• ah şu gönderilemeyen cümleler. yazmak iyidir...silmek en iyisi…

    yazıp yazıp silmek ve sonunda yanlışlıkla göndermek… upuzun mesaj yazıp sonra “aman boşver zaten umursamayacak” diye düşünüp silmek… uzun uzun yazıp sonra hepsini silmek... ben kime ne anlatıyorum ki vazgeçişi…
  • karşı tarafa şu şekilde akseder;

    "yazıyor...
    çevrimiçi
    yazıyor...
    çevrimiçi
    yazıyor...
    çevrimiçi
    son görülme..."
  • "bazen ona bişeyler yazarsın, yazar silersin. yazar silersin. o hiçbirini okumamış olur; ama sen hepsini söylemiş olursun." *
  • alışkanlık haline getirildiğinde hayalet yazarlık statusune terfi ettirebilecek, dokunup kaçma işi. özellikle sözlük yazarlığında anlık duygulanımların etkisiyle yazdığım yazıları silmekten zevk aldığımı söyleyebilirim.

    yazı yazma anı bitmeye yakın yaşanan tatmin, aktarımın gerçekleşmiş olmasından alınan hazza 10 üzerinden 2 veriyorum kendi adıma, silerken yaşadığım doğru bir şey yapıyor olmanın verdiği mutluluk ise, tarifsiz..
  • silmeden önce 'screenshot' yapmayı adet edindiğim durum.

    bir gün 'söyleyemediklerim' adlı kitabımda
    hepsini okuyacaksınız!
  • herhangi bir konu hakkında uzun uzun yazdıktan sonra ''ne yapıyorum lan ben, neyi kanıtlamaya çalışıyorum?'' deyip tüm yazdığını ctrl+a, del kombinasyonu ile silen insanın yaptığı iştir.

    (bkz: coxcomb)
  • son zamanlarda alışkanlık haline getirdim bu durumu resmen. şu entry'e bile başlarken sonuna yaklaştığımda "elbet silerim" diye düşünüyorum.

    öyle bir şey ki bu, insana ne yazarsa yazsın istediklerini anlatamayacakmış gibi geliyor. kelimeleri yan yana dizmek hiçbir anlam ifade etmiyor bazen. ne kadar içini dökmek, bir şeyler anlatmak istese de insan, ne istediği şekilde anlatabileceğine ihtimal veriyor, ne de insanlar tarafından anlaşılabileceğine. o yüzden sayfalar doluca yazmış olsa da bazı durumlarda, müsvette kağıtlardan farksız oluyor yazılanlar. kağıtlar buruşturulup atılıyor. word dosyaları kaydedilmeden kapatılıyor. cümleler kalbin ıssız bir köşesindeki arşive kaldırılıyor çoğu zaman. hiçbir zaman tekrar açılmayacak, üzerindeki tozlardan hissedilmez hale gelecek şekilde.

    yazıp yazıp silinenler, buruşturulup atılan sayfalar birer psikolog aslında o anda. önemli olan sadece içini dökebilmek aslında. birisi okumuş yada okumamış fark etmez. bazı şeyleri, hiç kirletilmemiş temiz sayfalarla bile paylaşmak yetebiliyor insana çoğu zaman. yazıp yazıp silmek. sanki hiç olmamış gibi hissetmenin en kolay yolu belki de.
  • bu aralar nedense çok yaptığım eylem.

    başlıyorum sakin sakin yazmaya sonra, aman sikerim dünyayı mı kurtarıyorum? aya roket mi yolluyorum? iki protonu birbirine çarpıştırıp higgs bozonunu mu arıyorum? altı üstü sikik bir sitede sikik bir yorum yazıyorum diyorum kendime ve siliyorum bazı şeyleri. niye siliyorsam, yaz gitsin zaten yüzmilyonbaloncuk çöp entry var seninki onu 1 arttırsa ne olur arttırmasa ne olur. onun için basıyorum entera.
    enter alta geçiyormuş assdasdasd basıyorum yollaya.*
  • susmayan düşünceleri kimseyi rahatsız etmeden oyalamak. bir süre sonra başka silinecek şeylerle yeniden başlıyor.
    şöyle oluyor, rehberde konuşmak istenecek üç beş isim bulunuyor, onlara yazılıyor ve anlamamış bakışları düşleniyor. yalnızca düşle bile öyle tesirli oluyor ki bu boş bakışlar tümünü seçip sonsuz bir boşluğa gönderiliyor yazılanlar. böylece muhatabına hiçbir şey ifade etmeyecek bir feryat ortalığı bulandırmamış oluyor, olası bir pişmanlık, değersizlik hissi örtünün altına gizleniyor.

    bunların hepsi sürekli yineleniyor. baştan başlayıp tekrar tekrar.
  • eskisine göre daha az yaptığım eylem. artık çekincelerimden vazgeçip, insanları daha az düşünüp kendi mutluluğuma odaklanarak yaşamaya karar verdim hayatı.
hesabın var mı? giriş yap