• kişiye göre değişir. örneğin ben maket yapmayı severim. her ne kadar sürekli olmasada ayda bir kendime vakit ayırıp yıllar önce aldığım maketleri yaparım. çiçek ve bahçe işide severim mesela. ama o anca baharda yazda oluyor. kışın yapabilecek çok bir şey yok, okumak sayılabilir hobi olarak, vakit buldukça okurum bul bol
  • yetenek yok yetenek.
    belki var biraz ama, geliştirmeyi bırak körelmesi için her türlü etken mevcut.
  • istek ve heves, zaman ve paradan çok daha önde gelir diye düşünüyorum.
    gram kadar enerji kalmamış adamda, ruhen ölmüş, gömeni yok.
    bu adam dünyanın en zengini de olsa eline kalem alıp bir satır yazı yazamaz, fırça alıp boya süremez. anca yatar bu adam, akşamları yatar, hafta sonları yatar, yatar da yatar.

    ayrıca insanın kendine ayırabileceği özel vakti (kimi zaman mekanı) da olmayabiliyor. bu bile bir sorun aslında. ben kaligrafi çalışıyorum 3-4 yıldır. evimde şöyle doyasıya rahatça malzemelerimi koyabileceğim, kullanımı bana ait olan bir masam yok.

    vakit yetersizliği ve parasal sıkıntıları es geçmiyorum elbette. biliyorum ki hoşa giden minik bi uğraşın bi kenarından tutsak hemen bütçesel sıkıntılar kendini gösteriyor.
  • sebebi eğitim sistemidir.

    bazı şeyler sonradan olmuyor o yüzdendir ki 25 yaşından sonra hobi diye bir şeyin varlığından haberdar olanlar konuyu tamamen yanlış anlıyor ve hobin işin olsun akımına kapılıyor. etraf yoga hocasından seramikçiden geçilmiyor.
  • bir arkadaşım derdi . '' şu hayatta hobin yoksa bobin olmalı '' diye. ne demek istedi hala bilmiyorum
  • hobi dediğin şey para, zaman ve mekandan en az birini istiyor. türkiyede iş gücünün yarısı asgari ücret veya altında bir para kazanıyor*. bu insanlar bırak hobiyi ihtiyaçları olan şeyleri satın alırken bile düşünüyorlar. zorunlu harcamalarını bile öteleyen, ufacık evlerde oturup fatura az gelsin diye doğalgazı kapatan, çocuğunun ihyiyaçları için boğazından kısan insanlardan bahsediyoruz. şehrin içinde oturmaya parası yetmediğinden sabah 6da evden çıkıp akşam 7'de eve gelen insanlardan bahsediyoruz. yaşamaya çalışmaktan başka bir şeye herhangi bir kaynak ayırabilecek durumda değil bu insanlar.

    yani özetle hobi bu ülkede lüks.

    not1: çalışan kesimin %40'ının asgari ücret aldığı söyleniyor. bunun dışında iş bulma ümidi olmayan ve iş aramayan fakat işgücüne katılıma hazır olanları da ekleyince %25 civarı bir işsizlik oranı olduğu söylenmekte. hadi daha iyimser bir kabul yapalım kaçak çalışanlar da var sonuçta %18 olsun. çalışan %82'nin %40'ı asgari ücretle çalışıyor. yani %32+%18 geliri olmayan insan desen %50 yapıyor.
  • günde 10 saat çalışıp nasıl aynı anda hobi sahibi olabiliriz ki. ayrıca genç insanların aldığı maaşlar asgari ücret civarı. malesef hobi tarzı şeyler bir çok insan için ekstraya kaçıyor bu yüzden.

    yurt dışında yaşadım, insanlar o kadar mutluydu ki hepsinin en az bir hobisi var. saat 4-5 gibi kurumsal hayat bitiyor ve insanlar sokaklara dökülüyordu. sonra buraya geldim her şey gri. herkes mutsuz.
  • türk olmadığımı öğrendiğim nadide bir başlık.
  • bir çoğumuz hobi sahibi değiliz, olamıyoruz maalesef. bunun nedenleri; artık hobilerin de lüks olması, hobi algısının olmaması ve önyargılardır.

    bir kaç ay önce çok uzun zamandır istediğim bir hobi olarak gitar çalmaya başladım. gelen tepkilerden biri de "bu yaştan sonra gitarist mi olacaksın?" idi. bu saatten sonra gitarist olmak gibi bir amacım yok, zaten hobi; işinin işi, meslek çalışması, asıl uğraşı dışında, dinlendirici bir iş olarak yaptığı, oyalayıcı şeydir. oyalanmak, dinlenmek, keyif almak için yapıyorum ben bunu. başka bir amacım yok. resim yapmaya başlasan; "ressam mı olacaksın?" derler. hayat kısa. son zamanlarda bu salgın ile gördük ki hayattan keyif almak oldukça zorlaştı. insanların ne dediğine bakmadan, keyif alacağınız, sizi bu dünyadan uzaklaştıracak, keyif almanızı sağlayacak hobilere yönelin lütfen.
  • hobiye mobiye ne hacet; bütün hayatları akıllı telefonları.
    o telefon eldeyse başka bir şeye ihtiyaç mı olurmuş..

    telefon akıllı olunca kendilerini de akıllı zanneden korkunç bir kalabalıktan bahsediyoruz.

    çoğunluk için söylüyorum; ellerinden o telefonu al, on dakika gözlemle ve ne kadar sığ insanlar olduklarını acı acı gülümseyerek fark et!
    bilgi, kültür, donanım, anı, farklı bakış açısı, orijinallik, birikim, derinlik; hiçbir şey kalmayacak geriye; oraya bakmadan sevdikleri bir şarkının adını bile hatırlamakta zorluk çekecekler.

    yatırım tavsiyesidir.
hesabın var mı? giriş yap