• eşini aldatmış veya şiddet uygulamış kişiler kadın veya erkek farketmez hayatı boyunca ödesin. bunun dışındakiler de eğer hiçbir saygısızlık olmadan artık sevmediği için ayrılıyorsa boşansın ve geçici süre nafakasını versin.

    hem aldatıp hem de zaten çok para kazanıyor niye para vereyim demek baya yavşakça. yani nafaka orospu çocukluğunun bir cezası olarak kullanılmalı. 1 kere ahlaksızlık yapan ahlaksızdır ve her zaman yapar.
  • olumsuz dönüş yapacağım çağrıdır.

    ekstrem örnekler verilerek süresiz nafakanın savunulmasını anlamsız buluyorum. bahsi geçen özel durumlara yönelik özel yaptırımlar zaten uygulanır. ama kısa süreli evliliklerin cezasını erkek neden hayatı boyunca ödesin? önce durup bir düşünmek lazım.
  • yorumlari okuyorum da. hayatlar suriye, kafalar avrupa. biraz gezin ülkenizi, istanbul ve izmirden ibaret değil türkiye. bana göre nafaka istinasız bir şekilde her kadına ömür boyu verilmemelidir. duruma göre değerlendirilmeldir ama ülkede etek boyuna karışan hakimler var iken ne kadar adalete güvenebileceğiz. azıcık netflix'in sesini kısın da dayak yiyen, tehdit edilen, çalıştırılmayan kadınların sesini duyun.
  • erkeklerin de toplanıp bunlara karşı protesto yapması gerekmektedir.

    6 ay evli kalıp ömür boyu nafaka ödeme'nin mantıklı bir açıklaması olamaz.
  • bu çağrı bir şekilde "dertleşme veritabanına yazan erkeklere kimse tepki göstermiyor" konusuna bağlandığı için yazıyorum: dertleşme veritabanına entry giren erkeklerin olumsuz tepkilerle karşılaşmadığını sanan arkadaşları uyandırmak isterim ki bu sanrı bir sanrıdır. o başlığa erkek olarak yazdığım entry'ler sonrasında pek çok defa eziklik ve abazanlık temelli suçlama ve hakaretlerle karşılaştım, ki bir insanın yoksunluğunu suçlama ve hakaret vesilesi yapmak ağır beyinsizliktir, onu da not olarak düşeyim. oraya bıraktığım linklerden belki yüz defa küfür yemişimdir.

    karıların bundan haberi olmayabilir çünkü reklam edilecek bir mevzu değil, mağduriyet yaratıp bana burada küfür ettiler :(( diye ağlanacak bir mevzu da değil. küfür ediyor, engelliyorsun, başka hesapla yine küfür ediyor, onu da engelliyorsun, en fazla bir süre sonra sıkılıyor. bir de böyle ağlanmak "erkekliğin şanına yakışmaz" takdir edersiniz ki. yani tabii o işin geyiği ama erkekler böyle meselelerden pek mağduriyet söylemi çıkarmıyorlar, hoş da karşılanmıyor zaten.

    gerçi am arayan erkeklerin yarrak arayan bayanlar kadar tepki görmediği bir gerçek. yarrak arayan bayana hemen bir yüklenme oluyor, zaten malum açlık had safhada. artı bir de ulu orta aramak bayanın ne haddine, yapıyorsun bari gizli gizli yap, utanmaz, görüşü hakim. ama burada esas önemli olan mevzu bu değil, önemli olan şu: karılar erkeklerin mağduriyetlerinden bihaber. farkında değiller yani. özellikle eşitlik istiyoruz diye feministlik yapan bayanlar erkek mağduriyetlerini göremiyorlar. görseler de anlamlandıramıyorlar, bunu kafalarındaki bayanın her daim erkek mağduru olduğu inancının içinde bir yere oturtamıyorlar, havada kalıyor, bir inkar mekanizmasını devreye sokuyorlar yanlış algılarından dolayı.

    halbuki şöyle bir şey var; erkek de gayet mağdur. abazanlıktan mağdur mesela (ki bu en görünmez olanı, insanlar bunun ciddi bir mağduriyet olduğunu ya bilmiyorlar ya inkar ediyorlar), psikolojik şiddetten mağdur, istediği gibi davranamamaktan, davrandığına yeterince erkek olarak görülmemekten mağdur, korkamıyoruz, üzülemiyoruz, incinemiyoruz, vb. hayatını yaşayamamaktan, istediklerinin çok azına erişebilmekten, küçümsenmekten, görmezden gelinmekten, rekabete itilmekten, güçlü olmak zorunda hissettirilmekten hep mağdur erkek. hatta şunu da söyleyeyim, fiziksel şiddeti gösteren erkek de mağdur. başkasını mağdur etmesine rağmen cezalandırılmamalı gibi bir şey demiyorum ama şiddete itilmek, kendine şiddetten başka bir çözüm yolu bulamayacak duruma gelmek, tek çözüm olarak cinayete başvuracak bir dar görüşlülüğe hapsedilmek de bir mağduriyet ve bu da görmezden geliniyor.

    asıl önemli olan ve gözden kaçan nokta, bu mağduriyetin sadece erkek tarafından yaratılmıyor oluşu. bayanların da erkekler kadar bu zihniyette payı var. belki daha bile fazla var, zira çocuk yetiştirme görevi büyük ölçüde bayanın üstünde. bayanlar olarak çocuklarınızı düzgün zihniyetlerle yetiştirin, alın size mis gibi düzgün toplum. siz piçinize şiddet dışında çözüm yöntemleri gösterdiniz de o 'yok bayan, ben illa asacam kesecem' mi dedi? böyle bir şey yok.

    hatta şunu da ekleyeyim, modern dünya erkeği bayandan bin kat daha mağdur. karı olunca sırf karısın diye pek çok kapı açılıyor önünde, bir kere her şeyden önce kullanabildiğin bir güzelliğin var, erkekte hiçbir sik yok. şeyma kadar vasıfsız bir erkek düşünsene şeyma standartlarında yaşayan, mümkün mü böyle bir şey? kesinlikle değil. bir erkek kesinlikle sapına kadar vasıfsız olup da rahat ve bolluk içinde yaşama imkanına sahip değil ve olmayacak da.

    o yüzden amcık amcık konuşmayın yani yok bizim mağduriyetimiz sizinkini döver falan diye. mağduriyetse bizde de kralı var. fakat erkek öyle bir sıkışmışlıkta ki bir yandan mağduriyetini ifade etmesine bile müsaade edilmiyor, öyle bir mağduriyet. erkek olarak mağdur olduğun zaman erkeği bayanı komple yüklenip karı gibi ne ağlıyorsun diyorlar, mağdur bile olamıyorsun ağız tadıyla. karılar gibi pankart açılıp reklamı yapılmıyor diye yok sayılıyor sonra ama hayvan gibi bir erkek mağduriyeti var yani ortada.

    madem bu kadar anlattım buradan tekrar nafaka konusuna bağlayayım; bana kalırsa erkekler olarak bu karılara hadlerini bildirmemiz ve bunları eğitmemiz şart. bu cahil bayanları alacağız, artık çoluğumuz çocuğumuz olur, bizim vesayetimizde ve çevremizde ne kadar bayan varsa bunları bilinçlendirip sığır gibi davranmamalarına yardımcı olmalıyız. bunun için de maddi kaynaklarını kesmemiz şart.

    bakın bunlara böyle özgürlük verirsen sapıtıp ortalığın anasını sikiyorlar. gerzek gibi davranıyorlar. gerçekleri görmezden geliyorlar. hak arıyoruz diye erkeklere şiddet göstermeye çalışıyorlar. iftira atıyorlar, çamur atıyorlar, paramıza malımıza mülkümüze çöküyorlar, kafa sikiyorlar, bir sürü olur olmaz gerzek gerzek davranışları oluyor.

    burada da hata bizdeydi aslında, biz çok yanlış yaptık, bunların semerini birden çözdük, gemi azıya aldılar. oysaki niçe ne diyordu, kırbacı unutma kırbacı. kırbaca neden ihtiyaç var? bunların eğitilmesine daha çok zaman var da ondan. halbuki bunları tedrici olarak bilinçlendire bilinçlendire azat etseydik şimdi böyle ahmakça hareketler yapamazlardı.

    bu yüzden bunların ekonomik özgürlüğünü önce tümden ellerinden alacaksın. tamamen erkeğe bağımlı, mahkum hale getireceksin. ardından yavaş yavaş eğiterek gözlerini gerçeklere açmalarını sağlayacaksın. bak işte dünya şöyle bir yer, bunu yaparsan bu olur, öyle yaparsan böyle olur, şöyle düşüneceksin, duygularının esiri olmayacaksın, kimseyi kafana göre boklamayacaksın vb. diye bir medeniyet tedrisatından geçireceksin, yontacaksın bu sığırları. ondan sonra eğitimi özümseyenlerin eline yavaş yavaş özgürlüğünü vereceksin, bunlar da aydınlandıkça diğer bayanların eğitimine katkıda bulunacaklar. bu dediklerimi uygularsak iki asır içinde çok daha toplumsal yaşama uyumlu ve medeniyete adapte olmuş bir bayan popülasyonu elde ederiz. yoksa işimiz zor.
  • olaylara tek bir yönden bakmasanız olmuyor, değil mi? erkekler hemen korkup eleştirmişler, kadınlar da ama mağdur kadınlar var, şöyle, böyle demişler. bazıları gelmiş feminizme saydırmış. yok neymiş birinci dalga feminizm mantıklıydı, diğerleri saçmaydı. evet, birinci dalga feminizm sayesinde insanlar kanunlar önünde eşit oldu ama bugün istanbul'da yaşayan bir kadınla hakkari'de yaşayan bir kadın aynı koşullara mı sahipler? yasalar önünde eşit olmaları onları her koşulda eşit yaptı mı? iki kadın da çalışma hayatına katılabilirler. katılabiliyorlar mı? biri evet, biri hayır. (kaldı ki biri demiş ki birinci dalga feminizm kadınların da çalışması gerektiğini savunur. evet, elbette savunur ama feminizmden önce de kadınlar zaten çalışma hayatının içinde yer alıyorlardı ama erkeklerden daha düşük bir maaş alıyorlardı aynı zamanda. kadın da erkek de aynı işi yaptığı hâlde kadının emeğinin karşılığı daha az bir para ederken aynı zamanda kadının emeği yalnızca iş hayatıyla sınırlı değildi, ev işleri de kadının işiydi. bin fiminizmi çık biliyirim demekle olmuyor. kaldı ki kadınlar da erkekler gibi her zaman iş hayatında yer almıştır. eski zamanlardan söz ediyorum. yoksa siz tarlada çalışan kadınların varlığından bihaber misiniz? yoksa siz elbise diken, ekmek yapan kadınlardan bihaber misiniz? şimdi hepsi için bize hizmet edenler var. ekmeğimizi para karşılığı satın alıyoruz. ekmek yapmayı bir meslek olarak icra ediyorlar ve bunun para olarak karşılığını alıyorlar. giysilerimizi de yine başkaları üretiyor ve biz yine belli para karşılığı giysilerimizi satın alıyoruz.)

    her neyse, vereceği nafaka ile eski eşini yalılarda oturtacağını sanan erkekler ağızlarını bozarak salak saçma argümanlar üretmeden asıl konuya giriş yapayım. başkaldırı olmadan mevcut sistemi değiştiremeyiz. eğer biz, ama kadınlar bakire değil diye, boşanmış diye toplumda kötü algılanmalarına karşı bir ayrımcalık yaparsak var olan anlayışın değişmesi de mümkün olmaz. evet, kimse eşit şartlarda değil ama eğitim seviyesi arttıkça yavaş yavaş dezavantajlı konumda olan kadınlar da azalacaktır. ama biz eğitimli kadınlar olarak toplumun bizi aşağı olarak görmesine müsaade etmemeliyiz. çünkü bunlar tamamen sığ düşünceli insanların ürünleri. yaşamımızı bu sığ düşünceler üzerine kuramayız. bunlarla savaşmanın yolu sırf seviştik diye ömür bir adamın boyunduruğu altına girmemekle başlar. ne hakla? bir erkeğin sırf bizim "ilkimiz" oldu diye üzerimizde tahakküm kurmasına ne hakla izin verebiliriz? nasıl olur da ona muhtaç oluruz? hayır, bizim bu düşünce ile savaşmamamız gerekiyor. bunu tek başımıza da yapamayız. erkekler de çünkü bu toplumun yarısı. onların da bu sığ düşüncelerden arınması gerekiyor. ama ben hayatım boyunca görmediğim ayrımcılığı, aşağılanmayı ekşi sözlükte gördüm. ekşi sözlük böyleyken gerçek hayatta bu düşüncelerle baş başa kalan kadınların hissettiği baskıyı düşünüyorum. acaba bu kadar kolay mı dediklerimi yapabilmek? bu sığ düşünceleri görmezden gelebilmek. şu da bir gerçek ki herkes mental olarak güçlü olmak zorunda değil. nasıl ki herkes fiziksel olarak çok güçlü değilse. belki almamız gereken çok yol vardır. ben yine de eğitimli kadınlardan ümitliyim. bu düşüncelere kulak tıkayıp bir kadın olarak inadına sosyal yaşamda yer almalıyız. hayır, bir insan olarak görülmeyi elbette isterim ama ben inadına bir kadın olarak kadın kimliğimle yer almak istiyorum. insan nüfusunun yarısını oluşturan kadınların da yaşam içerisinde varlığı görünsün istiyorum. bir kadın olarak var olmak istiyorum. ama bu kadın algısı yüzyıllardır süregelen erkeklerin ya da ataerkil düzenin kafasında oluşturduğu kadın algısı değil kadın olmanın kendi doğasında var olan yaratma, can verme, filizlendirme eylemleriyle öze yönelen bir algı. ben bir insanım ve evet, kabul etmek istemeseniz de cinsiyeti kadın olan bir insanım. bir kadın olarak erkeklerin oluşturduğu toplumda bir kadın olarak devrim yapmak ve dünyayı kadınlaştırmak istiyorum. kadınsılığın hor görülmesinden bıktım. erkek ve kadını birbirine düşman eden düşüncelerden bıktım. bu dünyayı omuzlarına yüklenen erkeklerin yükünü üstlerinden alıp el ele bu güzel dünyayı birlikte güzelleştirelim, kendi doğamıza ait farklı güçlerin birleşimiyle yaşadığımız dünyayı herkes için yaşanmaktan zevk alınan bir yer hâline getirelim istiyorum. burası erkeklerin olduğu kadar kadınların da dünyası. hadi dünyayı kadınsılaştıralım! (konuyu nafakadan içimdeki arzulara nasıl bağladığımı ben de anlayamadım. bu yazı nafaka haricinde içimden geçenlerin bir dökümü de oldu aynı zamanda.)

    yazımı şu şekilde sonlandırmak istiyorum: hayat hiç kimse için eşit değil. eşit olmak zorunda da değiliz. farklı olmak bir dezavantaj da değildir. farklılıklar çeşitlilik demektir ve güzeldir. kadın ve erkek de birbirine eşit değildir çünkü birbirleriyle aynı değildir. aynı olsalardı eşitliklerden söz ederdik. doğalarımızın farklı olması bizi elbette ayrı türler yapmaz. elbette ortak özelliklerimiz var. kadınlar venüs'ten erkekler mars'tan değildir. ama iki farklı cinsiyetten söz ediyorsak ortada farklılıkların olması da doğaldır. aynı cinsiyette insanların da farklılıkları vardır. yaşadıkları çevre de bunların başında gelir. her yerdeki kadın aynı imkanlara sahip değildir. on dört yaşında, derslerinden kalırsa evlendirileceği söylenen kızla(bu olay ülkenin başkentinde yaşanmıştır, bunu gözünüze gözünüze sokmak isterim) ailesi tarafından dersleri ve kişisel gelişimi önemsenen kız aynı koşullarda yaşamıyordur. burada yapılması gereken dezavantajlı konumda olanı bulunduğu konumdan kurtarabilmektir. ve eğitimle, her bir nesilde bu dezavantajlı insan sayısını azaltabilmektir. nafakada da durum böyle: ortada çocuk yoksa(çocuğun bakımını üstlenen sırf anne olduğu için bile anneye çocuklara verilen nafakadan bağımsız olarak belli bir süre için para verilmeli, çocuğun bakımını üstlenen babaysa aynı şekilde anne de babaya para vermeli) eğitimli bir kadının nafaka alması için bir neden de yoktur. belki aldatılma vb. varsa intikam duygusuyla karşı taraftakinin elinde ne varsa ne yoksa almak isteyebilir. bu doğru mu? bunu tartışabiliriz elbette. ama burada amaç karşı tarafın parasını yemek değil, doğru olmasa bile bir intikam biçimi. bunun haricinde bir kadının bir erkeğin nafakasına ihtiyacı yoktur çünkü bir kadın kendini bir erkek üzerinden var etmemeli, onun boyunduruğu altına girmemeli, ömrünün sonuna kadar ona bağlı yaşamamalıdır.

    çok uzun yazmışım, umarım yazım yanlışım ya da yanlış hatırladığım bir bilgi yoktur. konuyu da biraz dolandırıp nafaka haricindeki düşüncelerimi de dillendirdim. bu düşünceleri de ilk kez buraya yazdım, bir sisteme oturtmadım o yüzden çelişkiler barındırıyor olabilir. buraya kadar okuduysanız helal olsun.
  • bir örnek vereyim. kuzenim evlendi 2 ay içerisinde boşandı, kuzenim melek değildir ama evlendiği bayan bu kadar lanet ve aksi olabilir nasıl böyle bir hata yaptı bilemiyorum. neyse efendim. hanım efendi beni bozdu attı psikolojik yıprattı gibi çeşitli konularda maddi manevi tazminat istedi.

    kuzenim züklemedi tabi yurtdışına çıktı bu kezban farklı kişilerle çiftleşmeye devam ediyor. 3-5 sene bekledi kuzenim geldi gitti para ödemedi buna buda ümidi kesince aynı tezgahı başkasına kurdu.
  • adam üç ay evli kalmış. kadının pisliğinden anlaşamamışlar. boşanma sonrasında mahkeme adamın maaşının % 60’ını kadına nafaka olarak veriyor.

    bir süre sonra adam başka bir kadınla evlenip çocuk sahibi olmasına rağmen, gelirinin yarısını eşi ve çocuğundan kısıp eski karısına ödemek zorunda kalıyor.

    üç insan 2000 liraya geçinsin, parazit eski kadın hiçbir emek sarfetmeden, iş arayıp para kazanmaya çalışmadan onlardan daha fazla parayı mahkeme kararıyla alsın.

    böyle bir şey olabilir mi?
  • verin çocuğuma ben bakarım , babalarda gayet çocuğuna bakar mis gibi hemde, eşitlikse eşitlik kardeşim...
  • bu entry yazan yazarin (bkz: gerizekali) oldugunu dusunmekteyim. neden? millet bosanmak icin evlenmiyor fakat bosanma sadece evlilik sonucu olusabilecek bir durum. evlendiysen bosanma ihtimalin vardir artik. bu bir.

    evlenmeyelim madem oyle, benim isime gelir, millet evleniyor, evli iken ayrilmak sevgililikten daha zor oluyor, evlenen benim hedef havuzumdan dusuyor. e benimde isime gelmiyor milletin evlenmesi. e madem kimse evlenmeyecek, mevcut sosyal duzeni nasil stabil ve isler halde tutacagiz? her dogan cocuga dna testleri mi yapacagiz? adam cocuk benim degil deyip gittiginde cocuk nafakasi ne olacak? zavalli anne bir gerizekali ile yaptigi cocugun butun masraflarini kendisi mi odeyecek? cocuk nafakasi olsa daha iyi olmaz miydi?

    kadını gerek fiziksel, gerek zihinsel olarak tahrip edecek, hayattan koparacak, kendine bağımlı hale getirecek olan asalaklarin benimle ayni cinsiyetten olmasi benimde onlardan birisi oldugum anlamina mi geliyor? niye olumsuzu hemen genelliyorsunuz? sadece isine geleni gormek sizde adet mi amk? kadin da kendisine eziyet edecek olanla evlenmesin o zaman. bak ne kadar basit.

    elinde telefonla tinderda (ki bak bi de turkiyede kullaniyor, vay amk) hatun pesinde kosarken karisi uzulen adam begenmiyorsan siktir git mi der gercekten? bu mudur senin hayal dunyan? su ulkede olma ihtimali yuzyilda uc olan bir olayi burada nasil ornek verirsin anlamiyorum. ki zaten herif tinderda hatun bakacak kadar midesiz ise kadin niye buna katlaniyor? adam aldatiyorsa zaten nafaka alacak nafakayi engelleyen mi var? sadece 85 yil almayacakta 3 sene alacak, 5 sene alacak hadi olsun 10 sene alacak. burada sorun ne? kadinin bir kere evlenip bosanmis olmasi mi? e kadin hic evlenmeseydi (bkz iki numarali paragraf).

    yani kisaca isine gelen sistemin degismemesi icin kicinizi yirtiyorsunuz, realizm, mantik, empati.. yok bunlar amk sizin gibilerde. comar dedigimden bir farkiniz yok. baska bir dusuncenin olabilecegine bile inanmayacak kadar fasist 'solcu'sunuzdur kesin. sonra insan haklari, deterjanimin markasi bla bla bla..
hesabın var mı? giriş yap