• nahoş...
    diye düşünürken tam, "tüm diyaloglar bundan ibaret değil midir" sorusu döner kafada, üzerine felsefe yapmalık.

    öyle ki felsefe yaparak içinden çıkılacak bir şeymiş gibi durmuyor henüz, o nedenle hissettirdiğinden bahsetmek gerek sanırım.

    kimileri vardır, kendine almak için karşısındakine verir. sevgiyi almak için sevgi verir, güzel şeyler duymak için ilk iltifatı o dillendirir. bu safiyane ve doğalken birkaç adım ötesiyse ana nokta, birebir karşılığından ziyade daha farklı almak/beslemek için verenler de vardır. ve genelde bu habis/kötü duygulara yöneliktir. çünkü yön başka varılan yol bambaşka. sevgi almak için sevgi veriyor sanarsınız oysa onun derdi ne sevgidir ne ilgi. hizmet ettiği bambaşka bir duygusudur. işin bu sinsiliği ürkütücüdür hep. bencilce. siz kapılırken o da aynısına kapıldı sanarsınız, oysa kullanılmaktan öte bir yerde değilsinizdir. orada siz yoksunuzdur, sadece o vardır. hayal kırıklığı!

    bazen de dengesi bozuk ilerler. siz çok verirsiniz çok almak için. oysa onun verdiği-aldığı denk olmaz. ayrı telden çalarken elde kalan duygu yetersizlik ve pişmanlık olur. olamamışlık!

    hiç vermeden alanlar vardır, kara delik misali kurarlar iletişimleri. tüketirler, yeşertemezler. onlarda hiç olmayan şeyler; koca bir boşluğu damlalarla doldurmaya çalışmaktır. o hiç doymaz, doyamaz. tükenmişlik!

    önüne dünyaları sersen de almayan/alamayanlar vardır bir de. büyük büyük defanslarla yaşamlarını sürdürürler. hiçbir şey almadan gönülden verirler.. yalnızlık!

    tüm bunlar insan iletişiminde, özellikle duygusal iletişimde insanı ciddi güvensizliğe iter. "akışına bırakmak lazım" bir tavsiye değil aksine "akışa neden güveneyim yahu!!!" isyanına sebep olan saçmalıktır.

    eh, önemli olan frekans. denklik, dengelilik.
  • (ilk giri tarihi: 20.6.2018)

    (bkz: tit for tat), this for that
    (bkz: do ut des)
    (bkz: quid pro quo)
    (bkz: sen bana ben sana)
    (bkz: al gülüm ver gülüm)
    (bkz: iyilik yap iyilik bul)
hesabın var mı? giriş yap