50 first dates
-
hayat dolu film.
-
adam sandleri bana sevdirmis olan klasik... tarzinda daha iyisi yok ama bence
-
filmin özeti: birine aşıksanız-aslında aşık olmanıza da gerek yok-, kimyanız da uyuşuyorsa, öyle ya da böyle, aşk sizi mutlaka bulur günün birinde yine, yeniden.
-
the sixth sense seyredilmeden izlenmemesi gereken film. yoksa the sixth sense'i izlemenin pek bir anlamı kalmaz bu filmden sonra.
-
difriz programı yüklenmiş karakter var bu filmde.
-
rob schneider'ın oynadığı ula'nın beyzbol sopasıyla dövüldüğü bölümde bana kahkahalar attıran film.
buna benzeyen ama komik olmayan, hatta sizi ağlatabilecek versiyonu ilginizi çekerse güney kore sineması*ndan a moment to remember filmine de göz atabilirsiniz. -
bu filmin asıl yıldızı rob schneider'dır.
-
en güzel sürprizlerinden biri soundtrack'teki friday i'm in lovedır. bir anda çalmaya başlar ve yüzünüze bir gülümseme yerleşiverir.
bir insanı sevmekle başlar her şey filmidir, o kadar umutlu o kadar güzel... -
dün bir kanalda gözüme çarptı, takıldım kaldım.
hafıza ile ilgili kafa yorduğum şu günlerde el etti sanki bu film bana.
birşeyler söylemek istedi ama ne?
hafıza yüzünden mi bu hayat sürdürülebilir birşey, yoksa arada unutabildiğimiz için mi katlanılası?
gel de çık işin içinden.
drew barrymore un güzel gülüşüne ise hiç girmeyeyim şimdi. -
eglenceli ve guzel olmasinin yaninda oyuncu olarak kullanilan hayvanlar icin uzulmeme neden olan film.
abilerim, ablalarim cahilligimi mazur gorun.
--- spoiler ---
esas kizin ertesi gun olanlari unutmasi, uyuyup uyandiktan sonra mi gerceklesiyor? eger oyleyse 1 gun uyumayayip, "unutmadim seni askim" deseydi, olmaz miydi? neyse bu haliyle de, esas oglanin muhtesem cabasi da yeterince romantikti. ama sadece filmlerde oluyor iste.
--- spoiler ---
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap