• ed harris, zooey deschannel, amalia warner'ın oynadığı mütevazi bir dram.

    evet yirmili yaşlarda asi teenager fevrîliğindeki gençler itici geliyor her filmde, durumda olduğu gibi ama diyaloglar çok da kötü değil. keza mekanlar da: karlı orman içi, ahşap, odaları koridorlarıi merdivenleri, her yeri kitap yığılı 'expired' bir yazar evi. sorunlu genç kıza ek olarak ayyaş olmuş, meczup olmuş eskinin dahi yazarı klasik teması da işlenmiş. ben sevdim.
    bunu beğenen bunu da beğendi (bkz: finding forrester).
  • zooey deschanel aşkıyla alıp izlediğim (zaten türkiye'de gösterime girmemiş sanırım) film. tek iyi yanı aşkımı uzun uzun seyredebilmem oldu.

    izler izlemez tahmin ettiğim gibi yönetmenin (adam rapp) ilk filmiymiş. bence amerika'da yönetmen olmak isteyenlere film şirketleri şöyle bir görev veriyor: "yavrucuğum sen git şimdi, sorunlu bir gencin ailesiyle tekrar bir araya gelmesiyle ilgili bir film çek önce. sonra bir daha konuşalım." ya da belki soruyorlardır, "senin filmografinde böyle bir film var mı?" diye. peş peşe izlediğim böyle üç film var. garden state, margot at the wedding ve son olarak da winter passing. filmlerin yönetmenleri aynı zamanda da senaristliğini yapmışlar. ne yazık ki, üçünü toplasan bir film etmez bence. aynı çizgiden giden bir de elizabethtown vardı, birkaç sene önce izlediğim. onun da yönetmeni ve senaristi aynı kişiymiş (cameron crowe). bir de bir sürü iyi (ya da ünlü diyelim) oyuncu oynatıyorlar bu filmlerde, bir şey var zannedip izliyorsun. madem aile içi çatışmalarla ilgili bir film çekeceksin, git önce big fish'i izle, sonra da düşün, ben nasıl farklı bir şekilde anlatabilirim bu hikayeyi, diye. tim burton fanatiği değilim ama, bu konuda çekilmiş en baba filmdir bence.

    sonuç olarak, son derece zayıf senaryosu, klişe olay örgüsü ve sıkıcı temposu ile hiçbir yenilik vaadetmeyen, zooey'nin gözleri dışında izlenecek bir şey bulmanın zor olduğu 1,5 saatlik zaman kaybı diye tanımlanabilir winter passing. filmin en güzel anı, zooey'nin ince, beyaz bir t-shirt ile arz-ı endam ettiği sahne oldu benim için.

    bu da imdb sayfası: http://www.imdb.com/title/tt0380817/
  • aslında klişeler ağırlık kazanmasın diye kasılmış bir film. farklı birşeyler yapmayı istemişler de cesaret edememişler gibi. çok manyak fikirler geçmiş akıllarından ama sonra yapımcılar müdahele edip bu hâle çevirmişler sanki. kızın berduş hayatı, sevgilisi ve yemek yediği arkadaşı ile ilişkisi, kedisini öpüp sarmaşıp sonra çantaya koyup denize bırakıvermesi, babasının evindeki o iki tipin absürd hâlleri ve kızın uzlaşmaz tutumu işlenip çok daha ilginç bir yere götürebilecekken, kızı munisleştirip, birden klişelerle yamalayıp, gayet sıradanlaştırmış ve çöp etmişler filmi. bu arada ed harris'in hâli neydi öyle. abd hükümetinin pis işlere de bulaşan görevlisi ya da vietnam gazisi rollerinden gayrısı yakışmıyor demek.
hesabın var mı? giriş yap