• hayatımdaki en kötü seyehati yaşadığım ve bir daha tren ile yolculuk etmemeye beni yemin ettiren seferdir.

    23:30 da kalkması gereken fatih ekspresi saat 24:00'te ancak gara girebilmiştir. kalkışı 12:20 yi bulmuş ve bu konu ile ilgili ne bir özür dilenmiş ne de bir açıklama yapılmıştır.

    bu saatten sonra kalkan tren bir şekilde sürekli duraklamaya başlamış ve 8 saatlik yolculuğu sonunda yaklaşık 70 km yol alarak polatlıda pes etmiştir.

    trenin hareketinden itibaren sabah 8:30 a kadar bir tek allahın kulu gelip bir açıklama yapmamış, bir tek özür dilenmemiş, ne yapacağımızla ve ne olacağı ile ilgili bir tek kelime edilmemiştir. bu kadar saygısızlık bu kadar umursamazlık olmaz.

    bütün bu süre içinde trenin ısıtması çalışmamış insanlar dondurucu soğukta dağın başında trende çaresiz bekletilmiştir.

    yazıklar olsun diyor ve başka bir şey diyemiyorum.
  • bir çok insanın yuttduşı uçağını kaçırmasına neden olan, bir çok yaşlı ve hasta insana hayata zehir eden, benim önemli iş görüşmemi kaçırmama neden olan tren seferi.

    böyle işletme zihniyetine tekrar yazıklar olsun diyorum.
  • aynı zamanda benimle birlikte melissaki ve adamın da sefil olduğu tren seferi. ilgili şahıslar da ankara-polatlı-ankara-istanbul güzergahını izleyerek önce ankaraya geri dönüp sonra da adam gibi otobüse binerek istanbula bitmişlerdir.
  • her ne kadar 23:30 seferi olarak isimlendirilse de, zaten bastan 24:00 seferine donüsmüs bir tren yolculugu, trene binmeden kötü baslamistir. trene binildigi andan itibaren de karsilasilan dondurucu soguk, herkesin kemiklerine islemis, ha isindi ha isinacak diye bütün iyi niyetli beklemelere ragmen, degil treni isitmak, yürütmeyi beceremeyen isletme nedeniyle trenle ilerlemek azap haline dönüsmüstür. bu arada yolculari insan yerine koymayan demiryolu isletmesi, bir kere olsun aciklama yapmamistir. trenin ite kaka varabildigi ve uzun süre mahsur kaldigi arazi, polatliya 10 km uzaklikta, dag basi bir yer oldugu icin, kimse kendi basinin caresine bakamamistir. zira etrafta görülen tek yasam izi, kurtlarin ayak izlerinden baska birsey olmamistir. daha sonra demiryollarinin icinde bulunmus bir eski calisandan alinan bilgiye göre, trenin gidebiliyor bile olsa, isitmasi calismiyorsa, prensip olarak yola cikarilmamasi gerektigi olmustur. yolcularin hepsinin magdur oldugu dogrudur. bu yolcularin icinde ertesi gün önemli bir is görüsmesine gitmek icin yola cikmis kisiler *, yine ertesi sabah sinava girmek üzere istanbulun yolunu tutan ögrenciler oldugu gibi, herseyden önemlisi, ertesi sabah kalp ameliyati olmak üzere trene binmis yasli bir teyze bulunmasidir ki bu teyzemiz daha önce soguk nedeniyle kalp krizi gecirmis bir kalp hastasi imis. bu kadar ciddi sorumluluk tasidiginin bilincinde olmayan tcdd isletmesi pek cok insanin programini altüst ettigi gibi, insanlari hayati tehlikeye de atmistir. düsündürücü noktalardan biri de trende yangin gibi cok daha hayati bir sorun ciksaydi yolcularin nasil kurtarilacagidir. insan hayatinin 16 milyon küsür tl. bir tren biletinden cok daha degerli oldugunu anlamalari icin, tcdd isletmesinin ne sekilde uyarilmasi gerektigi tartisilmalidir. devlet yönetiminde bürokrasinin agirligi da, yine bu tren yolculugu sayesinde bir kere daha gözler önüne serilmistir. saat sabahin 7si oldugu halde henüz polatliya ulasmis trende ekmek kalmamis, yolcularin "gidip yakinlardan trene hic degilse ekmek alin" demeleri, "burada yükleme yapamayiz, öyle bir talimat almadik" cevabiyla karsilik bulmustur. bütün yolcular cep telefonlarina sarilmis yakinlarini ve ulasabildikleri basin kuruluslarini arayip, bir yardim umudu dogurmaya calismislar; trende bulunan yolculardan biri saatlerce ugrasarak en sonunda, careyi santral memurunu tehdit etmekte bularak "cer dairesi baskani"nin evine telefonu baglatmis ve aldigi yanit "sizi anliyorum"dan öteye gecememistir. yolculukla ilgili yazacak cok sey vardir ama noktayi yine devlet demiryollari haydarpasa'da calisan bir avukat arkadasimin bildirdigi haberle kapatmak belki de konunun en iyi özetini sunacaktir. trende yasanan bütün sikintilari haber alan haydarpasadaki yetkili mercilerin müdürleri ve daire baskanlari cuma günü "aman tren gelmeden biz gidelim, yoksa herkes basimiza üsüsecek" diyerek ögle tatilinden sonra islerinin basina dönmemisler ve bu tren yolculugu yolculari perisan ederken, yöneticileri yarim günlük bir tatille ödüllendirmestir...

    yardimci bilgiler icin
    (bkz: türkiyeyi rezil etme yollari/9)
    (bkz: demir aglarla ördük anayurdu dört bastan)
  • sozlugun artik gundelik hayattan kesintiler iceren bir yapi haline geldigine delalet eden pek de anlamsiz bir hatira
  • demiryolculara hatirlatildiginda bunu trenin politik tercihlerle geri biraktirilmis olmasina ve geri kalmaya devam ettirmek icin ayni politik oyunlarin surduruluyor olmasina baglayacaklar ve gercekten cok buyuk olcude de hakli olacaklardir. ama bir de madalyonun oteki yuzu vardir (bkz: hirsizin hic mi kabahati yok)
    tcdd calisanlarinin insana deger verebilecek ve gercek anlamda insanlara hizmet sunabilecek zihniyetten cok uzakta oldugunu da kanitlayan hadisedir bu. burada tcdd calisanlari taniminin da sinirlarini iyi cizmek onemlidir amma velakin. halkla iliskiler departmani ve direk olarak yolcuyla muhatap olanlar bu konuda sorumlu gosterilmelidir.
  • kepazeligin daniskasi olan olay.
  • gercekten buyuk bir rezalet olan ve tcddnin herhangi bir savunulacak tarafini benim bile* bulamayacagim olay. bu gercegin altini cizdikten sonra, olayin baska bir boyutuna dikkat cekmek de boynumun borcudur: bu olay, aldigi tepkilerle yurdum insaninin devletten tokat yedigi zaman "heeeeeeeeeeeeeeeeeyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyytttttttttt" diye ayaklanmasina karsin ozel sektorden tokat yediginde obur yanagini uzattigi gercegini bir kere daha gozler onune sermistir.sanirim sunu herkes kabul edecektir ki iki misli para verilen en iyi otobus sirketleri denen varanin ulusoyun bile, bolu dagi kapandigi zaman, "kapali oldugunu pekala bildikleri halde" 3 kurus bilet parasina tamah edip bu paralari geri vermemek ugruna yolculara hic ses cikarmadan yola cikmasi ve daha sonra bolu daginda yolculari ve gariban otobus soforuyle muavinini 24 saati askin bir sure mahsur birakip perisan etmesi* hic de surekli olarak tcddde bulunmadigina isaret edilen ahlak anlayisiyla bagdasir bir hareket degildir. ama dedigim gibi, ilginctir ki bu tip sorumsuzca hareketler ozel sektorden geldigi zaman insanlar dogal karsilamakta, devletten gelince seslerini yukseltmektedirler.

    not: yanlis anlasilmalara meydan vermemek icin belirteyim: bu entryyi "otobus iyidir tren boktandir" gorusune karsi yazdim sadece. yani bu yolda kalma vakasinin sinir bozucu oldugunu inkar etmiyorum.
  • duydugum kadarıyla polatlidan sabah 9 da hareket edebilen (ki normal kalkı$ı 00:50), ayni $ekilde istanbul'dan ankara'ya gelen trenlerinde beklediğini duydugum, tren seferi. i$in komik yani polatli'dan binen yolcularin da tren $imdi kalkar dü$üncesiyle, sicak bir yatak yerine, vagonda sabahlamalari. *
hesabın var mı? giriş yap