95 entry daha
  • istanbul'da gecesi en güzel olan semtlerden biri. saat 23'e doğru yavaştan hayat başlar burada.

    ataköy'e bağlayan üst geçitten inince karşına koca bir kamyon mevsim meyvesi çıkar. o kamyonda kiraz gördüğün zaman anlarsın yazın geldiğini. karpuz olunca mevsim ilerlemiş, olay kırkağaç kavuna dönünce ağustostur artık. solunda kalan kamyonu geçince sağdan bie koku gelir burnuna mardinli ciğercidir o. kapkara olmuş yağ havuzunda küp küp doğranmış ciğer ve patates kızartır ekmeğin arasına doldurur tutuşturur eline. 3 çeyrek dediğin 4.5 lira. 45'e satsa da yerim dediğim zaman çok olmuştur.

    yola devam ederken karşında köfteci kalır bu sefer ızgarasını yıllar sonra yaşanan çağları analiz etmek için katman katman inceleyecekler. yarım ekmeğe 4 lira istediği köftesi tatsız tuzsuz ama hiç tükürük köftesi yemediyseniz ilginizi çekebilir.

    neyse, hemen biraz ötede pilavcı var. et ve et ürünleriyle aranız yoksa veya dışarıdaki ete pek güvenmiyorum diyorsanız tam size göre. pilav dediğin zaten çok ekstrası olacak bişey değil .bu pilavcının bir önemli noktası ketçabın su ve salça ilavesiyle lezzetlendirilmesi(!) yalnız asıl özelliği karabiberinin şimdiye kadar tattığım en güzel karabiber olması. sanırsın serdar ortaç yazmış. bunlar size hitap etmediyse yürümeye devam edip etrafı inceleyelim dükkanlar, restoranlar aklınızı karıştırmasın çünkü etrafı duvarla örülü bu yerler pek samimiyetsiz.

    önünüzde uzanan caddede ilerlemeye başlayın. son model ama 2. el telefonlar için kılıflar, şarz aletleri yere serilmiş fiyat değişken olmakla beraber genelde ne verirsen o. pazarlık sünnet değil burada, farz.

    hemen yan tarafta zenci saatçiyi göreceksiniz. evet, pek bir dalga yok. saat aynı, fiyat aynı. diğer semtlerde bulunan 500 satış noktasından farkı yok bunun. az biraz ötede başka bir zenci arkadaş var onda ise kısmen daha az yerde bulabileceğiniz afrika'dan gelen ürünlerden edinebilirsiniz.

    artık caddede biraz ilerlediğiniz için sağınızda ve solunuzda yerlere serilmiş envai çeşit ürünle iç içesiniz. diğer işportacılarla karıştırmayın. burada aşırı ısrar yok, çığırma yok. burada müşterinin üstüne atlayarak avlamak yok. buradaki taktik pusuya yatarak bekleme. dikkatinizi çeken bir şey ürün gördüğünüzde satıcısı da sizi görüyor ve size fısıldayarak reddedemeyeceğiniz teklifler sunuyor. tamam, indirim ve kampanya benim için sihirli sözcükler onu kabul ediyorum ama almayı hiç düşünmediğim anda, büyük ihtimalle hiçbir zaman kullanmayacağım bir adet ledli tablo edinmişliğim var. (geçmiş zamanın rivayeti, çünkü tabloyu nasıl aldım? neden aldım? kaçak gömüden çıkmış bir eseri mi aldım, uyuşturucu mu aldım? hiç ama hiç fikrim yok. tek hatırladığım kısım tabloyu seçerken zevkine güvendiğim 7-8 yaşlarında bir fırlamanın bana fikir verdiği ve para ödediğim... 15 lira. parayı ödediğimi hatırlamasam tablo karşılığında beni sikmiş bile olabilirler derdim.) (bu arada tabloyu never, ever kullanmayacağım için isteyene verebilirim. bedeli: 3 çeyrek ciğer)

    sporla ilgili biriyseniz şirinevler her ihtiyacınızı karşılayacaktır emin olun. dambıldan tut, tenis raketine, pilates topuna kadar o saatte orada görmeyi beklemediğiniz her şeyi, cidden her şeyi satan adamlar var. decathlon'dan biraz daha az çeşit düşün işte. gerçi tekstil reyonu daha geniştir o ayrı. tekstil demişken; komikli boxer'dan başlayan ürün gamı, abiye kıyafetlere kadar uzanıyor. ayakkabı işine gelince aynı model ayakkabının nike, adidas marka etiketine sahip olanı 25-30 lirayken, etiketsiz olanın 5 lira ucuza satılmasından anlıyor ki marka dediğin şey, en fazla 5 lira ediyor.

    ayrıca küçüklerimiz ve içinizdeki çocuk da unutulmadı şirinevlerde.* merdiven çıkıp kaydıraktan kayan penguenler, kesilmiş kartonun içerisinde deli sikmiş gibi dönüp taklalar atan arabalar, uyuşturucu kullanıyormuş gibi gözleri kaymış peluşlar, çılgın atan inekler. kısacası her yaştan çocuğu mutlu edecek bir şey bulmak mümkün burada.

    caddenin yarısının bitirdiğimizde yine karnımızı doyuracak alternatifleri görüyoruz. ki bunları pas geçersem çarpılırdım sanırım.

    tantuniciler lezzetli bir alternatif diğerleriyle kıyaslanınca ciğerden sonra en yüksek fiyat/performans'a sahip. eğlence kısmını katınca öne geçtiği bile söylenebilir. hem tantuniniz hazırlanırken onun kokusuyla birleşince nasıl olacağını görerek parfüm deneyip satın alabilirsiniz.

    neyse efendim caddenin geri kalanı da aşağı yukarı buraya kadarın tekrarı şeklinde sıralanmakta. (zaten ben de uzatınca sıkıldım.) yine sağdan soldan caddeye akan sokakları merak ediyorsanız oralarda da gidip çay-kahve içip soluklanamayacağınız (çünkü hepsi duman altı nargile kafeler) günün yorgunluğunu bayılarak, boğularak atabileceğiniz sabaha kadar açık kafeler var. cengiz topel camii'nden başlayıp fevzi çakmak caddesine uzanan bu 500-600 metrelik caddede işporta tezgahlarındaki farklı ürün sayısı 3214*olunca dikkatli bakmanız durumunda ihtiyacınız olan şeyi bulamamanız bana imkansız gibi görünüyor. yine de olur da aradığınız bir şeyi bulamazsanız, gidip ihtiyacınız olmayan bir şey alın amk. ben bu tabloyu götüme mi sokacaktım yoksa.

    bu arada, muhakkak atladığım şeyler vardır. bir aydan fazla oldu son gidişimden bu yana. yazım yanlışlarım için de peşinen özür diler. şirin geceler dilerim.

    viva la şirinevler.
  • "the most lovely place to see"

    - ny times
85 entry daha
hesabın var mı? giriş yap