• (bkz: ozbek han)
  • huzur ortamı,muhteşem mekan. ses yok,gürültü yok,yavşak yok ama her türlü güzellik var.
  • bazılarında soyadı olarak da görülen, orta asya halklarından biri.

    (bkz: gercekten var boyle biri)
  • (bkz: özbek pilavi)
  • izmir urla'ya bağlı köylerden biriyken, yazlıkçıların akınına uğrayıp köylükten çıkmış, yine de yazlıkçıların gençleri tarafından yavan bulunup çok sevilmeyen yerdir.
  • bilgisayarımda bulduğum bu nadide metni paylaşayım istedim. bilgi bilgidir arkadaşım..

    "altın ordu hanı özbek (1312-1340) han’ın ahfadından gelen idareciler tarafından kurulmuş olan devlete “özbek devleti” adı verilmiştir. halkına da özbek denmiştir. tıpkı osmanlı ve selçuklu dendiği gibi.
    cengiz han zamanında moğol hakimiyetine girmelerine ve hatta bazı moğol unsurlarla iç içe yaşamalarına rağmen kendi millî karakterlerini ve kültürlerini muhafaza eden türkistan türkleri, moğol imparatorluğu’nun dağılmasından sonra da varlıklarını daha da kuvvetlendirerek devam ettirmişlerdir. timurlular devrinin esas halk kitlesini teşkil etmelerine rağmen türkler, o devrin taht mücadelelerine mümkün olduğu kadar az karışmış ve moğol kabilelerinin tasallutundan da kendilerini koruyarak xv. asrın ortalarına doğru orta asya’da bir kuvvet haline gelmeye başlamışlardır. nihayet, batu’nun kardeşi şeybani ahfadından gelen ebu’l-hayr han (1428-1468), büyük dedesi özbek han’ın adını verdiği devleti 1428’de kurarak istiklalini ilan etmiştir. timurlu prenslerin taht kavgalarından istifade eden ebu’l hayr han, ebu sa’id’e yardım ederek 1451’e kadar türkistan’ın yarısına hakim olmayı başarmıştır.
    fakat, özbeklerin gösterdiği bu başarı, kuvvetli moğol kabilelerinden kalmuklar ile oyratların kıskançlığı celbetmiştir. 1456’da kalmukların, bir sene sonra da oyratların hücumlarına uğrayan özbek türkleri, büyük zaiyat vermişlerdir. moğol kabilelerine karşı gösterilen başarısızlıklar üzerine, bir kısım türkler, ebu’l hayr han’ın gevşek siyasetini tasvip etmediklerini söyleyerek esas cemaatten ayrılmışlar ve kuzeye doğru göç etmişlerdir. kendi başlarına buyruk hareket eden bu türkler, bilahare kazaklar olarak adlandırılmışlardır. buna rağmen, ortaya çıkan özbek-moğol rekabeti, moğol saldırğanlığı yüzünden yatışacağı yerde daha da hızlanarak yarım asra yakın devam etmiş ve özbeklerin son derece yıpranmalarına sebep olmuştur. sonunda ebu’l hayr han 1468’de moğollarla yaptığı harbi kaydedip ölünce yerine oğlu şah-budak han geçmiştir. fakat, bu hükümdarın da bütün gayretlerine rağmen perişanlıktan kurtulmayan özbeklerin kaderi, o devrin en büyük alimlerinde mevlana muhammed hitayi’den feyz almış olan şah budak’ın oğlu muhammed şeybani’nin buhara’dan dönmesi ile değişmiştir.
    komşularının bir ara iç mücadelelerle meşgul olmalarından istifade eden muhammed şeybani han (1500-1510); özbekler’i yeniden toparlamış ve maveraünnehr’in kuzey kesimini kontrolüne almaya muvaffak olmuştur. bir müdet sonra timurlulardan babür şah (1504-1530)’ın kuvvetlerini de yenen muhammed şeybani han 1500 senesinde hükümdarlığını ilan etmiştir. özbek türklerini xvi. asrın başlarında timurluların hakimiyetini ortadan kaldırarak türkistan’a hakim olmaları türk tarihinde yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. özbekler, çok kısa bir zamanda hakimiyetlerini bütün orta asya’ya yayarak büyük bir kuvvet haline geldiler.
    fakat aynı yıllarda, iran’da başka bir türk’ün, şah ismail’in (1499-1524), şiîliği başarıyla siyasî bir aksiyon olarak kullanıp kurduğu devlet, özbek hakimiyetini tehdit edecek şekilde idi. iki kuvvet arasında kaçınılmaz, hale gelen harbi, o sıralarda kırgızların şeybani han’a karşı isyanından da faydalanan şah ismail kazanarak 1510 senesinde özbeklere büyük bir darbe indirmiştir.
    bundan istifade eden babür, şah ismail’in de yardımı ile orta asya’yı yeniden istila etmiş ise de, çabuk toparlanan özbeklere 1512’de tekrar yenilerek türkistan’ı temelli terk etmiş ve hindistan hududlarına çekilmek mecburiyetinde kalmıştır.
    1510’da şah ismail’e yenilmelerine ve arkasından da türkistan’ın babür’ün istilasına uğramasına rağmen özbekler, her ne kadar kendilerini toparlayabilmişler ise de, aralarındaki bölünmeyi de önleyememişlerdir. özbeklerin bir kısmı yomud türkmenleri ile hive (harezm) hanlığını devam ettirmişlerdir. bu bölünme kısa zamanda menfi neticelerini göstermiş ve türk hanlıkları hem dış tehlikelerle, hem de birbirleriyle uğraşmak durumunda kalmışlardır. türkistan türklerinin bu karışık günlerinde osmanlılar, yine de kendilerine yardımcı olmaya çalışmışlardır. nitekim osmanlı devleti, hindistan’daki türk hakimiyetinin başkanı şah cihan(1628-1658)’ dan özbek liderleri arasındaki taht kavgalarında arabuluculuk yapmasını rica etmiş ve şah cihan bu isteği yerine getirmiştir.
    xvii. asrın sonlarına doğru türkistan’da temin edilen sulh ve sükün önce moğol asıllı kalmukların, sonra da çin asıllı jungarların istilalariyle yeniden bozulmuştur.
    bilhassa kalmuk istilası özbeklerin kuzeyindeki kazak türklerini perişan etmiş ve parçalanmalarına yol açmıştır. türkistan türklerinin bu karışık durumundan en çok istifade eden de, 1552’de kazan’ı 1556’da da astrahan’ı alarak başkırt türklerinin memleketinde adım adım ilerleyen ruslar olmuştur. 1740’da başkurt memleketinin istilasını tamamlayan ruslar, kalmuklar ile kazakları birbirlerine karşı kışkırtarak onları iyice zayıflatmıştır. bu sebepten, daha önce kalmuk istilasiyle kuvvetini kaybeden ve büyük orda, orta orda ve küçük orda diye üç orda’ya ayrılan kazaklar, bilhassa küçük orda hanı ebu’l-hayr’ın yardım alma ümidiyle ruslara taviz vermesi üzerine kazaklar arasında birliğin tekrar kurulması imkansız hale gelmiş ve ebu’l hayr han tam bir rus uşağı durumuna düşmüştür .
    bütün xvii. asır boyunca kazaklar arasındaki rus entrikaları devam etmiş ve bir kısım kazaklar ile kazakistan’ın büyük bölümü rus hakimiyeti altına düşmüştür. geri kalan kazak türkleri, kırgız kardeşleri ile birlikte buhara ve hive hanlıkları yanısıra 1700’de kurulmuş olan hokand hanlığı etrafında toplanarak ruslara karşı mücadelelerine devam etmişlerdir.
    orta asya türkleri arasındaki parçalanmalardan faydalanıp, ayrıca kazakistan’ın kuzeydoğusunda sibirya’ya doğru olan havaliyi kontrollerinde bulunduran kossakların çarlık rusya’sının hakimiyetini kabul etmeleri, rusların türkistan için daha büyük bir ilgi göstermelerine sebep olmuştur. ruslar, türkistan hadiselerini yerinde inceleyip ne gibi ticarî ve siyasî menfaatler temin edebileceklerini görmek maksadiyle 1714’te buhholz ve 1716-1717’de ise çerkaskiy başkanlığında keşif heyetleri gönderdiler. fakat bu keşif heyetlerinin bilhassa hive hanlığı tarafından etkisiz hale getirilmesi rusları oldukça kızdırmış ve hive’ye karşı hasmani bir siyaset takibine başlamışlardır.
    türkistan’daki türk hanlıkları’nın kuzeyindeki bu gelişmeler olurken batıdan diğer bir türk hükümdarı hakimiyet sahasını yavaş yavaş orta asya’ya doğru kaydırıyordu. iran’da idareyi eline geçiren afşar türkmenleriden nadir şah (1737-1747), orta asya türk hanlıklarını birer birer işgal ederek hakimiyeti altına aldı (1740). 1747’de nadir şah’ın ölümü ile türkistan’daki iran hakimiyeti sona ermiş ve hanlıklar yeniden toparlanmış kuvvetlenme imkanı bulmuşlardır. bilhassa merv ve horasan bölgesinin hakimiyeti için iran ile tekrar başlayan mücadelelerden en çok zarar gören de o havalide yaşayan türkmen boyları olmuştur. fakat xix. asrın başlarında hive ile buhara arasındaki rekabetin tekrar düşmanlığa dönüşmesi bu iki türk devleti arasında faydasız ve yıpratıcı bir mücadele devrini başlatmıştır. bu mücadeleye hive ve buhara kendilerini o kadar çok kaptırmışlardı ki, 1819-1820 lerde türkmen ilinden hive’ye doğru mühim bir keşif seyahati yapan rus casusu muravyev’in maksadını dahi anlayamamışlardır.
    iran ve bilhassa hive ile yapılan mücadelelerden oldukça bıkan ve tedirgin olan buhara emiri haydar şah (1801-1826 ), istanbul’a elçiler göndererek, padişah’a biat ettiğini ve osmanlı hakimiyetine girdiğini bildirerek, ısrarla ricasının kabülünü istemiştir. osmanlı hükümet müzakerelerden sonra haydar şah’a güvenemediği ve devletin başına yeni gaileler açabileceği düşüncesiyle bu ricaları kabul edemeyeceğini münasip bir lisanla buhara emirine bildirmiş, osmanlı devletinin ondan memnun olmakla beraber, hive ve hokand ile daima iyi geçinmesini ve rus tehlikesine karşı birlikte hareket etmelerini tavsiye etmiştir. "
  • urla-çeşme devlet yolu üzerinde küçücük bir tabelayla gösterilen huzurlu, sakin köy.
  • inanilmaz yaygin bir soyadi,nereye baksaniz cikiyor, sol framede bile, sirf benim bildiklerim yiginla diyesi geliyor insanin..

    (bkz: baris ozbek)
    (bkz: esin özbek)
    (bkz: begum ozbek) *
    (bkz: meral ozbek)
    (bkz: ozge ozbek)

    falan filan.
  • özbek.eskiyi özlememdir bunları yazmam.boylarından büyük lafları ve düşünceleriyle hırpalanarak büyüyen, bu devinim esnasında biribirine sarılan insanlar.şarap içmemişken hiç şişeleri devirip saatlerce kusan,sahilde sızıp kalan ergen "büyükler".o küçüçük köy.deniz kıyısında.sakin.bizimle varolduğunu sandığımız huzurlu yer.1 yıldır o köye uğramadım.bu yaz gitmeyi umuyorum.insaatlarında saklambaç oynadığım, biraz daha büyüdüğümde o yanımdaki 3'nü alıp inanılmaz saatler gecirdiğim şimdi lüks binaların dolduğu yeri görmek istiyorum.o üçünü, masumiyeti yeniden yaşamak istiyorum.bekçi işten çıkarılmış.öğrenince üzüldüm.severdim, iyi bir adamdı,kızı kıskançtı,yanımıza gelmesine izin verdiğimizde ortalığı duman eder giderdi,onun yıktıklarını toparlamak bana düşerdi.yine de iyi kızdı.büyük abiler ablalar sahilde otururdu.aralarından biri ney üflerdi; biz pek keyif almazdık.sonra biraz daha büyüdük,o abinin yanıbaşında dinlemeye başladık müziğini.onu dinledik; onun anlattıklarını emdik.büyütüyor bu yer insanı.çok da özletiyor...huzur,dinginlik.mümkün olan ilk anında uğramalı insan urla-özbek köyüne..
  • montesquieu'nun yazdığı iran mektupları adlı eserin başkahramanı olan iranlı komutan.
hesabın var mı? giriş yap