• edip cansever'in tomris uyar için yazdığı yaş değiştirme törenine yetişen öyle bir şiir'in "ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma" dizeleriyle dolaştım birkaç gündür.. bu dizeler, birhan keskin 'in kışın bana yaptıkları isimli şiirini çağırıyor, ben mi yazmıştım acaba diyerek:

    seni bir boşluğa attım
    gövdemi başka gövdeler bilmeyecek artık
    boşluk sesi ol..
    hoşluk sesi ol..

    sonra dönüp üz beni.

    yüzüm yüzünü terk edeli kıştı.
    yeni yeni kıştı. kollarım kendi
    bacaklarımı sarmıştı. fotoğrafta görünmeyen
    ışıklar vardı. sandalyenin ucuna oturmuştum.
    gözlerim bacaklarıma dolanan kollarıma,
    sonra bacaklarıma, sonra daha uzağa, salondan
    da uzağa,
    o yok yere bakıyordu.

    seni bir boşluğa attım
    gitmek üzereydim kalktım
    boşluk sesi ol..
    hoşluk sesi ol..

    gözlerimdeki ay ışığı
    gözlerinin körlüğü içindi.

    ıı

    hadi benim umarsızım
    ben ölmek üzereyim
    yorgunluğum da öyle
    sabrımın son parçasını da yedim
    az önce.

    hadi benim suskunum
    geçtiğim yılları yaktım ardımda
    çocukluğumdan gelirken düştüğüm
    o keskin virajdan
    sürüklendiğim bu vakte dek
    sıkıca tuttuğum
    kırık dökük inançlarım bile
    ölmek üzere.

    hadi benim kırgınım
    kışın bana yaptıklarından,
    yazın beni öldüren yıldızlarından sonra
    yitirdiğim mevsimler değil,
    vaktim yok,
    baktığım yerleri yaktım
    içime ağladığım suları da içtim
    az önce.

    ııı

    seni şimdi bir yabancı gibi karşıma alıp
    sanki senden bahsetmiyormuşum gibi yapıp
    sanki benden bahsetmiyormuşum gibi
    hatta bir aşktan bahsetmiyormuşum gibi
    fırtınayı ve huzuru anlatacağım sana.

    yılları ve yolları, limanları ve fırtınayı
    ve aşkın belki hiç adı geçmeyen kuzeyini
    aşkın bu kuzeyden nasıl düşürüldüğünü,
    artık sonsuza dek yitirdiğimizi
    büyünün bitişini,

    hiç gerekmeyen yıllarda huzur,
    çok gereken yıllarda da fırtına
    nasıl yaşanır onu anlatacağım.

    seni bir yabancı gibi karşıma alıp
    bunun dayanıklı bir şey olmadığını
    sürekli kılınmadığını, çünkü aşkın
    yapılan bir şey olmadığını,
    başlangıçta bir melek konduğunu
    sonunda bir kelebek öldüğünü,
    yani kısacık sürdüğünü, oysa hayatın
    bir korkular ve alışkanlıklar bütünü
    olduğunu,
    bütün bunları sana
    nasıl anlatacağım?

    ıv

    kalbim
    ölü mevsimler gibisin
    bir şeyin görünmeyen iyi yanları gibi
    ama bitti mevsim,
    bir başka yolcu yok sana
    fark etmez gibisin.

    kalbim
    demir masanın küfü, örtünün yırtığı
    camın kırığı, patlayan freni hayatımın
    kalbim, anla, bitti mevsim
    bir başka yolcu yok sana.
  • kuş damdan düşünce
    sarışın bir yürüyüşüdür artık ölümün
    bir yağmurdur açılan kuraklığa
    bir yağmurdur kulübesi nisandan
    ve onun ayaklarına dolanan o gökyüzü
    kansız yüzleridir diri kuşların
    kuş düşünce damdan

    kuş düşünce damdan
    kızlar saçlarıyla ölümü düşünürler
    uzun bacaklı tanrılar koşuşur sokaklarda
    kuş öldü herkes mi arıyor
    gençlik mi yürüyor herkese ve mi arıyor
    onun gözlerini satılan çarşılarda
    kuş öldü kanadının altındaki o yara
    yağmurun karanlığını getiriyor geceye
    yağmurun ırmaklarını getiriyor geceye
    kuş öldü
    küçücük bir yorgunluktu ölmeden önce

    öldü, kim ısıtır artık onun ellerini
    suların aynasında üşüyen ellerini
    suların saygısıyla üşüyen ellerini.

    (bkz: ismet özel)
  • bir çiçek duruyordu, orda, bir yerde,
    bir yanlışı düzeltircesine açmış;

    cemal süreya
  • “...
    bir yer var, biliyorum
    her şeyi söylemek mümkün
    epeyce yaklaşmışım, duyuyorum
    anlatamıyorum.”
  • uzaktan seviyorum seni
    kokunu alamadan,
    boynuna sarılamadan
    yüzüne dokunamadan
    sadece seviyorum

    cemal süreya - uzaktan seviyorum
  • hayatın en hüzünlü anı,
    mevsimine kapıldığın kişinin
    bahçesinde açabilecek bir çiçek olmadığını
    anladığın andır...

    bırak, gitsin...
    bırak, git...

    (bkz: mayakovski)
  • "o no; it is an ever-fixed mark,
    that looks on tempests, and is never shaken;
    ıt is the star to every wandering bark,
    whose worth's unknown, although his height be taken".

    (bkz: sonnet 116)
  • "çadırla su arasında bir cılga var
    o cılgada narin ayak izlerin var
    durgun suya düşüp kalmış gözlerin var"

    dilaver cebeci- sitare
  • maziye karışır sevda yeminim...
    büsbütün unuttum seni eminim.
    kalbimden kalbine yok bile kinim.
    bence artık sende herkes gibisin
hesabın var mı? giriş yap