu, z'nin hemşerisi falan olduğu içindir.

    (istisnalar kaideyi bozmuyor maalesef)
  • öğretmenleri bitirdiniz akademisyenlere geçtiniz dedirten dangalakca başlık.
hesabın var mı? giriş yap