• işin başına ehlini değil, dostunu getir anlayışına yakın bir politikadır.

    her hükümetin handikapıdır kurumların başına kendine yakın isimleri getirme olayı. zira, başbakanlar da kendilerine yakın isimlerle çalışmak isterler. buraya kadar durum anlaşılır. lakin, kurumların başına işinin ehli yerine, işten anlamaz kişileri getirmek akp hükümeti döneminde moda olmuş bir politikadır ne yazık ki.

    örneğin; ösym'nin başına getirilen ve milyonlarca genci ve ailesini mağdur duruma düşürmesine karşın, inatla koltuğuna yapışan intihalci ali demir bu politikanın en önemli eserlerinden birisidir.

    son günlerin gündem konusundaki başrol oyuncusu tff başkanı mehmet ali aydınlar'ın verdiği kararları şuanda sanırım danışmanları da dahil kimse anlamlandırabilmiş değildir.

    zira, valiyken atanıp 1 gün polislik kariyeri olmayan bir emniyet genel müdürü'ne de sahibiz.

    bunlar bu politikanın en moda isimleri. oturduğu bakanlık koltuğu hakkında en ufak fikri olmayan bakanlar gibi daha niceleri de benzeri kurumların başında bulunmaktadır. yazıktır.

    not: işinin ehli, hakkıyla çalışan kişileri tenzih ederim.
  • "örneğin parti içi ekiplerden ak saçlılara yakın bir bakanın üst düzey bir atamaya dair talebi, eve (saray’a) giderken özel kalemi hasan doğan tarafından farklı değerlendirilecek, erdoğan’ı kapıda karşılayan ibrahim kalın başka bir yorum katacak, fahrettin altun da oradaysa mutlaka önemli bir ekleme yapacaktır. son olarak yemek masasına oturduğu damat* ise meseleyi tümden tersine çevirecektir. bir de bahçeli* telefon açarsa tam şenlik."

    yaşar aydın, albayrak’ın istifasıyla oluşan boşluğu kim dolduracak?
hesabın var mı? giriş yap