• 20 mayıs 2017'de izmir karagöl tabiat parkı'na kız arkadaşımla kampa gitmiştik. 3 gün sonra işe başlayacağımdan alelacele gelişmiş bir kamp fikriydi. sistem çarkına düşmeden son kaçamak olacaktı. yanımızda tek uyku tulumu vardı. ben de aklımca kalın ceket ve eşofman altıyla geceleri çok zorlanmayacaktım. öyle ya mayıs ayıydı...

    efendime söyleyeyim bu karagöl izmir sınırlarında olsa da rakım olarak yüksekte kalıyor. (bkz: yamanlar dağı) akşam üzeri otostopla karagöl kamp mevkiine ulaştık. önceki gece sabaha kadar yağmur yağdığından orman ve toprak ıslaktı. güneş batmadan hızlıca çadırı kurup, yerleşip odun toplamayı düşündüm. gecenin soğuk geçeceği belliydi. nitekim birkaç saat yetecek odunu toplayabildim. çadırı kurduğum yeri tam olarak gözüm tutmasa da geç geldiğim için bir geceliğine bizi idare etsin diye düşünüyordum...

    güneş battıktan sonra hava sıcaklığı öyle bir düştü ki inanması güçtü! ateşi yaktık ama ateşe bakan yüzümüz sıcakken sırtımız üşüyordu! saat gece 11'e yaklaşırken odunumuz da kalmadı. dedik bari çadıra geçelim yatalım. çantada ne kadar kıyafet varsa üzerimize giydik. yanımızdaki tek uyku tulumunu da haliyle normalde de çok üşüyen kız arkadaşıma verdim. saat ilerledikçe hava daha da soğumaya başladı. uyku tulumum olmadan üst üste giydiğim kıyafetlerle çadırda sırt üstü yatar vaziyette sabah olur mu diye düşünmeye başladım. bir süre sonra dişlerim birbirine vurmaya başladı. arada parmaklarımı sevgilimin burun deliklerine yaklaştırıp nefes alıp almadığını kontrol ediyordum. uyumak ne mümkün! klasik "uyursan donarsın" sloganı beynimin içinde dönmeye başladı.

    toprak da önceki günden ıslak olduğundan çadırın altından da ayrı bir soğuk geliyorken bir an doğrulup çadırın fermuarını açarak dışarı bakmak istedim. ne mümkün! öyle bir soğuk rüzgar esiyordu ki kafamı uzatmamla içeri sokmam bir oldu. "sabaha çıkarsam kârdır" diye düşünmeye başladım. sevgilimde uyku tulumu da olduğundan bana göre hayatta kalma şansı daha yüksek diye düşünüyordum. sabaha karşı 3 sularında tabiatın parkının derinlerinde "yardım edin donuyoruuzz" diye bağıran kadın sesleri duydum. o tarafta bir işletme olduğundan kendilerini kurtarırlar diye düşündüm. zira çadırdan çıkıp onların yanına yürümek benim açımdan mümkün değildi. zira onların çığlık atamayan versiyonuydum o esnada! gözlerimi kapatıp 10 saniyede bir uyanmaya modlandım. bu şekilde donmayıp uyuyormuş gibi yapacaktım...

    öyle böyle derken sabah 5 sularında artık hipotermi aşaması mıdır nedir bilmiyorum öyle kuvvetli bir ereksiyon yaşadım ki eşi benzeri nadirdir. sanki bel altım ve bacaklarımda dolaşan bütün kan penisimde toplanmıştı. demir gibi bir şey olmuştu. parmak uçlarımda hafif hissizlik başlamıştı... dimdik ölmek üzereydim!
    6.30 sularında günün ilk ışıklarında çadırdan çıkıp işletmenin bulunduğu tarafa yürüdük. dağı aşan güneşin ilk ışıkları o tarafa vuracaktı. 3 bardak duble çay içip günün ilk ışıklarında buzlarımın çözülmesini bekledim. sevgilim de ben de geceyi atlatmıştık...
  • rock'n coke yıl 2013. reşit olmayan kız kardeşimi arctic monkeys geliyor diye noterden onaylatarak izmirden istanbula 1 günlüğüne konsere götürdüm. sabaha karşı kamp+kombine bileti olmayanları çıkarttılar festival alanından. ama nasıl soğuk! taksi çağırdı orada bekleyen insanlar 15 20 dakika oldu taksi falan yok. o sırada jandarma aracında duran bir jandarma kız kardeşimle benim birbirimize sarılarak ısınmamızı görüp üzülmüş, aracın ısıtıcısını açıp bizi araca aldı, taksimiz gelene kadar ısındık. eylülün ortasında öyle üşüyüp öyle düşünülmek! hiç unutmayacağım...
  • 2016 kışı, kayseri de gesi bağlarında kamptayız. erciyes e kar yağmış. soğuğu nasıl esiyor nasıl esiyor anlatamam. gece saat 3 dedim çadıra gidip uyku tulumuna gireyim belki ısınırım.. çadırın kapısı azıcık açık kalmış ve tulumum donmuş* ateş başına gidip 3 dk da bir olduğum yerde 360 derece dönüyordum yaprak döner gibi sabahı zor ettim a dostlar.
  • yer balıkesir. acemi birliğindeyim.

    bakım okulu ve eğitim merkezi komutanlığının alabildiğine geniş arazilerinde denetleme için saatlerce ayakta beklerken öyle bir rüzgar esiyordu ki sormayın. rüzgar adamın suratına osmanlı tokadı atan cinsten. eldiven, boyunluk...vs yasak. biz 400 kişi o soğuğu bir güzel yedik, üzerine de denetlemeden sonra rütbelilerin zılgıt sosu eklendi tabi. alışkın olanlar kısa sürede atlattı. alışkın olmayan ben gibiler ise yaklaşık 3 ay kön kön öksürerek gezdikten sonra anca kendine gelebildiler.

    hayatımda bir daha öyle üşür müyüm bilmem.
  • 2012 ocak ayı...
    yer: afyon
    termometreler o ay -30 u görmüştür.
    benim o gün o soğukta maalesef dışarıda işim vardır. otobüse giderken sadece 1 dakikalık telefon görüşmesi yapıp sonrasında elimi cebime sokamadığımı bilirim.
    kan resmen parmak uçlarımdan çekilmişti.

    adeta soğukta kalmış atlet gibiydim biraz kendimi zorlasam yırtılırdım.
  • 2015 şubat ayı,caofeidian limanı çin'deyiz
    ben hayatımda böyle bir ayaz ,böyle bir soğuk görmedim ki kayak yapmaya yurtdışına giderim.
    üzerimizde polar tulum,içlik,polar olmasına rağmen cargolight ışığı ile ısınmaya çalışıyorduk
  • yer : tekirdağ ergene
    yaşım 14 falan amatörde top kovalıyoruz ergeneye maça gittik üzerimizde sadece kisa kol forma ve şort yeminle tir tir tirtliyorum mac falan umrumda değil tek isteğim maçın bitmesiydi neyse maç bitti soyunma odasında üstümü giyerken ellerimi hareket ettiremiyorum. trakya'nın kendine has bir soğuğu var böyle içten içe yakıyor..
  • geçen aralık paris.

    gece dışarlarda gediyoruz vakit az her yere koşturuyoruz ama o kadar soğuk ki ellerimiz titriyor dişlerimiz zıngırdıyor. otele zor atıyoruz kendimizi. her gece duşta kaynar suyun altında çözülmeyi bekledim yarım saatte zor açıldı ayak parmaklarım duştan çıkamadım. öle soğuktu.

    ama dip not: izmirliyim.
  • erzurum merkezde bir isim vardı. ikinci öğretim olduğum için ve sabah vaktim olmadığı için akşam dersten sonra halledeyim dedim. dersten çıktım ve biraz yürüdükten sonra minibüse bindim. bu arada üstümde kaç kat kıyafet var ben bile bilmiyorum. işimi halledip kendimi yurda atacağım kafamda o var sadece. her neyse yolda yuruyorum ama öylesine 1 dk yerimde dursam her yerim donacak o derece soğuk dışarısı. kafamı yukarı kaldırıyorum her yer boyum kadar sarkıt, tam cildirmalik.
    her neyse işimi hallettim minibüse bindim ama bir sorun var. minibüs yurda en yakın 1,5 km uzaklıkta indiriyor. dedim iste olecegim gün bugundur. yurda vardığımda telefon kapanmıştı ve 2 - 3 saat açılmadı. benim kendime gelebilmemi ise kaynar suda aldığım duş sağlamıştı...
  • 2008 ankara kışı sabah saat 08:30 civarı. tarih net olarak aklımda değil. ama net olarak aklımda kalan şeyler var.

    1- jandarma istihkam inşaat grup komutanlığı içtima alanındayız.
    2- başımızda üşümeyen götveren bir üstteğmen var.
    3- hissedilen sıcaklık -60 (evet amk ben öyle hissediyorum)
    4- kulağımda ve elmacık kemiklerimde soğuk nedeniyle oluşan çatlaklardan akan kan.
    5- "üşüyor musunuz lan yoksa ?" diye ortada dolaşan yarbay rütbeli bir grup komutanı.
    6- tahminen soğuktan hayatı sikilmiş 600 kişi
    7- babel
    8- crouch

    hepinizin amına koyim.
hesabın var mı? giriş yap