• arkesilaos yada arkesilas (316-241). aeolia bölgesinde pitane'de doğmuş. önce aristoteles'in en yakın dostu, iş arkadaşı ve ardılı theophrastos'un öğrencisi olmuş, sonrada akademia'ya girmiş. pyrrhon'un çok etkisi altında kalmış. keskin zekalı, alaycı bir hatip olarak ün salmış.

    pyrrhon'un öğretisini değiştirmeden bütünü ile benimseyen arkesilaos, bir akademialı olarak platon felsefesi üzerinde durup, bu felsefenin, özelliklede sokrates'in yönteminin şüpheci yönlerini belirtmeye çalışır.

    sokrates hep kendisinin bir şey bilmediğini ileri sürerdi: kendisi konuşmalarında hiçbir sav ileri sürmez, savları karşısındakine söyletirdi; sonrada bir takım sorular ve itirazlarla ona bir şey bilmediğini itiraf ettirirdi.

    platon'un gençlik diyaloglarında bulduğumuz bu yöntem, arkesilaos'a göre, “her savı, bundan yana ve buna karşı olan eşit güçte kanıtlarla destekleyebileceğimizi” ileri süren şüpheci ilkenin bir anlatımıdır. nitekim arkesilaos'un kendiside tartışmalarında sokrates'in bu yöntemini kullanırmış. yalnız sokrates gibi, karşısındakini kendi, üzerinde bir düşünceye zorlamak, sonuçları kendisinin bulmasına yol açmak için değil de, onu şüpheci görüşe geçirmek için bu yöntemi kullanırmış.

    arkesilaos'un bilgi anlayışı asıl niteliğini, başlıca karşıtı stoa ile, daha doğrusu zenon ile olan savaşımında kazanmıştır. stoa'ya göre gerçek üzerine olan bilgimiz duyu algılarına dayanır, bu bilginin kaynağı burasıdır. yalnız, bütün duyu tasavvurları değil de, ancak kataleptik tasavvurlar doğruyu sağlarlar, ancak “kavranmış”, ruhumuzda sağlam kök salarak “saklanmış” olan tasavvur besbellidir, apaçıktır, dolayısıyla kesindir, sarsılmazdır; tasavvur doğru bilginin ölçüsüdür. stoa'nın bu anlayışını arkesilaos şöyle eleştirir: bir tasavvurun doğru mu yanlış mı olduğunu, yani bu tasavvurun var olan bir şeyle mi yoksa var olmayan bir şeyle mi ilişkili olduğunu bize güvenle bildirecek böyle bir doğruluk ölçüsü yoktur. duyu yanılmalarında, rüyalarda, delilikte de tasavvur mutlak bir apaçıklık niteliği taşırlar ve bizi kendilerini onamaya zorlarlar, oysa bunlar yanlış tasavvurlardır. bu da gösteriyor ki, tasavvurumuzun yanlış mı, doğru mu olduğunu hiçbir zaman bilemeyiz. bu yüzden stoalıların doğruluk kriteri işe yarayan bir ölçü değil. arkesilaos'un bilgi teorisi, hemen hemen dogmatizmin baş temsilcisi stoa'ya karşı yaptığı bu eleştiride sona erer.

    m.ö. 315-241 yılları arasında yaşamış ve krates'in ölümünden sonra, akademi'nin başına geçer. hem stoacılığa hem de epikürcülüğe karşı çıkmış olan arkesilaos, pyrrhon'unki kadar radikal olmayan bir kuşkuculuğu benimsemiştir.

    ahlak öğretisinde arkesilaos'un daha olumlu bir görüşü var. burada sokrates –platon geleneğine de dayandığından, yargı ve eylemden kaçınmayı (epokhe) öğütleyen pyrrhon gibi pratik hayattaki davranışa tam bir ilgisizlik göstermez; epokhe bir değer, ama en yüksek değer değil; insanın eylemde de bulunması gerek. burada karşısına şu soru çıkar: amaçlar ve ilkeler açık olarak bilinmeden eyleme olabilir mi? sırf algı ve buna dayanan alışkanlık ile arkesilaos yetinmek istemediğinden, eyleme kılavuz olarak "akıllılık" (phronesis) ve "iyice temellendirmeyi” (enlogia) ileri sürer.

    aynı isimde bir de mö 1.yy'da roma'da yaşamış yunan heykeltraş vardır. çağının en önemli heykeltraşlarından sayılır pliny ile beraber.
  • platon'un kurduğu akademia'nın krates'ten sonraki yöneticisidir. akademia kuşkuculuğu diye de bilinen yeni akademia'nın kurucusudur. akademia'nın felsefesine arkesilaos tarafından ilk kez kuşkucu öğeler katılmıştır.
    arkesilaos sokratesçi elenkhos'tan etkilenir ve yönteminin kuşkucu yönlerini ortaya çıkarmaya çalışır.
    dogmacılığa, stoacılar'ın geliştirdiği bilgi üzerine dogmacı görüşlere, dogmacı platoncu metafiziğe karşı çıkan arkesilaos kuşkuculukta aşırılıktan kaçınmış, ılımlı bir konumda durmayı yeğlemiştir. epokhe tavrını öne çıkarmış, yargıda bulunmaktan kaçınmıştır.
    arkesialos, sokrates'ten de öteye gider ve bildiği tek şeyin hiçbir şey bilmemek olduğu düşüncesinden bile emin olmadığını söyler.
  • platonculuk ile septikliği birleştiren filozof.
    onun döneminden sonra akademi resmen şüpheci bir okul haline gelmiştir.
    pitaneli autolykos ve krantor’un öğrenciliğini yapmıştır. ayrıca aristoteles’in lisesinin önemli isimlerinden theophrastos ’un da öğrencisi olmuştur.
    stoacı ariston; “başını platon, kuyruğunun piron, ortasının ise megara okuluna mensup diodoros kronos’un meydana getirdiği bir felsefesinin olduğunu belirtmiştir."
    (bkz: https://www.onurcoban.com/…pheciler-kuskucular.html)
  • özelden piyanoya dair engin bilgilerini benimle paylaşan muhteşem yazar. kendisine çok teşekkür ediyorum buradan.
  • mö 3. yüzyılda atina'daki platon'un kurduğu akademia'nın başına geçen düşünür. kendisi anadolu'daki pitane'den gelmiş olup bu kentin yetiştirdiği tek ünlü kişidir. bir soruyu iki farklı yönden tartışabilme yeteneği ve kesin bir yargı belirtmeme eğilimi ile ünlenmişti. bu yüzden bir türlü bir kitap yazamadığı söylenir.
hesabın var mı? giriş yap