• bayramımız.

    biliyorsunuz eski sevgiliyi unutamamak diye bir şey var. ve biliyorsunuz unutamazken
    bu durum insana sıkıntı veriyor, gam veriyor. ''ah bir unutsam, bir aşsam, kafamda ve yüreğimde
    bitirsem de bir rahatlasam, bayram etsem, yolda molda görünce kurbağa gibi kalmasam da,
    rahat rahat ''n'aber' desem, manidar manidar her şey yolunda mı? diyebilsem'' diyoruz.

    ve yine biliyorsunuz, bu eski sevgiliyi unutamayış, unutamazken bize onca sorun olurken
    unuttuğumuzda, unutmuş olduğumuz için, sevinilecek bir mesele olarak geri dönmüyor.
    oysa ne çok bekledik, ne çok istedik. bir ara nasıl olduysa oldu, unuttuk ama bu sikimizde olmadı.
    işte bu yanlış. bu, problemlere sebep oluyor.

    madem unuttuğumuzu hatırlayamıyoruz ve hatırlayamadığımızdan sevinemiyoruz, o zaman biz de
    medeniyetin periyodik protokollerinden, cetvellerinden yardım isteriz. biz de bu durumu kurumsallaştırır,
    takvimleştirir, bu şekilde hatırlamamız gerekenleri unutamayacağımız bir şekilde bayramlaştırırız.
    tıpkı anneler günü gibi, tıpkı babalar günü gibi, her gün kutlamamız gereken o kanıksanmışları,
    bir gün ile taçlandırır, ödüllendiririz. o gün niye bugün olmasın?
  • +31'imle kutladığım bayram.
  • bu bayramın faydaları ne?

    öncelikle belirttik, kutlamamız gerekiyordu, kutlayamadık içimizde patladı. onu aradan çıkarıyoruz. bu asli fayda
    peki bu faydaya bağlı faydalar yok mu? var.

    eski sevgiliyi unuttuğumuz bu günleri her kutladığımızda ve kutlamayı alışkanlık haline getirdiğimizde 'unutamam'
    hissinin iktidarı azalacaktır. 23 eylül'de sokaklara bir çıkıyorsun, ortam unuttuğunu kutlayan insanlarla dolu. herkes
    unutamam sanmış ama unutmuş. en unutulmaz dediğinin bile unutulduğunu kabul ediyorsun. ardışık 23 eylül'ler sonunda da içselleştirerek anlıyorsun ki o unutulamaz meselesini çok abartmışlar. anaakım'dan, bilhassa popüler müzik kanallarından yapılan, 'unutulamayan eski sevgili' bombardımanına ve şartlandırmasına karşı kolektif bir mukavemet odağı oluşmuş oluyor. 23 eylül'ü hatırladıkça o unutulamayan eski sevgili heyyulasını da o bayramın cisminde somutlaştırıp ait olduğu toprağa gömmüş oluyoruz. bir sosyal sorumluluk projesi gibi hem mevcut unutamadığımızı, hem de mevcut unutamayanları bu bayramla rehabilite ediyor, hayata ve yeni sevgililere kazandırıyoruz.

    peki bu kolektif fayda nasıl geri dönüyor? örnekleyeyim:

    biliyorsunuz, unutulamaz sandığımız sevgililerin çoğu unutuluyor. unutamam sandığın kişiyi unutmak hayatın bir gerçeği. buna rağmen unuttuğumuz halde unutmamışız gibi işleme alınabiliyoruz. bazı eski sevgililerimiz var, bize
    paso kendilerini unutamadık, aşamadık gibi muamele ediyorlar. unutamadıklarımızdan bu tip muamele görmeye
    okeyiz de, unuttuklarımızın bu tavrı? çekilir şey mi allaansen?

    kendilerini unuttuk, aştık ama bir türlü salak durumuna düşmeden kendilerini unutup aştığımızı kendilerine iletemiyoruz. neden? çünkü şimdi arasan açıkça desen ''böyle böyle, kardeşim ben seni unuttum, aştım'' o zaman haklı olarak diyecek ki ''e unuttuysan nasıl arıyorsun?''. ''unuttuğumu fark ettim ve arayıp senle paylaşmak istedim'' desen yemez. o bize karşı sergilediği tedirgin, ketum, mesafeli ve soğuk tavrını artırarak sürdürür. 23 eylül sayesinde ise bu tip unutmuşlukları seremonileştirerek, ayinleştirerek birbirimize bildirebilir, unuttuklarımıza bu kolektif ve bize özgülüğü aşan gerekçe ile bildirip rahatlayabiliriz. böylelikle ilişkiler eski seviyesine gelir gerilimler azalır, tekrardan sevgilimleşilecekse sevgilimleşilir, ama unutamadığından aradı, beni hala unutamadı diye sağda solda konuşmazlar, konuşuyor olduklarını çevresinden anlayıp öğrenmeyiz, gerilim yaşamayız.

    sırf şu son madde için dahi bu bayramın dünya çapında yayılması, benimsetilmesi lazım. ciddiyim.
  • bu bayramı benimsetmek için anamalcı piyasaya uygun bir harcama, tüketim şemasına oturtmamız gerekiyor.

    unuttuğumuz eski sevgiliye unuttuğumuzu belirten bir hediye mi alırız, kart mı atarız, akşam yemeğine mi çıkarırız;
    yoksa sevgililer günü tarzı günlerin sınırlayıcı sevimsizliğine karşı bir duruşla kolektif eğlence, tüketim, ve kafayı yeme
    çılgınlığı ile mi tüccara, bezirgana, onlara bu bayramı satmaya çalışacak olan sikimin başı reklamcılara, pazarlamacılara
    sevimli kılarız bilemiyorum.

    unutamazken 'unutamıyorum' konulu film ve şarkılara yazıldığınız gibi 23 eylül'lerde de sikerim böyle aşkın ızdırabını tarzı
    siklemeyen, nispetli eserlere yazılarak bu bayramı yaygınlaştırabilirsiniz. başlığına entry girebilirsiniz. beni geçen haftanın en
    iyilerine sokarak yıldızımı parlatabilirsiniz.

    şimdi bu başlığı sevin diye umut sarıkaya işi detay mühendisliği yaptığım bir anımı anlatacağım:

    8 yaşındayım. sarı vita tenekelerine dikilmiş çiçekli, alt-sınıf iç-göç arkaplanıma referans veren sevimli
    bir evdeyim. mutfaktaki çeşmeye kesilmiş plastik hortum, onun ucuna tülbent takmışlar. duvarda ezan okuyan saat var.
    onun yanında çapraz asılmış hat sanatlı tahta kaşık ve çatal. mavi termos. ee, buz dolabında büyük cam coca cola şişesi var,
    içinde pekmez var. ımmm. balkonda anneannem saç sobaya koymalık çıra çıkarmak için keserle portakal kasası kırıyor ki
    bu size sempatik gelmeli, sizin de öyle anneanneniz varsa basın şukuyu. gelişim haşet ansiklopedileriyle oynuyoruz.
    sigaralı sakız almışız. niğde gazozu içmişiz. keboy yemişiz. raflarda porçöz var. bio tursil 76 var. türkiye gazetesi takimi var. üstümüzde kalitesiz esnemiş penyeler var. klementinden çok korkuyoruz. 8 tane tuşu olan siemens televizyon var lambri kaplama. e yani daha ne yapayım ben bu başlığı popülerleştirmek için? ağladım ağzımdan sakızım düştü amına koyim.
  • eski sevgilisini unutmuş olduğunu bile unutanların hafızalarını tazeleyen bayram. eskisini getir yenisini götür temalısı daha çok iş görürdü sanki.
  • kutlu ve mutlu olsundur. eski sevgiliyi unuttuğun için bayram ediyorsan eski sevgiliyi unutmamışsın demektir. hatta o kadar aklında ki onun için bayram bile icad ediyorsun.
  • içten içe matem kokan bayramdır. unutulamamış izlenimi vermektedir.
  • üzülme bayramı olur mu amına koyim. eski sevgiliyi unutma bayramıdır işte.
  • sorular geliyor:

    ''yeni terk edilmiş biri olarak bu bayramı nasıl kutlayabilirim?''

    eğer ki ilk terk edilişin ve ilk 'unutamam'ını yaşıyorsan, bu bayramda unutmuşlara angaje olarak, onlarla bütünleşerek
    unutmaya doğru ilk sağlıklı adımını atabilirsin. unutmuşları gözlemle, onlardaki o coşkuyu, neş'eyi özümse, terk edilmeye
    yüklemek üzere sana uzatılan 'keder' ve 'gam' buketinin yerine 'bu da geçer', 'neler neler unutulmuş, benimki de bir şey mi?'
    yi koy, koyamazsan da koymaya çalış. bu bayramda olmasa bile önümüzdeki 23 eylül günü geldiğinde birden kimi unuttuğunu
    hatırlayacak ve geçen sene bu zamanlarki sıkıntına bakıp karnını tuta tuta güleceksin. gülemezsen de gülemezsin. bekleyeceksin,
    bakıceksin. bu bayram unutma garantisi vermiyor, ama unutulabildiğini somut olarak ispatlıyor, kafa açıyor. öteki türlü bu
    bayram olmasa arkadaşına danışacaksın az insansa ''unutursun abi, ben de unuttum, ettim'' diyecek, değilse meseleyi deşelemekten
    sadistçe bir zevk alacak, seni konuşturacak, alkol masasına kahır mezesi olarak kullanacak. öylesi daha mı iyi? hem unutamadın,
    hem de unuttuğunu iddia eden adamın merak nesnesi oldun.
hesabın var mı? giriş yap