• ziya selçuk yaz tatili süresiyle ilgili olarak, 'türkiye’nin yüzde 90’ı tarım toplumuyken yazın 3 aylık boşluğu bırakmışlar çünkü tarım yapılıyor. iş tersine dönmüş yüzde 80’i şehirleşmiş ama bu takvim yine aynı kalmış temel çıkmaz bu. önce yapısal olarak bir iyileştirmeye gidelim. ondan sonra orta vadede 180 iş günü avrupa’daki gibi 200 gün olabilir' dedi.

    kaynak

    edit:
    avrupa örnek alınacaksa sadece çalışma süresi örnek alınarak yapılmamalı bu.
    çalışma koşulları ve maaşlar da avrupa’ya göre güncellenmeli o zaman.
  • süresi kısalan yaz tatili döneminde otel fiyatlarının uçmasına neden olacak açıklamalar.
  • avrupa’nın uygulamalarının sadece biçimini almak.
    bizi daha iyi tarif eden başka bir şey olamaz.
  • yaz tatillerini "tarım olmayan düzen"e oturtmak yerine tarımı nasıl düzelteceğini düşünmesi gereken iktidarın bakanına ait söz.
  • yılın çoğunluğunu kapalı hava ve yağmurla geçiren avrupa ya ülkemizi beznetmeye çalışan "bakan" açıklaması.

    mersin de, adana da, izmir de haziran sonu veya ağustos sonunda nasıl milleti okula sokacaksın genç?
  • bir öğretmen olarak hiçbir zaman üç ay tatil yapmadığım için beni pek de etkilemeyen açıklamadır. bütün sene çok çalışıyormuş gibi görünüp aslında masasında göt büyüten, cem yılmaz’ın dediği gibi “gizli işsizler” kategorisindeki birçok vatandaşın da 2018 yılında hala öğretmen tatili eleştiriyor oluşu enteresan. ülkedeki tek problem bu çünkü. insan yetiştiriyoruz hem psikolojik hem de fiziksel açıdan en sağlıklı ve motive halde olmamız çok önemli. çünkü yeterince motive olmayınca işte bu kıl kuyruklar gibi insanların topluma kazanmasında rol oynamış oluyoruz. neyse. ayrıca belirtmemde fayda var ki, hiçbir öğretmenin tatili üç değil. devlette çalışan öğretmenlerin bile tatili iki ay ki bu en fazla hali. özel okullarda çalışan öğretmenler ise tamamen kurumun insafındadır. tatilleri 4 ile 6 hafta arasında değişir genelde. ki zaten bir hafta fazla tatil yapsalar yıl içinde bunun bedelini misliyle öderler. bu embesiller sanıyor ki derse girip çıkıyoruz o kadar. uğraştığımız projeler, ders planlamaları, akşam mesai bitiminde bitmeyen ve evde devam eden işler... ayrıca yazın tabii tatil yapacaz aq. öğretmeniz lan biz. okul kapanınca napacaz? kapı kapı gezip mobil öğretmenlik mi yapacaz? hep işlerinizin ne kadar “zor” olduğundan şikayet edersiniz. mesela çocuğun yüzde yüz kusurlu olduğu, disiplin cezası alması gereken bir durumda sırf çocuğu azarladınız diye bacak kadar çocuktan özür dilemek zorunda kalmıyorsunuzdur en azından diye düşünüyorum. birçoğunuz sürekli aşağıladığı ve hafife aldığı öğretmenlik mesleğine bir hafta bile dayanamazdı emin olun. peki neden mi devam ediyorum? çünkü bir insana bir şey öğretmenin verdiği haz paha biçilemez.
  • öğretmenleri zerre kadar üzmeyecek açıklamadır.
  • devletin tarım politikalarına dair en uygun düşen açıklamadır. teşekkürler bakanım. sizden gelmesi biraz ilginç oldu ama olsun. kendi kendine yeten bir ülkeyken tarım politikalarının iflası ile ithal güzeli bir ülke olmamızı açıklayamamanız çok acı. eğitim tatil yüzünden mi aksıyor ? eğitim'de sadece boş zamanlar mı göze batıyor ?
  • öğretmenlerimiz yılın belirli dönemlerinde devletin belirlediği arazilerde ve devletin imkanlarıyla öğrencileriyle birlikte tarım yapsın. buğday arpa fasulye nohut mercimek pirinç ekip biçsinler. sebze meyve yetiştirsinler. arıcılık hayvancılık yapsınlar. mahsüllerini satabildiğini satsın. satamadığını hayrına muhtaçlara dağıtsın. elde edilen geliri sanayiye yatırsın. yemin ediyorum 10 sene içinde ya sadece 10 sene.

    köy enstitüleri

    ama mesele üzüm yemek değil, mesele bağcı
  • amaç bu ülkenin ciddi anlamda geleceğini bilim ve insan hakları gibi değerler üzerine inşa etmek ve çocuklarımıza layık oldukları eğitimi vermekse 200 iş gününe neredeyse tüm öğretmenler eminim ki ‘hay hay’ der.

    bu platformda havlayan bir sürü eğitim zaiyatına bakmayın siz. onlara hakettikleri gibi öğretmenler girmiş. yazık onlara. kimseler sevmemiş onları.

    çocuklara, kadınlara, insanlara, öğretmenlere ve emek verenlere gerçek anlamda değer veren bir toplum, geleceğini kazanmış olur. kimin kaç ay çalıştığının hiçbir önemi yok. çocukların yüzündeki ışığı söndüren, çocukları sevgisizlik ortamında yetişmeye mahkum bırakan aile yapısını ortadan kaldırmadıkça sen öğretmeni senede 500 gün çalıştırsan da, yazları devlet dairelerinde çalıştırsan da hiçbir şey değişmeyecek sayın embesil.

    sorun toplumsal bir zihniyet sorunudur. insana değer vermemek vardır temelinde. insanı olduğu gibi sevmemek vardır kökeninde. öğretmenle ve yaz tatiliyle alakası yoktur.
hesabın var mı? giriş yap