• uzun olduğu için sığmadı tabii ama esas başlık şu: 20 temmuz 2020 namlı hipermarketleri pangaltı mağazasında yaşanan şiddet

    olayın özeti: namlı hipermarketleri pangaltı mağazasında şubesinde çalışanın biri, yoldan geçen trans bireyi önce sözle taciz edip sonra da darp etmesi rezaleti

    aşağıda paylaşılan fotoğrafları saldırıya maruz kalan arkadaşımız kurtuluş komşu ağında yardım isterken paylaşmıştı.

    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel
    görsel

    20 temmuz 2020 pazartesi günü namlı isimli hipermarket olduğunu iddia eden bir marketin pangaltıdaki mağazasında gerçekleşen korkunç olay. rezalet başlığı ile atmak, yaşanılan durumu bir nebze önemsizleştiriyor sanki, ama sözlük konseptine daha uygun olması adına bu başlığı kullanmayı tercih ettim.

    namlı hipermarketleri’nin rezaletleri ile bilinen pangaltı’daki mağazasının manav reyonunda çalışan insan demeye dilimin varmadığı bir sapık şahıs, yoldan geçmekte olan bir kadına önce laf atıp ardından kafasında şişe kırarak darp etti. kanlar içinde kalan arkadaşımız, yardım isteğiyle yaşadığı hadiseyi hastaneye giderken kurtuluş komşu ağında paylaşması ile çoğumuzun haberi oldu. marketin manav reyonunda çalışan bu sapık herifin vukuatları zaten vardı, ama bu olay ile resmen cana da kastetmiş oldu.

    bu uygun sıfatı bulursam hakarete kaçacağı için kullanmayı tercih etmediğim kişinin ilk vukuatı değil zaten, ama özellikle lgbtq bireylere karşı daha saldırgan, daha pervasızca yaklaştığı da su götürmez bi gerçek! yaralanan arkadaşımız da trans bir kadın. söylenenlere göre pis sapık hemen işten çıkarılmış ama bu şahsın ve onu mağazasında çalıştıran işletmenin çok ciddi ceza alması lazım. biz mahalleliler *olarak bu işin takipçisi olacağız. şiddete uğrayan arkadaşımızın başından geçenleri aşağıdaki gibi anlatmış. sert ifadeler içerir.

    --- kendi anlatımıyla yaşadıkları ---

    dün, 20 temmuz 2020 tarihinde, saat öğlen 3 civarında evimden çıktım ve pangaltı'da ergenekon caddesi'nde yürümeye başladım, arkadaşlarımla buluşacaktım. ayağımda topuklu ayakkabılar olduğu için yavaş yürüyordum. köşedeki namlı market'e doğru yaklaşınca, üzerinde namlı t-shirt'ü olan bir adam "seni ne sikerim var ya!" dedi. durdum ve "kime diyorsun sen, nasıl böyle konuşursun?" dedim. "duymak istemiyorsan böyle açık giyinme amına koduğumun orospusu!" dedi. o esnada üstüme doğru gelmeye başladı. "sen kimsin, bu ne cüret!" dedim. "iş yerimin önünden siktir git!" dedi. "burası kamusal alan, istediğim yerde dururum." dedim ve geri adım atmadım. bana çok yaklaşarak "git diyorum sana! geçen haftaki ibnenin de fotoğraflarını çektim, tenhada sıkıştırır karnınızı deşerim!" dedi. bu esnada o kadar yaklaşmıştı ki baş parmağıyla karnıma dokunabildi. "ben sana bunun böyle olmayacağını göstereceğim, bekle" deyip polisi aradım. yan tarafta çalışan çocuk beni tanır, su getirdi, "abla sinirlendin, al iç" dedi. polisi beklerken durağa oturdum ve topuklu ayakkabılarımı çıkarıp yanımda getirdiğim spor ayakkabılarımı giydim, çünkü tehdit etmişti ve saldıracağından korktum. rahat hareket edebilmek için de spor ayakkabılarımı giydim. tekrar kalkıp beklemeye başladığımda, elindeki telefonla beni videoya çektiğini gördüm. kalıcı görsel biriktirdiğini fark ettim. zarar vermek amaçlı hatırlamak için çektiğini ya da birilerine gönderip "zarar verin" diyeceğini düşündüm o an. "hayır çekemezsin!" diye elimi kameraya uzattım. kafama yumruk atmaya başladı. o sırada elimde poşetler vardı ve geri geri gitmeye başladım. darbeyle geri giderken, elimdeki cam şişe suyu aldı ve kafama vurdu. ben o an anlamadım başımın yarıldığını, kanın sıcaklığını hissedince ve dokunup elimde kanı görünce anladım şişenin başımı yardığını. o an çevredeki insanlar gömleklerini vs. çıkarığ başıma tampon uyguladılar. peçete getirdiler, soğuk bir şeyler buldular. sakinleştirmeye çalıştılar ve daha önce paylaştığım fotoğrafları çektiler.

    insanlar yoldan geçen bir polis ekibi arabasını durdurdular. adam kaçmasın diye durağa oturtmuşlardı daha öncesinde. fotoğrafları çeken ve bana o an çok destek olan bir kadın arkadaş namlı market çalışanlarını kastederek "hemen adamın üstündeki namlı üniformasını değiştirdiler, adama gömlek giydirdiler" dedi. bu esnada saldırgan adam ise polislerin arasında sigara içiyordu değiştirdiği gömleğiyle. kendisiyle buluşmak için evden çıktığım trans kadın arkadaşım olayı duyup yanıma geldi. adamı görünce "aşağılık, nasıl yaparsın böyle bir şey!" diye tepki gösterdi. "aynısını sana da yaparım, ananı sikerm senin!" dedi. bunları söylerken saldırgan adam hala sigarasını polislerin arasında oturarak durakta içmeye devam ediyordu.

    sonra ambulans geldi ve hastaneye götürüldüm. tetkiklerin ardından raporumu alıp karakola gittik. avukatım levent pişkin ve diğer arkadaşlarım zaten karakolda beni bekliyorlardı.

    karakolda gördük ki maruz bırakıldığım cinsiyetçi, kadın düşmanı cinsel taciz ve fiziksel şiddet polis tutanağında "kavga" olarak, kimliğim ise "kadın kılığında erkek" olarak geçiyordu. oysa yaşadığım şiddet kavga değil cinsel taciz ve fiziksel saldırıydı, kadına karşı şiddetti. kadın kılığında değilim, kadınım. tutanaktaki kimliğim hakkındaki bu ifadeler psikolojik şiddettir, istanbul sözleşmesi'ne aykırıdır, ayrımcı ifadelerdir. dahası, namlı market çalışanı saldırgan adamın ve onun gibi adamların "trans kadınlara ve dahi tüm kadınlara saldırırım, bana bir şey olmaz!" cüretini aldığı yerdir, aynı zihniyetin ürünleridir.
    yaşadığım olayda kendimi "mağdur" hissetmiyorum. kendi direnişimin galibiyim. adamın üzerimde yaratmaya çalıştığı korku ve endişe baskısına kapılmadım, beni sürmeye çalıştığı ama hakkım olan kamusal alanı terk etmedim. burası benim mahallem, terk etmeyeceğim de. yaralandım ama buradayım, zafer benim. korkutarak, aşağılayarak, taciz ederek elde etmeye çalıştığını ona vermedim. hiçbir kadın vermemeli!

    yaşadığım olay saldırgan adamın, benim "trans" kadın olduğumu bilmeden bana sözlü cinsel tacizde bulunmasıyla başladı. bana önce "seni ne sikerim var ya..." dedi, "sen ne diyorsun!" deyince, "duymak istemiyorsan böyle giyinme amına koduğumun orospusu!" dedi. kıyafetim sebebiyle sözlü cinsel tacize maruz bırakılmıştım ve buna karşı koyarak direndim. daha sonra "trans" kadın olduğumu anladıktan sonra, şiddetinin ve tehdidinin dozunu arttırdı. şişenin kafamda parçalanması "trans" kadın olduğumu fark etmesi anına denk geldi. bir transa veya "trans" kadına saldırmanın takipsizlik, cezasızlık, bir şey olmazlık getireceğini, verili eşitsizlik şartlarından ve oradan buradan biliyor herkes. potansiyel saldırganlara her gün bu sırt sıvazlama yapılıyor. genel kadın düşmanlığıyla, cinsel tacizle başlayıp, trans kadın düşmanlığıyla dozu fazlasıyla artan hem fiziksel hem cinsel şiddete, bir saldırıya maruz bırakıldım. bu trans kadın düşmanlığı, saldırının sonrasında da devam etti. karakoldaki tutanakta "kadın kılığında erkek" denilerek ayrımcılığa maruz bırakıldım, medyada yer bulamadım. düşünün, bir kadın, kıyafeti sebebiyle önce cinsel tacize maruz bırakılıyor, buna karşı koyuyor, bu sefer de cinsiyet kimliği sebebiyle kafasında "kolayca" şişe kırılabiliyor, ve medya bu duruma susuyor.

    kadınlar ölüyor. türlü türlü sebeplerle ölüyoruz. cinsel tacize maruz bırakılıyoruz. failler aklanıyor, kadınlar suçlanıyor, yeter!

    devletin verdiği kimlikte hala "erkek" göründüğüm için polisler, istanbul sözleşmesi'ni işletmedi. cinsiyet kimliğime yönelik ayrımcılık yaptılar. maruz kaldığım dümdüz cinsiyetçi ve kadın düşmanı saldırıyı, "kadın kılığında erkek" ile başka bir erkeğin, yani iki "erkeğin" sıradan ve karşılıklı kavgası olarak tutanağa geçirmeye çalıştılar; çünkü aynı renk kimliğe sahip olarak saldırganla güya aynıydık, ikimiz de güya "erkektik", "trans kadınlar" güya gerçek kadın değildi, güya bu kadın düşmanıi ayrımcı, cinsiyetçi bir cinsel taciz ve fiziksel saldırı değildi de iki erkek arasında karşılıklı bir kavgaydı. güya! kadına karşı şiddete bahane çok! "haketmiştir" diyen çok! her gün tacize ve tecavüze maruz bırakılıyoruz, öldürülüyoruz!

    oysa bu polis tutanağının kendisi dahi tamamen erkek dayanışmasıydı. tıpkı "bu saatte dışarıda ne işin var?" demek gibiydi. tıpkı "niye üzerinde bunlar vardı?" demek gibiydi. maruz bırakıldığım cinsel taciz ve fiziksel şiddet polis tutanağı vasıtasıyla meşrulaştırılıyordu. aslında bu trans olsun veya trans olmasın, tüm kadınlara karşı erkek şiddetini aklayan bir stratejiydi. erkekler erkekleri aklıyordu! süreç boyunca, tek bir kadın polis yoktu, cinsel taciz ve kadına karşı fiziksel saldırı konusunda uzman tek bir görevli memur yoktu, ruh sağlığı uzmanı dahi yoktu, özetle hiçbir şekilde profesyonellik yoktu. tutanaklar, ki savcılığın dava açma sürecinde kullanacağı bir belgedir, bu fail erkekleri en baştan koruyordu. yazıklar olsun! utanın! ölebilirdim!

    --- kendi anlatımıyla yaşadıkları ---

    `2. edit:` olayla ilgili internette yer alan haberler:

    https://www.gazeteduvar.com.tr/…k7frgad4o0wyzmkbpos

    https://www.kaosgl.org/…w6ngmapzrsxs4vashfduddfbhpc

    https://www.evrensel.net/…_vrcgloj6dxtwb_7t_7b-sp5s

    https://twitter.com/…hnrurr_zt_qy2gkcflagtym4nejjv4
  • bir arkadaşımın arkadaşının rezaleti tadında olduğu için 10 üzerinden iki verdiğim rezalet. kanıt yok orası ayrı mesele.
    edit kanıtlar eklenmiş olay adli bir vaka.
  • şaşırtmayan olay, kurtuluş, pangaltı oralarda yaşayan herkes biliyor bu vukuatları, medenice uyarınca ya da şikayetçi olunca da çocuk eğler gibi pışpışlıyorlar.
  • nasıl olur da bir ruh hastası bunları yaparken yanından geçenler buna engel ol(a)maz?

    olayı okudum, gerçekten de rezalet.

    çok geçmiş olsun kadın arkadaşa. muhtemelen şort giydi dediği için suçlu salınacaktır. asıl büyük rezalet bu.
  • şu insanın yazdıklarını okudum. cok üzüldüm çok. bu nedir ya? bir de gerizekalılara karşı zavallı kendini savunmuş, derdini anlatmaya çalışmış. allah belanızı versin. o seni sikerim, ananı sikerim diyen şerefsizi yatırıp öyle olmaz böyke olur diyen olmadıkça bu işler bitmez. polise de bak sen? sen kimin polisisin? itin kopuğun polisi misin? ülke sirk olmuş görmeyeli. allah belanızı versin.
  • o.ç'lik değil bu. kan bozukluğu, baş bozukluğu.

    hatırlatalım;

    kadın cinayetleri politiktir
  • gerçekten bu olayın gündem olması için illa birilerinin öldürülmesi mi gerekiyor? hep geç olunca mi görülecek bu tür olaylar?

    başlığı okuyan birisi sıradan bir market rezaleti diye içeri girmiyor.

    eminim ki başlığa girenlerin içinde olayın trans bir kadının başına geldiği için hak verenler vardır. şort mu giymiş, aa giymeseymiş...

    işte tam olarak ülkenin de özeti bu tablo. yanında insan öldürülüyor, dövülüyor bana dokunmayan yılan bir değil bin yıl yaşasın deniliyor.
  • kurtuluş bölgesi trans ve travesti bireylerin nispeten daha rahat yaşayabildiği bir yer. lezbiyen ve gayleri zaten saymıyorum, onlar her zaman her yerde aramızdalar. toplumun azımsanmayacak bir yüzdesi bu insanlar. tabi burada da çoklar ve trans-travesti bireylere göre her yerde olduğu gibi, burada da daha rahatlar. buna rağmen, geçtiğimiz senelerde, yanılmıyorsam bir travesti, ağaca asılı şekilde bulunmuştu. yine bir başkası, yüksek doz uyuşturucudan ölmüştü, lakin neredeyse herkes-polis de dahil- cinayet olduğundan emindi.

    25 seneden fazladır bu bölgedeyim. burada her dönem bir dalga olur. ben çocukken siyahi bireyler vardı bir çok. çoğu sağlam para kazanıyorlardı. saatçi tayfa değil. 93-94 dönemlerinden bahsediyorum. hello how are you falan diye dolanırdık, onların çocuklarıyla oynardık. sonra onlar gitti başka bir grup geldi, sonra türkmenler falan derken uzun süredir trans-travesti insanlar var. herhangi bir zararlarını ya da rahatsızlık verici tavırlarını görmedim. hatta bir travesti mahallelimiz var, bakın mahallede tanıdığım neredeyse tüm erkeklerden daha az dedikodu yapar, daha az milletin kuyusunu kazar, birileri için hepsinden daha çok şey yapar. 3 kere de istemeye gelmişler yani, o derece de kadın.

    namlı'da yaşanan olayda, buradaki lgbt ve gönüllüsü insanlar o adamın kolay kolay peşini bırakmaz böyle bir olay gerçekleştiyse.
hesabın var mı? giriş yap