• bir akşam vakti banyoda usturanı bileylemişsin. üç dakikadır sıcak suyun içerisinde bekleyen porsuk kılı fırçanı iki kez silkeleyerek köpüğün içerisinde gezdirmeye başlamışsın. güzelce köpürdükten sonra nemli yüzünde bu fırçayı gezdirmeye başlayarak kendini ılık, çam kokulu köpüğün beyazına bırakmışsın. arka planda ise hafif bir tınıda mark lanegan çalıyor. fırçayı usulca kenara koyduktan sonra eline usturayı alıp, sol elinin baş parmağının sırtında usulca bir tur gezdirdikten sonra yüzünle buluşturuyorsun. bütün sessizliği bozan o hafif çıtırtılar yanaklarını alırken kulağında yankılanıyor. derken bir kaç dakika içerisinde bir damla ter dahi sürtünecek alan bulamadığından hızlıca çenenden aşağıya kayıveriyor. o kadar kusursuz .. ardından buz gibi su ile serinliyorsun, yüzün içten içe geriliyor. sonra beyaz gömleğini giyip kumaş pantolonunu çekiyor, gömleğin kollarını iki kez katlıyorsun. nazikçe bir bourbon viskinin gümüş kapağını kaldırıp bir nefes içine çekiyorsun .. aldığın haz kelimelere sığmıyor. usulca iki adet buz bulunan kısa bardağa biraz koyuyorsun, buzlar hafiften çatlıyor. yerine kurulmadan önce halihazırda takılı olan plağın iğnesini yerine getiriyorsun ve başlatıyorsun. tom waits, dead and lovely .. ardından usulca yerine oturup bacak bacak üzerine atıyorsun ve bir sigara yakıyorsun. işte senden huzurlusu yok. insan oğlunun yıllardır aradığı, bütün düşünürlerin ayrı ayrı yorumlar yaptığı mutluluk ve huzur kelimelerinin nirvanasını yaşıyorsun. zifiri karanlık, karanlığı titreten bir minik mum. yanına da bir tane sandal ağacı tütsü. bir nefes alıp bir yudum viski alıyorsun. o boğazını yakarken bir nefes de sigarandan alıyorsun. çivi çiviyi söküyor ve gözlerini kapatıp kendini karanlığa ve plağın hışırtılarıyla gelen şarkıya bırakıyorsun.

    her ay bir kez muhakkak yaptığım eylemdir kendileri. biraz uzun anlatmış olabilirim zira tutamadım kendimi.
hesabın var mı? giriş yap