• doğru bilinmesi gereken bir gerçekliktir.

    atatürk’ün anzaklar için “bu topraklar üzerinde kanlarını döken kahramanlar” şeklinde başlayan bir sözü yoktur. atatürk, türkiye’yi işgal etmeye gelen, zehirli gaz ve domdom kurşunu kullanan, gelibolu köylerini bombalayıp başta kadın, çocuk ve yaşlı olmak üzere sivilleri öldüren, esir türk askerlerini yakan (bkz: anzakların çanakkale’de esir türk erlerini yakması) katillere övgü düzmez. böyle bir sözün atatürk’le ilgili hiçbir resmi belgede bulunmadığını, bu uyduruk sözün zamanla nasıl yayıldığını araştırmacı yazar cengiz özakıncı, belge ve kaynaklara dayalı yazı dizisinde çok açık bir şekilde göstermektedir:

    ekleme 1

    atatürk’e ait böyle bir sözün olmadığını gösterdiğim için bir dünya geri zekalı tarafından atatürk düşmanı ve akpli ilan edilerek hakarete uğradım. asıl atatürk düşmanı ve aktroll sizsiniz. bana aktroll diyen ve erdoğan’ın avustralya geriliminde algı yaptığımı iddia eden sığırlara şunu söylemek isterim ki; ben bu konuyla ilgili başlıklara aynı girileri eklediğimde tarih 28.03.2018 idi. (bkz: #75465617) (bkz: #82268039) (bkz: #82267798) yani ne yeni zelanda saldırısı ne erdoğan’ın avustralya tartışması ortada bile yoktu. bunu da kendimi sizin gibi sığırlara kanıtlamak, size aktroll olmadığımı göstermek için yazmadım. açıkçası ne düşündüğünüz umrumda değil. sadece tarihe not düştüm. ben değil, gerçek aktroll sizsiniz. atatürk’ün, yurdunu savunan kahraman türk askerini, işgalci katil anzak askeriyle bir tutacağını düşünenler asıl atatürk düşmanı aktrollerdir.

    ekleme 2

    atatürk’e ait böyle bir sözün olmadığını gösterdiğim bu başlıkta, böyle bir sözün var olduğunu iddia edenler arasından sadece 1 kişi kaynak gösterebildi. verdiği kaynağın hiçbir gerçekliği olmamasına rağmen yüzlerce sazanın favını kaptı. (bkz: #88074876) bu sözün var olduğuna dair gösterilen kaynağı şimdi çürüteceğim; kaynak diye melburn başkonsolosluğu internet sitesi gösteriliyor. internet sitesine girip baktığınızda o sözün paylaşıldığını fakat o söz için herhangi bir belge gösterilmediğini görüyorsunuz. öncelikle bir internet sitesi yazısı belge olarak kabul edilemeyeceği için onu geçip sitede sunulan belgelere gelelim. gösterilen iki tane belge var fakat onların da konuyla bir ilgisi yok, hangi konularla ilgili olduğu zaten sitede belirtilmiş. siteyi kaynak olarak gösteren bilgibilgi adlı yazarın daha kendi verdiği kaynağın içeriğinden bile haberi yok. gösterdiği kaynakta bulunan iki belge şunlar: birinci belge, atatürk’ün 1934 yılında avustralya gazetesine gönderdiği ve gazetede yayınlanan atatürk’ün gelibolu çıkarmasıyla ilgili mesajıdır. mesajda atatürk’ün iddia edildiği gibi bir sözü yoktur. atatürk’ün avustralya gazetesinde yayınlanan mesajı şudur:

    “25 nisan 1915 gelibolu çıkartma hareketi ve bu yarımada'da cereyan eden bütün muharebeler, dünyaya orada kanlarını dökenlerin kahramanlığı ile beraber, bu mücadelenin sebep olduğu zayiatın milletleri için ne kadar elemli olduğunu göstermiştir.”

    başlığa sonradan eklediğim girimde kendisine bu ayarı verince girisini düzenleyerek bu mesajın o sözle %99 oranında aynı olduğunu iddia etmiştir. fakat görüldüğü gibi iddiası doğru değildir. sitedeki ikinci belgeye gelelim; avustralya gazetesi atatürk’ün bu mesajından tatmin olmayıp, kendisine bir telgraf daha gönderip gelibolu çıkarmasıyla ilgili yeni bir mesaj göndermesini istemiştir. ikinci belge de bu telgraftır. yani bu telgrafın o sözün var olduğunu belgelemesi bir yana, o uyduruk sözle en ufak bir ilgisi bile yoktur. ayrıca atatürk, avustralya gazetesinin ikinci mesaj isteğini önemsemeyip mesaj falan da göndermemiştir.

    daha gösterdiği kaynağın içeriğinden haberi olmayan ve kaynağı patlayan kahramanımız kendisini kurtarabilmek için bu kez şükrü kaya’ya sığınmıştır. fakat atatürk’ün 1931 yılında içişleri bakanı şükrü kaya’ya verip çanakkale anıtı önünde okuttuğu söylev aslı ve gazete küpürüyle ortadadır. var olduğu iddia edilen o uyduruk söz bu söylevde bulunmamaktadır. burada da hüsrana uğrayan kahramanımız en son çare olarak şükrü kaya’nın 1953 yılındaki röportajına sığınmak zorunda kalmıştır. atatürk hayatta değilken şükrü kaya’nın atatürk’e bir söz mal etmesi bir belge değil, şükrü kaya’nın bir iddiası olarak kalmaktadır. atatürk hayattayken şükrü kaya’ya verip okuttuğu söylev bellidir ve söylevde öyle bir söz yoktur. söylevde anzakları yücelten ifadeler olmadığı gibi, anzaklar için “düşman cephesi, düşman birlikleri, tecavüz etmiş olanlar” gibi ifadeler vardır. söylevin şu bölümü atatürk’ün anzaklara nasıl baktığını çok açık bir şekilde göstermektedir:

    “medeniyet tarihi yarın karşı karşıya yatanlardan hangisinin fedakarlığını daha haklı ve daha insani bulacak ve daha ziyade takdir edecektir. tecavüz etmiş onların abidelerini mi, yoksa vatanını müdafaa eden kahramanların hâlâ el uzatılmamış mukaddes taş ve toprak halinde bırakılmış olan bu izleri, bu kahraman izlerini mi? kat’i hükmü medeni beşeriyetin insani takdirine emniyetle bırakabiliriz.” (hakimiyet-i milliye, 26 ağustos 1931)

    sonuç olarak; atatürk’le ilgili hiçbir resmi belgede böyle bir söz bulunmamaktadır. böyle bir söz vardır diyenler tatava yapmayacak, getirip belgesini koyacak. başlıktaki girilerde görüldüğü üzere bu yazar da dahil olmak üzere kimse bu gerçekliği çürütememiş, iddia ettikleri sözü belgeleyememiş ve hepsi kaçmak zorunda kalmıştır. geçmiş olsun. okumak isteyenler için atatürk’ün 1931 yılında içişleri bakanı şükrü kaya’ya verip çanakkale anıtı önünde okuttuğu söylevin tamamı budur:

    “arkadaşlar,
    üzerinde bulunduğumuz nokta kürei arzın meçhul her hangi bir noktası idi. halbuki biz bugün buraya tanınmış meşhur bir mevki olduğunu düşünerek geldik. bu nokta ne münasebetle tanınmış ve ne diye coğrafi ve askeri haritalarda muayyen isim almıştır: kemalyeri! bilhassa asker arkadaşların karşısında bunu izah teşebbüsünde bulunmak istemem. her türlü izahlar bittabi onlara aittir. fakat ben de bu yere ismi verilmiş büyük adamın yakın arkadaşı olmak iytibariyle ondan işittiğim bir hatırayı esas tutarak üzerinde bulunduğumuz yerin, kemalyeri’nin ne olduğuna dair bir kaç kelime söylemek istiyorum. efendiler; üzerinde bulunduğumuz bu noktadan deniz kenarına kadar olan mesafeyi, hep beraber görüyoruz. bu dar sahada tarihte malum olan büyük kuvvet karaya çıktı. en aşağı iki, üç kilometre cephede yayıldı. bu vaziyette henüz üzerinde bulunduğumuz noktada büyük türk evladı kemal o geniş düşman cephesinin sol cenahında ufak bir kuvvetle göründü. orada cephanesi kalmamış neferlere süngülerini kullandırarak işe başladı. bu teşebbüs muvaffakiyetle ilk eserlerini gösterdi. türk'ün büyük ve sevgili evladı mustafa kemal o gece çok uğraştıktan ve her hangi bir fatihin kolaylıkla karşı duramıyacağı felaket işaret eden vaziyetleri yendikten sonra karanlık bir gecenin sabahında kendisini bu noktada gördü, ve bu noktanın yüksek türk taliini kurtaracak mevki olduğuna karar vererek burada kaldı. bu nokta mustafa kemal'in çok faik düşman kuvvetlerini mağlup ederek geriye püskürttüğü ve nihayet onları bütün takviyelerine rağmen yerinde durdurduğu bir kumandan yeridir. bir türk kumandanının türk taliini yükseltmek için münasip gördüğü kumanda yeridir. ben asker değilim, fakat bilirim ki bu yerden, bu kemalyeri’nden garbın bütün ufuklarına karşı, garbın bütün denizlerinde en büyük zannolunan kuvvet ateşlerine karşı bu noktadan sadır olan türk iradesi bugünkü türkiye'yi kurtarmış olan faaliyetlerin ilk yeri olmuştur. bu iytibarla burada bulunmaktan ve gördüğümüz bu yüksek hatırayı burada yad etmekten çok memnun ve bahtiyarım. bizim bu yerde kıymetli hatıraları yad ederek mütehassis olmamız ve bu yere ismini veren büyük türk’ün bu memlekete ve türklere yaptığı büyük eserleri hatırlıyarak minnettar olmamız gayet tabiidir. şeref ve iftiharla görüyoruz ki, bu yerin karşısında en büyük kuvvet ve kudret göstermiş olan büyük devletler de bu kemalyeri’ne ve bu yere ismi verilmiş olan büyük türk’e hürmetle takdirle bakmaktadırlar. ben bu noktada yalnız bütün hassasiyetimin ifadesi olarak tek bir cümle söylemekle iktifa edeceğim:

    ‘vatanın müdafaası için burada aziz kanlarını döken türk çocuklarına ebedi minnetler.’

    bu büyük kahramanlar için henüz bir abide dikilmediğini görüyorum. bundan fazla müteessir olmak istemem. biliyoruz ki, bu aziz kahramanların kurdukları ve korudukları yıkılmaz türk vatanı onların hatıralarını daima taziz ettirecek ifade ve manzarası cihanşümul, en yüksek bir abidedir. karşıda da bizimle harp etmiş insanların mezarlarını ve abidelerini görüyoruz. orada yatanları da takdir ederiz. medeniyet tarihi yarın karşı karşıya yatanlardan hangisinin fedakarlığını daha haklı ve daha insani bulacak ve daha ziyade takdir edecektir. tecavüz etmiş onların abidelerini mi, yoksa vatanını müdafaa eden kahramanların hâlâ el uzatılmamış mukaddes taş ve toprak halinde bırakılmış olan bu izleri, bu kahraman izlerini mi? kat’i hükmü medeni beşeriyetin insani takdirine emniyetle bırakabiliriz. yalnız şunu tesbit etmek isterim ki biz türkler mazinin her türlü manasız, mantıksız, girift eziyetlerini unutarak yeni bir hayat yarattığımıza kaniiz. bu hayat, türk’ün ilk ve medeni hayatının alemşümul manasının ihtiva eden bu kanaatimiz, fiiliyatımızla da sabit olmuştur. karşımızda mezarlar bırakan milletler, bizim bu samimi ve çok yeni mahiyette noktai nazarlarımızı iyi telakki ederlerse bu karşılıklı mezarlar aramızda kin, husumet ve ölmez hisleri yerine muhabbet, dostluk temin eder. ben, mensup olduğum türk içtimai heyetinin kurduğu cumhuriyet hükumetinin mesul bir adamı olarak arzederim ki, türk milleti bu karşılıklı abidelere hürmetle bakar ve iki tarafın ölülerini rahmetle yadederken dimağında ve vicdanında yaşıyan samimi temenni: bu ölü abidelerin bir daha rekzolunmaması (dikilmemesi-c.ö.) bilakis bunları kuranlar arasında insanlık münasebetlerinin, insanlık bağlarının yükselmesidir.”

    (hakimiyet-i milliye, 26 ağustos 1931)
  • herkesin görmesi gereken başlık. arkadaş güzel açıklamış.
  • en tehlikeli insan yarı cahil insandır.
    yarı cahilden de daha tehlikeli olan insan ise obsesif kompülsif yarı cahildir.

    bu başlık ve girdi tamamıyla gerçekleri örtbas etmek için, gerek yazar gerekse yazarının alıntı yaptığı kişiler tarafından bilerek ya da bilmeyerek ama bilimsel etikle alakasız bir şekilde tasarlanmıştır.

    uzatmayacağım. kısaca yazıp geçeceğim. hayatım cahillerle ve sahtekar cahillerle mücadele etmekle geçti. her anımı harcayamayacağım kadar çoklar. o sebeple kısaca yazıp nasiplenmek isteyenlere sunuyorum.

    1. bahse konu içerik atatürk’ün bir konuşmasına ait değil.
    2. bahse konu içerik 1931 yılına değil, 1934 yılına ait.
    3. bahse konu içerik bir konuşma değil, mesaj içeren bir mektup.
    4. bahse konu içeriği şükrü kaya yazmamıştır.
    5. bahse konu içeriği atatürk yazmış olup, okunmak üzere şükrü kaya’ya vermiştir.
    6. bahse konu içerik, başlığı açan şahsın sandığı konuşmadan 3 sene sonra hazırlanmıştır.
    7. bu başlık ve içerik yanlış, yanlı ve hatta cahilce bir cüretle hazırlanmıştır. art niyetli olması yüksek olasılıkla mümkündür.

    melburn başkonsolosluğu’nun içeriğe dair sayfası.
    isteyen yerli ve yabancı başka kaynaklar da bulabilir.

    not: düşmanımız da olsa emperyalizmin kullanarak ölümlerine sebep olduğu 18-20 yaşlarındaki bütün gençler bizim evladımızdır. vatanımızda analarının kucağındaymışçasına, bize emanet bir şekilde yatmaktadırlar. artık onlar da bizim evladımızdır.

    son not: atatürk, bu başlığı açan şahsın gerçeği yanlış bir şekilde örtme çabasına rağmen,

    “bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! burada bir dost vatanın toprağındasınız.

    huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. sizler, mehmetçiklerle yanyana, koyun koyunasınız. uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! gözyaşlarınızı dindiriniz. evlâtlarınız bizim bağrımızdadır.

    huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.” sözlerinin sahibidir. gerçeğe ve bilimsel ahlaka dair zerre saygısı varsa yazdıklarını düzeltir.

    edit: zaman harcamayayım, diyorum da girdinin sahibi bana “arsız” demiş, kaynak istemiş. bizzat alıntı yaptığı yazarı ciddi bir şekilde okumadığı belli.
    şükrü kaya, 1953 yılında dünya gazetesine röportaj vermiş. atatürk’ün kendisine verdiği bu mesajı okuduğunu söylemiş. bahse konu sözleri neredeyse birebir söylemiş. yani bu söz kendi ağzından çıkmış. resmi olarak gönderilmiş bir yazı değil. atatürk’ün imzasıyla da yayımlanmadığı için sonraki yıllarda “bütün eserleri”ne konmamış. daha sonra değer kazanan bu mesaj, çeviri sorasında bazı tahrifata uğramış. “johnny” gibi eklemeler yapılmış. buraya kadar tamamen normal. yandaş basını biraz olsun bilen herkes özellikle çevirilerde ekleme ve çıkarmalara aşinadır. ancak... mesajın içeriği yüzde 99 oranında aynı. başlık sahibinin olanı olmaz göstermeye çalıştığı şeyler hiç değişmemiş.
  • ilginçtir. kurtuluş savaşı zamanında batı götü yalayanlar genelde vatan hainleri, ermeni ve rum çeteler idi.

    ekşi sözlük ve halkın arasında yer alıp, halkı atatürk düşmanı hatta birbirine düşman etmeye çalışan bu kişilerin kesinlikle yurt dışından destek alan kişiler olduklarına inanıyorum.

    terör zamanında dağlarda idi. şu anda ise internet aracılığı ile yayılmaktadır.

    tanım: atatürk ve vatan düşmanı teröristlerin, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek amaçlı açtıkları konu / iddiadır.
  • ülkesinde katliam yapılmış hristiyan başbakan teröritin adını bile anmayacağım deyip, başörtüsü takıp cuma namazına katılırken, tüm dünyanın saygısını kazanırken, dünyanın öbür ucundaki bir müslüman başkan katliam görüntülerini canlı yayımlayıp kendi ülkesindeki müslüman muhalefet liderlerini dinsizlikle suçluyor. o başkanın yavşak takipçileri de...

    pardon konu neydi?
  • düşünmekten ya da okumaktan aciz ak trollere yine ayar veren başlık olmuştur.
  • fabrikasyon kaynaklarla iddia edilen akp sosyal medya manipülasyon merkezi çalışmasıdır. tekrar hortlatılmıştır. ama şu şekilde. atatürk'ün adıyla kelime oyunu (bkz: kemalit) yaparak 5816 sayılı kanun ve halkın ortak değeri statüsünde olan kurucu liderimize hakaretle halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçunu işlemiş bu yazarın ivedilikle sözlükle ilişiği kesilmelidir.
  • atatürk'ün ya da değil, değiştirilmiş ya da değiştirilmemiş niye buna bu kadar takılıyorsunuz ki? ortada sadece atatürk'ü değil tüm türkiye'yi öven , tüm türkiye'yi olduğundan daha hoşgörülü daha sevecen gösteren bir yazı var.
    bence konuşmayı yalanlamaya çalışmak yerine örnek alıp, yaymak daha yararlı olacaktır.
  • bu araştırmacı arkadaşlara ve müge anlı ya malum kişinin üniversite diplomasını da araştırmalarını rica ediyorum.
  • 88074876

    adam ayrıntılı olarak açıklamış, kaynak vermiş, olayı anlatmış, başlığı açan akdingil hala kabul etmiyor, gov uzantılı sitedeki kaynağı beğenmiyor bir de. ulan makale, tez yazarken kabul ediliyor herif kaynak olamaz bu diyor. vay be.

    o değil de gerçekten çok seviyesi düştü artık bu trollerin. yani olayları manipüle etmenin ötesinde artık bariz yalancılık yapıyorlar. bir hükümet düşünün. hükümeti olduğu ülkenin kurucusu ve kurucu değerlerine sürekli karşı hareket eden eylemler içerisinde bulunsun. yahu bu ülkeden ne olur? nereye gider nereye varır? anca bizim gibi siki tutar işte.

    biraz edep, kurucu değerlere saygı, hürmet amına koyim ya. ne şerefsiz, ahlaksız, haysiyetsiz, vatan millet sevgisinden uzak aşağılık bir kitlesinin lan siz.
hesabın var mı? giriş yap