• dolar 4.5 liraya gerilediği gün, yapılan bütün zamlar geri alınacağından her türlü kriz çığırtkanlığının gereği yoktur. bir an sevindin, itiraf et.
  • benim tanıdığım erdoğan merkez bankasına "faiz artırın" der, sonra ekranlara çıkıp merkez bankasına "faiz artırdı" diye bağırıp çağırır. böylece olası bir bedel için bu aziz millet kimi vatan haini ilan edeceğini gayet tabi öğrenmiş olacaktır.
  • asil etkilerini 2019'da göreceğimiz krizdir..

    "para ve maliye politikalarinin tum ekinomiye olan etkileri 12-18 ay arasinda bir sürede gerçekleşir " seklinde bir gorus mevcuttur. soz konusu gorus aslinda abd ekonomisi uzerinde yapilmis bir ekonomik arastirma sonucu kiterature kazandirilmis, sebep olarak aktarim mekanizmasi gösterilmiş ve ekonomi icerisinde var olan sektorlerin birbirleriyle olan gecislilikleri net belirleyici olarak gosterilmistir
  • ekonomik bir kriz yaşandığı algısının tabana yayılması, çok değil 2 3 ay içerisinde zaruri ihtiyaçlara ve hane halkının elektrik, doğalgaz gibi zorunlu gider kalemlerine gelecek ilave zamlarla, bazı şirket ve firmaların batması ya da maliyet düşürme stratejisi odaklı işten çıkartmaların artması ile birlikte yaşanacaktır diye düşünüyorum.

    henüz kimsenin tam anlamı ile dikkat kesilmediği bir sektör var;ilaç sektörü.

    o sektördeki daralmaya bağlı olarak yükselecek ilaç fiyatları ve ihtiyaç duyulan medikal malzeme/ürün tedariğindeki sıkıntılar da insan sağlığı ile direkt ilintili bir durum oluşturacağından, krizin bu sektöre bağlı olumsuz etkileri de halka direkt olarak yansıyacaktır diye düşünüyorum.

    bunun yanında makro ekonomik düzlemde, ülkede resesyon sürecinin yaşanacak olması, büyük bir mucize aksi yönde bir etki oluşturmaz ise kaçınılmazdır.

    işte tam da o resesyon sürecinin içerisinde insanlar, ekonomik krizi iliklerine kadar hissetmeye başlayacak ve 'kriz yok ki, kriz olsa... olurdu/olmazdı' şeklindeki argümanları üretemez hale geleceklerdir.

    ha ülke ekonomisinde tabana yayılan bu kötü gidişhatı, dış güçlere mi bağlarlar ya da ekonomiyi yöneten aktörlere mi;bilinmez.

    ancak alabildiğine mutsuz olacakları, depresif bir ruh haline bürünecekleri ve yaşamlarında karşılaştıkları durum ve konuşmalara çok daha agresif tepkiler verecekleri kesin gibi.

    eski jenerasyonun,kriz dönemlerini, geçmiş yıllardan gelen tecrübelerle göğüslemesi bir nebze kolay olabilir belki ancak tüketim odaklı büyüyen ve gördüğü her yeni şeye, ihtiyacı olsun olmasın sahip olabilmeyi bir yaşam mottosu haline getiren yeni jenerasyonun, bu krizle başa çıkabilecek psikolojik altyapıya sahip olduğunu pek sanmıyorum.

    işin kötüsü de, krizi ısrarla görmezden gelmeye çalışan ve görünmez kılmak için çabalayan kalabalıklar ile iç içe iken;'sonumuz hayrolsun' demekten öte bir şey gelmiyor insanın elinden.
  • sarsalayarak her yönden vuruyor, şu anda tedarik kısmında inanılmaz hissediliyor. sırasıyla son tüketiciye kadar daha da aratarak ilerleyecek krizdir.
  • benim asıl merak ettiğim konulardan biri de şu; biz dolara endeksli bu kadar zam ve zamcık aldığımızdan, atıyorum* kriz bitti ve 2 lira oldu*, bu puştlar koydukları ek vergi ve zamları geri alacak mı? hiç sanmıyorum. iflahımızı kesip, midemizdeki lokmayı alıyorlar. kusura bakmayın ama bu iktidar hiçbir si*e derman olamaz. kriz yönetemiyorlar, onu geçtim, damat ne a*k. damat ya. son in law yazıyorlar yabancı basında.
    neyse başlarken merak ettiğim dediğim, aslında merak etmeyi umduğum diyebiliriz.
  • gişimci ve iş insanlarının bu ve benzer başlıkları okumamalarını önermiş birisi. ben de bir girşimci ve iş insanı ve üstüne üstlük girişimcilere, endüstriyel sektöre uzun yıllardır üst düzey danışmanlık yapan bir abiniz olarak, bu başlığı okumanızı ama bunu, bu türden, gerçeklere kulak tıkama aromalı boş önerileri atlayarak yapmanızı öneriyorum.

    arkadaşlar, bırakın iş hayatında bir çalışan olmayı, öğrenci veya yeni bir mezunsanız dahi oturup kişisel bir swot analizi yapmanızı tavsiye ederim sizlere. işte o swot matrisinin tehdit (ve hatta dolayısıyla fırsat bölümlerini) doldurmak için gerçeklere ihtiyacınız var, onlara kulak tıkamaya değil. ülkede medya ve habercilik neredeyse 0 (yazıyla sıfır) düzeyine indiği için, bilgi alabilceğiniz mecaralardan birisi burasıdır.
    şunu unutmayın ikinci dünya savaşı'nda (benzetmemdeki amaç tamamen arzulu düşünceye dayalı gerçeklere kulak tıkamaya ve sonuçlarına örnek vermek) toplama kamplarında, gaz odalarına alınan yahudilerin bir çoğu, artık bu kadarının da olamayacağı, son anda kurtulacaklarını umut ediyorlardı. oysa tüm bu olayların 10 yıllık bir gelişim süreci vardı ve bazı soydaşlarının yaptığı gibi erken davransalar önlem almış olabileceklerdi.

    her neyse, bu demek değil ki bu başlık ve örneğin dolar artarken işyerlerinin son durumu başlığında yazılanların hepsi doğruları ve tümüyle objektif gerçekleri yansıtıyor, elbette değil. ama siz zaten kendinizi girişimci olarak tanımlıyorsanız, kişisel akıl sermayenizin yakıtı olarak "kötümser senaryoları okumayayım da umudum daim olsun" dan ziyade, "ben burada yazanları kendi bilgi, akıl, sezgi filtrelerimden geçiririm" i kullanmayı tercih edeceksinizdir. zaten bu durumun alternatifi a-haber, trt, cnntürk vs. den arzulu düşünce hormonu almak, siz karar verin.

    kişisel düşüncem; çeperlerinden içeriye, merkezdeki girdaba doğru girizgah yaptığımız (ve yıllardır geleceğini bildiğim) bu ekonomik felaketin ülkemizi, önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde nerelere götüreceğini, yine yıllardır severek takip ettiğim az sayıdaki doğru düzgün iktisatçının dahi tam olarak kestiremedikleri yönünde. çünkü hem ekonomik durum, hem de diğer sosyal, jeopolitik, iç siyasete dayalı şartlar dahilinde kötümserliğin 50 tonu içerisinde nerelere savrulabileceğimizi kestirmek için sadece iyi düzeyde bir ekonomist değil, sosyolog, tarihçi ve stratejik politika uzmanı ve biraz da kahin (metafizik bir anlamdan ziyade bilgi ve akla dayalı sezgiden, kestirimden bahsediyorum) olmak gerekiyor.

    ben bu başlıklarda yazılanları, özellikle sektörel bilgileri son derece yararlı buluyorum. sektörel deneyiminiz ve bilginiz varsa, o sektörle ilgili tedarik zinciri yapısını, o sektöre ilişkin sipariş-üretim-stok süreç yapılarını biliyorsanız, burada verilen bilgilerin gerçeği yanısıtıp yansıtmadığı konusunda kuvvetli bir fikriniz oluyor zaten.
    kaldı ki varsayalım, bir süredir demir-çelik sektörüyle bağlantılı bir girişimcilik planlıyorsam, gidip konuyu bire bir araştırmadan, sektörden insanlarla yüz yüze görüşmeden, sadece burada okuduğum umut vadetmeyen girilerden yola çıkarak planlarımı değiştirmem zaten.

    ben tam tersine, ülkede medya ve habercilik kalmadığı için, özellikle dolar artarken işyerlerinin son durumu başlığında yer alan girilerin, belki 10-20 yıl sonra yapılacak, yazılacak araştırmalara, kitaplara, doktora tezlerine vs. sektörel gözlemler bazında, safha safha olaylar nasıl gelişti, nerelere ulaştı bağlamında güzel bir kaynak teşkil edebileceğini düşünüyorum.
  • ben özetleyeyim efendim. evet hükümetin yanlışları var mı? gırla. saymakla bitmez kesinlikle. lakin biraz gereken bilinçlenmek zannedersem. borçlandık azizim. hepimiz borçlandık. bu hayat bizim hayatımız değildi. 25 yaşını bitirmiş ben, çocukluğuma dönüp baktığımda, aile yaşantımı göz önünde bulundurduğumda şu an olan durumla uzaktan yakından alakası yok.

    nasılına gelirsek; ailecek ortalama bir aileydik, klasik memur ailesi. benim ailemin bireyleri eskiden her gün dışarı çıkıp çaya kahveye 40-50 tl vermezdi, yemeğini her gün dışarıdan söylemezdi. mcdonald’s bizim için lükstü. ailemi geçtim ben bile, hayatımda ilk defa starbucks’a gittiğimde o kahveye o parayı vermeye çekinmiştim. sonra her birimiz oralardan çıkmaz olduk. elimizde avcumuzda ne varsa, avrupalının amerikalının hayat biçimini yaşamak için ortaya döktük. çoğu insan, bu paraları kenara koyup yatırım yapmak için ayırmadı, geleceğini kurtarmak için birikim yapmadı. ekonomideki aile tasarrufu kavramı es geçildi. oysa düzenli bir büyüme ile ailedeki tasarruflar girişime, bunlar yatırım getirecek enstrümanlara dönüşebilirdi.

    türkiye’de ya da dünyada, en büyük şirketlere bakıldığında çoğu aile şirketidir. en temelden başlamıştır. tasarrufların girişimciliğe dönüştürülmesi ile. tasarruf etmeden sadece paramızı hizmet ve hızlı tüketim sektörlerine gömdük. evet şikayetlenmek hakkımız. avrupalı amerikalı bu hayat anlayışıyla yaşayabilirken, bizim bunu yapma lüksümüz neden yok diye devlet ve hükümete kızabiliriz. bu bizim en doğan hakkımız. ama asıl suça gelirsek, biz aslımızı unuttuk, biz geçmişimizi ve yaşadığımız hayat biçimini unuttuk.

    hatta ve hatta şu anda bile bu suni zenginlik elimizden gidiyor diye yakarıyoruz. umarım bir gün ekonomiyi gerçekten bilen bir kısım yönetime gelir yahut bugün yönetimde olan güruh biraz aklını başına toplar da tasarruf ve teşviğin önemini hatırlar. umarım bu halk kendinin dünya üzerinde nerede olduğunu hatırlar da harcamalarına çeki düzen verir.
  • eğer kriz varsa insanlar halk ekmekten nasıl ekmek almaya devam edebiliyorlar bana bunu muhalifler açıklasın.
    krizde insanlar ekmek bulamaz. ama halk ekmeğin önünde hala kuyruk var. demekki kriz yok.
  • büyük bir kısım çalışanın ocak ayında zam almayınca anlayacağı kriz. işverenler zararı biryerden çıkarmak zorunda. bu sene artan fiyatlar, gelecek sene artacak fiyatlar ve artmayan bir maaş.
hesabın var mı? giriş yap