• olmayacak krizdir, türkiye'de ve dünyada her zaman şöyle olmuştur ki, iş zurnanın son deliğine geldiği anda faizler yükseltilir ve bir anlamda borç daha kısa veya uzun vade ile daha yüksek faiz oranından yenilenir. kimsenin bavulla ülkeden ülkeye para taşıdığı yok çoğu gelişmiş ülkede faiz (-) veya 0, para bir yere gitmez naz yapar, yetkililer biraz ılımlı konuşur iş düzelir, enflasyon oranında vergi ve cazalar, memur ve emekli maaşları yeniden değerlenir. ayrıca. özel sektör borçlarının çoğu da, yanlış bilmiyorsam, hazine garantili yani örtülü kamu borcu. ilaveten rusya ile batı takışık olduğu sürece hem rus hem avrupa sermayesine yüksek faiz verecek bir kaç ülkeden biri türkiye.
  • 2016'da zaten kriz çoktan başlamış ve dibine kadar köklemiş olacağından yanlış bir başlıktır.
  • dolar'ın 2.82 tl olduğu şu günlerde çıkması çok muhtemel kriz...

    göt kıllarına selam...
  • ulan o kadar kriz olacak dedik, zorlu bir yıl oldu ama halen yıkım tam başlamadı sanırım. ama 2016'da çıkacak. kesin bilgi yayalım. link
  • bu sefer kesin teğet girer.
  • çıkacağı gün gibi ortada olan kriz...

    allah hepimizin yardımcısı olsun...
  • 2015 yılında beklediği ekonomik krizi bulamayanların yeni beklentisidir.

    edit: imla
  • gündemi takip edenlerin çok önceden fark ettikleri, kendi risklerini düşürmüş olsalar da sevdikleri için endişelendikleri kriz.

    (bkz: #49652073)
  • reel sektör krizleri altında mal ve hizmet piyasanızda bozukluk varsa enflasyon alanında,iş gücü piyasası altında bozukluk varsa durgunluk krizleri meydana gelir. yine reel sektör krizleri arasında bankacılık,döviz ve borsa krizleri vardır. döviz krizleri altında ise:

    -ödemeler dengesi krizi
    -döviz kuru krizi bulunur. fakat nedir bunlar ve bir ülkeyi nasıl tepetaklak edebilir.

    yukarıdaki önemli maddeleri açıklamadan önce finansal çalkantı ile krizin aynı şey olmadığını ancak çalkantıya önlem alınmamasıyla birlikte krizin kaçınılmaz olduğunu söylemek isterim. bir ülke bu çalkantı durumunu yönetemediği zaman ne yapar :

    -büyümenin devamı için dış borçlara başvurur.
    -bu borçlanmanın yapısı uzun vadeli olmadıkça döviz borcunu kapatmak için yeni bir döviz borcu yaratılır ve kısır döngü başlar.
    - yukarıdaki iki maddenin sonucunda kurda oynaklık artmakla birlikte ülkeye duyulan güven azalmakta. bu durum ise ekonomik krize davetiye çıkarmaktadır.

    özel sektörün ''kısa'' vadeli döviz borcunun yıllara göre dağılımı:(veriler tcmb,evds kaynaklıdır)

    2009 yılı : 6.598.481.148
    2010 yılı : 19.024.409.521
    2011 yılı : 24.887.329.574
    2012 yılı : 30.637.585.336
    2013 yılı : 41.445.637.674
    2014 yılı : 44.336.743.340

    net döviz pozisyonuna bakarsak durum biraz daha vahimleşiyor

    çalkantı durumunun krize dönüşmesi halinde kurun sürekli oynaklık halinde olacağını ve bu duruma müdahale edemeyen sektörün çıkmaza girip kısa vadeli döviz borcunu arttıracağını söylemiştim durumu siz değerlendirin.

    en başta bahsettiğim ödemeler dengesine gelirsek. ödemeler dengesinin alt kalemlerine girmeyeceğim. ödemeler dengesi temel olarak bir ülkenin dış dünya ile yaptığı alışverişin hesap özeti diyebiliriz. eğer bu veri negatif işaretli ise ithalat seviyeniz ihracat seviyenizden fazladır ve ekonominizi kur açısından daha kırılgan bir hale getirir. ödemeler dengesi krizleri dünyada meşhur krizler arasında yerini almış krizlerden birisidir.

    ülkemizin ödemeler dengesi kalemlerinden cari işlemler hesabı altında dış ticaret dengesi değerleri:(veriler reza zarrab etkisinden arındırılmamıştır)

    2008 yılı :-69 936 378
    2009 yılı :-38 785 809
    2010 yılı :-71 661 113
    2011 yılı :-105 934 807
    2012 yılı :-84 083 404
    2013 yılı :-99 858 613
    2014 yılı :-84 566 959

    kısaca 2008 yılıyla birlikte finansal krizden çıkmaya çalışan ülkelerden gelen sıcak paralarla ''rağmen'' hesap şiştikçe şişti rakamlar da bunu doğrular cinsten. burada aslında tüketimin çılgınca artışı ve tasarrufun düşüşü de etkin bir rol oynuyor. gelen sıcak parayla birlikte bu iki olay iyice çığırından çıktı.

    -kredi kartı aracılığıyla borçlanma 2010-2013 arasında %77 arttı.tasarruf oranı son 30 yılın en düşük seviyesi olan %12.6 seviyesine indi. ''gelişmekte olan ülkelerin'' ortalaması%33.5

    -konut sektörünün yarattığı balonu görmek de zor değil. 2009 yılından sonra 5 sene içinde emlak fiyatları %53 oranında arttı. sahip olunan mülklerin %79'u konut kredisiyle finanse edildi. mortgage krizi hakkında

    daha fazla sayısal bilgiler vererek kafanızı bulandırmak istemiyorum. olayı biraz gözler önüne sermek istedim. günler içinde gerekli gördükçe editleyerek başka konulara da değinebilirim. şimdilik bu kadar diyelim
hesabın var mı? giriş yap