• silahlı kuvvetlerde dönemimde 1 adet veteriner yetiştiren okul vardı. oradan mezun olan teğmenlerin sayısı yurt çapında komutanlıklara bölündüğünde yetersiz kalmakta ki çoğu kendilerine özel müfrezelerde görev yapmaktadır. oluşan bu açığı kapatmak olarak devlet yedek subay olarak veteriner hekim almaktadır. unutmayın ki bir kışlada, karakolda hijyen, gıda ve su gibi kalemler büyük önem arz etmektedir.

    manisada 1 sene gıda kontrol denetim ve hijyen subayı olarak görev yaptım. garnizondaki tek veteriner hekim bendim. tugayın suyundan, yemeklere giren tüm kalemlerin analizinden, kırmızı et alımından sorumluydum. hastalıklı hiçbir eti askere yedirtmedim. 1 kamyon kırmızı eti geri göndermişliğim vardır. ayda 2 defa belirli noktalardan aldığım içme suları mikrobik olarak incelemeye gönderdim, sonuçları komutanlarımla paylaştım. yine uzun periyotta bu sularda arsenik, civa vb. kimyasal analizleri de yaptık. tek bir bozuk kaşarı sofraya indirtmedim. yaptığım görevin hakkını verdiğime inanıyorum. dönemimde tek bir asker zehirlenmedi, sonrasında akp'ye yakın bir firmanın ihaleyi alıp askerlerimizin şehit olmalarına sebep oldukları haberlerini hepiniz duymuşsunuzdur. bu firmalarla uğraşmanın ne kadar zor olduğunu benden iyi bilen yoktur, sonuçta trilyonluk ihaleler bunlar. içinde her türlü katakulli dönüyor.

    şimdi devletin üstünde yük diyen kendini bilmez şuursuzları gördükçe üzülüyorum.
  • denetlemenin kucağına da düşer, efor testinde pentatlona da girer. yeri gelir mesleğine yönelik işleri de yapar yeri gelir nöbet tutar. günde 2 kere içtima verir/alır. muvazzaflar la pek samimi olmaz ya da olamaz. astsubaylarla takılır. başçavuşlarla merhaba merhaba şeklinde geçinir gider. arada bir sıkılır, arada bir para biriktirir. bazen sikerler deyip tek gecede 400 lira hesap bırakır. bulunduğu şehrin potansiyeline göre arada bir kız düşürür onla takılır. sonra ondan da sıkılır 1 ay evden çıkmaz. 12 ay bu döngüde bir şekilde geçer gider. geçmeli.

    (bkz: bitse de gitsek)
  • atatürk'ün tabiriyle;

    "yedek subay demek bu milletin zaten aydın sınıfına , eğitim görmüş sınıfına aldığı vatan evladı demektir. bu vatan evladı ilim ışığıyla memlekete, yerine getirmeye zorunlu olduğu hizmetten başka, vazifeden başka, bir de orduya giriyor. düşmana göğüs gererek, askerlik vazifesini de yerine getiriyor. bunlar ilim ve bilgi sahibidirler. memleket bunlara her zaman muhtaçtır. hele ordu içinde muharebe meydanlarında bin türlü ölüm mücadelesi yaparak tecrübe kazanmış, cürret ve cesaretlerine dayanıklılık vermiş olan bu memleket evlatları tercihen, en yararlı olabilecekleri yerlerde kullanılmalıdır. bundan dolayı gerek kahraman ordumuzun bütün subayları ve gerek onların aralarındaki yedek subaylar tamamen emin ve rahat olmalıdırlar ve millet bunlara karşı vazifesini hakkıyla yapacaktır."

    ve ek olarak menemen şehidi kubilay'ın rütbesidir, layık olduğu şerefe yaraşır bir şekilde taşınmalıdır.
  • 4 yıllık üniversite mezunu insanların, eğer kısa dönem er olarak seçilmemişlerse askeliğe alınırken aldıkları rütbedir. sistem şöyledir.
    harp okulu mezunu bir öğrenci, subay olur ve subaylığın en alt rütbesi olan teğmen rütbesiyle göreve başlar. omuzunun üstünde tek yıldız ile ayırt edilir. yedek subay dediğimiz normal 4 yıllık üniversite mezunu kimseler ise astteğmen rütbesiyle, bu teğmenlerin bir alt rütbesi olarak görev yaparlar. bu yüzden yedek subay olurlar. omuzlarının üstünde bir diktörtgen çizgi ile ayırt edilir. astteğmenler, askerliklerinin son iki üç ayında terfi alırlar ve teğmen olurlar. harp okulu mezunu teğmenler ise zaten hayatları boyunca asker olarak kalacaklarından normal terfilerini alırlar sürekli.
    astteğmen, en yüksek rütbeli astsubaydan bir üst, en alt küçük rütbeli subaydan bir alt kademede kalan subaydır. yasalar karşısında (askeri mahkeme vs.) subay statüsünden işlem görür.
  • kısa dönem jandarma çavuş olarak askerlik yaptım. yedek subay olarak askerlik yapan arkadaşlarla da çalıştık. özellikle de astsubay personelle ciddi sürtüşmeleri olur da, neymiş erler bunları alaya alırmış! orduda subayı alaya alacak eri kulaklarından tavana asıp bütün bölüğe parmak attırırlar yiğidim. gidip az ötede hayal kurun, yatağınızı ıslatmayın..
  • askerlik bitince emekli teğmen ve hürgeneral olurlar.
  • teğmen ve üsteğmenlerin kendi aralarında halı saha maçı yaparken gelmeyenlerin yerine oynayan asteğmenlerdir. demek ki neymiş gerçekten de asteğmenler orduda teğmen ve üsteğmenlerin yetersiz olduğu kadroları dolduruyormuş.
  • muvazzaf olmayan subaydır. subay adayı öğrenci olarak eğitim görür, subay nasbedilir, askerliğini subay olarak tamamlar, terhis olur. terhis oldugu gün bir üst rütbeye terfi eder. sonrasında gıyabında rütbe almaya devam eder. seferberlikte geri çağrıldığında hangi rütbeye gelmişse o rütbeden duhulü yapılır. tabii gariptir, hadi gel şu bölüğe komuta et derler mi hiç bilmiyorum. belli bir intibak olmadan olmaz, acayip kötü olur, hem yedek yüzbaşıya hem maiyetine hem de 200 erata.

    astsubaylarla geçinememe kişiseldir. bir subay bu tür ilişkileri yönetebilmelidir. üst olsan da gerçek mesleği askerlik olan insanlara mesleki anlamda saygı göstermek gerekir. öyle yaparsanız karşılığını alır adam gibi askerlik yaparsınız. 55 yaşındaki başçavuştan gıcığına selam beklemez ilk önce sen verirsen ve hafif gülümsersen mesela (ölmezsin merak etme), bir sonraki sefer önce o sana kendiliğinden selam verir. denenmiştir.

    edit: eski askerlik raconlarını hatırladım birden. nasıl da böyle şeyler refleks oluyor enteresan. mesela bir başçavuş abi elini tam kaldıracak selam verecek sana (niyet sezilir) ve daha eli şapka siperine gitmeden sen de aynı anda davranırsın selam hareketini bir tık önce bitirirsin. acayip güzel jesttir bu, zor zanaattir askerlik her tarafı ritüel.
  • cok guzel nobet tutar.

    birlik emniyet nobetci subayi olarak bayram, yilbasi vb. ozel gunlerin nobetleri cok guzel kilitlenir kendilerine.
  • yedek de olsa subay, ast da olsa teğmendir.
hesabın var mı? giriş yap