• ingilizce'de yüzünü gören cennetlik demek; tabi eğer kaynak olarak kıçımı göstermiyorsam.
  • foreign affairs'den eski bir tom waits hikayesi. tom waits'in her zaman yaptigi sahane seylerden.

    hey sight for sore eyes it's a long time no see
    workin hard hardly workin hey man you know me
    water under the bridge didya see my new car
    well it's bought and it's payed for parked outside of the bar

    and hey barkeeper what's keepin you keep pourin drinks
    for all these palookas hey you know what i thinks
    that we toast to the old days and dimagio too
    and old drysdale and mantle whitey ford and to you

    no the old gang ain't around everyone has left town
    'cept for thumm and giardina said they just might be down
    oh half drunk all the time and i'm all drunk the rest
    yea monk's till the champion but i'm the best

    i guess you heard about nash he was killed in a crash
    hell that must of been two or three years ago now
    yea he spun out and he rolled he hit a telephone pole
    and he died with the radio on
    no she's married and with a kid finally split up with sid
    he's up north for a nickle's worth for armed robbery

    hey i'll play you some pin ball hell you ain't got a chance
    well then go on over and ask her to dance
  • bir tarafta çirkin bir evde, sevgi yoksunu olarak büyümüş, derdini kimseye anlatamamış, ismi bile kendisine hediye gelen oyuncak ayıdan esinlenilerek zaruretten konulmuş teddy; bir tafafta da hayatını normal seyrinde devam ettirirken annesinin cinayetine şahit olmuş daha sonra babasının evlendiği psikolog tarafından başına birşey gelir korkusuyla neredeyse bir fanus içinde büyütülmüş francine. hikayelerinin ve ihtiyaçlarının ortak noktalarında buluşurlar. zamanla kazın ayağının hiç de öyle olmadığı meydana çıkar. teddynin istediği doyasıya bir güzelliktir. ona göre geçmişinin, hikayesinin, işlediği cinayetlerin bir anlamı yoktur. francine ise obsesif julia (üvey anne) ve işleri gerği devamlı yurt dışında bulunan ve zaten julia tarafından eli kolu bağlanmış olan richard (baba) ile paylaşamadığı şeyleri teddye anlatmak, onunla konuşmak, bir yerlere gidip eğlenmek istemektedir.

    baştan sona ironi ve psikolojik analiz yüklü, en sonunda insanın ağzını bir karış açık bırakan kitap. kim bilir belki de sıkıcılığı bundandır.
  • başlarken kurgusundan, gözlemlerinden etkilendiğiniz, ortasında kendinizi kaptırdığınız, sonlarına doğru oha yeter artık falan diyerek psikolojinizi bozduğundan emin olduğunuz, sonunda ise damağınızda bir amerikan filmi tadı bulduğunuz kitap.

    kurgu güzel evet, etkileyici yerleri de var, ama kitabı kapatınca derin analizler yapmak ihityacı hissetmiyorsunuz. filmden çıkmış gibi, rahatlamış, gerilim olmasa bile rahatsızlığın, huzursuzluğun doruklara çıktığı noktaları geride bırakmış, düzlüğe inmiş, arkada bırakılması gerekeni arkada bırakmış oluyorsunuz.

    bu durum da kurgunun güzel olduğunun, her şeyin olması gibi olduğunun bir başka göstergesi belki. peki bu iyi mi kötü mü? eh okuyana kalmış.
  • sağlam bi tom waits şarkısı, barda oturmuş eski mahalle arkadaşlarından biriyle sohbet eden sarhoş bi irlandalı canlanıyor kafamda ama şöyle bir çevirisine giriştim ben yine de:

    yüzünü gören cennetlik hacı, çok zaman oldu görüşmeyeli
    çok çalışıyorum, çokça çalışıyorum..bilirsin beni dostum
    köprünün altından ne sular geçti, gördün mü yeni arabamı
    gerçi meyhanenin önünde durmaktan başka bi halta yaradığı da yok

    meyhaneci nedir seni kadehlerimizi doldurmaktan alıkoyan
    buradaki tüm ahbaplar için doldur, anladın sen beni
    eski günlerin şerefine ve hulusi için de kadeh kaldıralım
    ve bizim semih ve cemal hamdi ahmet ve senin için de

    herkes terk etti kasabayı, eskilerden kim kaldı ki
    bi cevat bi de ekrem abi, onlar da damlar belki az sonra
    off günün yarısını yarı sarhoş geçiriyorum, zil zurna sarhoşum diğer yarısında
    evet imam hala şampiyon ama ben en iyisiyim

    sanırım recai’nin bi araba kazasında öldüğünü duydunuz
    way amina koyyim iki üç yıl oldu herhal
    he ya arabası göt attı, ardından taklalar açarak bi telefon direğine gömdü
    sonra da öldü..rahmetlinin radyosu açıkmış o sıra
    yok la o evli ve bi çocuğu var ama sonunda adamdan ayrıldı
    adam da kodeste şimdi mapusluk bi silahlı soygun yüzünden

    la gel iki tavla atak seninle ama hiç şansın yok baştan söyliim
    madem öyle git de dansa kaldır hatunu yiyosa
  • ingilizce dizi çevirilerinde (bkz: yüzünü gören cennetlik) olarak görülmektedir ancak gerçekteki anlamı sen, (bkz: ağrılı gözler için bir manzarasın) olarak çevrilebilir.
hesabın var mı? giriş yap