• edebiyat ilgi alanım oldugu halde mufredatina katlanamadigim ortaokul ve lise derslerini anlamli kilan ogretmenim canim benim.

    (bkz: vatan anadolu lisesi)
  • herhangi bir mecradan direkt olarak kendisine bu satırları yazmayacağım için buradan yazmayı uygun görüyorum, zira sinir oldum geçenlerde kendisine, söylemezsem çatlarım herhalde.

    geçenlerde bir arkadaşımın facebook'ta beğenmesi üzerine, yazdığı bir duvar yazısının içeriğini görme fırsatım oldu, kendisi facebook arkadaşlarımda değil, çünkü lise yıllarımda da pek iyi geçinmişliğimiz yoktur. aslına bakarsanız arkadaşı falan da olmak istemem, kendisinin de olmak isteyeceğini düşünmüyorum. neyse, aslında bu yazacaklarım olaya genişten bakarsak sanki bir lise öğrencisinin yaşadığı olay hakkında benim eleştirilerim gibi, ama öyle değil, kendisi bildiğin lise edebiyat hocası.

    sanırım bundan bir süre önce kendisini vatan anadolu lisesi'nin eski müdürü melek kuyucu facebook'tan eklemiş, normaldir, zamanında aynı ortamda görev yapan, bir şekilde belirli bir süre mesailerini birlikte geçiren insanlar ikisi de. melek hanım da eklemiş kendisini, sanırım ahmet bey de kabul etmiş bu isteği. olay bu noktadan sonra başlıyor; ağır sol görüşe sahip olan ahmet bey de arkadaşlık isteğini kabul etmesine rağmen artık ne kadar zaman geçtiyse üzerinden, kendi duvarında işte kendisiyle benzer fikirlere sahip olmayan melek hanım'la fikir farklılıkları olduğunu, eğitim tarzını ve fikirlerini beğenmediğinden bahsedip kendisini arkadaş listesinden silmesini isteyen bir şeyler yazmış.

    gelelim zurnanın zırt dediği yere; insana sorarlar; madem arkadaşın olmasını istemiyor, bir şekilde diyaloğunu kopartmak istiyorsun, neden ekleme talebini kabul ediyorsun, kabul ettin diyelim, neden bunu direkt olarak o kişiyle değil de melek hanım'ın eski öğrencilerinin de görebileceği şekilde duvarda yazma gereği duyuyorsun? bu "poser"lık değil de nedir? bariz ergen tripleri, bariz gereksiz hareketler. neymiş fikir olarak uyuşmuyorlarmış, ben senin fikirlerini de biliyorum yani, çok değiştiğini sanmıyorum, işine gelen öğrenciyle canciğer kuzu sarması, işine gelmeyeni aşağıla, küçümse ve bu minvalde laflar et. öyle bir insan çünkü kendisi.

    melek hanım'ın eğitmenlik vasıflarını ben de çok takdir eden birisi değilim. siyasi veya kültürel arkaplanlarımız bizim de farklıdır, çok da sevmem kendisini. ama ahmet mayalı'nın kendisine karşı bu yaklaşımını takdir etmedim, edemem. eminim buraları okuyacaktır veya okuyan bir öğrencisi haber verecektir. kendisi için geç değil, yaşını biraz alsa da bence kötü yönlerini yontabilecek kapasitede bir insan, yaşayarak öğrenecek, hatta eski bir öğrencisinden öğrenecek, daha iyi bir insan olacak, belki bir sonraki karşılaşmamızda karşımda insani olarak daha düzgün bir insan bulup kendisine karşı olan önyargılarımı kaldıracağım.

    amma yazdım, ufak bir olay ama içimde kalacağına o da duymuş olsun. saygılar.
  • kendisi hakkında yazdığım nasıl etkilediyse 2.5 sene sonra facebook'unda bu sefer benim ismimi kullanarak bir şeyler karalamış gene. demiş "neden facebook'ta değil de sözlük'te eleştirdin?". özetleyeyim; ben aslında sizi sadece eleştirmedim, tanımladım. sözlüğün tanımına uygun bir şekilde, çevresine eleştirilerimi de serpiştirerek sizin hakkınızda ilgili başlığı açanlar için tarihe bir not düştüm. facebook gibi yazdıklarım yıllar içinde kaybolup gidecek bir mecrada değil, 2.5 yıl sonra da açtığınızda gözünüzün önüne gelen bir yerde yazdım bunları. işte sırf bu yüzden facebook'ta ağız dalaşına girmedim.

    ki zaten öyle de bir niyetim yok, isterse de sileriz yani çok da mühim değil. ama hiçbir hakaret içermeyen bir yazıyı "yalan söylemek ve küstahça ifadeler kullanmak" olarak tanımlaması gene kendisi hakkında çok sağlıklı bir sonuca vardırmayacaktır okuyanları.

    bir yazı daha yazın hocam, sil deyin silelim, o sil dediğiniz yazının da görüntüsünü alıp hatıra diye saklayayım.
  • facebook üzerinde son derece soğuk bir espriye konu olan saygıdeğer öğretmendir.

    21 aralık 2012 tarihli efsane paylaşım ve yorum zinciri şu şekilde:

    -gençler bence ahmet mayalı'ya haddini bildirmek lazım insanlığın ödülü kopardı adam
    +noldu lan
    -olm adam mayalı lan :d :d :d
    +bu yaptığın insanlık ayıbı bir espri lan
  • 2005-2006 yıllarında, sagopa kajmer 'in bir pesimistin gözyaşları adlı albümündeki karabiber duası isimli parçanın sözlerinde geçen farsça “koca hesti aya bedenem” in ne anlama geldiğini sormuştuk. biraz düşündü, sonra “heşti farsça'da sekiz demek. koca sekiz aya bedelim diyor.” diye bir espri yaptı, gülüştük. bugün nereden geldiyse aklıma geldi, açtım baktım. doğrusu “neredesin ey bedenim?”miş.

    bir de pilav gününde “camel içen varsa alırım bir dal” demişti. 2008-2009 yılları olabilir bu anı da.
hesabın var mı? giriş yap